Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz. MarmaraYenikapı Ahsarla #etiket

3 Aralık 2014 Çarşamba

2002'de ihraç edilen bütün otomotiv sektörü ihracatının neredeyse toplamı kadar sadece Doblo ihraç edilmiş olacak 03 Aralık 2014 BURSA

Olaylar yeni dönem başlangıcını engelledi.

  03 Aralık 2014

BURSA 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Son 12 yıl içindeki bu performansımızın, ekonomik büyüme performansımızın en önemli, en sihirli tabiri caizse anahtarı, güven ve istikrardır" dedi. 

Davutoğlu, Bursa'daki Tofaş Türk Otomobil Fabrikası'nda düzenlenen "Doblo Amerika Üretime Başlangıç ve İhracat Töreni"nde yaptığı konuşmada, bugünün hem Tofaş, Koç Holding ve Fiat Chrysler için hem de Bursa ve Türkiye için bir gurur günü olduğunu söyledi.

Bu gurur gününe katkıda bulunan yetkililere ve emekçilere teşekkür eden Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Eminim rahmetli Vehbi Koç eğer burada olsaydı, 'Ülkem varsa ben de varım' demesinin bir doğrudan somut göstergesinin hayata geçmesinden büyük bir memnuniyet duyardı, onu da rahmetle anıyorum. Gerçekten bir gurur günü, Doblo Amerika'nın ihracatına başlanmasına katılmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Biraz önce rakamlar verildi, 175 bin Doblo ihraç edilecek, Kamil Bey'in verdiği rakamlara göre. Türkiye'ye baktığımızda 2002'de toplam 357 bin araç üretiyorduk. Yani 2002'de üretilen araç sayısının neredeyse yarısı, sadece 'Doblo Amerika' olarak Amerika'ya ihraç edilecek."

Davutoğlu, toplam Doblo ihracatının 3.2 milyar dolar olacağını ifade ederek, sözlerini şöyle devam ettirdi:

"Otomotiv sektörünün 2002'de Türkiye'deki ihracatı ise 3.3 milyar dolardı. Yani 2002'de ihraç edilen bütün otomotiv sektörü ihracatının neredeyse toplamı kadar sadece Doblo ihraç edilmiş olacak. Bu, aslında Türk ekonomisinde ve otomotiv sektöründe ölçeğin ne kadar büyüdüğünü gösteren çok önemli rakamlar. Tebrik ediyorum, üç açıdan son derece önemli bir gelişmedir. Birincisi üretim açısından, reel sektördeki canlanma ve üretim kapasitesi açısından. İkincisi ihracatımız açısından, üçüncüsü ise bu ihracatın yöneldiği hedef açısından. Yani ihracatın Kuzey Amerika'ya, ABD'ye ve Kanada'ya yapılıyor olması açısından. Bu da başlı başına önemlidir."

Başbakan Davutoğlu, üretim açısından bakıldığında, Türkiye'de son 12 yılda gerçekleşen gayrisafi milli hasıla büyümesinin, 3.5 misli artan yani 250 milyar dolarlardan 820 milyar dolarlara çıkan büyümenin iç dengelerine bakıldığında, aslında Türkiye ekonomisinin yükselen bir güç olarak kendini dünya ekonomisine entegre ederken, sanayinin gösterdiği performansı takdirle yad etmek gerektiğini vurguladı. 

Ekonomideki güzel gelişmeler

"Son birkaç gün içinde aslında ekonomimizin yine küresel ekonomi içindeki performansı bakımından çok güzel gelişmelere şahit olduk" diyen Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Geçen cuma günü İstanbul Borsası yüzde 7,5 yükselişle dünyada yükselen 3. borsaydı. Endekste de en yüksek performans gösteren 3. borsaydı. Bu performansla son 15 ayın en yüksek düzeyine ulaştık. Yine gösterge tahvil bileşik faizleri de yüzde 7,6 civarına düşerek temmuz 2013'ten beri ulaştığımız en düşük düzeye indi. Bunlar çok olumlu göstergeler ama hepimizi gururlandıran bir başka önemli gelişme, 1 Aralık 2014'ten itibaren G-20 dönem başkanlığını üstlenmiş olmamız... Bu olağanüstü bir gururdur. G-20 dönem başkanlığı ile küresel ekonominin tabiri caizse bir yıl için patronluğunu, yönlendiriciliğini üstlenmekle bugün burada Doblo ihracatının gerçekleşme törenini aynı haftada yaşıyor olmamız hem ülke bazında hem Tofaş'ımızın bir sanayi kuruluşu olarak bu performansta sağladığı katkı açısından çok önemli, güzel bir tesadüf."

Davutoğlu, bu tesadüflerin çok yaşanacağının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü Türk ekonomisi büyürken şirketlerimizin üretim kapasiteleri de artacak. Burada bir hususa dikkati çekmek istiyorum. Özellikle dünya ekonomisi küçülürken, küresel ekonomide daralma yaşanırken ve bütün dünya neredeyse yüzde 2 performansını yakalamaya çalışırken, Türkiye küresel krizden sonra dahi dünyada en yüksek büyüme performansını gösteren ülkeler arasında yer aldı. G-20 zirvesi için Avustralya'da bulunduğumuzda liderler arasında yapılan özel oturumda her ülkenin kendi ekonomik perspektifini ve yapısal dönüşüm programını anlatması istendiğinde Türk ekonomisini anlatırken üç hususa dikkatleri çektim. Bir siyasi istikrar, iki makro ekonomik istikrar, rasyonel makro ekonomik politikalar, üçüncüsü de yapısal reformlar ve şartlara intibak eden yeni yapısal atılımlar."

 İkinci ekonomik hamle programı

Davutoğlu, 62. hükümeti kurar kurmaz bütün bu unsurları da ihtiva edecek şekilde hükümet programlarını, ikinci ekonomik hamle programı olarak ilan ettiklerini dile getirdi.

Arkasından orta vadeli programı açıkladıklarını, ardından da sektörel yapısal dönüşüm programlarının ilk dokuzunu açıkladıklarını anlatan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Şimdi son 12 yıl içindeki bu performansımızın, ekonomik büyüme performansımızın en önemli, en sihirli, tabiri caizse anahtarı, güven ve istikrardır. Bütün yatırımcılar, iç veya dış yatırım sahipleri, öncelikle rasyonel aktörler olarak öngörülebilirliğe bakarlar. Yani 'Acaba o ülkede görünür bir gelecekte herhangi bir kriz yaşanır mı? Bir türbülans olur mu? Alınan siyasi kararlar uygulanabilir mi, uygulanamaz mı?' Bu en önemli kriterdir. Orta vadeli programda çok iddialı ve dengeli hedefler ortaya koyabilirsiniz ama herkesin bakacağı şudur; bu orta vadeli programı uygularken bu yıllar içinde acaba aynı siyasi kadro, ekip ve mantık o ülkeyi yönetmeye devam edecek mi? Soru budur."

Davutoğlu, çok güzel tanımlamalar yapmanın yetmeyeceğinin altını çizerek, şöyle devam etti:

"Önemli olan o güzel tanımlamaları, o güzel hedefleri hayata geçirecek siyasi istikrarın sürüp sürmeyeceğidir. 1990'lı yıllarda dünya ekonomisi büyürken ve genelde bu genişleme dolayısıyla bütün ülkeler özellikle de Marksist ekonomiden liberal ekonomiye geçen Doğu Avrupa ülkelerinde büyük ekonomik kalkınmalar sağlanırken, Türkiye'nin gayrisafi milli hasılasını büyütememesinin, ekonomik kriz yaşamasının nedenlerinin başında 16 ayda değişen hükümet gerçeği vardır. 16 ayda değişen ve aynı zamanda da koalisyon olan hükümetlerin herhangi bir uzun dönemli perspektif üretmeleri, ülkede yatırımı teşvik edecek şekilde sanayiye ve yatırımcıya güven telkin etmesi mümkün değil."

Türkiye'de, ekonomi bakanlığının bir partide, diğer sektörel yatırım yapacak bakanlıkların başka partilerde olduğu günlerin yaşandığını anımsatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bunu şunu için vurguluyorum. Siyasi istikrar, ekonomik istikrarla birlikte yatırımı teşvik etmenin en önemli araçlarındandır ve gururla ifade ediyorum Türkiye'de sağlanan demokratik istikrar, istikrar eğer demokratik yolla sağlanmazsa başka problemler çıkartır, demokrasiyle birlikte gelen istikrar ekonomik kalkınmanın anahtarıdır. Onun için bizim öncelikle hedefimiz, bu istikrar ortamını en güçlü şekilde sanayicimizin, iş dünyamızın rahat yatırım yapıp önünü görebileceği, yapacağı yatırımların uzun dönemli perspektiflerdeki planlamalarını, sürdürülebilir bir yönetimle vurgulandığı gibi devam ettirmesidir."

Başbakan Davutoğlu, "Çok ciddi teşviklerle altı bölgeye ayırarak Türkiye'yi, yatırımları özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya da yaymak oralara da getirmek istedik. Şimdi önümüzdeki dönemde ilk teşvik sistemini tekrar gözden geçirerek, Ar-Ge ve teknoloji yoğunluklu yatırımlara yeni teşvikler getirmenin çabası içindeyiz. Ama bakınız, istikrar o kadar önemli ki çözüm süreciyle birlikte Doğu ve Güneydoğu'ya olağanüstü bir ilgi uyanmaya başladı son iki yılda ve ciddi yatırım kaymaları başlamıştı. Kobani bahane edilerek 6-7 Ekim olaylarının, aslında Türk ekonomisinin bu bölgeye dönük olarak da ciddi bir yeni dönem başlangıcı önünde engelleyecek şekilde gerçekleşmiş olması hepimiz için dikkatle düşünülmesi gereken bir husustur" dedi.

"Öngörülebilir bir yatırım ortamının gerçekleşmesi için reformları artıracağız"

Davutoğlu, gerek 62. hükümet gerekse 12 yıldan beri süregelen iktidarları döneminde seçim varmış veya yokmuş gibi bir popülizmin içine girmeden ekonomik istikrar için siyasi istikrarı sürdürmeye kararlı olduklarını dile getirerek, "Öngörülebilir bir yatırım ortamının gerçekleşmesi için reformları artıracağız" ifadesini kullandı. 

Teşvik sistemleri getirdiklerini ve yatırımları Türkiye sathına yaymak istediklerini ifade eden Davutoğlu, Bursa'nın bir başarı hikayesi olduğunu, bu başarı hikayesinde TOFAŞ'ın ciddi katkı yaptığını, bu başarı hikayesinin Türkiye geneline yayılmasını istediklerini anlattı. 

Başbakan Davutoğlu, "Bu sebeple çok ciddi teşviklerle altı bölgeye ayırarak Türkiye'yi, yatırımları özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya da yaymak, oralara da getirmek istedik. Şimdi önümüzdeki dönemde ilk teşvik sistemini tekrar gözden geçirerek, Ar-Ge ve teknoloji yoğunluklu yatırımlara yeni teşvikler getirmenin çabası içindeyiz. Ama bakınız, istikrar o kadar önemli ki çözüm süreciyle birlikte Doğu ve Güneydoğu'ya olağanüstü bir ilgi uyanmaya başladı, son iki yılda ve ciddi yatırım kaymaları başlamıştı. Kobani bahane edilerek 6-7 Ekim olaylarının, aslında Türk ekonomisinin bu bölgeye dönük olarak da ciddi bir yeni dönem başlangıcı önünde engelleyecek şekilde gerçekleşmiş olması, hepimiz için dikkatle düşünülmesi gereken bir husustur" diye konuştu. 

Geçen yıl mayıs ayından sonra Gezi olayları, 17 Aralık, arkasından Kobani olaylarının getirdiği türbülans arayışları karşısında çok ciddi şekilde ülkenin istikrarını koruma yönünde kararlı bir tutum sergilediklerini ve sergilemeye devam edeceklerini vurgulayan Davutoğlu, kamu düzeninin nerede olursa olsun teminat altında olduğuna işaret etti. 

Davutoğlu, "Buraya gelirken son bir haber iletildi İçişleri Bakanımız tarafından; bu olaylar esnasında Diyarbakır'da katledilen Yasin Börü ve 3 arkadaşının katil zanlıları 16 kişi, bugün sabah yakalandı ve adalete sevk edildi" dedi. 

Türkiye'nin etrafındaki birçok ülkede kamu düzeni bozukluğunun nasıl iç çatışmalara dönüştüğünün ve ülkelerin ekonomilerini nasıl tahrip ettiğinin herkesçe görüldüğünü aktaran Davutoğlu, Suriye, Irak, Mısır ve Ukrayna örneklerini verdi. 

"Önemli olan demokrasi ile kamu düzeninin, özgürlüklerle güvenliklerin birlikte yaşanabildiği bir ortamın gerçekleşmesidir" diyen Davutoğlu, bütün yatırımcı, iş adamları ve vatandaşlara "Türkiye'de siyasi istikrar sürecek, kamu düzeni konusunda en kararlı tutum sergilenmeye devam edecek, ekonomimizin kalkınabilmesi, sürdürülebilir kalkınma için demokratik istikrarı devam ettirecek şekilde siyasi ve ekonomik reformları sürdüreceğiz" mesajını vermek istediğini söyledi.

"Yatırımlarımızı Ar-Ge yoğunluklu planlayın"

Davutoğlu, bu konunun üretimin artması konusunda son derece önem arz ettiğini ve büyümenin kendisi kadar kompozisyonunun da önemli olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Daha önce küresel ekonomik krizden etkilenen ülkelerin krizle karşılaştıklarında gösterdikleri tepkilere baktığımızda, büyümenin kompozisyonu eğer reel sektöre dayanmıyorsa, üretime dayanmıyorsa ve hizmet sektöründe, değişik alanlarda şişirilmiş bazı özel alanlara dayanıyorsa bunun yol açabileceği ciddi travma yaşanıyor. Krize dirençli olamıyor. Herhangi bir krize dirençli olmak ve krize karşı politika üretebilmek için finansal sistemin çok sağlam olması, bununla irtibatlı olarak bu finansal sistemin kredi akışı ve yapılandırmasında reel sektörün, reel sektör içinde de Ar-Ge yatırımların öncü olması. Bu bağlantı kurulabilirse veya bu bağlantıyı kuran ülkeler diğer ülkelere karşı göreceli olarak olağanüstü bir rekabet üstünlüğü sağlıyorlar. 2008 krizinin bize öğrettiği Türkiye'de finansal sektör sağlamdır, direnci yüksektir. Mali disiplinle birlikte sürüdürülen bütçe disiplini ile de ekonominin makro dengeleri korunmuştur. Ama bizim şimdi ağırlık vermek durumunda olduğumuz ve hükümet olarak yakından takip ettiğimiz husus, reel sektörün canlanması ve yeni bir hamle dönemine girmesidir. O bakımdan bu töreni bugün çok önemsiyorum. Ve bizzat katılmak için birçok programımı değiştirerek burada bulunmak istedim. Buradan bütün reel sektöre, sanayicilerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum; yatırımlarımızı Türkiye'nin geleceğine dönük katkı itibarıyla da Ar-Ge yoğunluklu olarak lütfen planlayınız ve mümkün olan en fazla markalaşmış Tük ürününü dünya piyasalarına sürünüz."

"Ne teşvik gerekiyorsa bunu yapmaya hazırız"

Davutoğlu 12 yılda Ar-Ge için ayırdıkları Gayri Safi Milli Hasıla payının yüzde 0,55'ten yüzde 0,95'e yükseldiğine dikkati çekerek, 2023'e kadar bu payı yüzde 3 düzeyine çıkarmak istediklerine vurgu yaptı. 

"Ne teşvik gerekiyorsa bu konuda yapmaya hazırız" diyen Davutoğlu, Türkiye'nin şimdiye kadar altın kapasitesini kullanarak ciddi performansla buraya geldiğini, bundan sonra nitelikli üretim, teknoloji yoğun, rekabet gücü yüksek bir büyümeyi yakalamak zorunda olduklarını söyledi. 

Davutoğlu, bu konuda daha önce öncü girişimlere beşiklik eden Bursa ve TOFAŞ'a, diğer kuruluşlara güvendiklerini, ilerleyen dönemde de bu çalışmaların artacağına dair inançlarının sonsuz olduğunu aktardı. 

İhracatın çok önemli olduğunu dile getiren Davutoğlu, Doblo Amerika'nın ihracatında ortaya çıkan tablonun perspektiflerini sembolik olarak yansıtan bir olay olduğunu, Türkiye'de ihracata dayalı kalkınmanın sürdürülebilir kalkınmada büyük önem arz ettiğini bildirdi. 

"İhracatın ithalatı karşılama oranının yükselmesine önem veriyoruz"

"Bu sene birçok probleme rağmen ihracatçılarımızın performansı olağanüstüdür. Her birini tebrik ederim" ifadesini kullanan Davutoğlu, ihracatın 11 ayda 158,3 milyar dolara ulaştığını, bu rakamın ekim ayında 131 milyar doları geçtiğini, özellikle ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 60,7'den yüzde 66'ya çıktığı bilgisini verdi. 

İhracatın ithalatı karşılama oranına çok önem verdiklerini anlatan Davutoğlu, bu yolla cari işlemler açığını kontrol altına almanın mümkün olduğunu dile getirdi. 

Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Biz bu yapısal dönüşüm programlarını gerçekleştirirken sizlerin desteğine ihtiyacımız var. Bu programlar Kalkınma Bakanlığı'nda, hükümette yazılı kağıtlarda veya ilanlarla sürdürülmesi halinde hayata geçirilemez. Bütün sanayi kuruluşlarımızdan bu sektörel dönüşüm programlarına destek istiyoruz. Açıkladığımız 9 programın ana odağı, ihracatın ithalatı karşılama oranını yükseltmek, ithalata bağımlılığı azaltmak, enerjiden turizme, ulaşımdan lojistiğe kadar geniş bir reel sektörün yeniden yapılandırılması ve dış ekonomiyle entegre olacak şekilde yapılandırılmasına önem veriyoruz." 

TOFAŞ ve Fiat Chrysler'i tebrik eden Davutoğlu, "Çünkü tam da ihracat perspektifimize uygun bir seyir izliyor. Türkiye'de Dışişleri Bakanı iken bizzat da takip ettiğim ve ekonomiyle dış politika arasında irtibat kurmaya çalıştığımız hususlardan birisi Türk ekonomisinin pazar alanlarının daralmasına izin vermemekti. Ve bir pazar daraldığında yeni bir pazara açılacak yön göstermekti. Türkiye'nin AB pazarına olan bağımlılığının 2008'den sonra düşmesi, komşu ülkelere yaptığımız açılımlarla kapandı. Yüzde 8'den yüzde 32'lere çıktı komşu ülkelere ihracatımız" şeklinde konuştu.

"İhracatçıların performansını takdir ediyorum"

Davutoğlu,yapılan ihracatı, hedefi itibarıyla "daralan piyasalarda sanayicinin, ihracatçının son derece rasyonel tercihlerle kendilerine yeni ufuklar açabildiklerine dair önemli bir gösterge" şeklinde tanımladı.

"AB ekonomilerinin istenen ölçüde canlanma göstermemesi", "Irak piyasasındaki daralma", "Ukrayna krizi dolayısıyla Rusya'nın sıkıntıları sebebiyle bölgedeki ihracat alanının daralması" gibi olumsuzluklara rağmen, bu yıl ihracatçıların performansını takdir ettiğini ifade eden Davutoğlu, yeni ufuklar açılma yönündeki girişimci karakteri takdirle andığını söyledi.

Davutoğlu, ihracatın ABD'ye, Kuzey Amerika'ya, Kanada'ya yapılmasının önemine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Tam da Transatlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı (TTIP) tartışmaları yaşanırken ve Türkiye olarak biz bu tartışmaların içinde ve merkezinde olmamız gerektiği vurgusunu her yerde yaparken, bu ihracat aslında birbirinden uzak gibi görünen Türkiye ekonomisiyle Amerikan ekonomisinin coğrafi uzaklık dışında ne kadar yakın olduğunu da ortaya koymuştur. Bu yönden de bize güçlü bir destek verdiniz. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Çünkü biz, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği içinde olmamız sebebiyle çok haklı gerekçelerle hem etik hem de ekonomik anlamda ahde vefa talep ediyoruz. AB ile ABD'nin, Kuzey Amerika'nın transatlantik bir ortak ticaret ve yatırım havzası haline dönüşmesi halinde Türkiye'nın dışarıda bırakılması ekonomik olarak da yanlıştır, ahde vefa itibarıyla etik olarak da yanlıştır. Bunu AB'de de ABD'de de anlatıyoruz.

Bu çabalarımız, bundan sonraki dönemde de devam edecek. Türkiye, TTIP yapısının içinde yer almadan bu yapı tamamlanmış olamaz. Savunmada NATO söz konusu olduğunda transatlantik ittifakın en önemli unsuru olarak görünen Türkiye, diğer küresel meydan okumalar karşısında bir şeye ihtiyaç hissedildiğinde kapısı çalınan Türkiye, eğer TTIP'te bu sürecin dışında bırakılma gibi arzu etmediğimiz bir durumla karşı karşıya kalırsa, bunu kimse izah edemez."

"İç pazarın sanayicilerimiz tarafından değerlendirilmesi önem taşıyor"

Komşu ülke olarak Rusya'yla geliştirilen ilişkilerin herhangi bir şekilde herhangi başka ekonomik ilişkiye alternatif olmadığını vurgulayan Davutoğlu, dinamik seyreden ekonomik konjonktürde Türkiye'nin öncelikli tercihi olarak AB'ye tam üyelik ve bu tam üyelikle TTIP'e de tam ve öncü bir ülke olarak girme kararlılığını herkesin görmesi gerektiğini belirtti.

Davutoğlu, "Ümit ederim Doblo'nun ihracatı, Avrupa'da ve Amerika'daki birçok siyasi lidere ve ekonomik kuruluşa güzel bir mesaj olur. Aslında ilk Doblo'lar, şu mesajla gidiyorlar: Türkiye'yi hiçbir sürecin dışında bırakamazsınız, biz Amerika'dayız, Avrupa'dayız, dünyanın her yerindeyiz" dedi.

Ar-Ge ve tasarım alanındaki çalışmaların devamının varoluşsal bir önem taşıdığını dile getiren Davutoğlu, artık montajdan her alanda kendi üretimini yapabilen, özgün markalar geliştirebilen bir yapıya yönelinmesi gerektiğini söyledi. 

Davutoğlu, Türkiye'nin otomotiv sektörünün pazarı itibarıyla geniş imkanlara sahipken, iç pazarın da büyük olduğuna değinerek, "Türkiye'de bin kişiye 165 araba düşüyor, Avrupa'da 553. Bizim refahımız yükselirken, aradaki iç pazar büyüklüğüne dikkati çekmek isterim. Ama o iç pazarda geçen sene satılan arabaların yüzde 80'i ithal. Biz istiyoruz ki Türkiye'de üretilen arabalar, hem yurt dışına satılsın ihracatımızı artırsın ama içerideki piyasanın da bu kadar geniş bir pazarın da bizim sanayicilerimiz ve bizim üretimimiz tarafından kullanılması, değerlendirilmesi büyük önem taşıyor" diye konuştu.

Türkiye'nin otomotiv sektöründeki kapasitesinin daha da artmaya müsait olduğunu belirten Davutoğlu, "Avrupa'nın en büyük hafif ticari araba üreticisi durumundayız, yüzde 28'le. Bunun yüzde 46'sı da TOFAŞ'ın katkısıyla oluyor. Bunun gerek iç piyasada gerek dış piyasada çok daha yukarılara çıkacak büyük bir potansiyel ifade ettiğini de söylemek istiyorum. Yerli üretim bir Türk markasının da geliştirilmesi vakti gelmiştir, Sayın Cumhurbaşkanımızın birçok vesileyle vurguladığı gibi. Ümit ederiz ki çok kısa zamanda yine böyle güzel bir vesileyle ilk yerli üretim Türk markasının törenine de hep beraber katılmak bize nasip olur" ifadelerini kullandı.

3 yeni binek araç projesiyle devam edilecek

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın da katılımıyla TOFAŞ Türk Otomobil Fabrikası AŞ'nin üretim tesislerinde düzenlenen "Doblo Amerika Üretime Başlangıç ve İhracat Töreni"ndeki konuşmasında, Başbakan Davutoğlu'na bu heyecanı paylaştığı için teşekkür etti. 

Koç, "Ülkemize, kendimize ve otomotiv sektörünün geleceğine duyduğumuz inançla yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Doblo'nun yenilenmesiyle başlayan yatırımlarımıza, biri yeni sedan, diğerleri station wagon ve hatchback olmak üzere 3 yeni binek araç projesiyle devam edeceğiz. Süregelen yatırımlarımız haricinde sadece bu modellerle yaptığımız toplam yatırım miktarı 1,4 milyar dolara ulaşıyor. Gururla eklemek isterim ki bu tarihi yatırımlar aynı zamanda TOFAŞ mühendisliğinin ve işçiliğinin küresel arenadaki başarısını da açıkça ortaya koymuş oluyor" diye konuştu.

Mustafa Koç, "Uzun vadeli bakış açısıyla 2010 yılından bu yana otomotiv sektörüne yaptığımız yatırımlar 10 milyar TL'ye ulaşmaktadır. TOFAŞ'ın son dönemde imza attığı yeni yatırımlar da ülkemize ve geleceğimize olan inancımızın birer göstergesidir" dedi.

Törenden notlar

Başbakan Davutoğlu ve beraberindeki bakanları, Koç Holding ve Tofaş Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'un da aralarında bulunduğu holding ve fabrika yetkilileri karşıladı.

Tören, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları için yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Törende, Tofaş'ın tarihi ve Doblo markasının tanıtımını içeren iki kısa film gösterildi. 

ABD ve Kanada'da "RAM ProMaster City" markasıyla satılacak hafif ticari sınıfındaki araçlar, sahneye getirildi. Başbakan Davutoğlu'na günün anısına plaketi, Koç Holding ve Tofaş Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç takdim etti. 

 

Başbakan Davutoğlu, Amerika'ya ihraç edilecek aracı imzaladı. Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Bursa Valisi Münir Karaloğlu, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Koç Holding Üst Yöneticisi Turgay Durak, Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Cenk Çimen, Tofaş Üst Yöneticisi Kamil Başaran, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Temel Atay, FCA EMEA Bölgesi Üretimden Sorumlu Başkanı Alfredo Leggero, FCA EMEA Bölgesi İş Geliştirme Başkanı Silvia Vernetti ile fotoğraf çektirdi. 

Başbakan Ahmet Davutoğlu ve beraberindekiler daha sonra sahneye çıkan Doblo aracını üreten işçilerle fotoğraf verdi.

2021'e kadar 175 bin aracın gönderilmesi planlanıyor

Üretilen Doblolar, hafif ticari araç sınıfında 360 milyon dolarlık yatırım ile ABD'de RAM markasıyla satılacak. Amerika'ya 2021'e kadar 175 bin aracın gönderilmesi planlanıyor.

Fiat Auto'nun dünyada ilk kez bir modelinin üretimini İtalya dışında tek bir ülkede gerçekleştirme kararıyla Doblo'nun üretimine Eylül 2000'de başlandı. Fikri ve sınai mülkiyet hakları Tofaş'a ait olan proje sürecinde, Tofaş Ar-Ge Merkezi önemli sorumluluk üstlendi. İlk yılında 100 bin adetle rekora imza atan Fiat Doblo üretiminin yüzde 90'ı, 43 ülkeye ihraç edildi. 2001'de tüm Avrupa ülkelerine gönderilen Doblo, Tofaş'ın toplam ihracatının yüzde 83'ünü oluşturdu. Türkiye'de zorlu bir dönemde ülke ekonomisine önemli katkı sağladı. İhracat şampiyonu, yılın ticari aracı gibi başarılara imza atarken, Tofaş'ın en çok satan modellerinden biri oldu. Bugüne kadar 1,4 milyon Doblo üretildi, bu araçların 1 milyonu, dünyanın 80'den fazla ülkesine ihraç edildi.




Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz.