"duvarları yıkarız"
"O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR)
"duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni"
"Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe
"aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma
azsonra.blogspot.com
31 Ekim 2014 Cuma
Başbakan Davutoğlu, çözüm sürecine ilişkin, Biz hükümet olarak umudumuzu da, kararlılığımızı da koruyoruz, sonuna kadar da koruyacağız 30 Ekim 2014 ANKARA
Umudumuzu da kararlılığımızı da koruyoruz
30 Ekim 2014 ANKARA
Başbakan
Davutoğlu, "çözüm sürecine ilişkin, Biz hükümet olarak umudumuzu da,
kararlılığımızı da koruyoruz, sonuna kadar da koruyacağız" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, televizyonlarda yayınlanan "Yeni Türkiye
Yolunda" konuşmasında, "Yeni Türkiye"yi inşa etme yolunda çıktıkları
yolculuğun bir başka safhasında yeniden vatandaşlarla olmanın
mutluluğunu yaşadığını ifade etti.
Ekim ayı içinde, "Yeni
Türkiye"yi inşa etme yolculuğunda, kendilerine önemli
mesafeler kazandıran birçok gelişme yaşadıklarını, bunları paylaşmak
istediğini dile getiren Davutoğlu, bu ayın 14'ünde Trans Anadolu
Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) Ana Hatları Boruları
Alım Sözleşmelerini imzaladıklarını anımsattı.
Davutoğlu, enerji
alanında ülke adına çok önem taşıyan yeni stratejik açılımlar
yaptıklarını, "Enerjinin İpek Yolu" olarak isimlendirdikleri TANAP'ın da
bu adımla birlikte, Türkiye ile Azerbaycan'ın el ele vererek, hayal
olan bir projeyi gerçeğe dönüştürdüğüne vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Bu proje, hem Türkiye'nin enerji talebi açısından, hem de
topraklarımızın Balkan ve Avrupa ülkelerine enerji aktaran bir
coğrafyaya dönüşmesi açısından büyük bir TANAP ile Azerbaycan'dan çıkan
gaz hatları, Gürcistan üzerinden Türkiye'ye toplam 16 milyar metreküplük
gazın 6 milyar metreküpü Türkiye'de kalacak, kalan kısım buradan
Avrupa'ya dağıtılacak. Toplam gaz miktarı daha sonra aşamalı olarak
arttırılacak ve 2026 yılında 31 milyar metreküpe ulaşmış
olacak. Maliyeti 7 milyar doları bulan bu projenin ilk etabı 2018'de,
tamamı da inşallah 6 yıl içinde tamamlanacak."
Bir başka
sevindirici noktanın da, söz konusu projede kullanılacak malzemenin
yüzde 80'inin Türk firmaları tarafından üretilecek olması olduğuna
dikkati çeken Davutoğlu, "Biz 21. yüzyılın bir enerji yüzyılı olacağını
öngörüyor ve TANAP'ın, ülkeleri birbirlerine yakınlaştıran bir barış
projesi olacağına inanıyoruz. Bu barış projesi krizlerle anılan
Kafkasya'ya bölgesel bir barış perspektifi getirecek ve bu
perspektifi Anadolu üzerinden Balkanlara barış köprüsüyle bağlayacaktır"
diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, bütün bakanlıklar, kurumlar, 81 vilayet ve sivil
toplum kuruluşlarıyla sürekli istişare halinde olduklarına işaret
ederek, bu ay içinde Malatya, Amasya, Kayseri ve Kahramanmaraş'ta
vatandaşlarla bir araya geldiklerini ifade etti.
"O güzel
şehirlerimizin havasını soluduk, tazelendik, enerji dolduk ve Ankara'ya
bütün bu şehirlerimizde çok büyük bir muhabbetle karşılandık,
vatandaşlarımız bizi bağırlarına bastılar, kendilerine bir kez daha
gönülden teşekkürlerimi sunuyorum" diye konuşan Davutoğlu, şöyle devam
etti:
"İnanın ne kadar zor süreçlerle, engellerle karşılaşırsak
karşılaşalım sizin o sevginiz, heyecanınız bize büyük bir şevk ve hizmet
aşkı veriyor. Bu ziyaretlerimizde toplam maliyeti 1 milyar TL'yi bulan
tam 295 tesisi, yatırımı hayırlısıyla hizmete açtık, bunun mutluluğunu
yaşadık. Dile kolay, sadece bu ay içinde ve sadece bu dört şehrimizde
tam 1 milyar Türk liralık yatırımı hayata geçirdik. Elhamdülillah
ülkemiz artık bu güce ulaştı."
"Terör çeteleri Kobani'yi bahane ederek şehirlerimizi yakıp yıktılar"
Davutoğlu, 6-7 Ekim'de, millet Kurban Bayramı'nın güzelliğini
yaşarken, bazı şehirlerde de herkesi üzen çok acı hadiseler
yaşadıklarını dile getirdi.
"Birtakım vandallar, yüzlerini
maskeyle kapatan bir takım terör çeteleri Kobani'yi bahane ederek
şehirlerimizi yakıp yıktılar" ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Sokaktaki insanlarımızı, polislerimizi
yaraladılar, öldürdüler; kütüphaneleri, okulları, halk otobüslerini
ateşe verdiler. Bütün bu terör eylemleriyle yapmak istedikleri, bu
ülkede hakim olan kardeşlik iklimini ortadan kaldırmaktır. Kamu düzenini
ortadan kaldırarak, çözüm sürecini baltalamaktır. Bölge insanının,
çözüm süreciyle gelen ekonomik kalkınmadan ve huzur ortamından ümidini
kesmesidir. Çünkü bu odaklar kandan, nefretten, düşmanlıktan
besleniyorlar. Buradan bir kere daha kararlılıkla ifade ediyorum; hiç
kimsenin birlik ve beraberliğimizi zayıflatmasına, kardeşliğimize halel
getirmesine, huzurumuzu bozmasına izin vermeyeceğiz. Hiç kimsenin kamu
düzenini bozmasına, vatandaşlarımızı rahatsız etmesine izin
vermeyeceğiz. Şundan emin olun ki, 'Devlet nerede' diye soranlara,
devletin Türkiye'nin her yerinde dimdik ayakta olduğunu da gösterecek
güçteyiz."
"Çözüm süreci aynı kararlılıkla sürdürülecektir"
"Hem çözüm süreci, hem bölgedeki kalkınma adımlarımız aynı
kararlılıkla sürdürülecektir, bundan da kimsenin şüphesi olmasın" diyen
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Bu olayların hemen akabinde gerekli
talimatları verdim; onların her yıktığının yerine biz daha güzelini
yapacağız. Biz yıkan değil yapan olacağız, inşa eden olacağız. Nitekim
şu kısa süre içinde 41 milyon liralık yardımı vatandaşlarımıza
ve gereken yerlere ulaştırdık. Diğer taraftan, bu ülkeye bu büyük
zararları veren vandallar bilsin ki, yıktıkları her binanın, yaktıkları
her yapının tazminatını kendilerine ödeteceğiz. Bu ülkenin tek bir karış
toprağı, tek bir canı sahipsiz değildir, bu menfur cürümleri işleyenler
adalete mutlaka hesap vereceklerdir."
Yeni Türkiye'nin, inşa
edenlerin Türkiye'si olacağının altını çizen Davutoğlu, "Yeni Türkiye’yi
eski Türkiye'ye döndürmek isteyenler kesinlikle bozguna uğrayacak ve
tarihin çöplüğüne atılacaklar" ifadesini kullandı.
Başbakan
Davutoğlu, geçmişte terörle mücadele adı altında pek çok yol ve
yöntemlerin denendiğini, bunlardan milletin içini serinletecek, kardeşi
kardeşe düşüren bu kanlı döngüyü sona erdirecek bir netice çıkmadığına
dikkati çekti. Bunların bir kısmının şiddetin karşısına şiddeti
çıkaran, suçu önlemek adına suç işlemeyi meşru gören anlayışların
ürünü ve yanlış olduğunu ifade eden Davutoğlu, sözlerine şöyle devam
etti:
"Bu yanlışlar yangını söndürmek yerine daha da büyüttü.
Yıllarca kan aktı, maddi ve manevi bir çok bedeller ödedik. Maalesef,
siyaset kurumu köklü çözümler geliştirmek yerine, sorunu
asayiş tedbirlerine terk ederek, akan kanı seyretti. Allah’a şükür, bu
anlayışlar artık geride kaldı. 2002’den başlayarak hükümetlerimiz,
cesaretle bu sorunun üzerine gitmeye, kapsamlı çözümler geliştirmeye
başladı. Siyaset kurumu, bu meseleyi uhdesine alarak kararlı ve cesur
adımlar attı."
Çözüm sürecinin, Türkiye’nin geleceği, insanların
huzuru ve esenliği için attıkları en önemli adımlardan biri olduğunu
anlatan Davutoğlu, "Türkiye bu meseleyi çözdüğünde, bütün
ağırlıklarından kurtulacak, adeta kanatlanacaktır. Huzurlu ve barış dolu
bir ülke olarak bütün enerjisiyle atılım üstüne
atılımlar gerçekleştirecektir. İnsanlarımızın acıları sona erecek,
kanayan yaralar sarılacaktır" şeklinde konuştu.
"Umudumuzu da, kararlılığımızı da koruyoruz"
"Biz hükümet olarak umudumuzu da, kararlılığımızı da koruyoruz, sonuna
kadar da koruyacağız" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"İhtiyacımız olan; bu ortak akıl ve bu ortak vicdan temelinde bütün
kesimlerin aynı hassasiyetle bir araya gelmesidir. Bu sürecin bir
parçası olan herkes ve her kesim aynı hassasiyet ve sorumluluk ile
hareket etmeye mecburdur. Herkes bu zorbalık kültürüyle, bu terörist
zihniyetle, bu vandalizmle arasına net ve açık mesafeler koymalıdır."
Davutoğlu, güvenliği özgürlükleri kısıtlayan değil, teminat altına alan
bir anlayışla ele aldıklarına işaret ederek, "Eğer bir ülkede sokaktaki
masum insanların, gençlerin, çocukların, yaşlıların can güvenliği yoksa
orada zaten özgürlüklerden söz edemezsiniz. Eğer bir grup silahlı,
bombalı, örgütlü insan, bir diğer gruba karşı sırf kendisi
gibi düşünmüyor ya da inanmıyor diye saldırıyorsa orada sadece terör
vardır" dedi.
"Hiçbir endişeniz olmasın, hükümet olarak her
adımımızı özgürlük-güvenlik uyumunu gözetecek bir hassasiyetle
atıyoruz" diyen Davutoğlu, şunları söyledi:
"Bu çerçevede
bildiğiniz gibi geçen haftaki grup toplantımızda Özgürlükleri Koruma ve
İç Güvenlik Reformu'nu ana hatlarıyla açıkladım. Bu konuda bir yanlış
algıyı da düzeltmek isterim. Özgürlükleri Koruma ve İç Güvenlik Reformu,
yaşanan son olayların neticesinde ortaya çıkmış bir konu değildir. Bu
düzenlemeler uzunca bir zamandır planlanıyor, hazırlıkları
sürdürülüyordu. Bunlar insanlarımızın çeşitli müşküllerini ortadan
kaldıracak, demokrasiyi güçlendirecek çeşitli başlıklar altında
toplanmış reformlardır, iyileştirmelerdir. Bu düzenlemelerin tamamı,
esasen barışsever, hukuka saygılı vatandaşlarımızın özgürlük alanını
genişletecek düzenlemelerdir. Buna karşılık suça azmedenlerin ve terör
örgütlerinin suç işleme alanını da daraltacak düzenlemelerdir. Bunları,
özgürlükleri teminat altına almak için, insanımıza saygımızın bir
gereği olarak yapıyoruz. Hepimize acı veren bu menfur olayların bir daha
yaşanmaması için elbette bazı tedbirler alacağız. Ancak suç işleme
niyeti taşımayanlar için endişeye, telaşa kapılacak herhangi bir durum
yoktur."
"Yargıya güvenin yüzde 100 olması gerekiyor"
Bu ay içinde gerçekleştirilen HSYK seçimlerine de değinen Başbakan
Davutoğlu, "HSYK seçimlerinde iradelerini sandığa yansıtan bütün hakim
ve savcılarımızı da tebrik etmek istiyorum. Bu seçimlerle yargı
sistemimizin ipotek altına alınamayacağı bir kere daha ortaya
çıkmıştır. Ancak adalet varsa devlet vardır, adaletin olmadığı yerde
devlet zaaf gösterir. Bu sebeple yargıya güvenin yüzde 100 olması
gerekiyor. Adaleti egemen kılmak için ne gerekiyorsa biz üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Davutoğlu, Türkiye'nin demokratikleşme yolunda son 12 yılda elde ettiği
kazanımları asla kaybetmeyeceğini belirterek, bundan herkesin emin
olmasını istedi.
Hükümet olarak hak ve özgürlükleri sadece
korumakta değil, genişletmekte de kararlı olduklarını vurgulayan
Davutoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir, bu saatten sonra
hiç kimse bu ülkeye bir hukuksuzluk dayatamaz, buna en önce biz karşı
çıkarız" ifadesini kullandı.
"Şiddete dönüşen her türlü eylemi suç sayıyoruz"
Davutoğlu, bilgilendirmeyi bir görev bilerek, reform kapsamındaki yeni
düzenlemeleri paylaşmak istediğini kaydederek, şöyle dedi:
"Bir
kere daha gördük ki, bu zorbalıkları, bu zulümleri yapanlar maskelerin
ardına gizleniyorlar. Hak ve hürriyet arayışında olduğunu iddia eden
kişilerin kimliklerini maske ile perdelemeye ne ihtiyacı olur? Bir insan
böyle bir ortama maske takarak geliyorsa amacı açık bir şekilde
suç işlemektir. Bundan böyle buna izin vermeyeceğiz, gösterilerde maske
takmayı suç kapsamına alıyoruz. Yeni düzenlemeyle molotofkokteylini de
saldırı silahı kapsamına alıyor ve bu konuda kanunlarımızdaki
muğlaklığı kesin bir şekilde ortadan kaldırıyoruz. Molotofkokteyli ile
bir yere yaklaşanlar, aynen ateşli silahla yaklaşmış gibi muamele
görecekler."
"Eşkıyanın, vandalın, hırsızın eli serbest olacak,
kendilerinden güvenliği temin etmelerini beklediğimiz kolluk
güçlerimizin eli bağlı kalacak; bu kabul edilemez" diyen Davutoğlu,
şöyle devam etti:
"Yapmak istedikleri sokaklarda panik havası
oluşturmaktır, buna asla izin vermeyeceğiz. Bunun adı ne özgürlüktür, ne
hak arayışıdır. Amerika'da, Avrupa'da molotofkokteyli yıllardan beri
kanunlarca patlayıcı madde olarak tanımlanıyor, kullanan kişilere
yönelik müebbet hapse kadar varan cezalar veriliyor. Yeni düzenlemeyle
şiddete dönüşen her türlü eylemi suç sayıyoruz. İzinli gösteri haklarını
kullananlara müdahale eden, onlara saldırıda bulunan gruplar da
güvenlik güçlerimizce engellenecektir. Gösteri alanına silahla
girilmesine asla izin verilmeyecek, silahlı olduğu tespit edilenlere
daha ağır cezalar uygulanacak. Toplumsal olaylarda verilen zararlar
suçluya rücu edilerek kendisinden tahsil edilecek, bu konuda zaman aşımı
süreleri de iki katına çıkarılacaktır."
Başbakan Davutoğlu,
Türkiye'de halen polisin gözaltına alma hakkı olmadığını, bu durumun
emniyet birimlerinin olaylara müdahale etmesini zorlaştırdığını ifade
ederek, "Bir ateş çemberinin ortasında, devlet otoritesinin zaafa
uğradığı bölgemizde, çok şükür, bir istikrar adası olarak yükselen
ülkemizin huzur ortamını korumak için emniyet birimlerimizin olaylara
müdahale etme kabiliyetini arttırmak mecburiyetindeyiz" dedi.
"Kolluk gözetim mekanizmasını kuruyoruz"
Polisin bundan böyle toplumun huzurunu bozmaya yönelen kişileri 24
saat gözaltında tutabileceğini, daha sonra bu kişilerin savcılığa teslim
edileceğini ve 4 gün içinde de hakim karşısına çıkartılacağını kaydeden
Davutoğlu, "Bu düzenlemeler, birçok Avrupa ülkesinde zaten emniyet
birimlerine verilen yetkileri içeriyor. Bu noktada, emniyet
görevlilerimiz yanlış uygulamalara giderse ne olacak diye bir soru akla
gelebilir. Bu reform paketi içinde onun da denetimini getiriyor ve
kolluk gözetim mekanizmasını kuruyoruz" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, istihbari dinlemeyle ilgili herhangi bir istismar olursa,
bunu kademeli olarak önce kendi birimlerinin tetkik edeceğini, ardından
İçişleri Bakanlığında daha sonra Başbakanlık Teftiş
Kurulu'nda dosyaların inceleneceğini, her partinin temsil edildiği
Meclis'teki 17 kişilik komisyon tarafından da konunun takibinin
yapılacağının altını çizdi.
Yeni Türkiye'de, devletin halkının
hizmetinde ve emrinde olacağını ifade eden Davutoğlu, devletin amir,
vatandaşın memur olduğu köhne yapıyı değiştirme yolundaki adımları
kararlılıkla attıklarını anlattı.
"Yeni Türkiye'de vatandaş amir, devlet o amire tabi memur durumunda olacaktır" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, derken biz aslında bunu
söylüyoruz. Vatandaşımıza zorluk çıkarmayı değil, kolaylık göstermeyi
ilke edinen bir anlayışla hareket ediyoruz. Bu reform paketinin
amaçlarından biri de gereksiz bürokrasiyi ortadan kaldırmak, yanlış
uygulamaları doğrularıyla değiştirmektir. Bazı misallerle bunu açıklığa
kavuşturayım. Bundan sonra isminden ya da soy isminden memnun olmayan
vatandaşlarımız artık mahkeme kapılarında çile çekmeyecekler. Nüfus
İdaresine bir dilekçeyle başvuracak, Nüfus İdaresi de o
şekilde kaydedecek, değişiklik yapılmış olacak. İnsanın hangi ismi
kullanacağı kendisini ilgilendiren bir meseledir, buna ne devlet ne de
bir başkası karışamaz. Bu konuda geçmişte insanlarımız çok sıkıntılar
yaşadılar, en tabii hakları ellerinden alındı ama artık bu böyle
olmayacak. Ehliyet ve pasaport almak için de mevcut durumda emniyete
gidiliyordu, bu işlemleri de artık Nüfus İşleri yapacak. Bunlar kimlik
işlemleridir, sanki potansiyel suçlu gibi vatandaşlarımızın Emniyet'e
taşınması yanlıştır. Emniyet eğer bir suç varsa tabii ki bunun takibini
yine yapacaktır. Vatandaşlarımızın, doğum, ölüm hallerinde, boşanma
hallerinde kapı kapı dolaşarak işlem yapma derdi de artık sona
eriyor. Vatandaşımız bu konularda e-Devlet ile bildirimini yapacak,
kendi sevincini ya da taziyesini yaşayacak, devlet kapısında
bürokrasiyle boğuşmayacak."
İş güvenliği yasası hazırlıklarına
da değinen Başbakan Davutoğlu, "İnşallah, iş güvenliği yasasını da en
kısa zamanda çıkarıyoruz, bu da yine bir güvenlik meselesi, bir reform
olarak gündemimizde" dedi.
Kişisel verilerin korunması için de
yeni yasal düzenleme yapacaklarını bildiren Davutoğlu, hiç kimsenin,
herhangi bir vatandaşın kişisel bilgilerini işleyip depolama hakkına
sahip olamayacağını kaydetti. Davutoğlu, bunun kanunen, ahlaken
ve inancımızca göre de yanlış bir davranış olduğunu ifade ederek, "Yeni
düzenlemeyle, hiç kimse başkasının özel hayatıyla ilgili herhangi bir
kişisel veriyi barındıramayacak, işleyemeyecek ve depolayamayacak" diye
konuştu.
Uyuşturucuyla mücadele
Davutoğlu, bir diğer düzenlemelerinin de, uyuşturucuyla mücadeleyle
ilgili olduğunu söyledi. Daha önce defaatle zikrettiğini, uyuşturucuyla
mücadeleyi nesil emniyeti bakımından son derece hayati bir mesele olarak
gördüğünü dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Özellikle
anne babalarımızı endişelendiren bu illetin, bu belanın önlenmesi
için ne gerekiyorsa yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Uyuşturucuyla
mücadele suçlarını artıran, okul çevresinde işlendiğinde cezayı iki
misline çıkaran bir düzenleme üzerinde çalışıyoruz. Uyuşturucu işi
yapanlar, zehir tacirliği yapanlar bundan böyle bizden ve devletten
terörist muamelesi görecekler. Kasım ayının sonunda ilk Uyuşturucuyla
Mücadele Şurası'nı da toplayacağız. Bu Şura’da büyük belaya karşı
alınacak önlemleri belirleyeceğiz, ben de inşallah bizzat bu şuraya
katılarak bu sürece verdiğim önemi göstereceğim."
Davutoğlu,
Türkiye’nin fiziki coğrafyasının bugünkü haritası ile sınırlı
olabileceğini ama mana ve gönül coğrafyalarının üç kıtanın
derinliklerine kadar ulaştığını vurguladı.
Mana ve gönül
coğrafyalarının, bütün bir İslam alemine, yeryüzünde ne kadar mazlum
insan varsa her birinin yüreğine kadar uzandığını ifade eden Davutoğlu, bu mana coğrafyasını anlamayanların Türkiye’yi de anlayamayacağını dile getirdi.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bu insanlık kadar büyük davaya inanmayan Türkiye’nin büyüklüğünü
idrak edemez. Bizim kimsenin bir karış toprağında gözümüz asla yok;
aksine her millet kendi ülkesinde, toprağında barış ve huzur içinde
yaşasın istiyoruz. Ama bizim asırlar öncesine uzanan tarihimizden
bugünlere kadar taşıdığımız bir medeniyet mirasımız var. O mirasın bize
yaşattığı dostluklar var, kardeşlikler var, akrabalıklar var. O mirasın
bize öğrettiği bir insanlık şuuru var. Biz tarih boyunca zalimlere
karşı kim olduğuna bakmaksızın mazlumların yanında olmuş bir
milletiz. Biz her dara düşenin sığınağı olmuş bir milletiz. Bundan da
gurur duyuyoruz."
"Türkiye o eski büyüklüğüne adım adım geri dönüyor"
"Bakınız, yanı başımızda yangınlar var, sınırlarımızın hemen ötesinde bombalar patlıyor ama Türkiye yine dimdik ayakta" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Sadece dimdik ayakta değil, aynı zamanda bölgeye barış ve huzurun geri
dönmesi için de büyük çabalar gösteriyor. Yaraları sarmaya, acıları
dindirmeye, çaresizlere çare olmaya çalışıyor. Türkiye böyle zor bir
zamanda, zor bir coğrafyada, felaket tellalları ne derse desin, o eski
büyüklüğüne adım adım geri dönüyor. O eski ihtişamına yeniden
kavuşuyor. Ne mutlu bize ki bütün zorluklara rağmen istikrarını koruyan
bir ülkeyiz."
"Türkiye ekonomisi büyümeye devam edecek"
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin bu yıl için büyüme oranının yüzde 3,3 seviyelerinde olacağını tahmin ettiklerine işaret ederek, şunları söyledi:
"Beklentimiz o ki, Türkiye ekonomisi önümüzdeki artan oranlarda
büyümeye devam edecek. 2015 için yüzde 4, 2016 ve 2017 yılları için ise
en az yüzde 5'lik büyüme
öngörüyoruz. Bu tablo bugün için dünyanın gelişmiş ekonomilerinin
ulaşamadığı bir başarıya işaret ediyor. Bakınız 2013 yılında yüzde 0,4 oranında daralan Avro Bölgesi’nin bu yıl en iyimser bir tahminle sadece yüzde 0,8 büyüyeceği öngörülüyor. Nispeten daha iyi durumda olan ABD ekonomisinin 2014 yılı büyüme oranı ise sadece yüzde 2,2 seviyesinde kalacak gibi görülüyor."
Yıl sonu enflasyon beklentilerinin de yüzde 9,4 civarında olduğunu kaydeden Davutoğlu, "Bu oranı 2015'te yüzde 6,3'e, 2016 ve 2017'de ise yüzde 5 seviyesine indirmeyi planlıyoruz" dedi.
Kişi başına düşen milli gelirin ise yıl sonunda 10 bin 537 dolar, 2017
yılı sonunda ise 12 bin 229 dolar seviyelerinde olmasını beklediklerini
dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Halen Türkiye dünyanın satın alma gücü paritesine göre 16., milli
gelire göre 17. büyük ekonomisi durumunda. Aynı zamanda Avrupa'nın da 6.
büyük ekonomisi... Dünyadaki gelişmeleri dikkatle izliyoruz, küresel
ekonomik risklerin elbette farkındayız ve hesabımızı da ona göre
yapıyoruz. Ekonomimizin sağlıklı işlemeye devam etmesi için tedbir
almamız gerekiyorsa, hiç popülizme düşmeden gerekli her türlü tedbiri
alırız. Önümüzdeki dönemde bu alanda da ihtiyaç gördüğümüz önemli
dönüşüm ve reformlara, iyileştirmelere gideceğiz, bunun da
hazırlıklarını yapıyoruz. Kısa zamanda bunları kamuoyuna da
açıklayabileceğimizi umuyorum."
"Dünyanın gönlü en zengin milletiyiz"
Kendisini en çok sevindiren ve çok duygulandıran bir bilgiyi de paylaşan Davutoğlu,
"Geçtiğimiz günlerde açıklanan Küresel İnsani Yardım 2014 raporuna
göre, Türkiye, Gayrisafi Milli Hasıla bazında en çok uluslararası insani
yardım yapan ülke. Bu sıralamada geçen yıl 3. durumdaydık. Belki biz
dünyanın en zengin ülkesi değiliz ama görülüyor ki gönlü en
zengin milletiz, bununla da ne kadar gurur duysak aziz milletim azdır"
dedi.
Alevi açılımı
Başbakan Davutoğlu,
toplumsal barışın tesisi için çok hayırlı olacağına inandığı yeni bir
açılımı duyurarak sözlerine son vermek istediğini ifade ederek, şunları
söyledi:
"Geçmiş hükümetlerimiz döneminde
sizlerin de şahit olduğu üzere Alevi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını
giderebilmek ve sıkıntılarına çareler bulabilmek için çalıştaylar
yaptık. Bu çalışmalar neticesinde, yıllardır bir araya gelemeyen aktör
ve kesimler bir araya geldi. Sorunlar enine boyuna tartışıldı, muhtemel
çözüm formülleri geliştirildi, pek çok adım atıldı. Şimdi atacağımız
yeni adımlarla bu süreci inşallah hayırlı neticelere
bağlamanın hazırlığı içindeyiz. Bu çalışmaları yürüten bakan ve
bürokratlarımızla birlikte detaylı biçimde görüştük, çalıştaylardan
çıkan neticeleri bizzat dikkatlice inceledik. Bu konuda inşallah
önümüzdeki dönemde somut adımlar da atacağız."
"Muharrem orucunu hep birlikte açacağız"
"Bu somut adımların bir öncü adımı olarak şu düşüncemizi hemen sizlerle paylaşmak istiyorum" diyen Davutoğlu,
"İnşallah 8 Kasım tarihinde, yani muharrem ayının 13. günü Hacı Bektaş
Derneğinin Hacıbektaş'ta düzenlediği Aşure gününe bizzat katılmak
arzusundayım. Tarihin en acı hadisesi olarak hepimizi kederlere gark
eden Kerbela hadisesini ve Kerbela şehitlerinin
aziz hatırasını inşallah Alevi dostlarımızla, canlarımızla birlikte yad
edeceğiz. Muharrem orucunu hep birlikte açacağız ve Kerbela şehitleri anısına pişirilen Aşure'yi yine birlikte kaşıklayacağız. Bu buluşmanın heyecanını şimdiden bütün kalbimde hissettiğimi samimiyetle ifade etmek isterim" şeklinde konuştu.
"İnşallah kardeşliğimiz için çok hayırlı bir yeni dönemin kapısını da bu gönül beraberliği ile açma imkanı bulacağız" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aziz vatandaşlarım, cumartesi günü idrak ettiğimiz Hicri yılbaşının
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Başta Hz. Hüseyin olmak
üzere Kerbela şehitlerimizi
bir kere daha rahmetle anıyorum.
Milletimizin büyük istiklal
mücadelesinin eseri olan Cumhuriyetimizin 91. kuruluş yılını ve
Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyor, aziz
şehitlerimize rahmet diliyorum. Yeni Türkiye Yolunda nice güzel adımları
paylaşmak üzere yeniden buluşmak ümidiyle..."