Bu anayasayı alacağız, başka yolu yok MANiFESTOM 21 04 2011 Yıldıray Oğur
Anlaşılmayacak bir şey yok. Seçimden sonra ilk sivil anayasasını yapmaya, Kürt
meselesini çözmeye doğru giden bir ülkede seçime 50 gün kala meydana gelen
bütün toplumsal ve siyasal olayların seçimle, yeni anayasayla, barışla bir ilgisi
vardır.
Rejimin bir çakıl taşı yerinden oynayacak diye darbeler yapılmış, başbakan ve
bakanlar asılmış, vatandaşlar için işkence tezgâhları kurulmuş, kurucusunun
boşanma hikâyesinden, siyasi cinayetlere kadar her şeyin sır olduğu bir ülkede,
bunu söylemek de komploculuk değil, siyasi analizdir.
Boru değil. Cumhuriyet tarihinin ilk sivil anayasası yapılacak. 30 yıldır devletin
üzerine inşa edildiği Kürt meselesinde radikal adımlar atmaya hazırlanıyor devlet.
Neredeyse bir rejim değişiyor.
www.taraf.com.tr
Bu anayasayı alacağız, başka yolu yok - 21.04.2011
Unutalım gitsin - 19.04.2011
Çılgın Proje: Yeni bir cumhuriyet kurmak - 17.04.2011
Ergenekon silah bıraktı - 14.04.2011
Türkiye’nin M Takımı - 12.04.2011
Hz: 2011-1’in iki numarası - 10.04.2011
E: Hiçbiri, F: Hepsi - 07.04.2011
Üç hoparlörlü hoca - 03.04.2011
İşin Öz’ü: Dokunan yanar - 31.03.2011
Ölümüne Fener/Cimbom! - 29.03.2011
Hafıza-i beşer Kemalizm ile de malûl olunca... - 27.03.2011
Doğu’nun çifte standardı - 24.03.2011
Ben bakarken olmaz - 22.03.2011
Jandarma’nın Assange’ı - 20.03.2011
Askerle solculuk oynamanın 40. yılı - 13.03.2011
Yedinci ok - 10.03.2011
Onlar nasıl ‘Ergenekoncu’ olabildi - 08.03.2011
Bu toprağın en has çocuğuna veda - 06.03.2011
100’üncü yıldönümü hesaplaşması - 03.03.2011
986 yıl kala 28 Şubat bitti - 02.03.2011
Kürt Süheyl Batumlar - 01.03.2011
Turuncu puantiye çoraplı gerillalar - 27.02.2011
Kaddafi’nin rüyası Libyalıların kâbusu - 25.02.2011
Ne güzel diktatörümüzdün sen Albay Kaddafi... - 24.02.2011
Bildiklerinizi ne zaman açıklayacaksınız - 20.02.2011
Orda bir Şirince var uzakta... - 17.02.2011
Ya Mübarek konuşursa - 15.02.2011
Onlar devrildi, biz model olduk - 13.02.2011
Ergenekon ile Enver Sedat arasında ne ilişki var - 08.02.2011
Mısır’ın hikâyesi - 06.02.2011
Bu anayasayı alacağız, başka yolu yok MANiFESTOM 21 04 2011 Yıldıray Oğur
Anlaşılmayacak bir şey yok. Seçimden sonra ilk sivil anayasasını yapmaya, Kürt
meselesini çözmeye doğru giden bir ülkede seçime 50 gün kala meydana gelen
bütün toplumsal ve siyasal olayların seçimle, yeni anayasayla, barışla bir ilgisi
vardır.
Rejimin bir çakıl taşı yerinden oynayacak diye darbeler yapılmış, başbakan ve
bakanlar asılmış, vatandaşlar için işkence tezgâhları kurulmuş, kurucusunun
boşanma hikâyesinden, siyasi cinayetlere kadar her şeyin sır olduğu bir ülkede,
bunu söylemek de komploculuk değil, siyasi analizdir.
Boru değil. Cumhuriyet tarihinin ilk sivil anayasası yapılacak. 30 yıldır devletin
üzerine inşa edildiği Kürt meselesinde radikal adımlar atmaya hazırlanıyor devlet.
Neredeyse bir rejim değişiyor.
Kronometre aleyhine işleyen müesses nizam tribünlerinden
“Vur kır parçala bu maçı kazan”
sesleri yükselmesi boşuna değil yani.
TESEV’in dün açıkladığı anayasa taslağı onlar için “Tehlikenin farkında mısınız” reklam filmi gibi.
Birkaç hafta boyunca Taraf sayfalarında okuduğumuz Ergun Özbudun, Serap
Yazıcı, Mustafa Erdoğan, Etyen Mahçupyan’ın da içinde olduğu anayasa
tartışmaları TESEV çatısı altında Can Paker, Cengiz Güleç, Tosun Terzioğlu, Ümit
Cizre, Hasan Cemal, Mehmet Salih Yıldırım’ın katılımıyla sürmüş ve ortaya 12 Eylül
Anayasası’nın tersine çevirerek yaratılmış şu âna kadarki en ilerici anayasa
önerisi çıkmış.
Hadi toplantı çıkışı yaptığım espriyi buraya da yazayım:
Bir gün bir liberal general darbe yapsa herhalde yeni anayasayı bu isimlerden
oluşan bir komiteye sipariş ederdi.
Anayasa önerisinin hemen başındaki perspektif her şeyi çok iyi anlatıyor:
Bize yol gösteren perspektif 1982 Anayasası’nın temel tercihlerini tersine
çevirmek veya onlardan uzaklaşmak olmalıdır.
Serap Yazıcı ve Mustafa Erdoğan tarafından kaleme alınan anayasa önerileri yeni
anayasa çıtasını o kadar yukarı çıkarıyor ki, muhtemelen seçimden sonra
karşımıza çıkacak herhangi bir ortalama sivil anayasanın bir demokratı kesmesi
mümkün olmayacak.
En başta ideolojisi olmayan bir anayasa bu. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı dışında milliyeti de olmayan bir anayasa.
Kurucu iradesini “bize Cumhuriyet’i emanet eden” atalarımızdan almıyor.
Devleti tanımlayarak işe başlamıyor.
Okuyanda
“Bunu yazan devlettir”
hissi uyandırmıyor. Çünkü
“Biz Türkiye Cumhuriyeti Halkı”
olarak başlıyor bu anayasa.
Türkiye Cumhuriyeti Halkı...
Ne kadar garip geliyor insana değil mi?
Resmî belgelerde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni görmeye alışmış bir halk için kendinden böyle bahsedilmesi tuhaf...
Tüyleri diken diken edecek kadar tuhaf hatta gurur verici...
Anayasa önerilerinden ayrıntıları Tuğba’nın haberinde okuyacaksınız.
Ama Türkiye’de demokrasinin çıtasının ne kadar yükseğe çıktığını bizzat görmek için tam metni bulup okuyun derim.
Bundan dört yıl önce ellerinde bayraklarla meydanları doldurmuş medyanın,
üniversitenin, sanatçıların arkalarında olduğu milyonlara karşı darbenin kötü bir
şey, demokrasinin iyi bir şey olduğunu anlatmak için sokaklara çıkmak zorunda
kalmış biri olarak söylüyorum bunu.
Neredeyse adı “Damat Ferit”ten “Damat Ferit Paşa”ya çıkacak, bu kez darbe
olduğu için değil, darbe olmadığı için başının bitlenmesinden korktuğum Tarık
Akan gibi darbelere karpuz muamelesi çekip, iyisini tıklatıp tezgâhtan seçen bir
kalabalığa karşı bazen bir kâbustaki gibi sesimizin çıkmadığını hissediyorduk.
Aradan dört yıl geçti.
Bu dört yıl içinde CHP’nin başına bile yarın darbe olsa tankın üzerine çıkacağına söz veren biri oturdu.
Kötümserler bunu bundan sonra darbelerin tankla yapılmayacağının bir işareti olarak yorumlayadursun.
Sonuç ortada.
Dört yıl sonra resmî ideolojisi olmayan, değiştirilmez maddeleri olmayan, zorunlu
askerlik yerine vatan hizmeti öneren, Genelkurmay Başkanı’nı sadece Milli
Savunma Bakanı’na bağlamakla kalmayıp, yüksek askerî atamaları da Bakanlar
Kurulu’nun takdirine bırakan, Kürt sorununu çözecek bir yerelleşme öneren bir
anayasa taslağına kadar vardık.
TESEV önerisi demokraside geldiğimiz son noktadır. Çıta son olarak buraya çıkarılmıştır.
Biraz şımarıkça gelebilir ama sormadan edemeyeceğim:
Arttıran yok mu?