'İnternet'in genelleşmesinin kötü yanları da var ' Thierry Vedel,CNRS au Cevipof, Centre de recherches politiques de Sciences Po
Le Monde'dan 03 10 2010
İnternet demokrasi problemlerinin çözümü müdür ?
Bu sorunun cevabı ''hayır'' olsa da tartışmaya açık bir konu.
Zira İnternet, içerisinde iyiyi de kötüyü de barındıran bir medya aracı.
İnsanlık tarihinin tanıdığı medyaların, belki de en kompleksi, en kontrol edilemez ve en çok deontoloji sorunu yaratanı da.
Wikileaks belgelerinin yayınlanması, ortadan kaldırılması öngörülen aracıların, yani gazetecilerin tekrardan işe yarayabileceklerini hatırlattı.
fransız akademisyen Thierry Vedel,'in İnternet'in genelleşmesinin getirdiği 'yeni'
sorunların altını çizdiği analizi yayınlıyor...
Kamu işlerinin şeffaflığı, genellikle demokrasinin belli başlı harçlarından biri farz edilir; yurttaşların, vekillerini kontrol etmelerini ve kanuni prosedürleri denetlemelerini sağlar. Karar alma proseslerinin daha iyi anlaşılması da bu şeffaflığa bağlıdır; ayrıca kamusal seçeneklerin karmaşıklığını ve toplumsal hedeflerin çoğulluğunu aydınlatırken, yurttaşların siyasi kurumlara daha çok güven duymalarında önemli bir pedagojik rol oynar.
Elli yıldır, birçok ülkede, yurttaşların kamu verilerine varmalarını kolaylaştırıcı çabalar gerçekleşti; bu çabalar genellikle 1966 yılında ABD' de kabul edilen 'Freedom of Information Act' modeli üzerine kuruldu. Örneğin Fransa' da 1978 yılında oylanan idari belgelere erişim hakkı kanunu, her yurttaşa, her kamu idaresinin veya kamusal faaliyetleri olan özel şirketlerin elinde bulunan belgelere erişim hakkı vermektedir. Fakat bu tür kanunlar çok az insan tarafindan bilinmektedir, ve birçok belge, milli savunma sırrı bahanesiyle elde edilmeleri imkansız.
İnternet, kamu verilerinin yayılmasında güçlü bir araç
Esasında internet, idari sorumlularca, yurttaşlara yönelik haber ve bilgilerin stok edilmesi için çok ucuza gelen bir araç. Şimdiye kadar , idari mercilerden belge istendiğinde, bunun zaman ve para kaybı olduğu ileri sürülebiliyor, talebler sürüncemede bırakılabiliyordu; internet ile bu tavır hükümsüzleşti. İdari ve siyasi sistem ile yurttaşlar arasındaki belge iletişimi daha basit, daha akıcı hale geldi; aynı site üzerinde, evvelden birçok ofiste dağınık biçimde bulunan belgelere varılabiliyor. Örneğin, Başkan Obama, Ocak ayında, katılımcı ve şeffaf Open Government politikasını uygulayabilmek için İnternet' in işlevlerinden istifade etti.
Böyle bir kurumsal şeffaflığa paralel olarak, internet aynı zamanda toplumun tabanında da şeffaflık yaratabilir. Tarihin her döneminde, memur, asker ve basit yurttaştan oluşan bireyler, ellerinde bulundurdukları bazı idari belgeleri ifşaa ettiler. Bu haber sızmaları internetle başlamadı; bunlar geleneksel olarak gazetecilere iletilir ve anketlerini daha derinleştirmelerine ve politika aktörlerine karşı bir güç oluşturmalarında yardımcı olurdu.
Internetle değişen olgu, bundan böyle herhangi birisinin elinde bulundurduğu bir belgeyi direkt bir şekilde, yani geleneksel medya filtresinden geçmeden, ismini bile vermeden ifşaa edebilmesidir. Başka bir deyimle, internetin belge sızmalarını demokratikleştirdiğini de söyleyebiliriz. Daha da iyisi, adından ve emelinden de belli olduğu gibi, WikiLeaks, haber sızmalarını ortak hale getirmek, bireysel girişimleri ortak bir tasarıma dönüştürmek istemektedir; bu ise yurttaşı özerk bir siyasi aktöre dönüştürmektedir. Geleneksel medya güçlerinin dördüncü yetki olarak isimlendirilmelerine benzer biçimde, bu yeni aktöre de beşinci iktidar denebilir.
İnternet şeffaflığının sınırları ve kötü etkileri
İnternet tüm şeffaflık problemlerini halletmiyor. 'The New Republic' sitesinde ''Against Transparency'' makalesinde, openness ( açılım ) ve haber paylaşımından yana militanlığıyla tanınan Lawrence Lessing, kontekstinden çıkarılmış, tamamen çıplak bir şeffaflığın tehlikelerinin altını çiziyordu. Kamu verilerine ulaşmanın ötesinde, bu verilerin anlamı sorgulanmaktadır. Önemli sayıda idari belgeyi internette ifşaa etmek kamu işlerini daha iyi anlamamızı sağlamıyor: yorumlamak, varolma şartlarının farkına varmak, ve çoğu zaman gerçekliğin sadece bir bölümünü yansıttığını unutmamak . İşte bu analiz ve kontekst yaratma çalışması, ortadan kaldırılması öngörülen aracıların, yani gazetecilerin tekrardan işe yarayabileceklerini de hatırlattı.
İnternet, veri birikimini kolaylaştırarak, yeni işletme prensiplerinden ilham alan, tüm insan faaliyetlerinin kantitatif değerlendirlmesini öne çıkaran bir anlayışı kolaylaştırmaktadır. İnternette hastahane, üniversite ve hatta milletvekili performanslarını mukayese eden, klasmanlar görüyoruz. Harvard Üniversitesinden Fung, Graham ve Weill adlı profesörlerin, 'Full Disclosure, the Perils and Promise of Transparency' ( Cambridge üniversity Press ) eserlerinde hatırlattıkları gibi, şeffaflik kaygısı, incelenmesi gerekli verilerin çoğalmasıyla, giderek sunileşen endikatörlerin yaratılmasına sebep olmaktadır.
İnternet, yavaş yavaş sapmayla veya kasden, şeffalığın tersine işleyen bir araca dönüşebilir: sunulan verilerin çoğalmasıyla, yurttaşın gözetme çalışmasını zorlaştırmaktadır. Esas olanı anekdotik olandan ayırt edebilmek için zaman ve zihinsel kompetansa ihtiyaç vardır; bu ise yurttaşlar arasında eşitsizliklere sebep olabilecektir. Ayrıca, tam bir şeffaflık kamu faaliyetlerini felce uğratabilir. Taviz ve uzlaşma gerektiren bazı kamu faliyetleri gün ışığında gerçekleşemezler; bu durum, tarafların donup kalmasına veya radikalleşmesine sebep olabilir. Buna bağlı olarak, internetin gözetleme niteliği dolayısıyla siyasi aktörlerin, bazı faaliyetleri giderek gizli tutmaları da beklenebilir. Bu durumu zaten seçim kampanyaları esnasında görüyoruz: seçim adayları, tüm faaliyet ve beyanlarının Twitter veya YouTube' da yayınlanabileceğini bildiklerinden iletişimlerini tamamen kontrol ediyorlar. Daha değişik bir şekilde söylersek, yüksek bir şeffaflik dileği, kamu faaliyetlerine yönelik çok saf bir bakışın belirtisi değil midir ? Sanki sosyal ve siyasi aktörler, tüm faaliyetlerinde stratejik davranışları terk edebilirlermiş gibi !
Thierry Vedel,
CNRS au Cevipof,
Centre de recherches politiques de Sciences Po Le Monde'dan 03 10 2010
"duvarları yıkarız" "O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR) "duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni" "Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe "aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma azsonra.blogspot.com