"duvarları yıkarız"
"O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR)
"duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni"
"Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe
"aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma
azsonra.blogspot.com
3 Aralık 2014 Çarşamba
2002'de ihraç edilen bütün otomotiv sektörü ihracatının neredeyse toplamı kadar sadece Doblo ihraç edilmiş olacak 03 Aralık 2014 BURSA
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Son 12 yıl içindeki bu performansımızın,
ekonomik büyüme performansımızın en önemli, en sihirli tabiri caizse
anahtarı, güven ve istikrardır" dedi.
Davutoğlu, Bursa'daki
Tofaş Türk Otomobil Fabrikası'nda düzenlenen "Doblo Amerika Üretime
Başlangıç ve İhracat Töreni"nde yaptığı konuşmada, bugünün hem Tofaş,
Koç Holding ve Fiat Chrysler için hem de Bursa ve Türkiye için bir gurur
günü olduğunu söyledi.
Bu gurur gününe katkıda bulunan yetkililere ve emekçilere teşekkür eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
Davutoğlu, toplam Doblo ihracatının 3.2 milyar dolar olacağını ifade ederek, sözlerini şöyle devam ettirdi:
"Otomotiv sektörünün 2002'de Türkiye'deki ihracatı ise 3.3 milyar
dolardı.Yani 2002'de ihraç edilen bütün otomotiv sektörü ihracatının
neredeyse toplamı kadar sadece Doblo ihraç edilmiş olacak. Bu, aslında
Türk ekonomisinde ve otomotiv sektöründe ölçeğin ne kadar büyüdüğünü
gösteren çok önemli rakamlar. Tebrik ediyorum, üç açıdan son derece
önemli bir gelişmedir. Birincisi üretim açısından, reel sektördeki
canlanma ve üretim kapasitesi açısından. İkincisi ihracatımız açısından,
üçüncüsü ise bu ihracatın yöneldiği hedef açısından. Yani ihracatın
Kuzey Amerika'ya, ABD'ye ve Kanada'ya yapılıyor olması açısından. Bu da
başlı başına önemlidir."
"Son birkaç gün içinde aslında ekonomimizin yine küresel ekonomi
içindeki performansı bakımından çok güzel gelişmelere şahit olduk" diyen
Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Geçen cuma günü
İstanbul Borsası yüzde 7,5 yükselişle dünyada yükselen 3. borsaydı.
Endekste de en yüksek performans gösteren 3. borsaydı. Bu
performansla son 15 ayın en yüksek düzeyine ulaştık. Yine gösterge
tahvil bileşik faizleri de yüzde 7,6 civarına düşerek temmuz 2013'ten
beri ulaştığımız en düşük düzeye indi. Bunlar çok olumlu göstergeler ama
hepimizi gururlandıran bir başka önemli gelişme, 1 Aralık 2014'ten
itibaren G-20 dönem başkanlığını üstlenmiş olmamız... Bu olağanüstü bir
gururdur. G-20 dönem başkanlığı ile küresel ekonominin tabiri caizse bir
yıl için patronluğunu, yönlendiriciliğini üstlenmekle bugün burada
Doblo ihracatının gerçekleşme törenini aynı haftada yaşıyor olmamız hem
ülke bazında hem Tofaş'ımızın bir sanayi kuruluşu olarak bu performansta
sağladığı katkı açısından çok önemli, güzel bir tesadüf."
Davutoğlu, bu tesadüflerin çok yaşanacağının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü Türk ekonomisi büyürken şirketlerimizin üretim kapasiteleri de
artacak. Burada bir hususa dikkati çekmek istiyorum. Özellikle dünya
ekonomisi küçülürken, küresel ekonomide daralma yaşanırken ve bütün
dünya neredeyse yüzde 2 performansını yakalamaya çalışırken, Türkiye
küresel krizden sonra dahi dünyada en yüksek büyüme performansını
gösteren ülkeler arasında yer aldı. G-20 zirvesi için Avustralya'da
bulunduğumuzda liderler arasında yapılan özel oturumda her ülkenin kendi
ekonomik perspektifini ve yapısal dönüşüm programını anlatması
istendiğinde Türk ekonomisini anlatırken üç hususa dikkatleri çektim.
Bir siyasi istikrar, iki makro ekonomik istikrar, rasyonel makro
ekonomik politikalar, üçüncüsü de yapısal reformlar ve şartlara intibak
eden yeni yapısal atılımlar."
İkinci ekonomik hamle programı
Davutoğlu, 62. hükümeti kurar kurmaz bütün bu unsurları da ihtiva
edecek şekilde hükümet programlarını, ikinci ekonomik hamle programı
olarak ilan ettiklerini dile getirdi.
Arkasından orta vadeli
programı açıkladıklarını, ardından da sektörel yapısal dönüşüm
programlarının ilk dokuzunu açıkladıklarını anlatan Davutoğlu, şunları
söyledi:
"Şimdi son 12 yıl içindeki bu performansımızın,
ekonomik büyüme performansımızın en önemli, en sihirli, tabiri caizse
anahtarı, güven ve istikrardır. Bütün yatırımcılar, iç veya dış yatırım
sahipleri, öncelikle rasyonel aktörler olarak öngörülebilirliğe
bakarlar. Yani 'Acaba o ülkede görünür bir gelecekte herhangi bir kriz
yaşanır mı? Bir türbülans olur mu? Alınan siyasi kararlar uygulanabilir
mi, uygulanamaz mı?' Bu en önemli kriterdir. Orta vadeli programda çok
iddialı ve dengeli hedefler ortaya koyabilirsiniz ama herkesin bakacağı
şudur; bu orta vadeli programı uygularken bu yıllar içinde acaba aynı
siyasi kadro, ekip ve mantık o ülkeyi yönetmeye devam edecek mi? Soru
budur."
Davutoğlu, çok güzel tanımlamalar yapmanın yetmeyeceğinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Önemli olan o güzel tanımlamaları, o güzel hedefleri hayata geçirecek
siyasi istikrarın sürüp sürmeyeceğidir. 1990'lı yıllarda dünya ekonomisi
büyürken ve genelde bu genişleme dolayısıyla bütün ülkeler özellikle de
Marksist ekonomiden liberal ekonomiye geçen Doğu Avrupa ülkelerinde
büyük ekonomik kalkınmalar sağlanırken, Türkiye'nin gayrisafi milli
hasılasını büyütememesinin, ekonomik kriz yaşamasının nedenlerinin
başında 16 ayda değişen hükümet gerçeği vardır. 16 ayda değişen ve aynı
zamanda da koalisyon olan hükümetlerin herhangi bir uzun
dönemli perspektif üretmeleri, ülkede yatırımı teşvik edecek şekilde
sanayiye ve yatırımcıya güven telkin etmesi mümkün değil."
Türkiye'de, ekonomi bakanlığının bir partide, diğer sektörel yatırım
yapacak bakanlıkların başka partilerde olduğu günlerin yaşandığını
anımsatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bunu şunu için
vurguluyorum. Siyasi istikrar, ekonomik istikrarla birlikte yatırımı
teşvik etmenin en önemli araçlarındandır ve gururla ifade ediyorum
Türkiye'de sağlanan demokratik istikrar, istikrar eğer demokratik yolla
sağlanmazsa başka problemler çıkartır, demokrasiyle birlikte gelen
istikrar ekonomik kalkınmanın anahtarıdır. Onun için bizim öncelikle
hedefimiz, bu istikrar ortamını en güçlü şekilde sanayicimizin, iş
dünyamızın rahat yatırım yapıp önünü görebileceği, yapacağı yatırımların
uzun dönemli perspektiflerdeki planlamalarını, sürdürülebilir bir
yönetimle vurgulandığı gibi devam ettirmesidir."
Başbakan
Davutoğlu, "Çok ciddi teşviklerle altı bölgeye ayırarak Türkiye'yi,
yatırımları özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya da yaymak oralara da
getirmek istedik. Şimdi önümüzdeki dönemde ilk teşvik sistemini tekrar
gözden geçirerek, Ar-Ge ve teknoloji yoğunluklu yatırımlara yeni
teşvikler getirmenin çabası içindeyiz. Ama bakınız, istikrar o kadar
önemli ki çözüm süreciyle birlikte Doğu ve Güneydoğu'ya olağanüstü bir
ilgi uyanmaya başladı son iki yılda ve ciddi yatırım kaymaları
başlamıştı. Kobani bahane edilerek 6-7 Ekim olaylarının, aslında Türk
ekonomisinin bu bölgeye dönük olarak da ciddi bir yeni dönem başlangıcı
önünde engelleyecek şekilde gerçekleşmiş olması hepimiz için dikkatle
düşünülmesi gereken bir husustur" dedi.
"Öngörülebilir bir yatırım ortamının gerçekleşmesi için reformları artıracağız"
Davutoğlu, gerek 62. hükümet gerekse 12 yıldan beri süregelen
iktidarları döneminde seçim varmış veya yokmuş gibi bir popülizmin içine
girmeden ekonomik istikrar için siyasi istikrarı sürdürmeye kararlı
olduklarını dile getirerek, "Öngörülebilir bir yatırım ortamının
gerçekleşmesi için reformları artıracağız" ifadesini kullandı.
Teşvik sistemleri getirdiklerini ve yatırımları Türkiye sathına yaymak
istediklerini ifade eden Davutoğlu, Bursa'nın bir başarı hikayesi
olduğunu, bu başarı hikayesinde TOFAŞ'ın ciddi katkı yaptığını, bu
başarı hikayesinin Türkiye geneline yayılmasını istediklerini anlattı.
Başbakan Davutoğlu, "Bu sebeple çok ciddi teşviklerle altı bölgeye
ayırarak Türkiye'yi, yatırımları özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya
da yaymak, oralara da getirmek istedik. Şimdi önümüzdeki dönemde ilk
teşvik sistemini tekrar gözden geçirerek, Ar-Ge ve teknoloji yoğunluklu
yatırımlara yeni teşvikler getirmenin çabası içindeyiz. Ama bakınız,
istikrar o kadar önemli ki çözüm süreciyle birlikte Doğu ve Güneydoğu'ya
olağanüstü bir ilgi uyanmaya başladı, son iki yılda ve ciddi yatırım
kaymaları başlamıştı. Kobani bahane edilerek 6-7 Ekim
olaylarının, aslında Türk ekonomisinin bu bölgeye dönük olarak da ciddi
bir yeni dönem başlangıcı önünde engelleyecek şekilde gerçekleşmiş
olması, hepimiz için dikkatle düşünülmesi gereken bir husustur" diye
konuştu.
Geçen yıl mayıs ayından sonra Gezi olayları, 17
Aralık, arkasından Kobani olaylarının getirdiği türbülans arayışları
karşısında çok ciddi şekilde ülkenin istikrarını koruma yönünde kararlı
bir tutum sergilediklerini ve sergilemeye devam edeceklerini vurgulayan
Davutoğlu, kamu düzeninin nerede olursa olsun teminat altında olduğuna
işaret etti.
Davutoğlu, "Buraya gelirken son bir haber iletildi
İçişleri Bakanımız tarafından; bu olaylar esnasında Diyarbakır'da
katledilen Yasin Börü ve 3 arkadaşının katil zanlıları 16 kişi, bugün
sabah yakalandı ve adalete sevk edildi" dedi.
Türkiye'nin
etrafındaki birçok ülkede kamu düzeni bozukluğunun nasıl iç çatışmalara
dönüştüğünün ve ülkelerin ekonomilerini nasıl tahrip ettiğinin herkesçe
görüldüğünü aktaran Davutoğlu, Suriye, Irak, Mısır ve
Ukrayna örneklerini verdi.
"Önemli olan demokrasi ile
kamu düzeninin, özgürlüklerle güvenliklerin birlikte yaşanabildiği bir
ortamın gerçekleşmesidir" diyen Davutoğlu, bütün yatırımcı, iş adamları
ve vatandaşlara "Türkiye'de siyasi istikrar sürecek, kamu düzeni
konusunda en kararlı tutum sergilenmeye devam edecek, ekonomimizin
kalkınabilmesi, sürdürülebilir kalkınma için demokratik istikrarı devam
ettirecek şekilde siyasi ve ekonomik reformları sürdüreceğiz" mesajını
vermek istediğini söyledi.
"Yatırımlarımızı Ar-Ge yoğunluklu planlayın"
Davutoğlu,
bu konunun üretimin artması konusunda son derece önem arz ettiğini ve
büyümenin kendisi kadar kompozisyonunun da önemli olduğunu
belirterek, şöyle devam etti:
"Daha önce küresel ekonomik
krizden etkilenen ülkelerin krizle karşılaştıklarında gösterdikleri
tepkilere baktığımızda, büyümenin kompozisyonu eğer reel sektöre
dayanmıyorsa, üretime dayanmıyorsa ve hizmet sektöründe, değişik
alanlarda şişirilmiş bazı özel alanlara dayanıyorsa bunun yol
açabileceği ciddi travma yaşanıyor. Krize dirençli olamıyor. Herhangi
bir krize dirençli olmak ve krize karşı politika üretebilmek için
finansal sistemin çok sağlam olması, bununla irtibatlı olarak bu
finansal sistemin kredi akışı ve yapılandırmasında reel sektörün, reel
sektör içinde de Ar-Ge yatırımların öncü olması. Bu bağlantı
kurulabilirse veya bu bağlantıyı kuran ülkeler diğer ülkelere karşı
göreceli olarak olağanüstü bir rekabet üstünlüğü sağlıyorlar. 2008
krizinin bize öğrettiği Türkiye'de finansal sektör sağlamdır, direnci
yüksektir. Mali disiplinle birlikte sürüdürülen bütçe disiplini ile de
ekonominin makro dengeleri korunmuştur. Ama bizim şimdi ağırlık vermek
durumunda olduğumuz ve hükümet olarak yakından takip ettiğimiz husus,
reel sektörün canlanması ve yeni bir hamle dönemine girmesidir. O
bakımdan bu töreni bugün çok önemsiyorum. Ve bizzat katılmak için birçok
programımı değiştirerek burada bulunmak istedim. Buradan bütün reel
sektöre, sanayicilerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum;
yatırımlarımızı Türkiye'nin geleceğine dönük katkı itibarıyla da Ar-Ge
yoğunluklu olarak lütfen planlayınız ve mümkün olan en fazla markalaşmış
Tük ürününü dünya piyasalarına sürünüz."
"Ne teşvik gerekiyorsa bunu yapmaya hazırız"
Davutoğlu
12 yılda Ar-Ge için ayırdıkları Gayri Safi Milli Hasıla payının yüzde
0,55'ten yüzde 0,95'e yükseldiğine dikkati çekerek, 2023'e kadar bu payı
yüzde 3 düzeyine çıkarmak istediklerine vurgu yaptı.
"Ne
teşvik gerekiyorsa bu konuda yapmaya hazırız" diyen Davutoğlu,
Türkiye'nin şimdiye kadar altın kapasitesini kullanarak ciddi
performansla buraya geldiğini, bundan sonra nitelikli üretim, teknoloji
yoğun, rekabet gücü yüksek bir büyümeyi yakalamak zorunda olduklarını
söyledi.
Davutoğlu, bu konuda daha önce öncü girişimlere
beşiklik eden Bursa ve TOFAŞ'a, diğer kuruluşlara güvendiklerini,
ilerleyen dönemde de bu çalışmaların artacağına dair inançlarının sonsuz
olduğunu aktardı.
İhracatın çok önemli olduğunu dile getiren
Davutoğlu, Doblo Amerika'nın ihracatında ortaya çıkan tablonun
perspektiflerini sembolik olarak yansıtan bir olay olduğunu, Türkiye'de
ihracata dayalı kalkınmanın sürdürülebilir kalkınmada büyük önem arz
ettiğini bildirdi.
"İhracatın ithalatı karşılama oranının yükselmesine önem veriyoruz"
"Bu sene birçok probleme rağmen ihracatçılarımızın performansı
olağanüstüdür. Her birini tebrik ederim" ifadesini kullanan Davutoğlu,
ihracatın 11 ayda 158,3 milyar dolara ulaştığını, bu rakamın ekim ayında
131 milyar doları geçtiğini, özellikle ihracatın ithalatı karşılama
oranının yüzde 60,7'den yüzde 66'ya çıktığı bilgisini verdi.
İhracatın ithalatı karşılama oranına çok önem verdiklerini anlatan
Davutoğlu, bu yolla cari işlemler açığını kontrol altına almanın mümkün
olduğunu dile getirdi.
Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Biz bu yapısal dönüşüm programlarını gerçekleştirirken sizlerin
desteğine ihtiyacımız var. Bu programlar Kalkınma Bakanlığı'nda,
hükümette yazılı kağıtlarda veya ilanlarla sürdürülmesi halinde hayata
geçirilemez. Bütün sanayi kuruluşlarımızdan bu sektörel dönüşüm
programlarına destek istiyoruz. Açıkladığımız 9 programın ana odağı,
ihracatın ithalatı karşılama oranını yükseltmek, ithalata bağımlılığı
azaltmak, enerjiden turizme, ulaşımdan lojistiğe kadar geniş bir reel
sektörün yeniden yapılandırılması ve dış ekonomiyle entegre olacak
şekilde yapılandırılmasına önem veriyoruz."
TOFAŞ ve
Fiat Chrysler'i tebrik eden Davutoğlu, "Çünkü tam da ihracat
perspektifimize uygun bir seyir izliyor. Türkiye'de Dışişleri Bakanı
iken bizzat da takip ettiğim ve ekonomiyle dış politika arasında irtibat
kurmaya çalıştığımız hususlardan birisi Türk ekonomisinin pazar
alanlarının daralmasına izin vermemekti. Ve bir pazar daraldığında yeni
bir pazara açılacak yön göstermekti. Türkiye'nin AB pazarına olan
bağımlılığının 2008'den sonra düşmesi, komşu ülkelere yaptığımız
açılımlarla kapandı. Yüzde 8'den yüzde 32'lere çıktı komşu ülkelere
ihracatımız" şeklinde konuştu.
"İhracatçıların performansını takdir ediyorum"
Davutoğlu,yapılan ihracatı, hedefi itibarıyla "daralan piyasalarda
sanayicinin, ihracatçının son derece rasyonel tercihlerle kendilerine
yeni ufuklar açabildiklerine dair önemli bir gösterge" şeklinde
tanımladı.
"AB ekonomilerinin istenen ölçüde canlanma
göstermemesi", "Irak piyasasındaki daralma", "Ukrayna krizi dolayısıyla
Rusya'nın sıkıntıları sebebiyle bölgedeki ihracat alanının daralması"
gibi olumsuzluklara rağmen, bu yıl ihracatçıların performansını takdir
ettiğini ifade eden Davutoğlu, yeni ufuklar açılma yönündeki girişimci
karakteri takdirle andığını söyledi.
Davutoğlu, ihracatın ABD'ye, Kuzey Amerika'ya, Kanada'ya yapılmasının önemine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Tam da Transatlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı (TTIP)
tartışmaları yaşanırken ve Türkiye olarak biz bu tartışmaların içinde ve
merkezinde olmamız gerektiği vurgusunu her yerde yaparken, bu ihracat
aslında birbirinden uzak gibi görünen Türkiye ekonomisiyle Amerikan
ekonomisinin coğrafi uzaklık dışında ne kadar yakın olduğunu da ortaya
koymuştur. Bu yönden de bize güçlü bir destek verdiniz. Emeği geçen
herkese çok teşekkür ediyorum. Çünkü biz, Avrupa Birliği ile Gümrük
Birliği içinde olmamız sebebiyle çok haklı gerekçelerle hem etik hem
de ekonomik anlamda ahde vefa talep ediyoruz. AB ile ABD'nin, Kuzey
Amerika'nın transatlantik bir ortak ticaret ve yatırım havzası haline
dönüşmesi halinde Türkiye'nın dışarıda bırakılması ekonomik olarak da
yanlıştır, ahde vefa itibarıyla etik olarak da yanlıştır. Bunu AB'de de
ABD'de de anlatıyoruz.
Bu çabalarımız, bundan sonraki dönemde de
devam edecek. Türkiye, TTIP yapısının içinde yer almadan bu yapı
tamamlanmış olamaz. Savunmada NATO söz konusu olduğunda transatlantik
ittifakın en önemli unsuru olarak görünen Türkiye, diğer küresel meydan
okumalar karşısında bir şeye ihtiyaç hissedildiğinde kapısı çalınan
Türkiye, eğer TTIP'te bu sürecin dışında bırakılma gibi arzu
etmediğimiz bir durumla karşı karşıya kalırsa, bunu kimse izah edemez."
"İç pazarın sanayicilerimiz tarafından değerlendirilmesi önem taşıyor"
Komşu ülke olarak Rusya'yla geliştirilen ilişkilerin herhangi bir
şekilde herhangi başka ekonomik ilişkiye alternatif olmadığını
vurgulayan Davutoğlu, dinamik seyreden ekonomik konjonktürde Türkiye'nin
öncelikli tercihi olarak AB'ye tam üyelik ve bu tam üyelikle
TTIP'e de tam ve öncü bir ülke olarak girme kararlılığını herkesin
görmesi gerektiğini belirtti.
Davutoğlu, "Ümit ederim
Doblo'nun ihracatı, Avrupa'da ve Amerika'daki birçok siyasi lidere ve
ekonomik kuruluşa güzel bir mesaj olur. Aslında ilk Doblo'lar, şu
mesajla gidiyorlar: Türkiye'yi hiçbir sürecin dışında bırakamazsınız,
biz Amerika'dayız, Avrupa'dayız, dünyanın her yerindeyiz" dedi.
Ar-Ge ve tasarım alanındaki çalışmaların devamının varoluşsal bir önem
taşıdığını dile getiren Davutoğlu, artık montajdan her alanda kendi
üretimini yapabilen, özgün markalar geliştirebilen bir yapıya
yönelinmesi gerektiğini söyledi.
Davutoğlu, Türkiye'nin
otomotiv sektörünün pazarı itibarıyla geniş imkanlara sahipken, iç
pazarın da büyük olduğuna değinerek, "Türkiye'de bin kişiye 165 araba
düşüyor, Avrupa'da 553. Bizim refahımız yükselirken, aradaki iç pazar
büyüklüğüne dikkati çekmek isterim. Ama o iç pazarda geçen sene satılan
arabaların yüzde 80'i ithal. Biz istiyoruz ki Türkiye'de üretilen
arabalar, hem yurt dışına satılsın ihracatımızı artırsın ama içerideki
piyasanın da bu kadar geniş bir pazarın da bizim sanayicilerimiz ve
bizim üretimimiz tarafından kullanılması, değerlendirilmesi büyük önem
taşıyor" diye konuştu.
Türkiye'nin otomotiv sektöründeki
kapasitesinin daha da artmaya müsait olduğunu belirten Davutoğlu,
"Avrupa'nın en büyük hafif ticari araba üreticisi durumundayız, yüzde
28'le. Bunun yüzde 46'sı da TOFAŞ'ın katkısıyla oluyor. Bunun gerek iç
piyasada gerek dış piyasada çok daha yukarılara çıkacak büyük bir
potansiyel ifade ettiğini de söylemek istiyorum. Yerli üretim bir Türk
markasının da geliştirilmesi vakti gelmiştir, Sayın Cumhurbaşkanımızın
birçok vesileyle vurguladığı gibi. Ümit ederiz ki çok kısa zamanda yine
böyle güzel bir vesileyle ilk yerli üretim Türk markasının törenine de
hep beraber katılmak bize nasip olur" ifadelerini kullandı.
3 yeni binek araç projesiyle devam edilecek
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Başbakan Ahmet
Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekci, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın da katılımıyla TOFAŞ Türk
Otomobil Fabrikası AŞ'nin üretim tesislerinde düzenlenen "Doblo Amerika
Üretime Başlangıç ve İhracat Töreni"ndeki konuşmasında, Başbakan
Davutoğlu'na bu heyecanı paylaştığı için teşekkür etti.
Koç, "Ülkemize,
kendimize ve otomotiv sektörünün geleceğine duyduğumuz inançla
yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Doblo'nun yenilenmesiyle
başlayan yatırımlarımıza, biri yeni sedan, diğerleri station wagon
ve hatchback olmak üzere 3 yeni binek araç projesiyle devam edeceğiz.
Süregelen yatırımlarımız haricinde sadece bu modellerle yaptığımız
toplam yatırım miktarı 1,4 milyar dolara ulaşıyor. Gururla eklemek
isterim ki bu tarihi yatırımlar aynı zamanda TOFAŞ mühendisliğinin ve
işçiliğinin küresel arenadaki başarısını da açıkça ortaya koymuş oluyor"
diye konuştu.
Mustafa Koç, "Uzun vadeli bakış açısıyla
2010 yılından bu yana otomotiv sektörüne yaptığımız yatırımlar 10 milyar
TL'ye ulaşmaktadır. TOFAŞ'ın son dönemde imza attığı yeni yatırımlar da
ülkemize ve geleceğimize olan inancımızın birer göstergesidir" dedi.
Törenden notlar
Başbakan Davutoğlu
ve beraberindeki bakanları, Koç Holding ve Tofaş Yönetim Kurulu
Başkanı Mustafa Koç'un da aralarında bulunduğu holding ve fabrika
yetkilileri karşıladı.
Tören, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşları için yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın
okunmasıyla başladı. Törende, Tofaş'ın tarihi ve Doblo markasının
tanıtımını içeren iki kısa film gösterildi.
ABD ve
Kanada'da "RAM ProMaster City" markasıyla satılacak hafif ticari
sınıfındaki araçlar, sahneye getirildi. Başbakan Davutoğlu'na günün
anısına plaketi, Koç Holding ve Tofaş Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç
takdim etti.
Başbakan Davutoğlu, Amerika'ya ihraç edilecek
aracı imzaladı. Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekci, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Bursa Valisi Münir
Karaloğlu, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Türk Metal
Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Koç Holding Üst Yöneticisi Turgay
Durak, Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Cenk Çimen, Tofaş Üst
Yöneticisi Kamil Başaran, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Temel Atay,
FCA EMEA Bölgesi Üretimden Sorumlu Başkanı Alfredo Leggero, FCA EMEA
Bölgesi İş Geliştirme Başkanı Silvia Vernetti ile fotoğraf çektirdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve beraberindekiler daha sonra sahneye çıkan Doblo aracını üreten işçilerle fotoğraf verdi.
2021'e kadar 175 bin aracın gönderilmesi planlanıyor
Üretilen Doblolar, hafif ticari araç sınıfında 360 milyon dolarlık
yatırım ile ABD'de RAM markasıyla satılacak. Amerika'ya 2021'e kadar 175
bin aracın gönderilmesi planlanıyor.