Nadir Topraklar 'yeni Dünya' çatışmalarının kaynağı olabilir mi 14 1 2011 tarihli Le Monde
Batı'da ve bilhassa ABD'de, nadir topraklar en çok konuşulan, tartışılan ve incelenen konulardan biri haline geldi.
1995 yılından bu yana diğer bir stratejik olgu, Çin' in önemli bir askeri güç haline gelmesidir.
Ve bu durum, aynı zamanda Çin'in nadir topraklar üzerindeki üretim ve dönüşüm tekelini sorunlu kılmaktadır.
Dünya, bu tekel durumuna karşı ne gibi bir tavır alacak ?
Yeni madde ve metotlarının araştırılması, veya eski nadir toprak maden ocaklarının yeniden işletmeye açılması; işte Batı' nın, 2. sanayi devrimine girerken çözmek zorunda olduğu ikilem.
Nasıl Çin, Nadir Topraklar üzerinde bir üretim tekeli oluşturdu ?
Neden Nadir Topraklar bu denli kıymetli ?
Nadir Topraklar ? Başkahramanı Çin, figüranları ise dünyanın ileri sanayileşmiş ülkeleri olan çağdaş bir hikaye. Şöyle ki, bugün Çin, yeni teknolojilerde temel bir yeri olan 17 nadir toprak maden piyasasında istediği gibi hareket edebilmektedir. Çin bu madenlerin üretiminin % 95' inden fazlasını ve dünya rezervlerinin ise üçte birini elinde bulundurmaktadır.
Le Monde gazetesinin 'nadir topraklar'ın şifrelerini açıklayan grafik özeti şöyle:
1- Dünya üretimin yüzde 95 i Çin
2- Dünya üretimi 20 yıldır Çin'in tekelinde
3- Dünya rezervlerinin yüzde 35 i Çin'de
4- Çin'in pazarda tekel olması fiyatları artırıyor
5- Birçok ülke, başta ABD olmak üzere bu tekeli kırmak istiyor
Batı ülkelerinin nadir topraklardan el çekmesinin hikayesi: Çin' in nadir topraklara olan ilgisi Deng Xiaoping' in 1992 ilk baharında attığı ''Orta Doğu' nun petrolü, Çin' in ise nadir toprakları var'' sloganından evveline uzanıyor. 1960 yılından itibaren Çinliler nadir toprakların, geleceğin teknolojilerinin vazgeçemiyeceği madenler olduğunun farkına varırlar ve üretimine büyük yatırımlar yaparlar.
Siyasi yetkililer, ülke çapında kamu yardımlarını seferber ederek, üretim birimlerinde çok ucuz el emeği kullanarak, ve bilhassa bu madenlerin üretimine bağlı çevre sorunlarını tamamen bir kenara iterek işe koyuldular. 1980 yılları sonunda, Çin nadir topraklarının çok düşük fiyatları, o zamana kadar dünya piyasasına hükmeden amerikan sanayiini, bilhassa Kaliforniya' nın Mountain Pass madenlerini dize getirir.( biz bu gelişmeleri ikincigrup' ta, bir evvelki Nadir Topraklarla ilgili yorum haberimizde incelemiştik. )
Çin sadece maden üretimini değil, teknik dönüşümünü de sağlamaya başlar; bu dönüştürme sanayii birçok zorluklar ve çevre sorunlarıyla karşılaşır. Bu zorlukların elbette ki bir fiyatı vardı. Bu zorlukları, ancak demokrasi ve şeffaf kamu ilişkilerinden tamamen yoksun Çin yenebilirdi. Bunun sonucunda tüm rakipler bu üretim ve dönüştürme sanayiinden ellerini çekerler. Batı ülkeleri kısa vadedeki menfaatlarını göz önünde tutuyorlardı; bazı bilirkişilerin ihbarlarına rağmen, bu nadir toprakları oluşturan 17 madenin stratejik önemini anlamış gözükmüyorlar. Şimdi ise herkes bu tavırdan pişmanlık duyuyor.
Ekonomik ve politik bir silah: Çin' in kaydettiği ilerlemeyi yakalamak güç; zira nadir topraklar üzerindeki tekeli sadece komşularıyla beliren diplomatik gerilimlere karşı kullanan politik bir silah değil, aynı zamanda dünya ekonomisinin yeni bir dengeye doğru evrildiğinin de bir kanıtıdır. Araştırmacı Auguste Roch' un ( Institut des Relations Internationals et Stratégiques ) dediği gibi, Çin' in elinde XXI. yyılın büyük sanayi ülkesi ( sanayileşen sanayi ) olmak için gerekli tüm imkanlar bulunmaktadır; bilhassa temiz enerjilere yapılan yatırımlar çok önemli ( güneş ve rüzgar enerjileri, elektrikli arabalar...)
Nadir topraklar, aynı zamanda neodim madenidir de; hibrid bir Toyota Prius araba motorunun üretimi için 1 kg neodime ihtiyaç vardır. Bu maden, rüzgar enerjisi teknolojilerini de ilgilendiriyor: elektromanyetik nitelikleri eolyen türbinlerinin hem daha iyi işlemesini sağlamakta, hem de bakım masraflarını da azaltmaktadır.
Karşı tepki örgütleniyor: Çin kökenli nadir topraklara bağımlı ülkeler bilinçleniyorlar. İlk tepki gösterenler ( ABD, Japonya, AB ülkeleri ve bilhassa Almanya ) sanayilerinin temellerinin ( yarı ileticiler, silah sanayi, iletişim, telefon...) sarsılmasından kaygılananlar oldu. Dönüştürülen nadir toprakların tekrar kullanılması veya nadir toprakların yerine yeni maddelerin kullanımı söz konusu olabilse de, esas resmi söylem ve programlar, eski nadir toprak madenlerinin yeniden işletmeye açılması yönünde. Zira nadir toprak madenleri, tüm dünyada bol miktarda var: Amerikan Molycorp Minerals firmasi Montain Pass madenlerini bu yıl açmaya hazırlanıyor. Japan Oil Gas, Japon sanayicilerine nadir toprak tedarikinde yardımcı olmak ve güvenlik sağlamak amacıyla nadir toprak sahibi Vietnam, Hindistan, Kazakistan, Avusturalya, Namibya, Brezilya, Kanada gibi ülkelerde önemli yatırımlar yapıyor. Angela Merkel, Ekim 2010 tarihinde, hükümeti ve yeni teknolojilere yatırım yapan sanayiciler arasında işbirliğini kolaylaştırmak amacıyla Hanover' de, Hammadde Ajansının açılışını yaptı.
Fransız Petrol Enstitüsünden ( IFP ) Nathalie Alazard, ''Kippur Savaşı sonrasında 1973 yılında petrol üreten Arap ülkelerinin petrol musluklarını kapamaları gibi bir senaryo yaşanmaktadır. Değişik kaynaklar üretmek, yeni modeller bulmak gerek'' diyor. İktisatçı Philippe Chalmin ise, ''eski nadir toprak madenlerinin tekrar açılması, Çin' in bu toprakların ihracatını kısması ve fiyatların yükselmesiyle mümkün oldu'' vurgulamasını yapıyor.
Konuyla ilgili bilirkişilere göre, açılan bu maden ocaklarının ilk ürünlerini verebilmesi için iki veya üç yıl gerekecek. Örneğin ABD, nadir toprak üretimi ve dönüştürülmesi zincirinin eski işlevselliğini bulabilmesi için 15 yıl gerekeceği söyleniyor ( John Seaman. ) Bu ise, belirli bir bilgi ve beceri birikiminin 1980 yıllarında tamamen yok olması ile izah ediliyor. Bununla beraber 15 yıl içerisinde birçok değişiklikler olabilir. Bazıları Çin' in, ihracatı kısıtlama politikasını terk edip, fiyatları tekrar düşürebileceğini bile ileri sürüyorlar. Böyle bir senaryoda, tabii ki, açılan maden ocaklarının rantabilitesi, aynı 1980 yıllarında olduğu gibi hiçe inebilir. Batı ileri sanayileri önemli bir kavşakta bulunuyorlar; doğru kararı alabilecekler mi ? 14-1-2011 tarihli Le Monde
Nadir Topraklar Çin, ABD, Japonya ve Avrupa 14 Nisan 2010
Batı dünyası, yüksek teknolojili iletişim ve savunma sanayisinde kaçınılmaz değerde madenlerin üretiminin Çin'in tekelinde olduğunu, geçtiğimiz 2010 yılında, yavaş yavaş keşfetmeye başladı.
Bu keşıfin sebebini, aşağıdaki yazıda izah etmeye çalıştığımız gibi, Çin'in, bu madenlerin ihracatını kısıtlama kararı almasında arayabiliriz.
Çin, bu 'nadir toprak' denen madenler üzerindeki küresel kontrolunu pekiştirmek için, Batı kapitalizminin çoktandır vaz geçtiği bir ekonomik stratejiyi gerçekleştiriyor: uzun vadeli bir sanayi politikası...
Türkiye'de gazeteler dahil pek kimsenin ilgilenmediği bu haber-yorumu, 2011 yılının ilk manşetine taşıyor...
Nadir Topraklar ( Rare Earths ) problematiği Çin Denizinde gün yüzüne çıktı. 7 Eylül 2010 tarihinde, Japon deniz sınırları içerisinde avlanan bir Çin balıkçı gemisi Japon kıyı muhafizları tarafından durdurulur. Çinliler kaçmaya çalışırlarsa da yakalanır ve tutuklanırlar. Olay Senkaku Adaları civarinda cereyan eder. Tayvan' ın 70 km kuzey doğusunda bulunan bu adalar, Japonyaya ait olmalarına rağmen, Çin hükümeti 1970 yılından bu yana hak iddia etmektedir. Bu hak iddiası müdaafa halinde olan bir Japonyaya karşı güçlenen Çin'in önemli dama taşlarından biri olmaya başladı. Çin için son derece stratejik olan bu adalar bölgesi önemli diplomatik mücadelelere yol açtı.
Balıkçı gemisinin kaptanının tutukluluğunun Japon mahkemesi tarafindan uzatılmasının Çin' in sesini biraz daha yükseltmesine sebep olacak ve nihayet Çin, ''nadir toprak'' ihracatını durdurma tehdidini savuracaktı. Anında, Tokyo'dan Londra' ya, Hongkong' dan New York' a ham madde yatırımcıları paniğe kapıldılar. Çin' in başlattığı bu bilek güreşi, bu tür madenlere sahip olmaya çalışan Japonya ve diğer güçlerin zayıf noktalarını ortaya çıkardı.
Nadir topraklar önemli özellikleri olan 17 metalden oluşmaktadırlar. Bu topraklar yeni teknolojilerde kesif bir biçimde kullanılmaktadır: laser, cep telefonu, sıvı kristal ekranlar ve kitle iletişiminin tüm aletleri bu maddelerden oluşmaktadır. Yeni beliren 'yeşil'' sanayiler de bu maddelere bağımlı olmaya başladılar: hibrid araba aküleri, güneş enerjisi panoları, düşük tüketimli ampuller, rüzgar enerjisi ( éolien ) türbinleri bu güçlendirici maddelere bağımlılıklarını çoğaltmaktadırlar: neodim, lütesyum, disprosyum, öropyum, terbyum, lantan, itriyum, skandyum bu maddelerin bazılarıdır.
Bu maddelerin petrol rafineri sanayinde de katalizör olarak kullanıldığını ekleyebiliriz. Silah sanayiinin de uzun menzilli füzelerin, kumandalı mermilerin, radar ve zırhlı aleterin yapımında kullanıldıkları da biliniyor.
Dünya 'nadir toprak' talebi yılda % 10 artıyor. On yıl içerisinde 40 000' den 120 000 tona çıktı. Amerikan, Japon ve Avrupa sanayileri bu topraklardan vazgeçmez hale geldiler. Nadir topraklar olmaksızın modern teknolojinin önemli bir bölümü var olamaz. Örnegin cep telefonlarının ve bilgisayarların minyatürleşmesini bu madenlere borçluyuz. Genellikle yeni bir sanayi modeli ne kadar yeni ise ( hafif, dayanıklı, küçük, çevredostu ise ) o kadar da nadir topraklara bağımlılığı artmaktadır. Japonya bu saptamanın çok iyi bir kanıtıdır. Toyota' nın Prius hibrid model arabasının aküsünün yapımı için yılda 10 000 ton nadir toprağa ihtiyacı olduğu biliniyor. Yeşil sanayi aynı şekilde giderek nadir topraga bağımlılığını çoğaltıyor. Büyük boyutta bir eolyen türbininin birkaç yüz kilo nadir topraktan oluştuğunu unutmayalım.
Dünya nadir toprak rezervlerinin % 40 ile 50' si Çin' in elinde bulunmaktadır (US Geological Survey. ) ABD, Avustralya, Kanada, Kazakistan ve Vietnam' da önemli rezervler var. Öyleyse, neden tüm dünyada konuyla ilgili bir hassasiyet seziliyor. Bunun sebebi, 2010 yılında yeryüzünden çıkarılan 125 000 ton nadir toprak oksidinin % 97' si Çin'de üretilmektedir. Bu mutlak bir tekel. İlk nadir toprak madenleri 1927 yılında Bayan Obo' da bulunur. 1960 yılına kadar Çinliler bu toprakların küresel öneminin bilincinde değildirler. Bu tarihten itibaren, bilhassa İç Moğolistan rezervlerini ucuz fiyatlara pazarlayarak, diğer nadir toprak üreten ülkeleri ekonomik olarak boğma yolunu seçtiler. Rakiplerin birer birer dize gelmesinin baş sebebi bu üretimin ağırlığı idi; bu nadir toprak madenlerinin üretimi ve değerlendirilmesi hem pahalıya mal olmakta, hem de çevreyi çok kirletmektedir. Gerçekten de nadir toprakların rafinerisi son derece kirletici kimyevi maddeleri gerektirmekte ve birçok radyoaktif atıklar bırakmaktadır.
Baotu madenleri işçilerinin sihhatını kurban ederek, Çin, bu maddelerin üretimini devam ettirmekte kararlı. Bu işçilerde rastlanan kanserler anormal bir çoğalma göstermektedir. Amerikan Jeoloji ve Maden Araştırmaları Bürosundan ( BRGM ) ekonomist Christian Hocquard ''bu nadir toprakların yenilenebilir enerjiler için kullanımıyla, üretiminin çevre kırleticiliği arasında ciddi bir paradoks vardır'' saptamasını yapmaktadır. Çin' in bu üretimi terk etmesi için daha çok kanser ve ölüme ihtıyacı var ! 1970 yılında Deng Xiaoping, bu madenleri ''Çin' in petrolü'' diye nitelemişti. Çin, amerikan, japon ve avrupalı müşteriyle her gün giderek artan bir güç ilişkisi geliştirmektedir. Senkaku Adaları krizi bu ilişkilerin en güzel kanıtıdır.
Bazı gözlemciler, Çin' in giderek nadir topraklar politikasını değiştirebileceği, 'bağımlı kılma stratejisinden' 'boğazlama stratejisi' ne geçebileceğini ileri sürmektedirler. Bu senaryoda Çin ihracatını iki hedefle azaltabilir: fiyatları yükseltmek ve tekelini güçlendirmek ( neodim' in tonu Ağustos 2010' da 32 000 dolara ulaştı; bu ise yılda % 60 yükselmeye tekabül eder ) diğer yandan nadir toprak madenlerini yerel üretim için kendisine saklaması. Çin uzun yıllar nadir toprak ham maddesi üretip ihraç ettikten sonra, artık daha yüksek artık değerli mallar üretmeyi hedeflemektedir. Çin sanayi yatırımları giderek daha çok nadir toprak talebinde bulunmaktadır. İç pazar giderek daha çok bu madenleri tüketen mallar taleb etmektedir.
Fakat amerikan, japon ve avrupa sanayilerinin endişesi daha objektif sebeplere de dayanıyor. Çin nadir toprak üretim sektörü 2010 Ağustosundan bu yana yeni bir örgütlenme ve tekelleşme içerisinde. Çin üretiminin % 75' ini temsil eden Baotu Steel, giderek Güney Çin' in diğer madenlerini satın almakta ve tekelini büyütmektedir. Bu yeni tekelin hedefleri, çevre korumasında yenilikler getirme ve bilhassa nadir toprak kara borsasına ve kaçakçılığına mani olmak. Dünya pazarına tamamen hakim olabilmek için Çin hükümeti sanayicilerini yabancı nadir toprak üreten veya dönüştüren sanayileri satın almaya teşvik etmektedir ( Avustralya, Kanada vs .) Yüksek kaliteli mal üreten yabancı sanayiler orta vadede üretimlerini Çin' e taşıyarak Çin nadir topraklarına yaklaşmak zorunda kalacaklardır. Çin politikası bu yönde ilerlemektedir ( 2009' da Kanada' da Teck Resources Ltd' in % 17'sini, Avustralya' da Lynas Corporation' ın tamamını, Arafura Ltd' in % 25' ini satın aldı. )
Başlıca amerikan nadir toprak madeni Mountain Pass 2005 yılında kapatıldığında China National Offshore Oil Corporation' un hücumuna uğradı. Fakat Kongre ve kamu oyunun ayağa kalkması sayesinde bu ticari hücum etkisiz kaldı ve Amerika nadir topraklarının muhafaza etti. Çin' in en önemli kartlarından biri de, Batı' nın, nadir topraklarla ilgili ortak bir politikasının olmaması. Kısa vadeli kapitalist mantıkla, uzun vade stratejisi gerçek bir tezat içerisinde bulunmaktadırlar. Çin' in bu durumdan istifade etmekte kararlı olduğunu söyleyebiliriz.
Amerikan örneği bunu çok güzel izah ediyor: 1965 ile 1985 yılları arasında ABD, tüm dünya nadir toprak üretimini kontrol ediyordu. Örneğin Mountain Pass Magnequench madeni General Motors' a bağlı araba sanayi birimlerinin ham maddesi rolünü oynuyordu. Bu rol 1990' lı yıllara kadar devam ediyor. Fakat Çin dampingi bu amerikan hakimiyetine son veriyor. Mountain Pass bunun yanında çözümü giderek zorlaşan çevre sorunları ie karşılaşır. 1995' de Çin' li iki maden firması ABD topraklarında maden üretimini 5 yıl bırakmayı kabul ederler. Beş yılın sonunda firma Çin' e taşınır. Amerikan topraklarında çalışan Alman ve Japon yatırımcılar aynı istikameti alırlar ve üretim birimlerini birer birer Çin' e taşırlar. Öyle ki nadir toprakla ilgili hiçbir üretim kalmamış gibidir ABD' de.
Bugün Amerika' da nadir topraklar üzerine fikir geliştiren çevrelerde Magnequench maden firması örneği, hala hafizalardadır. Bu firma uzun zaman kamu fonlarıyla finanse edilmiş ve sonunda Çin' e satılmıştı; aynı zamanda, meşhur Joint Direct Attack Munition ( JDAM ) bombasının mıknatıslarını üreten firma olarak hatırlatılır. Buna rağmen birkaç sendikacı ve milletvekili dışında o dönem, bu son derece önemli stratejik hatayı ihbar eden çok az insan bulunuyordu.
Bugün ise ABD' de nadir topraklar en çok konuşulan, tartışılan ve incelenen konulardan biri. Zira 1995 yılından bu yana diğer stratejik olgu, Çin' in önemli bir askeri güç haline gelmesidir. 'Nadir Topraklar' üzerine çalışmaların sayısı belli değil. Ve Senkaku krizine kadar birçok kriz senaryosu yazıldı. Çin' in er veya geç, nadir toprak silahını kullanacağı herkes tarafindan bekleniyordu. Pentagon, mütemadiyen parlamenterleri ve Beyaz Sarayı konuya duyarlı kılabilmek için rapor üstüne rapor yazdılar. 2010 yılı milli savunma bütçesinde ( National Defense Authorization Act ) nadir toprakların ne oranda yer aldıkları araştırılmakta ve bunun son derece stratejik öneminin altı çizilmektedir. Milli Savunmanın nadir toprağa ihtiyacı olan silah ve malzemelerinin listesi uzun: hassas mermiler, lazer, iletişim sistemi aletleri, radarlar, uçaklar, karanlıkta görme cihazları, uydular, dronlar...vs . Milli Savunmanın araştırma laboratuarlarında ana madde nadir topraklardır: bilhassa lantan, seryum, öropyum, ve gadolinyum. Amerikan Hava Kuvvetleri, 2003 yılından itibaren raporlarından birçoğunda neodim' den oluşan yüksek güçlü mıknatıslara olan bağımlılığını dile getirmiş ve bu maddenin tedarikinin ne denli önemli olduğunun altını çizmişti. Bu nadir topraklar, o denli önemli bir bağımlılık yaratmış bulunuyor ki Amerikan Milli Savunma ve silah sanayii etkin çevreleri Montain Pass madenlerinin tekrar işletmeye açılmasını bile tasarlamaktadırlar. Yakın zamanlarda Milli Savunma Bakanlığı, nadir topraklara bağımlı 24 önemli silah ve cihaz listesi yayınladı. Bazı gözlemciler için, Çin' in, bu listede bulunan silahların üretiminde gecikmelere sebep olmak için bağımlı oldukları nadir toprak ihracatını ağırlaştırması hiç de imkansız gözükmüyor. Böyle bir durumda ABD' nin silah ihracatındaki rekabet gücüne darbe vurulmuş olacak. Bu sebepten dolayı, ABD' nin nadir toprak ihtiyacının güven içerisine alınmasının öneminin, üretiminin amerikan topraklarında tekrardan başlatılması zorunluğunun altı çizilmektedir. Ve bu yönde ciddi girişimler var. Kongre' de bu konuyla ilgili bir kanun tasarısı bile var ( Rare Earths and Critical Materials Revitalization Act. ) En iyimser tahminler böyle bir üretimin yeniden canlandırılabilmesi için en az on beş yılın gerekli olduğunu söylemektedir. Bir sanayi ve beceri kültürü birkaç yıl içerisinde yok olabiliyor. Fakat aynı sanayinin ve becerinin tekrardan canlandırılması en az on- onbeş yılı gerektiriyor. Büyük bir ihtimalle Mountain Pass madenleri tekrar 2011 yılında açılacak. Japonlar ( Toyota ) nadir toprak ithalatını Vietam' a doğru genişletiyor ve Japon Sanayi Bakanlığı Kazakistan ve Kanada' da nadir toprak madenlerine yatırıma başlamış bulunuyor. Fransız kimya sanayisinin büyüklerinden Rhodia ise Avustralya' da yatırımlar yapmaktadır.
Şu bir gerçek ki Amerikan, Japon ve Avrupa sanayileri giderek bu nadir topraklara bağımlılıklarını çoğaltıyorlar. Ve şu anda, bu maddelerin küresel dolaşımında Çin' in oynadığı rolün oranı çok yüksek.
Avrupa Birliği Haziran 2010 tarihinde yayınladığı bir raporda, Avrupa ekonomisi için kritik olan 14 ham madde tedarikindeki zorlukların altını çiziyordu.
Bunların içerisinde nadir topraklar hatırı sayılır bir yer almaktadır.
Geçmişin hatalarından nasıl sakınılabilecek ?
Amerikan, Japon ve Avrupa ileri teknoloji sanayilerinin rekabet gücünü muhafaza edebilmek için bu maddelerle ilgili stratejik otonomi nasıl sağlanabilecek ?
Gelecek yakın yılların en önemli uluslararası krizlerinin sebebini oluşturacak olan bu maddelerin evrimini, Batı' nın tüm gelişmiş ülkeleri yakından takip edecekler.
bu haberin yazılması için yararlanılan çalışmalar:
1-Keith Bradsher,
''Amid tension, China blocks vital export for Japan'
The New York Times - 23 Eylül 2010
2-Cindy Hurst,
''China's rare Earth Elements Industry: What can the West learn?''
Institut for the Analysis of Global Security - Mart 2010
3-Makiko Kitamura ve Jason Scott,
''Toyota forms task force on rare Earth metals amid China export ban raports''
29 Eylül 2010
www.bloomberg.com
4-Jeffrey St Clair , ''The saga of Magnequench''
The Bloomington Alternative, 23 Nisan 2006
5-''Rare Earth materials in the defense supply chain''
14 Nisan 2010 - www.gao.gov
"duvarları yıkarız" "O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR) "duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni" "Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe "aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma azsonra.blogspot.com