2004 yılıydı.
Bir grup genç arkadaşımız ile birlikte Anadolu’da yollara düştük.
O yıl 58 şehrimizi dolaştık ve yolumuz üzerindeki ilçelerimizi ve beldelerimizi de ziyaret ettik.
Bazı beldelerimizin köy kahvelerinde bazılarının da üniversite salonlarında gençlerle buluştuk.
Gündem 2023’tü.
Her toplantımızda gençlere kâğıtlar dağıtıyorduk.
Kâğıtlarda hep tek soru vardı.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023’te
“Güçlü Türkiye”yi inşa etmek için sizce neler gerekiyor?
Herkesin görüşünü merak ediyorduk.
20 binden fazla genç bu kâğıda görüşlerini yazdı.
Oradan ABD’ye gittik.
Sayısını hatırlamadığımız kadar eyalette bulduğumuz tüm Türklere aynı soruyu yönelttik.
Tüm cevapları değerlendirdik.
Akabinde de bir kitap yayınladık.
Elbette kitabımızın adı da 2023’tü.
2023, bir grup gencin siyasete olan merakının yol haritasını anlatan bir kitaptı.
Türkiye süratle haziranda genel seçimlere gidiyor.
Neredeyse tüm partiler 2023 hedeflerini ortaya koyup milletten oy istiyorlar.
Bugün artık herkes Türkiye’de gençleri birleştirici unsurun
“ortak bir gelecek hedefi”
olduğunu görüyor.
Millet artık 2023’te nasıl bir Türkiye göreceğini merak ediyor.
İşte bu merak beni eski günlere götürdü.
20 bin genç o gün dağıttığımız kâğıtlara ne demişti?
Gençler 2023’te
“Türkiye’yi, insan odaklı, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak dönüştürmek, dünya devletlerinin özgürlükçü demokrasi, adil bölüşüm ve sürdürülebilir barış arayışlarına
bütünleştirici katkı sağlayarak Türkiye’yi uluslararası camianın saygın bir üyesi olarak görmek”
istiyor.
Dün bunu istiyorlardı.
Bugün de bunu istiyorlar.
O günden bugüne Türkiye’de elbette çok ilerleme oldu.
Fakat yine de bu hedefler ancak yeni bir anayasa ile hayata geçebilir.
Milletin inşa ettiği yeni anayasa ile Türkiye 2023 hedefine kilitlenebilir.
Bunu başarabilecek olan yine bu ülkenin sağduyulu ve sorumlu gençleridir.
İşte tüm demokrat gençler için seçimin manası 2023 anayasasının kapılarını aralamak olmalıdır...
Tuna Bekleviç 29 Ağustos 2010 Pazar
Sandıktan “EVET” çıkar siyasi bedelini MHP öder
Güçlü Türkiye Partisi lideri ve yazarımız Tuna Bekleviç,
“MHP, referandumda yaptığı siyasi hatanın bedelini baraj altında kalarak ödeyecek”
dedi
Güçlü Türkiye Partisi lideri Tuna Bekleviç, arkadaşımız Cüneyt Bitikçioğlu’na referandumu değerlendirdi.
> Cüneyt Bitikçioğlu İSTANBUL
Son yıllarda sivil toplum hareketi önderlerinden olan Güçlü Türkiye Partisi lideri ve gazetemizin yazarı Tuna Bekleviç,
“Sırf muhalefet etmek için özgürlükler alanını genişletebilecek bir anayasa değişikliğine
‘Hayır’
diyemeyiz” dedi.
MHP’nin referandumda hata yaptığını ifade eden Bekleviç, “Bunun siyasi bedelini büyük ihtimalle baraj altı kalarak ödeyecektir.
Son günlerdeki hırçınlığının sebebinin bu hatalı kararın tabana izah edilememesi olduğunu düşünüyorum.
Aynı şekilde BDP’nin kampanyası da doğru olmadı, referandumun boykot edilmesi kabul edilemez.
“Evet” veya “Hayır” ne olursa olsun gençler sandığa giderek oy kullanmalı”
şeklinde konuştu.
KÖR MUHALEFET YAPMIYORUZ
“Hükümetin eleştirdiğimiz yönleri kadar desteklediğimiz adımları da var”
diyen Bek-leviç, “Sırf muhalefet etmek için özgürlükler alanını genişletebilecek bir anayasa değişikliğine “Hayır” diyemeyiz.
Netice olarak mükemmel ve tüm beklentilerimize cevap veren bir anayasa değişikliği paketi olmasa bile, zerre kadar demokratikleşme ve tarafsız bir adalet yönünde ilerleme vadeden bütün değişiklikler desteklenmelidir.
Biz de Türkiye’nin demokratları olarak 12 Eylülde sandığa gidip
“Evet” diyeceğiz”
dedi.
GENÇLERİN OYU ‘EVET’
Referanduma kadar 1000 genç ile tüm Anadolu’yu dolaştığını belirten Tuna Bekleviç,
“Özellikle gençler ile çalıştığım için referandumda 18-30 yaş arası gençlerin yüzde 60’ının üzerinde kalan bir bölümünün “Evet” diyeceğini düşünüyorum. Hayır demenin bir önemi yoktur fakat her ‘Evet’ gençlerin geleceğine bir yatırımdır.
Bundan dolayı gençler ihtiyarlara göre daha fazla ‘Evet’ oyu kullanacaktır” diye konuştu.
OY POTANSİYELİMİZ YÜZDE 4
Genel seçimlerde yüzde 3-4 oy alabilecek potansiyelde olduklarını kaydeden Tuna Bekleviç,
“Türkiye genelinde bulunduğu bölgede sevilen, sayılan, kendisini iyi yetiştirmiş, dürüst ve yetenekli 550 genç aday göstereceğiz.
Hedefimiz bir iki puan daha yükselerek yerel seçimlere çok iddialı hazırlanmaktır.
Bu seçim, Türkiye’nin özlediği gençlik hareketinin toplum içerisinde doğuşu olacaktır.
Siyasette gençlere kırmızı kart gösterilen 1980 dönemine en iyi cevap
“Güçlü Türkiye”
gençliğinin siyasete katılımıdır”
ifadesini kullandı.
Türkiye’de 8 yılda çok önemli atılımlar yapıldığını dile getiren Tuna Bekleviç,
“Biz bu atılımları taze ve genç bir nefes olarak çok daha ileriye taşımaya adayız.
Bugün partimize gösterilen ilginin bundan kaynaklandığını düşünüyorum.
Türkiye Değişim Hareketi başta olmak üzere partimize çok yoğun katılım yaşanıyor.
İl ve ilçe teşkilatlarımızı en geç 1 Ekim tarihine kadar tamamlamayı hedefliyoruz”
şeklinde konuştu.
Muhalefetin seçim korkusu Egemen Bağış’tır Tuna Bekleviç 15 Ocak 2011 Cumartesi
Muhalefet partileri sürekli Egemen Bağış’ın açığını kolluyor.
Muhalefetin kontrolündeki medya sürekli Bağış’ı izliyor.
Ergenekon en çok Bağış’tan çekiniyor. Çünkü demokrasi karşıtı cephe en çok Türkiye’nin AB hedefinde başarılı olmasından endişe duyuyor.
Bağış ise dışarıdaki Türkiye düşmanları ile mücadele veriyor. İçeride de AB karşıtları ile mücadele ediyor.
Egemen Bağış ve ekibi son iki yılda vizesiz Avrupa hedefimize çok yaklaştı.
İşte muhalefetin ve demokrasi karşıtlarının derdi de tam bu noktada ortaya çıkıyor.
Seçim öncesi vatandaşlarımıza vizesiz Avrupa müjdesi verilirse muhalefet sandığa gömülür.
İşte muhalefet bunun için bulduğu her fırsatta Bakan’a çelme takıyor.
Muhalefeti anlamak mümkün değil. Sanki vize kolaylığından sadece Bakan Bağış yararlanacak.
Bu çaba ve bu mücadele tüm vatandaşlarımızın hayrınadır.
Gençlere talimat verip ellerine yumurta tutuşturan marjinal örgütler bu millete en büyük sahtekârlığı yapıyorlar.
Bu tezgâhı bilmesine rağmen destekleyen bazı partiler ve bazı gazeteciler son dönemlerin en büyük ahlaksızlığını sahneliyorlar.
Bunlara kanmayın arkadaşlar. Bakan’a takılan her çelme kendi geleceğimize atılan bir goldür.
Vizesiz Avrupa hedefine koşan bir Bakan’ı durdurma gayreti gençlerin geleceğine, iş adamlarının ekmeğine, vatandaşlarımızın istikbaline yapılmış ihanet ile eş değerdir.
AB’ye “Evet” diyen ama kameraların ışıkları sönünce
“Aman ha Türkiye AB’ye yaklaşırsa hükümet mazallah %50 alır” diyen ahlaksız siyasetçileri kınıyorum.
Kendi siyasi istikballeri için Türkiye’yi AB kapısına mahkûm eden bazı Avrupalı siyasetçilere milletimizi madara edenler içerideki “Havet”çilerdir.
Yani “Evet” der gibi görünen “Hayır”cılardır.
Bu seçimde millet “Havet”çilerin samimiyetsizliğini oylayacaktır.
Tarih de “Havet”çilerin ihanetini yazacaktır.
Türkiye AB’ye girsin veya girmesin, AB ne derse desin, Türkiye’nin AB hedefi bu siyasetçilerin önündeki perdeyi kaldırmıştır.
Gerçekler açıktır ve gerçekler acıdır.
Bu ihanetin bedeli de ağırdır.
