"duvarları yıkarız"
"O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR)
"duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni"
"Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe
"aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma
azsonra.blogspot.com
4 Aralık 2014 Perşembe
Bütün anneler çözüm süreci için sesinizi yükseltin 04 Aralık 2014 ANKARA
Konuşmasına “Sosyal ve siyasi hayatta
zarafetin, nezaketin sembolü değerli hanımefendiler” ifadesiyle başlayan
Davutoğlu, iki taziyede bulundu.
Davutoğlu, “Türk kadının
onurunun bütün dünyaya gösterilmesini sağlayan Tuğçe kızımıza buradan
bir kez daha rahmet diliyorum. Saldırıya uğrayan iki kadını kurtarmak
için kendi canını feda eden Tuğçe kızımız, aslında bu topraklarda kadın
onurunun ve kadınlarımızın insan onuruna verdiği değerin evrensel bir
sembolü oldu. Bundan sonra her vesileyle onu anacağız ve her vesileyle
kadına karşı şiddeti de lanetleyeceğiz” dedi.
Ermenek’te meydana
gelen maden kazasında hayatını kaybeden son işçilere de ulaşıldığını ve
çalışmaların sona erdirildiğini dile getiren Davutoğlu, hayatını
kaybeden işçilerin eş, anne ve bütün yakınlarına taziyelerini iletti.
Bu tür olaylarda hayatını kaybedenlerin erkekler olduğunu anımsatan
Davutoğlu, “Esas itibarıyla en büyük acıyı çekenler ıstırabı yaşayanlar,
o kayıplardan sonra yetimlere bakmak zorunda olan, kendi geleceğini ve
çocuklarının geleceğini onurla kazanmak için büyük çabalar,
fedakarlıklar yapan hanımlar oluyor. Buradan o cefakar kardeşlerimizi,
Ermenek’teki, o Torosların zirvesindeki o cefakar kardeşlerimizi,
hanımlarımızı da saygıyla selamlıyorum ve dün grup toplantımızda da
vurguladığımız gibi, Somalı kazazedelere tanınan bütün haklar
Ermenek’teki kardeşlerimize tanınacak, her zaman onların yanında
olacağız” diye konuştu.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının 5
Aralık 1934’te verildiğini hatırlatan Davutoğlu, bunun o vakte kadar
dünyada çok az görülen bir uygulama olduğunu anımsattı.
Bu
adımın diğer ülkelere de örnek teşkil ettiğini söyleyen Davutoğlu, 80
yıl içerisinde zorlu dönemlerden geçildiğini ancak bugün kadınların
siyasi hayatta yerlerini en güçlü şekilde almaya başladıklarını söyledi.
"Vizyoner bir adım"
Kadınlara verilen bu hakkın Fransa’da 1944, İtalya’da 1945,
Yunanistan'da 1952, İsviçre’de 1971’de tanındığını dile getiren
Davutoğlu, “Çok erken, doğru öngörülmüş vizyoner bir adım. Şimdi bunu
daha ileri aşamalara getirmenin vaktidir. Bu sürece belki de Türk siyasi
hayatında en büyük katkıyı da yapmış olanlar AK Parti kadrolarıdır”
diye konuştu.
AK Parti’nin 3 milyon 961 bin 731 kadın üyesi bulunduğunu söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
“AK Parti, sadece Türkiye’de değil, dünyada da kadının siyasetteki
rolünde öncü bir misyon görevi üstlenmiştir. Dünyada şu anda AK
Parti’den daha geniş kadın teşkilatına sahip olan ikinci bir hareket
yoktur. Bu aileyi, bu kadroyu güçlendireceğiz. Şimdi belediye meclis
üyelerimizle, il genel meclisi üyelerimizle, milletvekillerimizle hep
beraber kadınlarımızın siyasette ve sosyal hayatta sahip olması gereken
haklı konumu takviye ederek, güçlendirerek gelecek nesillere çok daha
temsil kabiliyeti yükselmiş yeni kadın nesli, yeni hanımefendiler nesli
bırakacağız inşallah.”
Önlerinde bu hedefi gerçekleştirmek
için üç önemli boyuttan birincisinin zihniyet dönüşümü olduğunu belirten
Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Toplumsal değişim gerektiren ve
genel kitlesel katılımı da öngören önemli süreçlerde en temel mesele
zihniyet dönüşümüdür. Zihniyet dönüşümü olmadığı zaman zihinlerimizdeki
bariyeri kaldırmadığımız zaman büyük toplumsal dönüşümlere öncülük
edemeyiz. Maalesef öyle bir gelenek oluşturuldu ki, sanki geleneğimizde
kadınlar sosyal hayatın dışında imiş ve dışında olmaları bir kaderleri
imiş, çağdaş hayatta da bu kaderi yıkmak için gelenekle çağdaşlık
arasında bir çatışma yaşanması gerekiyormuş gibi maalesef, aslında bu
zihniyet dönüşümünün önünde engeller oluşturuldu. Ne bizim inancımızda,
ne tarihimizde, ne de kültürel anlamda devraldığımız mirasta
kadınlarımıza karşı olumsuz bir tavır olmamıştır, olmayacaktır.”
“Bizim geleneğimizde kadınlar sosyal hayatın içindedirler, öncüdürler,
öznedirler; nesne ve edilgen değildirler ve olamazlar” ifadesini
kullanan Davutoğlu, şunları söyledi:
“Şimdi İslam dininin
kadınların sosyal ve varoluşsal haklarına, konumlarına getirdiği yeni
boyutu anlamayanlar dinimizle kadınların sosyal siyasi hakları arasında
bir zıtlık olduğu gibi kanaati yaymaya çalışabilirler. Geleneksel
kültürlerde, mesela Hint kültüründe kadınlar varoluşsal olarak bile ayrı
bir varlık kabul edilmediği için erkekler vefat ettiğinde eşleri de
onlarla birlikte yakılırdı. Birçok Batı kültüründe Hristiyanlığa da
nüfuz etmiş biçimde kadınlar ilk günahtan sorumlu görüldükleri için
bütün kötülüklerin, uğursuzlukların ona atfedildiği, cadı avları
şeklinde kadınlara kötü ruhların sirayet ettiği anlayışıyla toplu yakma
törenlerinin yapıldığı Ortaçağ karanlıkları içinden bir Hazreti Hatice,
Hazreti Aişe, Hazreti Fatıma rol modelleri vardır ki, her biri sosyal
hayatta kadının en önde olması gerektiğinin güzel örnekleridir.”
Konjonktürel olarak yaşanan sıkıntılar sebebiyle hiçbir şekilde
İslamiyetle kadın hakları arasında mutlak çelişki varmış gibi bir
kanaatin savunulamayacağına dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Kadınla erkek arasındaki varoluşsal ontolojik farkı kaldıran ilk inanç
İslam inancıdır ve kadın erkek demeden ‘İnsan eşrefi mahlukattır’
demiştir. Erkek eşrefi mahlukat değil, kadın eşrefi mahlukat değil insan
eşrefi mahlukat. Yani yaratılanların en şereflisi, o zaman onur, şeref,
insan haklarının da temeli olduğu için orada eşitlenmedikçe diğer
alanlarda ne kadar eşitlenirse eşitlensin aslında eşitliği
sağlayamazsınız. Önce insan onuru bağlamında kadınla erkek arasında
hiçbir fark olmadığı temel ilkesini kabullenmek gerekir ve bu anlamda
yine eşrefi mahlukat olması hasebiyle etnik kökenleri, ırk kökenleri
itibarıyla da yaşlı genç, engelli engelsiz olmak arasında da bir fark
yoktur.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözlerine ilişkin de Davutoğlu, şunları
kaydetti:
“Maalesef dün gerçekten kendisinin de eminim sonra
dinlediğinde herhalde hicap duyduğu bir söz sarf eden Anamuhalefet
Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu da zikretmeden geçemeyeceğim. Sırf
Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret edebilmek için zihinsel engelli bütün
kardeşlerimize hakaret eden o sözü dün sarf eden Sayın Kılıçdaroğlu,
öncelikle insan onuruna saygı göstermeyi öğrenmelidir. Yani Sayın
Cumhurbaşkanımıza atfen ‘Ona zihinsel özürlü demek, zihinsel özürlülere
bir hakarettir’ diyen bir anlayış kadın erkek eşitliğini, engelli
engelsiz eşitliğini kabul edebilir mi? Herkesin bir muhasebeden geçmesi
lazım ve herkesin önce şunu kabullenmesi lazım; insan olmak hasebiyle
hiçbir kişi, zümre, ırk, kesim arasında fark yoktur. Hepsi saygıya
layıktır, herkes insanın eşrefi mahlukat, yaratılmışların en şereflisi
olma özelliği karşısında saygıyla hürmetle eğilmek durumundadır. Biz bu
gelenekten geliyoruz. Kız çocuklarını gömen; cahiliye, uğursuzluk ve
başka yük gibi gören ve gömen cahiliye adetlerinden Hazreti Hatice’yi,
Hazreti Aişe’yi, Hazreti Fatıma’yı çıkaran bir inanç, hiçbir şekilde
kadına ayrımcılıkla anılamaz, anılmayacak. Sizlerin mevcudiyeti dahi
bunun işaretidir.”
"Anadolu topraklarını bize vatan kılan o
kutlu öncü nesil 12'nci, 13'üncü yüzyılda 'Ahiyan-ı Rum', 'Bacıyan-ı
Rum' dedi. Yani 'erkekler' olarak tanımlamadı. Sadece Ahiyan-ı Rum
demedi" ifadelerini kullanan Davutoğlu, Horasan erenlerinin Anadolu'ya
gelip, buraları vatan kıldıklarında Ahiyan-ı Rum ile Bacıyan-ı Rum'u
yan yana zikrettiklerini anlattı.
Davutoğlu, "Ahi ocaklarında
bacılar da ahiler de kardeşler olarak çalıştılar ve bu toprakları bize
vatan kıldılar. Yani erkek üstünlüğüne dayalı geleneksel kültür diye
konuşanların, Anadolu'yu vatan kılan Bacıyan-ı Rumları tek tek
görmeleri, onlar üzerinde inşa edilen kültürü anlamalarını bekliyorum"
diye konuştu.
Dünyada hiçbir sosyal kültürün, kadın katkısı
olmadan hayata geçmediğini vurgulayan Davutoğlu, hiçbir
medeniyetin kadını ihmal ederek ya da dışlayarak inşa edilemediğini
söyledi.
Ahlakın, sosyal normların, değerlerin
temel aktarımcısının kadınlar, aile yapıları olduğuna işaret eden
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ama sosyal hayatta onu ayakta
tutan kadınlardır, kadınlar olmuştur. Nasıl bu toprakları vatan kılarken
Ahiyan-ı Rum ile Bacıyan-ı Rum arasında fark yoktu, vatan savunması
gerektiğinde de Nene Hatun ile yanındaki yiğitler arasındaki bir fark
yoktu. İstiklal Harbi'nde omuz omuza bu toprakların vatan savunması
gerektiğinde, ister Kahramanmaraş, ister Gaziantep, ister Şanlıurfa,
isterse Kuvayimilliye içinde Anadolu yiğitleriyle birlikte omuz omuza bu
vatanı savunan Anadolu'nun hanımefendi yiğitlerini de buradan bir kez
daha saygıyla, hürmetle anıyorum. Onların fedakarlıkları, onların
gayretleri olmasaydı bu topraklarda özgürlüğü yaşayamazdık. İstanbul'un
işgali karşısında Sultanahmet mitinginde Türk kadınları adına sesini
yükselten Halide Edip'in o gür sesini hatırlayın. Hepsini saygıyla,
hürmetle, rahmetle anıyoruz. 1935 Meclisine giren ilk kadınlarımızı da
rahmetle anıyoruz."
Davutoğlu, onların getirdiği
mirasın, aslında gelenek ile modernite arasında çelişki gibi görülen
varsayımın da ne kadar yanlış olduğunu ortaya koyduğunu belirterek, "Biz
medeniyetimizi yeniden inşa ederken bunun temel taşlarını, kadın-erkek
farkı gözetmeksizin bütün insanlarımızla bütün öncülerimizle, özne
nesillerimizle birlikte ihya edeceğiz. Bu konuda da AK Parti kadroları
öncü kadrolardır" değerlendirmesinde bulundu.
"Zihniyet dönüşümünün ayak sesleridir"
Gelenek ile çağdaşlık arasında örülmeye çalışılan duvarları yerle bir edeceklerini dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Kim çağdaşlık adına geleneğimize dönük olarak önyargılı yaklaşımlarda
bulunursa, karşısında biraz önce zikrettiğim Bacıyan-ı Rumların da
Hazreti Hatice'nin de ahlakını, Nene Hatun'un ahlakını, ilk
milletvekilinin de ahlakını öne çıkartarak gür bir sesle duracağız. Kim
geleneği kadın ayrımcılığı gibi görürse, onun karşısında da en gür sesle
'Hayır, insan eşref-i mahlukattır' demeye devam edeceğiz. Öyle veya
böyle bu zihniyet devrimi gerçekleşecek. Kendi evinde çocuklarına,
buradan bir çağrı olarak bütün anne babalara sesleniyorum, nasıl kız ve
erkek çocukları arasında ayrım yapmıyoruz, gerçek bir anne baba için kız
ve erkek çocuk arasında ayrım olabilir mi? Peki büyüdüklerinde bunlar,
nasıl birilerine dönüp 'Sen bu toplumun öznesi olacaksın, sense bir
nesnesi olarak kenarda bekleyeceksin' diyebiliriz? Bütün bu farkları
ortadan kaldıracak bir zihniyet dönüşümünün ayak sesleridir bu sesler."
Herkesi muhasebeye davet ettiğini belirten Davutoğlu, "Çağdaşlık adına
80. yıl dönümünü idrak ettiğimiz kadınların seçme ve seçilme hakkıyla,
başörtülü şekilde 1999'da Meclise geldiğinde bir hanımefendi, bütün onun
karşısına çıkıp 'dışarı dışarı' diye bağıran o geri kafalı, o Ortaçağ
zihniyeti kafaya nasıl çağdaş diyebilirler?" ifadelerini kullandı.
"Buradan geriye gidiş söz konusu değil"
Davutoğlu, "Aradan 14-15 yıl geçti, bugün başı örtülü, başı açık ki her
biri birbirinden kıymetli milletvekillerimiz burada, her biri
birbirinden sevgiye, hürmete layık milletvekillerimiz burada, birlikte
Meclise girdiler. Ne oldu, kıyamet mi koptu? Herhangi birisi diğerine
karşı zarafet ya da nezaket yoksunu bir söz mü sarf etti? Yan yana
oturuyorlar. Hiç kimsenin ayrımcılığa tabi olmayacağını, parlamentoda,
Mecliste bütün milletin temsil edileceğini göstererek yan yana
oturuyorlar. Bütün milletvekili arkadaşlarıma bu güzel tablo
için teşekkürü de bir borç biliyorum" diye konuştu.
Artık bir
zihniyet devrimi yaşandığını ve buradan geriye gidişin söz konusu
olmadığını vurgulayan Davutoğlu, bundan sonra daha fazla temsil, hak
mücadelesinde hep birlikte omuz omuza vereceklerini bildirdi.
"AK Parti iktidarları devrim mahiyetinde adımlar attı"
İkinci önemli dönüşümün de sosyal dönüşüm olduğunu dile getiren
Davutoğlu, "Sosyal dönüşümden kast ettiğim, kadınlarımızın sosyal
hayatta etkin ve öncü bir rol almalarını sağlamaktır" dedi.
AK
Parti iktidarlarının son 12 yıl içinde bu konuda devrim mahiyetinde
adımlar attığını ve atmaya devam edeceğini anlatan Davutoğlu, şöyle
devam etti:
"Aile mahkemelerinin kurulması, aile hekimliği
kavramının yerleştirilmesi, Medeni Kanun'da yapılan değişikliklerle
soyadı seçimi, ev, adres tespitindeki ayrımcılıkların ortadan
kaldırılması, velayet konusundaki ayrımcılıkların ortadan kaldırılması
dahil daha önce düşünüldüğünde hayal edilmesi zor olan adımlar attık.
Eşit işe eşit ücret, yine istihdam konusunda..."
"Nezaket, zarafet, derinlik"
Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi için kadınların
sosyal hayattaki katkılarının yanında ekonomik katkılarına da ihtiyaç
olduğuna işaret eden Davutoğlu, kadın elinin değdiği her yere düzen,
nezaket, zarafet, derinlik geldiğini söyledi.
"Kadınlarımızın
özel durumları da göz önüne alınarak 2010'da çıkardığımız,
kadınlarımızın da içinde olduğu bazı kesimlere pozitif ayrımcılık konusu
da önemlidir" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Kadınlara bir
ayrımcılık yapılacaksa bu daima pozitif ayrımcılık olacaktır, negatif
ayrımcılık olmayacaktır. Nitekim kadınlarımızın anne olmadan önce ve
sonraki izin haklarını 16 haftaya çıkardık. Bu kadınlarımıza anne
olmaları gibi ki annelik en şerefli, en onurlu vazifedir ve erkeklerin
mahrum olduğu büyük bir nimettir. Çünkü anneliktir er-rahim ile merhamet
ile anılan anneliktir. Bu varoluşsal ilişkiyi, ebeveyn ile çocuklar
arasında olan ama anneyle olan apayrı bir ilişki. Ben bunu kendi
hayatımızda da bütün şeylerde de görüyorum."
Başbakan
Davutoğlu, "(Annelerin ayakları altındadır cennet) derken o yüce
Peygamber, aslında kadınların eşref-i mahlukat olmanın da ötesinde
cennete giden kapının anahtarları olduğunu ortaya koyar. İşte iki
zihniyet. Bir tarafı ilk günahı kadına yükleyip, kadınları ruhlarına,
bedenlerine kötü ruhların sindiği gibi gören bir zihniyet, onun
karşısında cennete gidecekseniz ancak kadınların, annelerin ayakları
izinden yürüyerek ve onlara hürmet ederek gideceksiniz diyen bir
zihniyet" dedi.
"Bunu vermek sadece bir borç ödemesidir"
Kendilerinin bu zihniyetin takipçileri olduklarını ifade eden
Davutoğlu, bu zihniyet ile bugünkü çağdaş ve küresel toplum arasında bir
çelişki görmediklerini vurguladı.
Bugün insanlığın aile merhametine her zamankinden daha fazla ihtiyacı bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Neden en gelişmiş toplumlarda ki ülke adları zikretmek istemem ama
İskandinav ülkelerinde veya birçok yerde bir taraftan Gayri Safi Milli
Hasıla en üst düzeylerdedir, dünyanın en öncü ülkeleri ama intihar
oranları da en üst düzeylerdedir. Neden? Çünkü modern toplumu, o
geleneksel, kadim kültürden kopardığınızda ve salt ekonomik kalkınmayla
izah ettiğinizde her şeyi ve eşitliği de mekanik bir eşitlik olarak
gördüğünüzde, mekanik eşitlikten kasıt 'eşit onur' anlamında eşitlik
değil de 'Madem ki bir tarafta şu vardır, diğer tarafta da bu olacak'
diye mekanik eşitliğe soktuğunuzda o zaman o hayatın tamamlayıcılık
ilişkisini de yok etmeye başlıyorsunuz. Onun için madem ki kadınlarımız
insan neslini devam ettiren o ulvi görevi yürütüyorlar tabii ki anne
olmadan önce ve sonra dinlenmek ve çocuklarına vakit ayırmak hakkına
sahiptirler. Bunu vermek bir lütuf da değildir, bunu vermek sadece bir
borç ödemesidir."
Davutoğlu, kadın İstihdamı Üst Kurulunun
oluşturulduğunu hatırlatarak, "Kadın girişimcilere özel katkılar
sağladık, mikro kredileri özellikle Doğu'da Güneydoğu'da doğrudan kadına
verdik. Çünkü istiyoruz ki kendi ailesinde başı dik olan kadın sosyal
hayatta da başı dik olur" diye konuştu.
Kadının kendi ailesinde
şiddet görmeye, ötelenmeye başladığı zaman sosyal hayatta da etkin
olmasının mümkün olmadığını vurgulayan Davutoğlu, mikro kredilerle
girişimci her bir kadına ulaşmaya çalıştıklarını söyledi.
Zihniyet, sosyal ve yasal dönüşümün gerçekleşmesiyle siyasal dönüşümün
de kaçınılmaz olarak geleceğini belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ev hizmeti gören kadınlarımıza emeklilik hakkı verdik. Engelli bakımı
üstlenen kadınlarımıza 5 yıl erken emeklilik hakkı verdik. Bütün
bunlarla yapmaya çalıştığımız şey, zihniyet dönüşümünü destekleyen bir
sosyal dönüşüm gerçekleştirmek ve bu gerçekleşti. Hepimizin aslına
bakarsanız aldığımız sosyal kültürün temel kriterleri annelerimiz,
babaannelerimiz tarafından bize aktarılan hususlardır. O sosyal normları
aktaran da en büyük eğitimciler de aile içinde annelerdir, kadınlardır.
Bu sosyal dönüşümü de destekleyerek sürdüreceğiz. Kadın istihdamı
konusunda devrim mahiyetinde bir çalışmayı tamamlayıp kamuoyu ile
paylaşacağız."
Çözüm süreci
Çözüm
sürecinin de en büyük çilesini annelerin, kadınların çektiğini ifade
eden Davutoğlu, "Çözüm süreci için bütün anneler, mağdur olan, evlat
kaybeden bütün anneler omuz omuza yürüdüğünde ve siyasete dönüp
'bizlerin acıları üzerinden siyaset yapmayın' diye haykırdığında bu
ülkeye barış gelir. Biz 'bir daha anneler bu acıyı çekmesin' diye
siyaset yapıyoruz. 'Hiç bir annenin yüreğine evlat acısı düşmesin' diye
inadına çözüm süreci, inadına kardeşlik, inadına barış diyoruz" dedi.
Doğu, batı, güney ve kuzeyde bütün annelere seslendiğini belirten
Davutoğlu, "Bütün annelere sesleniyorum; çözüm süreci için sesinizi
yükseltin, şu veya bu gerekçeyle bizim yaşadığımız acıları başkaları
yaşamasın. Onun için hafta sonu kongre programlarımızı yaparken, bir
doğu, bir batı, bir güney, bir kuzey, şeklinde yaptık. Bundan sonrada
yapacağız. Erzurum ve Kars'tan, Balıkesir ve Kırklareli'ne gittik. Bu
hafta sonu da Van'dan Eskişehir'e gideceğiz" diye konuştu.
"Doğuyu batıyla birleştiren düğümler atacağız"
Davutoğlu, "İlmik ilmik, kadınlarımızın o güzel nakış şeyiyle ilmik
ilmik, doğuyu batıyla birleştiren düğümler atacağız. Kuzeyi, güneyle,
Anadolu'yu Trakya'yla bunları yapacağız. Bu bilinçle sokağa çıkan veya
sesini yükselten herkesi barışa çözüme çağıran anneler de aslında
siyasetin en ulvisini yapıyorlar. Onlara desteğimiz sürecek" dedi.
Davutoğlu, konuşmasını "Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesince kadına
karşı şiddete dönük olarak kabul edilen İstanbul Sözleşmesi, adıyla da
güzel, kendiyle de muhtevasıyla da bu anlamda güzel, bundan büyük bir
onur duyduk. Bundan sonra bir taraftan içeride kadına karşı şiddeti her
şekilde ortadan kaldırmaya çalışırken, bir taraftan da dünyada bunun
sözcüsü olmaya devam edeceğiz" diye sürdürdü. Başbakan Davutoğlu,
şunları kaydetti:
"Terörle mücadele ne kadar kutsal ve annelerin
ağlamaması açısından önemliyse uyuşturucuya karşı mücadele ne kadar
kutsal ve gelecek nesilleri korumak için önemliyse; kadına karşı şiddet
konusunda yürütülecek mücadele de aynı derecede kutsal, insanlık onuru
açısından aynı derecede şereflidir. Kim kadına karşı şiddet uygularsa
aslında kendi güçsüzlüğünü gösterir, kendi onursuzluğunu gösterir. İster
bu aile içinde olsun, babanın kızına karşı bile bir merhamet tokadı
şeklinde yapacağı uygulama dahi derin izler bırakır o çocukların
kalbinde. İster eşler arasında olsun ki eş olmak demek muhabbet sahibi
olmak demektir. İsterse sokakta bir şekilde zayıf görüldüğü için kadına
karşı yapılmış olsun, bütün bu şiddet insan onuruna doğrudan yapılan
tecavüzdür, saldırıdır ve bu saldırıya karşı da hepimizin mücadele
etmesi ulvi bir görevdir."
"AK Parti kadroları olarak gereğini yapacağız"
Davutoğlu, AK Parti döneminde Meclis'teki temsilde büyük oranda
iyileşme olduğunu söyledi. Son yapılan seçimde kadınların yüzde
14,5'inin milletvekili olduğunu hatırlatan Davutoğlu, "Bunu en kısa
sürede önümüzdeki seçimlere en az yüzde 25'e çıkarmalıyız. Biz de AK
Parti kadroları olarak bunun gereğini yapacağız. AK Parti takip etmez,
öncülük eder, birilerinin izinden gitmez birilerini peşine takar
götürür" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan
Davutoğlu, AK Parti'nin 10 bin 530 belediye meclis üyesinden 976'sının
hanım olduğunu ve bu sayıyı az bulduğunun altını çizerek, "Geriye dönük
bakıldığında çok iyi bir mesafe ama ileriye dönük olarak alındığında az.
İnşallah bu rakamları en az 2 bine 3 bine çıkarmalıyız. Temsilimiz
artacak. Kadın hakları konusunda AK Parti döneminde yapılan devrim
mahiyetindeki adımları sürdürmek öncelikle hepimizin görevi, bunları
takip etmek de kadın kollarımızın ve ya kadın teşkilatımızın görevi.
Eksik olan ne varsa dile getireceksiniz gereğini yapacağız hep beraber"
diye konuştu.
AK Parti mitinglerde neredeyse yarı yarıya kadınların verdiği katkıları gördüğünü belirten Başbakan Davutoğlu, engelli engelsiz kadınların siyasete katılımı hususunu önemsediklerini kaydetti.