Sözlerimin muhatabı Sezer, CHP ve Baykal'dır
29 Nisan 2013 ANKARA
Başbakan Yardımcısı
Arınç, 27 Nisan muhtırasına ilişkin eleştirisindeki muhatablarının,
dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile CHP ve Deniz Baykal
olduğunu söyledi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ürdün'ün Ankara Büyükelçisi Emced el-Adayile ile yaptığı görüşmenin ardından AA muhabirinin sorularını cevapladı.
Arınç, Kızılcahamam'daki AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı
Ankara Teşkilat İçi Eğitim Programı'nda, 23 Nisan resepsiyonundaki
tabloya ilişkin açıklamalarıyla ilgili soru üzerine 27 Nisan'ın
demokrasi açısından çok önemli bir tarih olduğunu belirterek, 27 Nisan
2007'de Ahmet Necdet Sezer'in görev süresinin dolması nedeniyle yeni
cumhurbaşkanını seçmek üzere toplandıklarını anımsattı.
O dönemde Meclis Başkanı olduğunu ve CHP'nin "içeride 367
milletvekili yoktur" diye Anayasa Mahkemesine müracaat ettiğini anlatan
Arınç, Anayasa Mahkemesinin kararı doğrultusunda Nisan ayında
cumhurbaşkanını seçemediklerini hatırlattı.
Arınç, gerçekleşen seçimlerin ardından cumhurbaşkanını seçtiklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"27 Nisan günü bana özellikle şunları hatırlatıyor. Bir, o gün
anayasaya göre seçmemiz gereken cumhurbaşkanını bize seçtirmediler. Aynı
zamanda o akşam Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendi web sitesinde, daha
sonra Genelkurmay Başkanı'nın 'bizzat ben kaleme aldığım' dediği bir
bildiri yayımlandı. Bu bildiri, demokrasiye ve parlamentoya müdahale
niteliğindeydi. Nitekim ertesi gün hükümet kendine ait yönünü
cevaplandırdı. Sizin işiniz bu değil, parlamentonun işi yeni
cumhurbaşkanını seçmektir, bunu engellemeye çalışmayın, her kurumun
kendi görevi bellidir, parlamento görevini yapacaktır. Hükümetimizde
kendi grubu içerisinden birisini aday göstermiştir ve 'parlamento uygun
görüyorsa bu seçimi yapacaktır' dedik. 27 Nisan, o akşam bu bildiri veya
bu muhtıra veya yazı, ismine ne dersiniz deyin, ne kadar yanlış ise
ertesi gün sabah saatlerinde hükümetimizin yayımladığı karşı cevap da o
kadar önemlidir. Bu cevap, o güne kadar hiçbir hükümetin göstermediği
bir cesareti ve demokrasiye bağlılığı içinde taşıyordu."
Arınç, o günkü konuşmasının muhataplarından bir tanesinin, 27 Nisan
günü Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunan ve sivil iktidara yönelik
adeta tehdit içeren bir yazıyı kaleme alan şahısla ilgili olduğuna
dikkati çekerek, "Bugün onu eleştiriyorsam, bugün herkes onu
eleştiriyor. Dolayısıyla Genelkurmay Başkanı sıfatını taşıyan o kişi de
'bizzat kaleme ben aldığım' dediği için o bildirinin veya muhtarının
bizzat kaleme alan kişisi olarak onu eleştirdim. Bu çok açıktır.
İkincisi, sayın Abdullah Gül'ü aday göstermemiz karşısında bize türlü
tehdit ve şantajlarla 'Onu seçemezseniz' diye karşımıza çıkan ve sonunda
saçma bir düşünceyi yani 367 kişinin Meclis'te mutlaka hazır
bulunmasını gerektiğini bir şekilde kabul ettiren sayın Baykal ile
ilgili" diye konuştu.
Tek muhatabım Cumhuriyet Halk Partisi ve sayın Baykal'dır
Deniz Baykal'ın o tarihte CHP Genel Başkanlığını yürüttüğünü
anımsatan Arınç, Baykal'ın yaptığı tüm konuşmalarda, Abdullah Gül'ün
milli görüş kökeninden geldiğini ve eşinin başörtülü bulunduğunu, bunun
cumhuriyete ve laikliğe karşı bir kalkışma olduğunu söylediği kaydetti.
Anayasa Mahkemesi'nin de maalesef Baykal'ın düşüncelerini de kabul
ederek, "Eğer böyle bir karar almazsanız Türkiye karışır" tehdidiyle
hukuka tamamen aykırı bir karar aldığını dile getiren Arınç, şöyle devam
etti:
"Sayın Baykal ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin bütün sözleri,
hareketleri, cumhurbaşkanını AK Parti'nin seçmesine yönelik bir tehdit,
şantaj, oyun bozmak gibi anlaşılabilecek bir muhalefet örneği sergiledi.
O gün başörtüsü veya başka konularda karşımıza cumhuriyeti korumak,
laikliği korumak veyahutta AK Parti'nin kapatılması istemek gibi
gerekçelerle karşımıza çıkan sadece Baykal ve Cumhuriyet Halk
Partisiydi. Bugün yaşadığımız gerçeklere baktığımızda sayın Baykal ve
Cumhuriyet Halk Partisi'nin o tarihteki düşmanlıklarını, tehditlerini
daha anlamlı olarak düşünmek mümkün. O süreçte sayın Sezer'in de olumsuz
tutumunu göz ardı edemeyiz. 'Bugün herkes 23 Nisan resepsiyonlarına
geliyor ama dün gelmiyorlardı, hatta itiraz ediyorlardı, protesto
ediyorlardı' derken tek muhatabım Cumhuriyet Halk Partisi ve sayın
Baykal'dır. 2002-2007 arasında 5 yıl Meclis Başkanlığı yapmış bir
milletvekili olarak beş yıl boyunca sayın Baykal'ın 23 Nisan sabahı
Anıtkabir'deki törenlere geldiğini görmedim, Birinci Meclis'teki hiçbir
törene katıldığını görmedim, o gün saat 11.30 yapılan TBMM Başkanı'nı
tebrik törenlerine katıldığını görmedim. Gazeteler, video kayıtları,
televizyonlar bunun şahididir. 23 Nisan akşamı tebrikleri kabul
resepsiyonuna katıldığını görmedim. 5 yıl boyunca Baykal ve Cumhuriyet
Halk Partisi, törenleri protesto etti ve katılmadı. Açık yüreklilikle
söylüyorum ve onlara teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Başta Genelkurmay
Başkanı olmak üzere tüm kuvvet komutanları ve rütbelerine göre
askerler, 5 yıl boyunca, onlar 23 Nisan sabahı Anıtkabir'e gelmiyorlar,
böyle bir gelenek var, dolayısıyla oraya gelmediler diyemem. Birinci
Meclis'teki törene geldiler, saat 11.30'daki Meclis'teki tebrikleri
kabul törenine geldiler, öğleden sonra Meclis'teki özel gündeme
geldiler, akşam da resepsiyonlara katıldılar. Bütün videolar, bütün
televizyonlar, bütün ajans haberleri bunun şahididir."
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tebrik etmek istiyorum
Arınç, Hilmi Özkök ve Yaşar Büyükanıt olmak üzere iki genelkurmay
başkanı ve kuvvet komutanlarıyla çalıştığını ve pek çoğunun değiştiğini
dile getirerek, "Ama her biri, 'TBMM'ye saygımız var, bu saygımız
kurumsaldır, çünkü TBMM, millet iradesinin tecelli ettiği yerdir,
istiklal mücadelesi başaran kurumdur ve biz TBMM ordusu ismiyle bilinen
bir Türk Silahlı kuvvetleriyiz' demişlerdir. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni,
bu konuşmam münasebetiyle de tebrik etmek istiyorum. Hiçbir zaman
kişisel düşünceleri Meclis'e karşı saygı ve saygısızlık noktasına
getirmemişlerdir" ifadelerini kullandı.
Meclis'in saygınlığına gölge düşürdüler
Meclis başkanı seçildiğinde TSK mensuplarının ziyaretlerinin çok
kısa sürdüğünü söyleyenlerin olduğunu, bunu da doğal karşıladığını
vurgulayan Arınç, şunları kaydetti:
''27 Nisan günü o muhtıra dolayısıyla yaptığım eleştirilerde birinci
muhatabımız, dönemin cumhurbaşkanıdır. Çünkü 5 yıl boyunca sayın Ahmet
Necdet Sezer de Meclis'te yapılan hiçbir kutlamaya katılmamıştır.
Sabahları Anıtkabir'e gelmemiştir. Tebriğe zaten benden daha üst bir
noktada gelmesi gerekmez ama özel gündemli toplantıyla akşamki
resepsiyona da katılmamıştır. Sayın cumhurbaşkanımız 2007'den bu yana
bütün törenlere katılması gereken noktada katılmıştır. İkincisi de
Cumhuriyet Halk Partisi'nin parti olarak ve Baykal'ın şahsıyla ilgili
bir konudur. Beni protesto etmek adına Meclis'in saygınlığına gölge
düşürmüşler, ama hiçbir toplantıya da katılmamışlardır.