"duvarları yıkarız"
"O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR)
"duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni"
"Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe
"aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma
azsonra.blogspot.com
5 Aralık 2014 Cuma
Kıbrıs'ta müzakerenin başlaması yönünde güçlü bir irade var. 05 Aralık 2014 23:53 ATİNA
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yunanistan'ın başkenti Atina'daki Hiltoh Otel'de, Batı
Trakya Türkleri ile görüşmesinin ardından basın toplantısı düzenledi.
Davutoğlu, Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras'ın daveti ve Türkiye
Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı'nı
gerçekleştirmek üzere Atina'yı ziyaret ettiğini belirterek, ziyaret
kapsamında ilk olarak Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas ile
görüştüğünü söyledi.
Başbakan
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Papulyas ile verimli bir görüşme
gerçekleştirdiğini ifade ederek, "Çok samimi, çok tecrübeli bir devlet
adamı. Türk-Yunan ilişkilerinin şu anki durumu ve gelecek perspektifi
itibarıyla son derece istifade ettiğimiz güzel görüşme oldu" diye
konuştu.
Daha sonra, Yunan mevkidaşı Samaras ile Dışişleri
bakanlarının da katıldığı ikili görüşme gerçekleştirdiğini anlatan
Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bu, iki başbakan
olarak Bakü'de, TANAP açılış törenindeki görüşme sonrasında yaptığımız
ilk yüz yüze görüşmemiz. Telefonda da birkaç kez görüşmemiz olmuştu.
Burada bir taraftan yarın yapacağımız YDİK toplantısının ön
hazırlıklarını gözden geçirdik. Ayrıca akşam iş formunda beraber
olacağız. Ayrıca Ege, Kıbrıs ve diğer iki ülkeyi doğrudan ilgilendiren
konularda da çok samimi çok dostane ve kanaatlerimizin açık yüreklilikle
paylaşıldığı hususları ele aldık. Tabii burada yaptığımız görüşmede
özellikle Batı Trakya’daki azınlık soydaşlarımızın durumları, iki ülkeyi
de ilgilendiren dini özgürlükler ve azınlık hakları konularında da
dostane ve geniş kapsamlı istişare imkanı oldu."
Batı Trakya'dan
gelen müftüler, milletvekilleri ve dost ve eşitlik Partisi Başkanı ve
diğer temsilcilerle de onların konularını ele aldıkları görüşme
gerçekleştirdiklerini ifade eden Davutoğlu, bu gece ayrıca Türkiye’den
göç etmiş olan Rumlar ile bir araya geleceğini kaydetti.
"Psikolojik eşik, büyük ölçüde aşılmış durumda"
Daha önceki Yunanistan ziyaretinde, Türkiye'den göç etmiş Rumların
yaşadığı mahalleyi ziyaret ettiğini anımsatan Davutoğlu, şöyle devam
etti:
"Güzel hatıralarla ayrılmıştık. Onlarla da yine bütün bu
topluluklar gerek Batı Trakya'daki soydaşlarımız, Rodos'daki
soydaşlarımız gerekse Türkiye'den göç etmiş Rumlar, hepsi bizim için
Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk köprüleridir. O anlamda da
hatıraları paylaşıyoruz ve iki ülke arasındaki insani ilişkiler
bağlamında da bir anlamda insani diplomasiye katkıda bulanan
süreçlerdir, bunlar. Güzel olan şu, daha önce belki 10 sene, 15 sene
görülmeyecek ortamda, her iki tarafta komşuluk ilişkiler ve ortak kültür
değerleri etrafında çok yakın bir ilişki içinde her konuyu ele
alabiliyorlar. Psikolojik eşik, büyük ölçüde aşılmış durumda. Bunlar,
bizim için gerçekten büyük kazanç. İnşallah biraz sonra iş forumunu
gerçekleştireceğiz. Yarın da YDİK toplantısı yaptıktan sonra ülkemize
döneceğiz."
Başbakan
Davutoğlu, "Samaras ile yaptığınız görüşmede, Kıbrıs'ta müzakerelerinin
tekrar başlaması yolunda ileriye doğru bir adım atıldı mı? Yunanistan
ve Kıbrıs Rum Yönetimi'nin gerek Mısır gerekse İsrail ile ilişkileri
gündeme geldi mi?" sorusu üzerine de Kıbrıs sorununu her zaman olduğu
gibi kapsamlı şekilde ele aldıklarını söyledi.
Türkiye ve
Yunanistan'ın Kıbrıs'ın garantör ülkeleri ve Kıbrıs'taki iki toplumla
anavatan ilişkisine sahip ülkeler olduğunu belirten Davutoğlu,
dolayısıyla Türkiye ile Yunanistan'ın Kıbrıs konusunda ortak perspektife
sahip olması, çözüm iradesi göstermesinin, adadaki müzakereleri olumlu
etkileyeceğini ifade etti.
Aksine görüş ayrılıkları bulunduğunda
ise bunun da bir yansıması olacağını dile getiren Davutoğlu, "O
bakımdan zaten telefon görüşmemde Sayın Samaras ile bütün bu konuları
'yüz yüze görüşelim' derken, özellikle son dönemde Kıbrıs bağlamında ve
doğalgaz araştırmaları konusunda ortaya çıkan yeni durumla ilgili bir
istişare ihtiyacı vardı" diye konuştu.
Bunları çok açık
yüreklilikle paylaştıklarını belirten Davutoğlu, "Şunu ifade
edebilirim: Her iki tarafta da Kıbrıs'ta müzakerenin tekrar çözüm odaklı
şekilde başlaması yönünde güçlü bir iradeye sahip. Yine her iki tarafın
da ortak görüşü, Kıbrıs etrafındaki doğalgaz kaynakları Kıbrıslıların
bütüne aittir ve bu aynı zamanda, bir anlamda Kıbrıs'taki kapsamlı çözüm
sürecine de katkı sağlayacak bir imkandır" değerlendirmesinde bulundu.
Şu aşamada hedeflerinin bu konudaki görüş ayrılıklarını giderip,
müzakerelerin tekrar başlamasını sağlamak olduğunu dile getiren
Davutoğlu, "Türkiye olarak bizim kanaatimizi ifade etmek
gerekirse ilkesel olarak biz tek taraflı her türlü adımın karşısındayız.
Birlikte görüşmek suretiyle her meseleyi çözebiliriz ama sanki Kıbrıs
Rum Yönetimi bütün adayı temsil ediyormuş gibi. Yapılacak tek taraflı
adımların sürece katkı getireceğini düşünmüyoruz" dedi.
Yarın
görüşmelere devam edeceklerini, bu konuda Dışişleri Bakanlığı
müsteşarlarını görevlendirdiklerini bildiren Davutoğlu, şunları
kaydetti:
"Bu gece, yarın da görüşmeler sürecek. Ancak son
derece olumlu bir atmosfer olduğunu ifade edebilirim ve bunun bir imkan
olduğunu kendisine de söyledim. Öyle bir ortak pozisyon belirleriz ki
bundan herkes kazançlı çıkar. Bir taraf, iki taraf, üç taraf, dört taraf
değil, bütün taraflar kazançlı çıkar. Ortak olarak çıkarılacak bir
doğalgaz Türkiye ile Kıbrıs ve Yunanistan arasında bir barış köprüsü
olur. Sayın Samaras ile biz Bakü'de beraberdik ve Hazar'dan,
Azerbaycan'dan, Türkiye üzerinden, Yunanistan üzerinden Adriyatik'e
uzanacak olan doğalgaz boru hattının büyük bir barış köprüsü olacağını
söylemişti. Şimdi aynı şey aslında Doğu Akdeniz için geçerlidir.
Kıbrıs'ta iki tarafın da ortak çabalarıyla doğalgazın işletilmesi,
birlikte bu konuda karar verilmesi bu kaynakların Türkiye üzerinden
zaten interconnecte olan sisteme katılarak, Yunanistan'a bir köprü
oluşturur, barış köprüsü oluşturur. O bakımdan bunları pozitif gündemle
değerlendirme ihtiyacı var."
"Yunanistan'ın da böyle bir amacı gütmediğini ifade ediyor"
"Yunanistan'ın Mısır ile ve İsrail ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile
değişik düzeylerde yürüttüğü temaslara" ilişkin olarak da Davutoğlu, şu
görüşleri bildirdi:
"Değişik vesilelerle onlar da zikrettiler.
Tekrar bu konuyu bir daha ifade ettiler, 'Bunlar Türkiye'ye karşı bir
tutum değildir' dediler. Açıkçası biz de her zaman söylediğimiz görüşü
teyiden söyledik, Doğu Akdeniz'de kimse dominasyon, bir tek taraflı, iki
taraflı, üç taraflı bir egemenlik hattı oluşturma hülyasını, rüyasını
taşımamalıdır. Zaten Yunanistan'ın da böyle bir amacı gütmediğini ifade
ediyor her vesileyle bugün de ifade ettiler."
Türkiye'nin
Akdeniz ve Ege'de en uzun sınıra sahip ülke olarak bütün bu konularda
her türlü işbirliğine hazır olduğunu vurgulayan Davutoğlu, ancak tek
taraflı, herhangi bir tarafı dışlayan iki, üç taraflı angajmanların
da Doğu Akdeniz'de barış getirmeyeceği kanaatinde olduğunu çok dostane,
iyi niyetli şekilde paylaştıklarını bildirdi.
Davutoğlu, bütün
görüşmelerinin son derece verimli, gelecek perspektifi olacak şekilde ve
samimi şekilde cereyan ettiğini, karşılıklı latifelerle de güzel bir
atmosfer olduğunu sözlerine ekledi.
Başbakan Davutoğlu, Atina'daki Hilton Otel'de düzenlenen Türk-Yunan İş Forumu'nun kapanışında da konuştu.
Davutoğlu, konuşmasında, iş forumunun başarılı olması temennisinde
bulundu ve Yunan mevkidaşı Samaras’a gösterdiği misafirperverlik
dolasıyla teşekkür etti.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Şu anda Atina’da 9 Türk bakan bulunuyor. Ankara’da bu kadar sayıda
bakan yok. Atina’daki bakan sayısı Ankara’dan daha fazla. Dolayısıyla
burada bir Bakanlar Kurulu toplantısı ayrıca yapabiliriz. Biz 4 sene
önce Yunanistan ile Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizması
kurduğumuzda bunu geçici ve bir hevesle başlayan bir süreç gibi
görmedik. Türkiye için bu stratejik karardı. Sayın Cumhurbaşkanımız o
zaman yine Atina’da dönemin başbakanı Papondreo ile bu süreci
başlattıklarında çok açık net stratejik hedef peşindeydik. Bir
vizyonumuz vardı. Bu vizyon, iki ülke arasında tarihi köklü ilişkileri,
kalıcı dostluk ilişkisine döndürmek, Türkiye ve Yunanistan’ın gerek Doğu
Akdeniz’de gerek Ege’de gerekse Balkanlar’da bir barış örneği teşkil
edecek en üst düzey ilişkiler seviyesine getirmek, Avrupa’da birlikte
çalışmak, dünyada birlikte çalışmak. O sebeple ortak kabine şeklinde
gerçekleştirdiğimiz bu sürecin 3. toplantısı dolayısıyla
Yunanistan’dayım.”
Atina ziyaretinin, Başbakanlık görevini
üstlendikten sonra yaptığı ilk ziyaretlerden olduğunu dile getiren
Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Sayın Samaras ile telefon
görüşmemizde 'bir an önce görüşelim' dedik. Bakü’de görüştüğümüzde de bu
sürecin gecikmemesi konusunda prensip kararı almıştık. Ayrıca G20 Dönem
Başkanlığını, 1 Aralık’ta üstlendikten sonra yurt dışına yaptığımız ilk
ziyaret. Dolayısıyla Sayın Samaras ile sadece ikili ilişkilerimizin
ekonomik boyutunu değil, bölgesel sorunları diğer ikili konuları değil
aynı zamanda dünya ekonomisiyle ilgili de intibalarımızı paylaşma imkanı
bulduk. 2010 yılında bu süreç başladığından bu yana gelişmelere
baktığımızda aslında Türkiye ile Yunanistan arasındaki işbirliği
konseyinin anlamın daha arttı ve ona duyduğumuz ihtiyaç daha arttı, daha
da artarak çeşitlendi çünkü 2010’da, 2008 krizinin hemen üzerinden kısa
süre geçmişti ve Dünya ekonomisinde ciddi bir kriz vardı. Hepimizi
etkileyen kriz ardı. Şimdi bu kriz, Avrupa bağlamında daha da
derinleşerek sürüyor. Türkiye’de Gümrük Birliği üyesi olarak, Avrupa
ekonomisinin piyasa anlamında parçası olarak bu gelişmeleri yakından
takip ediyor.”
“Türkiye-Yunanistan el ele...”
“En başından şunu ifade etmek isterim: Türkiye ve komşu bir ülke olarak
Yunanistan’ın en güçlü ekonomiye sahip olmasına ve Yunanistan
istikrarına çok büyük önem vermektedir ve kendi istikrarı, kendi refahı
gibi görmektedir. Kesinlikle...” ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Bu işbirliği konseyi vesilesiyle bir kez daha
hem dost ve komşu halklar olarak Türk ve Yunan halkına hem de bütün
dünyaya şunu ifade etmek isterim: Türkiye-Yunanistan, el ele güçlü bir
bölgesel ekonomik alan oluşturmak niyetindedir, güçlü bir Yunanistan
istemektedir. Hem iki ülkenin geleceğe dönük perspektifini hem de Avrupa
içindeki konumunu güçlendireceğine inanıyoruz. Ekonomilerimiz, Sayın
Samaras’ın dediği gibi tamamlayıcılık ilişkisine sahiptir ve Birbirimize
yapacağımız katkı ve desteklerle her iki ülke ekonomisinin kalkınması
ve refaha erişmesi mümkündür. Bu perspektifle bakıyoruz. 9 bakan
arkadaşımız yarın muhataplarıyla daha önce ele aldığımız konuları gözden
geçirecekler ve birlikte Sayın Samaras ile eş başkanlık yapacağımız
YDİK toplantısında da bunları tek tek ele alacağız.
Şunu
özellikle iş dünyasının temsilcisi siz değerli işadamlarıyla paylaşmak
istiyorum; iki ülke arasında ilişkinin gelişmesinin bir doğası vardır.
Bu doğa, temelde halklar arasındaki kültürel ilişkilere dayanır, zemin
odur. O halkların birbirine hissettiği yakınlıktır, kültürel
ilişkilerdir. Üstte ise yöneticilerin vizyonu ve siyasi iradesi vardı
arayı dolduracak olan husus ise iş dünyanın performansıdır. Bazı
halklar vardır ki çok yakın hissederler birbirine, Türkiye ve Yunanistan
gibi. Biraz önce yine kahvelerimizi içerken yaptığımız sohbette ortak
birçok kültürel unsuru hemen keşfettik. Altta bu kültürel zemin var.
Buraya gelmeden önce yani bu toplantıya hem Batı Trakya’dan
Yunanistan’daki Türk kökenli soydaşlarımızla görüştük hem de Türkiye’den
Yunanistan’a gerek mübadele gerek daha sonra İstanbul’dan göç ederek
gelmiş Rum dostlarımızla görüştük. Orada zikrettim. Şimdi burada da
zikretmek istiyorum, eğer iki heyet karşılıklı oturmuyor olsalardı,
karışmış olsalardı ve bunları 'Türk ve Yunan diye ayırın' denmiş
olsaydı, ayırmak mümkün olmazdı. Bu ortak geçmiş tarihi tecrübe üzerinde
yükselen bir ilişkidir. Buradan düşmanlık çıkarmak isteyenler olabilir
ama biz Türkiye ve Yunan hükümetleri dokuzar bakanla yarın yapacağımız
toplantıda dünyaya bu vesileyle ilan etmiş etiğimiz şey, artık bu iki
ülke arasında gerilim ve çıkar çatışması değil işbirliği ve dostluk
ilişkisi vardır. Bu siyasi irade yukarıda bizim hükümetler olarak size
sunmak durumunda olduğumuz bir çerçevedir.”
"Kimse bir gerilim beklentisi içinde olmasın"
Başbakan Davutoğlu, Türkiye ile Yunanistan arasında ilişkilerin gelişmesi için
iş dünyasına sağlayabilecekleri üç husus bulunduğunu ifade ederek, şöyle
konuştu:
“İki ülke arasında siyasiler ve devlet adamları olarak
güven ve istikrarı teyit etmek, birinci şart bu. Büyük bir açık
yüreklilikle ifade etmek isterim ki biraz önce yaptığımız verimli
toplantıda da birbirimize o kadar açık, dürüstçe her konuyu paylaştık ki
siz iş adamları hiçbir tereddüt göstermeden kısa, orta ve uzun vadede
her türlü yatırımı karşılıklı iki ülke olarak yapabilirsiniz. Hiçbir
şekilde Türkiye-Yunanistan arasında kimse bir gerilim beklentisi içinde
olmasın.
Orada da Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmede zikrettim,
hiç merak etmeyin Atina’da da Ankara’da da artık vizyoner ve barışçıl
yönetimler var. Bunlar geleceği birlikte inşa edecekler. Bu çerçevede iş
dünyamızın kendilerini rahat hissetmesi, yatırımları ticareti, hele
hele turizme karşılıklı gidiş gelişi en üst düzeye getirmesi lazım.”
"Paranteze alıp yolumuza devam edebiliriz"
Davutoğlu, Türkiye ile Yunanistan arasında farklı görüşlere sahip
olunan hususlar olduğunu belirterek, "Her ülke arasında olabilecek
farklılıklar var" dedi.
Ege konusunda ikili ilişkileri
geliştirmek için kararlar aldıklarını ve bunları devam ettireceklerini
anlatan Davutoğlu, "Kıbrıs sorununda Sayın Venizelos'un, Sayın
Samaras'ın söylediği gibi sorunun bir an önce çözülmesi, hem Kıbrıs'taki
iki tarafa hem de Türkiye ve Yunanistan'a büyük kazanç sağlayacaktır.
Gerek oradaki enerji kaynakları gerekse barışın kendisi herkese refah
getirir. Biz, ne Doğu Akdeniz'de ne Ege'de gerilim istemiyoruz. Bütün
sorunları konuşarak, göz göze bakarak, anlaşarak çözebiliriz. Görüş
ayrılıklarımızı olduğu zaman paranteze alıp yolumuza devam edebiliriz"
diye konuştu.
Güney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiades'e sağlık temennisinde bulunan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"İnşallah en kısa zamanda önce kendi sağlığına kavuşur, bedeni
sağlığına, sonra hep beraber Kıbrıs adasının siyasi sağlığı için
birlikte çalışırız. Bu olduğunda görecektir ki Doğu Akdeniz, bir barış
havzası olacak ama burada iradeyi güçlü olarak sergilemek lazım. Özetle
Türkiye ile Yunanistan arasında herhangi bir gerilime sebep teşkil
edecek bir husus yoktur. Bu konsey çalışmasıyla da hem halklarımıza hem
bütün dünyaya artık işbirliği yapma zamanı. Dolayısıyla da iş
adamlarının zamanı diye seslenmek istiyorum burada. Sizin devreye
girmenizin tam vaktidir, değerli iş adamları. Siz, ne kadar çok devreye
girerseniz, aradaki güven ilişkisi daha da artacaktır."
Yapılan
anlaşmalarla iş adamlarının önünün açılması gerektiğini ifade eden
Davutoğlu, son iki konsey toplantısında 47 anlaşma imzaladıklarına
işaret etti. "Bütün Türk-Yunan ilişkileri tarihinde o vakte kadar 2010'a
kadar 35 anlaşma vardı. İki toplantıda 47 anlaşma imzaladık" diyen
Davutoğlu, yarın anlaşmaları tekrar gözden geçireceklerini
ve bu anlaşmaların uygulanma düzeylerine göre bir sonraki toplantı için
hazırlıklar yapacaklarını anlattı.
Davutoğlu, özellikle ticaret
ve yatırıma imkan sağlayacak şekilde bürokrasinin azaltılması
gerektiğini vurgulayarak, her iki ülkenin iş adamlarının karşılıklı
ziyaretlerde, işbirliği çalışmalarında engelle karşılaşmamalarının
önemine dikkati çekti. Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye'de bir Yunanlı, Yunan Bankası, bir banka satın aldığında biz
memnuniyet duyuyoruz. 'Yunan Finans sektörü Türkiye'yi işgal ediyor',
diye düşünmeyiz. Aksine 'Dostluğumuz pekişiyor' diye düşünürüz. Artık
ekonomik ilişkiler, barışın en önemli araçları. Ekonomik
karşılıklı bağımlılık ne kadar artarsa çatışma ve gerilim ihtimali o
kadar düşer. Onun için bırakalım Atina sokaklarında daha çok Türkçe
konuşulsun. Daha çok turist gelsin, daha çok iş adamı gelsin. Nasıl olsa
Atina sokağına ben çıktığımda dükkanların tabelaların sonunda oğlu diye
soyadları bitiyor birçok yerde. Zaten birçok şeyi paylaşmışız geçmişte.
Bırakalım daha çok Rum ve Yunan kökenli dostumuz İstanbul'a gelsin.
İstanbul sokaklarında daha çok Rumca konuşulsun. Bundan hiç kimse
tedirgin olmasın. Hep beraber birlikte bu coğrafyayı paylaşıyorsak ne
Yunanistan'daki Türk iş adamlarının daha çok dolaşmasından ne de
Türkiye'deki Yunanlı iş adamlarının daha çok gelmesinden kimse
rahatsızlık duymasın. Bu tınılar, bu ortak dostluk sesleri her yerde
yankılandığı zaman halklarımız geleceğe daha büyük bir ümitle, daha
büyük bir perspektifle bakacaklar."
Bir milyona yakın Türk'ün
Yunanistan'a turizm için geldiğini ve bundan büyük memnuniyet
duyduklarını dile getiren Davutoğlu, bu sayının daha da artacağını
belirtti. Davutoğlu, aynı şekilde Yunanistan'dan Türkiye'ye gelen
turistlerin de dostluğu pekiştirdiğine inandıklarını vurguladı.
"Her iki ülkenin ekonomilerine de büyük katkı yapacak"
Davutoğlu, iş dünyası için turizm, bankacılık, finans sektörü, gıda
güvenliği ve ortak yapılacak projeler alanında çok ciddi potansiyel
olduğuna işaret etti. Davutoğlu, "Ama bir başka alan daha var ki şu ana
kadar zikredilmemiş ve iki güzel örneğini, birisi Katar'da, birisi
Birleşik Arap Emirlikleri'nde olmak üzere, Türk ve Yunan şirketlerinin
birlikte üçüncü ülkelerde çalışmalar yapması. Şu anda dünya ekonomisi
büyük bir krizden geçerken şirketlerimizin oluşturacağı sinerji her iki
ülkenin ekonomilerine de büyük katkı yapacaktır" diye konuştu.
Böylesi bir kriz döneminin aynı zamanda fırsat dönemi olduğuna dikkate çeken Davutoğlu, şunları ifade etti:
Bir çağrıda daha bulunduğunu belirten Davutoğlu, "Gelin Kıbrıs sorununu
birlikte çözelim, adaya barış gelsin. Şimdi ihtilaf konusu olan
Kıbrıs'ın iki halkın da üzerinde hak sahibi olduğu doğalgaz ve enerji
kaynaklarını Türkiye üzerinden Yunanistan'a getirelim, hem Hazar'ı nasıl
Türkiye üzerinden Yunanistan ve Adriyatik'e bağladıysak, Doğu
Akdeniz'de de yine Türkiye üzerinden Yunanistan ve Adriyatik'e,
Avrupa'ya bağlayalım" dedi.
Davutoğlu, bundan herkesin karlı çıkacağını, kimsenin zarar etmeyeceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Barıştan zarar eden ülke görülmemiştir. Yeter ki barışı kurabilecek
iradeye sahip vizyoner adımları atabilelim. Nihai kertede depremlerde
geçmişte görüldüğü gibi, orman yangınlarında görüldüğü gibi başımıza bir
felaket geldiğinde Yunanistan doğuya bakar 'Acaba Türkiye'den ne yardım
gelebilir' diye, Türkiye batıya bakar 'Acaba Yunanistan'dan ne yardım
gelebilir' diye. Biz ortak kaderin şekillendirdiği bir coğrafyada yan
yana yaşayan ve köklü tarihi geçmişe sahip milletler olarak geleceği de
aynı bilinçle kurmak durumundayız. Bizim bugünkü ziyaretimiz ve siz iş
adamlarının bugün gerçekleştirdikleri toplantılar böyle parlak bir
geleceğin habercisi olacak gelişmelerdir."
Yunanistan Başbakanı Samaras da, Türkiye ve Yunanistan arasında
ekonomik ve ticari işbirliğinin iki ülkenin yararına yeni yatırım ve
kalkınma yolları açtığını ve aralarındaki güven ve istikrarı
geliştirdiğini söyleyerek, son yıllarda ekonomik ve ticari ilişkilerde
büyük ilerleme kaydedildiğini ancak, halen değerlendirilmemiş birçok
alan bulunduğunu ifade etti.
Samaras, “Örneğin, yüksek
teknoloji, denizcilik, taşımacılık, yatırımların arttırılması ve turizm
alanındaki işbirliğinin geliştirilmesi. Bunlar gerçekten iş alanındaki
işbirliğimiz için yeni sinerji oluşturabilir. Türkiye ile Yunanistan
arasındaki bugüne kadar olan ticari veriler gerçekten cesaret verici.
Ancak inanıyorum ki bunlar gelecekteki büyük imkanların sadece
göstergesi" diye konuştu.
Tüm bunların gerçekleşmesi ve sonuna
kadar değerlendirilmesi için iyi komşuluk ilişkileri ve güvenin
sağlamlaştırılmasına yönelik ikili çabanın sürmesi gerektiğini ifade
eden Samaras, “Bugün bulunduğumuz noktada iki ülke de yakın işbirliğinin
öneminin farkında. Bunun için karşılıklı güven ve istikrar şart” dedi.
"Kıbrıs meselesi önemli"
Kıbrıs konusuna değinen Samaras, Ada’daki sorunun çözülmesinin iki ülke ilişkileri açısından önemli olduğunu belirtti. Başbakan Davutoğlu ile olan görüşmenin ardından Güney Kıbrıs Rum lideri Nikos
Anastasiadis’i telefonla arayarak Davutoğlu’nun selamlarını ilettiğini
söyledi.
Samaras, hedeflernin Türk-Yunan ilişkilerinin daha da
genişletilerek ilerletilmesi ve bu çerçevede iki ülkenin ekonomik
ilişkilerinin büyütülmesi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu hedefin başarılması için iki hükümet de istikrarlı biçimde
çalışmayı sürdüreceğiz. Hedefimiz kalkınmayı getiren istikrar ve güveni
sağlamak. Kalkınma da istikrarı, güveni ve Türkiye ile Yunanistan
arasındaki dostluğu güçlendiriyor. İyi komşuluk ilişkileri ve güven
gerekli. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi ikili ilişkilerin
ilerletilmesine ve ikili temasların tüm alanlarda sistemli hale
getirilmesine büyük oranda katkı sağlıyor."