Çözüm sürecini aşarsak Türkiye uçuşa geçer
Başbakan
Yardımcısı Arınç, "Çözüm süreci Türkiye’nin önündeki en büyük
handikaptır. Bunu aştığımız takdirde Türkiye uçuşa geçer" dedi.
Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç, Müstakil Sanayici İşadamları Derneği (MÜSİAD)
Manisa Şubesi tarafından Anemon Otel’de düzenlenen toplantıda yaptığı
konuşmada, 2002 öncesi Türkiye'nin çiftçinin, esnafın yüzde 60 faizle
kredi kullandığı, dış borçların faizlerinin, yeni dış kredilerle
ödenmeye çalışıldığı dönemler yaşadığını hatırlattı.
Türkiye'nin
bütçesinin yüzde 85'inin faiz giderlerine harcandığı günlerden ekonomik
istikrara kavuşulan bugünlere geldiğini anlatan Arınç, şunları
söyledi:
"Böyle bir Türkiye ayakta durabilir miydi? Şimdi biz en
düşük seviyelere geldik, Allah’a hamdolsun. Allah nazardan saklasın.
'Eski günlerin özlemini çeken insanlar var mıdır' diye sorduğunuzda,
'hayır olur mu, deli misin sen, insanlar o günleri tekrar yaşamak ister
mi' diye aklınıza gelebilir. Valla az da olsa var. 'Bunlar gitsin de
eski günler gelsin' diyen, Türkiye varsın yansın, yıkılsın, hiç
umurlarında olmayan, sayısı az ama gözlerini kan bürümüş bazı zavallı
tipler var. Allah onlara fırsat vermesin. İstikrar dediğimiz, şu
içtiğimiz su kadar, şu teneffüs ettiğimiz hava kadar çok önemlidir. Bu
istikrarı sadece AK Parti iktidarı olarak lütfen anlamayın. Türkiye bunu
son 13 yılda buldu, kıymetini biliyor. Ayrıca bunun için siyasi bir
karar verebilir. Hangi parti olursa olsun, istikrar farklı bir şeydir.
Yani kurumların görevlerini yaptığı, siyasi iradenin güçlü olduğu,
ekonomide önemli adımların atıldığı, herkesin şu perdenin arkasını
değil, 50 yıl sonrasını görebileceği bir istikrar döneminden
bahsediyorum."
Sabancı yaşasaydı bugün kim bilir ne derdi
Tanınmış
iş adamı Sakıp Sabancı ile yaşadığı dönemde zaman zaman
görüştüğünü, istikrarın ne demek olduğunu en iyi bilen kişilerden
olduğunu ifade eden Arınç, Sabancı ile ilgili şu anekdotu anlattı:
"Ben
derdi, 'eskiden pencereyi açıp baktığımda karşı caddeyi ancak
görebiliyordum. (Necmettin Erbakan'ın 9 aylık başbakanlığı) 'Sizin
zamanınızda şimdi 10 yıl sonrasını görmeye başladım' dedi. Herhalde bunu
yüksek sesle söyledi ki, birileri harekete geçti; adamcağızın ümidini
söndürdü. Sonra bizim dönem geldi. Meclis başkanlığımda beni defalarca
ziyaret etti. O zaman dedi ki, 'eskiden bir 10 yıl sonrasını demiştim
ama şimdi siz geldiniz 30 yıl sonrasını görebiliyorum'. Bugün yaşasaydı
rahmetli kim bilir ne diyecekti.'
Yılda 200 milyar dolar yatırım yapılıyor
Arınç,
dünyanın en büyük ekonomi kuruluşlarının Türkiye'ye gelerek toplantılar
yaptıklarını, bu hafta sonu da uluslararası yatırımcıların katılımıyla
İstanbul'da 4. Ekonomi Zirvesi'nin toplanacağını kaydetti.
İngiltere'de,
ABD'de bugüne kadar çeşitli finans çevreleriyle toplantılara
katıldığını ve onların Türkiye ekonomisinin durumundan çok her
zaman Türkiye’deki siyasi istikrarı merak ettiklerini belirten Arınç,
şöyle devam etti:
"(Siz bize siyasi istikrarı anlatın, gelecek
perspektifini anlatın. Türkiye için yakın ve uzak tehlikeler nedir, bu
siyasi irade devam edecek mi? Biz yatırımlarımız ona göre yönlendirmek
istiyoruz) dediler. İki saat konuşuyoruz, karşılıklı sorulara cevap
veriyoruz. İnanıyorlar ve yatırımlarına devam ediyorlar. Senede
(Türkiye'ye gelen) doğrudan veya dolaylı yatırım 200 milyar dolar
seviyesinde. Bu Türkiye’ye duyulan güveni gösteriyor. Hiç kimse boşu
boşuna gelip parasını yatırmaz. Çok şükür Türkiye öyle bir sistem kurdu
ki, kamu bütçesi yatırım yapmıyor sadece. Yap-işlet-devret metotlarımız
var. İzmir-İstanbul otoyolunun maliyeti 7 milyar dolar. Türk parası ile
14 milyar civarında. 6 firma konsorsiyum kurdular. Peki nasıl
yapıyorlar. O kadar kredi bulabiliyor ki, Türkiye içinden ve dışından,
'al sana para veririz. Türkiye’de istikrar var, yeter ki siz bu işi
yapın' diyorlar. Biz bu havaalanları, köprüleri, tünelleri, otoyolları
yap-işlet-devret metodu ile yapıyoruz. Şu anda Manisa’dan çıkın
İzmir’den uçağa binin Türkiye’nin her tarafına gidebilirsiniz. 47 tane
havalimanı oldu. 150 milyon yolcu olmuş, dün gazetelerde okudum. Herkes
uçağa biniyor artık. Türkiye’de bu istikrarı birileri istemese, yeni
yeni oyunlar sergilese dahi, içeride ve dışarıda gerginlik unsurlarıyla
Türkiye’de kavgayı istemesine rağmen halkımız bunların hiçbirisine
itibar etmeyecek."
Çözüm Süreci
Arınç,
çözüm sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunduğu konuşmasında
sürecin Türkiye'nin kalkınma hızıyla doğrudan ilişkili olduğunu ifade
etti.
Çözüm sürecine destek verilmesi gerektiğini dile getiren Arınç, şunları kaydetti:
"Çözüm
süreci Türkiye’nin önündeki en büyük handikaptır. Bunu aştığımız
takdirde Türkiye bugün geldiği noktanın 3 misline birden fırlar. Türkiye
uçuşa geçer, take-off (uçağın kalkışa geçmesi) konumundan artık saatte
900 kilometre hızla giden bir uçak gibi olur. Topyekun kalkınır,
yatırımlar hızlanır. Dışarının daha büyük cazibesini çeker. Bütün
bunları yapacağız inşallah akıllı bir şekilde, halkımızın can ve mal
güvenliği öncedir. Onun dışında da siyasi bir çözümü hep beraber
gerçekleştireceğiz. Onun önündeki engellere karşı da sabırla ve akılla
ciddi adımlarla her zaman karşılık vereceğiz."
Bedelli askerlik parası savunma sanayisine
Bülent
Arınç, hükümetleri döneminde yapılan en faydalı işlerden birinin
araştırma geliştirmeye sağlanan destekler olduğunu belirtti.
Bu
sayede Türkiye'nin artık kendi teknoloji ürünlerini, savunma sanayi
ürünlerini yapmaya başladığını anlatan Arınç, şöyle konuştu:
"Bakınız
bedelli askerlikten gelecek parayı hiç kamunun bütçesine girmeden
savunma sanayine ayıracağız. Savunma sanayisinde milli yaptırımlarımız
var. Atak helikopterlerini yapıyoruz. MİLGEM projelerimiz var.
Kruvazörler yapıyoruz, muhripler yapıyoruz. İnanabiliyor musunuz,
bunları bir de ihraç ediyoruz. Bugün Endonezya’ya, Malezya’ya varıncaya
kadar zırhlı personel taşıyıcılarından, gemilere, muhriplere, korvetlere
kadar pek çok ihraç ettiğimiz ürün var. Türkiye savunma sanayide çok
iyi bir noktaya geldi. Eskiden uçağı alırdık, uçmasını da beceremezdik,
içindeki donanımı da bize söylemezlerdi. Biz tanklarımızın
modernizasyonlarını bile İsrail’e verecek noktaya gelmiştik. Ben
hatırlarım, muhalefetteydik o zaman; T60 tanklarının modernizasyonunu
İsrail’e verdiği için hükümeti yerden yere vururduk, eleştirirdik. Şimdi
çok şükür hiçbir şeyimizle dışarıya bağımlı değiliz. Çok önemli
elektronik aksamlar hariç, onları zaten vermiyorlar, bilgisayar yazılımı
hariç onun dışında yüzde 90’ının yapabilecek durumdayız. Bazı ürünlerde
yüzde yüzünü yapabilecek durumdayız."
Destek verir ön açarız gerisi size kalıyor
Türkiye'nin
2015 bütçesini hazırlandığını ve bütçenin 473 milyar liralık büyüklüğe
sahip olduğunu kaydeden Arınç, bütçenin açıkların mümkün olduğunca bloke
edilmiş şekilde hazırlandığını söyledi.
Ekonomik faaliyetlerin
devlet tarafından değil, insan tarafından yapılacağı görüşüyle hareket
ettiklerini ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
"Buna isterseniz
'serbest piyasa ekonomisi' deyin, isterseniz 'hür teşebbüsün
desteklenmesi' deyin. Rahmetli (Turgut) Özal, 3 sözü mutlaka
tekrarlardı. 'Din ve vicdan özgürlüğü', 'fikir ve düşünce
özgürlüğü', 'teşebbüs özgürlüğü'. Bunların üçünü birbirinden ayırmak,
sıraya bile koymak mümkün değil. Biri birinin olmazsa olmazı. Çok şükür,
bugün din ve fikir özgürlüğünde vicdan özgürlüğünde geldiğimiz nokta,
geçmişe göre fevkalade güzel bir noktadır. Teşebbüsleri desteklemek,
önünü açmak noktasında biz burada planlayıcı bile olamayız. Sadece
destek veririz sadece ön açarız, gerisi size bütün mesele size kalıyor.
Onun için herkes her konuda (üzerine düşeni yapacaktır) ama modası
geçmiş işlerle değil, geleceği olan işlerle, piyasanın ihtiyacı olan
işlerle, Türkiye’nin cari açığının önlenmesinde ithalat bağımlılığın
ortadan kaldırılmasında faydası olacak işlerle. İnşallah güzel ürünler
yapacağınızı düşünüyor, bunu sizden bekliyoruz."
Gelecek günler daha da güzel olacak
Bülent
Arınç, 2015 seçimlerinin ardından Türkiye için gelecek günlerin daha da
güzel olacağını belirterek, "Yeni bir yıla gireceğiz ve 2015 yılı, bir
seçim yılı. O seçimi atlattığımız zaman 4 sene Türkiye’nin bir altın
çağı olacaktır. Seçim kavgası olmadan, huzurla, istikrarla yeni
atılımlar yapacağı 2011-2019 döneminin kıymetini daha çok bileceğiz.
Yeni bir hükümet, yeni bir hükümette yeni Manisalı bakanlar
ile inşallah... Yeni hükümette inşallah yeni Manisalı bakan veya
bakanlarla, belki iki tane olmaz da bir tane mutlaka olsun, yolumuza
devam edeceğiz" diye konuştu.
MÜSİAD tarafından düzenlenen
toplantıya dernek yöneticileri ve üye işadamlarının yanı sıra Manisa
Valisi Erdoğan Bektaş, AK Parti Manisa milletvekilleri Recai Berber,
Selçuk Özdağ ve Uğur Aydemir, Şehzadeler Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu,
Yunusemre Kaymakamı Yüksel Topal, Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk
Çelik, Yunusumre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi, Celal Bayar
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Çelebi ve AK Parti İl Başkanı
Murat Baybatur katıldı.