Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz. MarmaraYenikapı Ahsarla #etiket

31 Ekim 2014 Cuma

Başbakan Davutoğlu, çözüm sürecine ilişkin, Biz hükümet olarak umudumuzu da, kararlılığımızı da koruyoruz, sonuna kadar da koruyacağız 30 Ekim 2014 ANKARA

Umudumuzu da kararlılığımızı da koruyoruz

30 Ekim 2014 ANKARA

 

Başbakan Davutoğlu, "çözüm sürecine ilişkin, Biz hükümet olarak umudumuzu da, kararlılığımızı da koruyoruz, sonuna kadar da koruyacağız" dedi.

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, televizyonlarda yayınlanan "Yeni Türkiye Yolunda" konuşmasında, "Yeni Türkiye"yi inşa etme yolunda çıktıkları yolculuğun bir başka safhasında yeniden vatandaşlarla olmanın mutluluğunu yaşadığını ifade etti.

Ekim ayı içinde, "Yeni Türkiye"yi inşa etme yolculuğunda, kendilerine önemli mesafeler kazandıran birçok gelişme yaşadıklarını, bunları paylaşmak istediğini dile getiren Davutoğlu, bu ayın 14'ünde Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) Ana Hatları Boruları Alım Sözleşmelerini imzaladıklarını anımsattı.

Davutoğlu, enerji alanında ülke adına çok önem taşıyan yeni stratejik açılımlar yaptıklarını, "Enerjinin İpek Yolu" olarak isimlendirdikleri TANAP'ın da bu adımla birlikte, Türkiye ile Azerbaycan'ın el ele vererek, hayal olan bir projeyi gerçeğe dönüştürdüğüne vurgu yaparak, şunları kaydetti:

"Bu proje, hem Türkiye'nin enerji talebi açısından, hem de topraklarımızın Balkan ve Avrupa ülkelerine enerji aktaran bir coğrafyaya dönüşmesi açısından büyük bir TANAP ile Azerbaycan'dan çıkan gaz hatları, Gürcistan üzerinden Türkiye'ye toplam 16 milyar metreküplük gazın 6 milyar metreküpü Türkiye'de kalacak, kalan kısım buradan Avrupa'ya dağıtılacak. Toplam gaz miktarı daha sonra aşamalı olarak arttırılacak ve 2026 yılında 31 milyar metreküpe ulaşmış olacak. Maliyeti 7 milyar doları bulan bu projenin ilk etabı 2018'de, tamamı da inşallah 6 yıl içinde tamamlanacak."

Bir başka sevindirici noktanın da, söz konusu projede kullanılacak malzemenin yüzde 80'inin Türk firmaları tarafından üretilecek olması olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Biz 21. yüzyılın bir enerji yüzyılı olacağını öngörüyor ve TANAP'ın, ülkeleri birbirlerine yakınlaştıran bir barış projesi olacağına inanıyoruz. Bu barış projesi krizlerle anılan Kafkasya'ya bölgesel bir barış perspektifi getirecek ve bu perspektifi Anadolu üzerinden Balkanlara barış köprüsüyle bağlayacaktır" diye konuştu.

"4 şehrimizde tam 1 milyar Türk liralık yatırımı hayata geçirdik"

Başbakan Davutoğlu, bütün bakanlıklar, kurumlar, 81 vilayet ve sivil toplum kuruluşlarıyla sürekli istişare halinde olduklarına işaret ederek, bu ay içinde Malatya, Amasya, Kayseri ve Kahramanmaraş'ta vatandaşlarla bir araya geldiklerini ifade etti. 

"O güzel şehirlerimizin havasını soluduk, tazelendik, enerji dolduk ve Ankara'ya bütün bu şehirlerimizde çok büyük bir muhabbetle karşılandık, vatandaşlarımız bizi bağırlarına bastılar, kendilerine bir kez daha gönülden teşekkürlerimi sunuyorum" diye konuşan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"İnanın ne kadar zor süreçlerle, engellerle karşılaşırsak karşılaşalım sizin o sevginiz, heyecanınız bize büyük bir şevk ve hizmet aşkı veriyor. Bu ziyaretlerimizde toplam maliyeti 1 milyar TL'yi bulan tam 295 tesisi, yatırımı hayırlısıyla hizmete açtık, bunun mutluluğunu yaşadık. Dile kolay, sadece bu ay içinde ve sadece bu dört şehrimizde tam 1 milyar Türk liralık yatırımı hayata geçirdik. Elhamdülillah ülkemiz artık bu güce ulaştı."

"Terör çeteleri Kobani'yi bahane ederek şehirlerimizi yakıp yıktılar"

Davutoğlu, 6-7 Ekim'de, millet Kurban Bayramı'nın güzelliğini yaşarken, bazı şehirlerde de herkesi üzen çok acı hadiseler yaşadıklarını dile getirdi. 

"Birtakım vandallar, yüzlerini maskeyle kapatan bir takım terör çeteleri Kobani'yi bahane ederek şehirlerimizi yakıp yıktılar" ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sokaktaki insanlarımızı, polislerimizi yaraladılar, öldürdüler; kütüphaneleri, okulları, halk otobüslerini ateşe verdiler. Bütün bu terör eylemleriyle yapmak istedikleri, bu ülkede hakim olan kardeşlik iklimini ortadan kaldırmaktır. Kamu düzenini ortadan kaldırarak, çözüm sürecini baltalamaktır. Bölge insanının, çözüm süreciyle gelen ekonomik kalkınmadan ve huzur ortamından ümidini kesmesidir. Çünkü bu odaklar kandan, nefretten, düşmanlıktan besleniyorlar. Buradan bir kere daha kararlılıkla ifade ediyorum; hiç kimsenin birlik ve beraberliğimizi zayıflatmasına, kardeşliğimize halel getirmesine, huzurumuzu bozmasına izin vermeyeceğiz. Hiç kimsenin kamu düzenini bozmasına, vatandaşlarımızı rahatsız etmesine izin vermeyeceğiz. Şundan emin olun ki, 'Devlet nerede' diye soranlara, devletin Türkiye'nin her yerinde dimdik ayakta olduğunu da gösterecek güçteyiz."

"Çözüm süreci aynı kararlılıkla sürdürülecektir" 

"Hem çözüm süreci, hem bölgedeki kalkınma adımlarımız aynı kararlılıkla sürdürülecektir, bundan da kimsenin şüphesi olmasın" diyen Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bu olayların hemen akabinde gerekli talimatları verdim; onların her yıktığının yerine biz daha güzelini yapacağız. Biz yıkan değil yapan olacağız, inşa eden olacağız. Nitekim şu kısa süre içinde 41 milyon liralık yardımı vatandaşlarımıza ve gereken yerlere ulaştırdık. Diğer taraftan, bu ülkeye bu büyük zararları veren vandallar bilsin ki, yıktıkları her binanın, yaktıkları her yapının tazminatını kendilerine ödeteceğiz. Bu ülkenin tek bir karış toprağı, tek bir canı sahipsiz değildir, bu menfur cürümleri işleyenler adalete mutlaka hesap vereceklerdir."

Yeni Türkiye'nin, inşa edenlerin Türkiye'si olacağının altını çizen Davutoğlu, "Yeni Türkiye’yi eski Türkiye'ye döndürmek isteyenler kesinlikle bozguna uğrayacak ve tarihin çöplüğüne atılacaklar" ifadesini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, geçmişte terörle mücadele adı altında pek çok yol ve yöntemlerin denendiğini, bunlardan milletin içini serinletecek, kardeşi kardeşe düşüren bu kanlı döngüyü sona erdirecek bir netice çıkmadığına dikkati çekti.  Bunların bir kısmının şiddetin karşısına şiddeti çıkaran, suçu önlemek adına suç işlemeyi meşru gören anlayışların ürünü ve yanlış olduğunu ifade eden Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu yanlışlar yangını söndürmek yerine daha da büyüttü. Yıllarca kan aktı, maddi ve manevi bir çok bedeller ödedik. Maalesef, siyaset kurumu köklü çözümler geliştirmek yerine, sorunu asayiş tedbirlerine terk ederek, akan kanı seyretti. Allah’a şükür, bu anlayışlar artık geride kaldı. 2002’den başlayarak hükümetlerimiz, cesaretle bu sorunun üzerine gitmeye, kapsamlı çözümler geliştirmeye başladı. Siyaset kurumu, bu meseleyi uhdesine alarak kararlı ve cesur adımlar attı."

Çözüm sürecinin, Türkiye’nin geleceği, insanların huzuru ve esenliği için attıkları en önemli adımlardan biri olduğunu anlatan Davutoğlu, "Türkiye bu meseleyi çözdüğünde, bütün ağırlıklarından kurtulacak, adeta kanatlanacaktır. Huzurlu ve barış dolu bir ülke olarak bütün enerjisiyle atılım üstüne atılımlar gerçekleştirecektir. İnsanlarımızın acıları sona erecek, kanayan yaralar sarılacaktır" şeklinde konuştu.

"Umudumuzu da, kararlılığımızı da koruyoruz"

"Biz hükümet olarak umudumuzu da, kararlılığımızı da koruyoruz, sonuna kadar  da koruyacağız" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"İhtiyacımız olan; bu ortak akıl ve bu ortak vicdan temelinde bütün kesimlerin  aynı hassasiyetle bir araya gelmesidir.  Bu sürecin bir parçası olan herkes ve her kesim aynı hassasiyet ve sorumluluk ile hareket etmeye mecburdur. Herkes bu zorbalık kültürüyle, bu terörist zihniyetle, bu vandalizmle arasına net ve açık mesafeler koymalıdır."

"Özgürlük-güvenlik uyumunu gözetecek hassasiyet..."

Davutoğlu, güvenliği özgürlükleri kısıtlayan değil, teminat altına alan bir anlayışla ele aldıklarına işaret ederek, "Eğer bir ülkede sokaktaki masum insanların, gençlerin, çocukların, yaşlıların can güvenliği yoksa orada zaten özgürlüklerden söz edemezsiniz. Eğer bir grup silahlı, bombalı, örgütlü insan, bir diğer gruba karşı sırf kendisi gibi düşünmüyor ya da inanmıyor diye saldırıyorsa orada sadece terör vardır" dedi.

"Hiçbir endişeniz olmasın, hükümet olarak her adımımızı özgürlük-güvenlik  uyumunu gözetecek bir hassasiyetle atıyoruz" diyen Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bu çerçevede bildiğiniz gibi geçen haftaki grup toplantımızda Özgürlükleri  Koruma ve İç Güvenlik Reformu'nu ana hatlarıyla açıkladım. Bu konuda bir yanlış algıyı da düzeltmek isterim. Özgürlükleri Koruma ve İç Güvenlik Reformu, yaşanan son olayların neticesinde ortaya çıkmış bir konu değildir. Bu düzenlemeler uzunca bir zamandır planlanıyor, hazırlıkları sürdürülüyordu. Bunlar insanlarımızın çeşitli müşküllerini ortadan kaldıracak, demokrasiyi güçlendirecek çeşitli başlıklar altında toplanmış reformlardır, iyileştirmelerdir. Bu düzenlemelerin tamamı, esasen barışsever, hukuka saygılı vatandaşlarımızın özgürlük alanını genişletecek düzenlemelerdir. Buna karşılık suça azmedenlerin ve terör örgütlerinin suç işleme alanını da daraltacak düzenlemelerdir. Bunları, özgürlükleri teminat altına almak için, insanımıza saygımızın bir gereği olarak yapıyoruz. Hepimize acı veren bu menfur olayların bir daha yaşanmaması için elbette bazı tedbirler alacağız. Ancak suç işleme niyeti taşımayanlar için endişeye, telaşa kapılacak herhangi bir durum yoktur."

"Yargıya güvenin yüzde 100 olması gerekiyor"

Bu ay içinde gerçekleştirilen HSYK seçimlerine de değinen Başbakan Davutoğlu, "HSYK seçimlerinde iradelerini  sandığa yansıtan bütün hakim ve savcılarımızı da tebrik etmek istiyorum. Bu seçimlerle yargı sistemimizin ipotek altına alınamayacağı bir kere daha ortaya çıkmıştır. Ancak adalet varsa devlet vardır, adaletin olmadığı yerde devlet zaaf gösterir. Bu sebeple yargıya güvenin yüzde 100 olması gerekiyor.
Adaleti egemen kılmak için ne gerekiyorsa biz üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Davutoğlu, Türkiye'nin demokratikleşme yolunda son 12 yılda elde ettiği kazanımları asla kaybetmeyeceğini belirterek, bundan herkesin emin olmasını istedi. 

Hükümet olarak hak ve özgürlükleri sadece korumakta değil, genişletmekte de kararlı olduklarını vurgulayan Davutoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir, bu saatten sonra hiç kimse bu ülkeye bir hukuksuzluk dayatamaz, buna en önce biz karşı çıkarız" ifadesini kullandı.

"Şiddete dönüşen her türlü eylemi suç sayıyoruz"

Davutoğlu, bilgilendirmeyi bir görev bilerek, reform kapsamındaki yeni düzenlemeleri paylaşmak istediğini kaydederek, şöyle dedi:

"Bir kere daha gördük ki, bu zorbalıkları, bu zulümleri  yapanlar maskelerin ardına gizleniyorlar. Hak ve hürriyet arayışında olduğunu iddia eden kişilerin kimliklerini maske ile perdelemeye ne ihtiyacı olur? Bir insan böyle bir ortama maske takarak geliyorsa amacı açık bir şekilde suç işlemektir. Bundan böyle buna izin vermeyeceğiz, gösterilerde maske takmayı suç  kapsamına alıyoruz. Yeni düzenlemeyle molotofkokteylini de saldırı silahı kapsamına alıyor ve bu  konuda kanunlarımızdaki muğlaklığı kesin bir şekilde ortadan kaldırıyoruz. Molotofkokteyli ile bir yere yaklaşanlar, aynen ateşli silahla yaklaşmış gibi muamele görecekler."

"Eşkıyanın, vandalın, hırsızın eli serbest olacak, kendilerinden güvenliği temin etmelerini beklediğimiz kolluk güçlerimizin eli bağlı kalacak; bu kabul edilemez" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Yapmak istedikleri sokaklarda panik havası oluşturmaktır, buna asla izin vermeyeceğiz. Bunun adı ne özgürlüktür, ne hak arayışıdır. Amerika'da, Avrupa'da molotofkokteyli yıllardan beri kanunlarca patlayıcı madde olarak tanımlanıyor, kullanan kişilere yönelik müebbet hapse kadar varan cezalar veriliyor. Yeni düzenlemeyle şiddete dönüşen her türlü eylemi suç sayıyoruz. İzinli gösteri haklarını kullananlara müdahale eden, onlara saldırıda bulunan gruplar da güvenlik güçlerimizce engellenecektir. Gösteri alanına silahla girilmesine asla izin verilmeyecek, silahlı olduğu tespit edilenlere daha ağır cezalar uygulanacak. Toplumsal olaylarda verilen zararlar suçluya rücu edilerek kendisinden tahsil edilecek, bu konuda zaman aşımı süreleri de iki katına çıkarılacaktır."

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'de halen polisin gözaltına alma hakkı olmadığını, bu durumun emniyet birimlerinin olaylara müdahale etmesini zorlaştırdığını ifade ederek, "Bir ateş çemberinin ortasında, devlet otoritesinin zaafa uğradığı bölgemizde, çok şükür, bir istikrar adası olarak yükselen ülkemizin huzur ortamını korumak için emniyet birimlerimizin olaylara müdahale etme kabiliyetini arttırmak mecburiyetindeyiz" dedi.

"Kolluk gözetim mekanizmasını kuruyoruz"

Polisin bundan böyle toplumun huzurunu bozmaya yönelen kişileri 24 saat gözaltında tutabileceğini, daha sonra bu kişilerin savcılığa teslim edileceğini ve 4 gün içinde de hakim karşısına çıkartılacağını kaydeden Davutoğlu, "Bu düzenlemeler, birçok Avrupa ülkesinde zaten emniyet birimlerine verilen yetkileri içeriyor. Bu noktada, emniyet görevlilerimiz yanlış uygulamalara giderse ne olacak diye bir soru akla gelebilir. Bu reform paketi içinde onun da denetimini getiriyor ve kolluk gözetim mekanizmasını kuruyoruz" şeklinde konuştu.

Davutoğlu, istihbari dinlemeyle ilgili herhangi bir istismar olursa, bunu kademeli olarak önce kendi birimlerinin tetkik edeceğini, ardından İçişleri Bakanlığında daha sonra Başbakanlık Teftiş Kurulu'nda dosyaların inceleneceğini, her partinin temsil edildiği Meclis'teki 17 kişilik komisyon tarafından da konunun takibinin yapılacağının altını çizdi.

Yeni Türkiye'de, devletin halkının hizmetinde ve emrinde olacağını ifade eden Davutoğlu,  devletin amir, vatandaşın memur olduğu köhne yapıyı değiştirme yolundaki adımları kararlılıkla attıklarını anlattı. 

"Yeni Türkiye'de vatandaş amir, devlet o amire tabi memur durumunda olacaktır" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, derken biz aslında bunu söylüyoruz. Vatandaşımıza zorluk çıkarmayı değil, kolaylık göstermeyi ilke edinen bir
anlayışla hareket ediyoruz. Bu reform paketinin amaçlarından biri de gereksiz bürokrasiyi ortadan kaldırmak, yanlış uygulamaları doğrularıyla değiştirmektir. Bazı misallerle bunu açıklığa kavuşturayım. Bundan sonra isminden ya da soy isminden memnun olmayan vatandaşlarımız  artık mahkeme kapılarında çile çekmeyecekler. Nüfus İdaresine bir dilekçeyle başvuracak, Nüfus İdaresi de o şekilde kaydedecek, değişiklik yapılmış olacak. İnsanın hangi ismi kullanacağı kendisini ilgilendiren bir meseledir, buna ne devlet ne de bir başkası karışamaz. Bu konuda geçmişte insanlarımız çok sıkıntılar yaşadılar, en tabii hakları ellerinden alındı ama artık bu böyle olmayacak. Ehliyet ve pasaport almak için de mevcut durumda emniyete gidiliyordu, bu  işlemleri de artık Nüfus İşleri yapacak. Bunlar kimlik işlemleridir, sanki potansiyel suçlu gibi vatandaşlarımızın  Emniyet'e taşınması yanlıştır. Emniyet eğer bir suç varsa tabii ki bunun takibini yine yapacaktır. Vatandaşlarımızın, doğum, ölüm hallerinde, boşanma hallerinde kapı kapı dolaşarak işlem yapma derdi de artık sona eriyor. Vatandaşımız bu konularda e-Devlet ile bildirimini yapacak, kendi sevincini ya  da taziyesini yaşayacak, devlet kapısında bürokrasiyle boğuşmayacak."

 İş güvenliği yasası hazırlıklarına da değinen Başbakan Davutoğlu, "İnşallah, iş güvenliği yasasını da en kısa zamanda çıkarıyoruz, bu da yine bir  güvenlik meselesi, bir reform olarak gündemimizde" dedi.

Kişisel verilerin korunması için de yeni yasal düzenleme yapacaklarını bildiren Davutoğlu, hiç kimsenin, herhangi bir vatandaşın kişisel bilgilerini işleyip depolama hakkına sahip olamayacağını kaydetti. Davutoğlu, bunun kanunen, ahlaken ve inancımızca göre de yanlış bir davranış olduğunu ifade ederek, "Yeni düzenlemeyle, hiç kimse başkasının özel hayatıyla ilgili herhangi bir kişisel veriyi barındıramayacak, işleyemeyecek ve depolayamayacak" diye konuştu.

Uyuşturucuyla mücadele

Davutoğlu, bir diğer düzenlemelerinin de, uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili olduğunu söyledi. Daha önce defaatle zikrettiğini, uyuşturucuyla mücadeleyi nesil emniyeti bakımından son derece hayati bir mesele olarak gördüğünü dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Özellikle anne babalarımızı endişelendiren bu illetin, bu belanın önlenmesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Uyuşturucuyla mücadele suçlarını artıran, okul çevresinde işlendiğinde cezayı iki misline çıkaran bir düzenleme üzerinde çalışıyoruz. Uyuşturucu işi yapanlar, zehir tacirliği yapanlar bundan böyle bizden ve devletten terörist muamelesi görecekler. Kasım ayının sonunda ilk Uyuşturucuyla Mücadele Şurası'nı da toplayacağız. Bu Şura’da büyük belaya karşı alınacak önlemleri belirleyeceğiz, ben de inşallah bizzat bu şuraya katılarak bu sürece verdiğim önemi göstereceğim."

Davutoğlu, Türkiye’nin fiziki coğrafyasının bugünkü haritası ile sınırlı olabileceğini ama mana ve gönül coğrafyalarının üç kıtanın derinliklerine kadar ulaştığını vurguladı.

Mana ve gönül coğrafyalarının, bütün bir İslam alemine, yeryüzünde ne kadar mazlum insan varsa her birinin yüreğine kadar uzandığını ifade eden Davutoğlu, bu mana coğrafyasını anlamayanların Türkiye’yi de anlayamayacağını dile getirdi.

Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bu insanlık kadar büyük davaya inanmayan Türkiye’nin büyüklüğünü idrak edemez. Bizim kimsenin bir karış toprağında gözümüz asla yok; aksine her millet kendi ülkesinde, toprağında barış ve huzur içinde yaşasın istiyoruz. Ama bizim asırlar öncesine uzanan tarihimizden bugünlere kadar taşıdığımız bir  medeniyet mirasımız var. O mirasın bize yaşattığı dostluklar var, kardeşlikler var, akrabalıklar var. O mirasın bize öğrettiği bir insanlık şuuru var. Biz tarih boyunca zalimlere karşı kim olduğuna bakmaksızın mazlumların  yanında olmuş bir milletiz. Biz her dara düşenin sığınağı olmuş bir milletiz. Bundan da gurur duyuyoruz."

"Türkiye o eski büyüklüğüne adım adım geri dönüyor"

"Bakınız, yanı başımızda yangınlar var, sınırlarımızın hemen ötesinde bombalar patlıyor ama Türkiye yine dimdik ayakta" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Sadece dimdik ayakta değil, aynı zamanda bölgeye barış ve huzurun geri  dönmesi için de büyük çabalar gösteriyor. Yaraları sarmaya, acıları dindirmeye, çaresizlere çare olmaya çalışıyor. Türkiye böyle zor bir zamanda, zor bir coğrafyada, felaket tellalları ne derse desin, o eski büyüklüğüne adım adım geri dönüyor. O eski ihtişamına yeniden kavuşuyor. Ne mutlu bize ki bütün zorluklara rağmen istikrarını koruyan bir ülkeyiz."

"Türkiye ekonomisi büyümeye devam edecek"

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin bu yıl için büyüme oranının yüzde 3,3 seviyelerinde olacağını tahmin ettiklerine işaret ederek, şunları söyledi:

"Beklentimiz o ki, Türkiye ekonomisi önümüzdeki artan oranlarda büyümeye devam edecek. 2015 için yüzde 4, 2016 ve 2017 yılları için ise en az yüzde 5'lik büyüme öngörüyoruz. Bu tablo bugün için dünyanın gelişmiş ekonomilerinin ulaşamadığı bir başarıya işaret ediyor. Bakınız 2013 yılında yüzde 0,4 oranında daralan Avro Bölgesi’nin bu yıl en iyimser bir tahminle sadece yüzde 0,8 büyüyeceği öngörülüyor. Nispeten daha iyi durumda olan ABD ekonomisinin 2014 yılı büyüme oranı ise sadece yüzde 2,2 seviyesinde kalacak gibi görülüyor."

Yıl sonu enflasyon beklentilerinin de yüzde 9,4 civarında olduğunu kaydeden Davutoğlu, "Bu oranı 2015'te yüzde 6,3'e, 2016 ve 2017'de ise yüzde 5 seviyesine indirmeyi planlıyoruz" dedi.

 Kişi başına düşen milli gelirin ise yıl sonunda 10 bin 537 dolar, 2017 yılı sonunda ise 12 bin 229 dolar seviyelerinde olmasını beklediklerini dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halen Türkiye dünyanın satın alma gücü paritesine göre 16., milli gelire göre 17. büyük ekonomisi durumunda. Aynı zamanda Avrupa'nın da 6. büyük ekonomisi... Dünyadaki gelişmeleri dikkatle izliyoruz, küresel ekonomik risklerin elbette farkındayız ve hesabımızı da ona göre yapıyoruz. Ekonomimizin sağlıklı işlemeye devam etmesi için tedbir almamız gerekiyorsa, hiç popülizme düşmeden gerekli her türlü tedbiri alırız. Önümüzdeki dönemde bu alanda da ihtiyaç gördüğümüz önemli dönüşüm ve reformlara, iyileştirmelere gideceğiz, bunun da hazırlıklarını yapıyoruz. Kısa zamanda bunları kamuoyuna da açıklayabileceğimizi umuyorum."

"Dünyanın gönlü en zengin milletiyiz"

Kendisini en çok sevindiren ve çok duygulandıran bir bilgiyi de paylaşan Davutoğlu, "Geçtiğimiz günlerde açıklanan Küresel İnsani Yardım 2014 raporuna göre, Türkiye, Gayrisafi Milli Hasıla bazında en çok uluslararası insani yardım yapan ülke. Bu sıralamada geçen yıl 3. durumdaydık. Belki biz dünyanın en zengin ülkesi değiliz ama görülüyor ki gönlü en zengin milletiz, bununla da ne kadar gurur duysak aziz milletim azdır" dedi.

Alevi açılımı

Başbakan Davutoğlu, toplumsal barışın tesisi için çok hayırlı olacağına inandığı yeni bir açılımı duyurarak sözlerine son vermek istediğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Geçmiş hükümetlerimiz döneminde sizlerin de şahit olduğu üzere Alevi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını giderebilmek ve sıkıntılarına çareler bulabilmek için çalıştaylar yaptık. Bu çalışmalar neticesinde, yıllardır bir araya gelemeyen aktör ve kesimler bir araya geldi. Sorunlar enine boyuna tartışıldı, muhtemel çözüm formülleri geliştirildi, pek çok adım atıldı. Şimdi atacağımız yeni adımlarla bu süreci inşallah hayırlı neticelere bağlamanın hazırlığı içindeyiz. Bu çalışmaları yürüten bakan ve bürokratlarımızla birlikte detaylı biçimde görüştük, çalıştaylardan çıkan neticeleri bizzat dikkatlice inceledik. Bu konuda inşallah önümüzdeki dönemde somut adımlar da atacağız."

"Muharrem orucunu hep birlikte açacağız"

"Bu somut adımların bir öncü adımı olarak şu düşüncemizi hemen sizlerle paylaşmak istiyorum" diyen Davutoğlu, "İnşallah 8 Kasım tarihinde, yani muharrem ayının 13. günü Hacı Bektaş  Derneğinin Hacıbektaş'ta düzenlediği Aşure gününe bizzat katılmak arzusundayım. Tarihin en acı hadisesi olarak hepimizi kederlere gark eden Kerbela hadisesini ve Kerbela şehitlerinin aziz hatırasını inşallah Alevi dostlarımızla, canlarımızla birlikte yad edeceğiz. Muharrem orucunu hep birlikte açacağız ve Kerbela şehitleri anısına pişirilen Aşure'yi yine birlikte kaşıklayacağız. Bu buluşmanın heyecanını şimdiden bütün kalbimde hissettiğimi samimiyetle ifade etmek isterim" şeklinde konuştu.

"İnşallah kardeşliğimiz için çok hayırlı bir yeni dönemin kapısını da bu gönül beraberliği ile açma imkanı bulacağız" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aziz vatandaşlarım, cumartesi günü idrak ettiğimiz Hicri yılbaşının hayırlara  vesile olmasını temenni ediyorum. Başta Hz. Hüseyin olmak üzere Kerbela şehitlerimizi bir kere daha rahmetle anıyorum. 

 http://www.tccb.gov.tr/

Milletimizin büyük istiklal mücadelesinin eseri olan Cumhuriyetimizin 91. kuruluş  yılını ve Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyor, aziz şehitlerimize rahmet diliyorum. Yeni Türkiye Yolunda nice güzel adımları paylaşmak üzere yeniden buluşmak ümidiyle..."

 


 

Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz.