"Bilge Kral" kabri başında anıldı.
Bosna
Hersek'in ilk devlet başkanı merhum Aliya İzzetbegoviç, ölümünün 11.
yıl dönümünde Saraybosna'daki Kovaçi Şehitlik Mezarlığı'ndaki kabri
başında düzenlenen törenle anıldı.
Bosna Hersek'in ilk devlet başkanı merhum Aliya İzzetbegoviç, ölümünün
11. yıl dönümünde başkent Saraybosna'daki Kovaçi Şehitlik Mezarlığı'nda
bulunan kabri başında düzenlenen törenle anıldı.
Bosna Hersek'e
bağımsızlık yolunda liderlik eden ve derin bilgi birikimi nedeniyle
''Bilge Kral'' olarak anılan İzzetbegoviç'in mezarı başındaki törene,
İzzetbegoviç'in 1990 yılında kurduğu Demokrat Eylem Partisi (SDA) Genel
Başkan Yardımcısı Şefik Caferoviç, Türkiye'nin Saraybosna Büyükelçisi
Cihad Erginay, İran'ın Saraybosna Büyükelçisi Seyed Huseyin Racabi, SDA
yetkilileri, Türkiye'den gelen vatandaşlar, öğrenciler ve çok
sayıda Saraybosnalı katıldı.
Aliya İzzetbegoviç'in mezarı
başında dua edildiği ve çiçek bırakıldığı törende konuşan SDA Genel
Başkan Yardımcısı Şefik Caferoviç, ''Bilge Kral'' Boşnaklar için sadece
bir lider değil, bir örnek ve bir eğitmen olduğunu söyledi.
Caferoviç, ''Aliya, kaderimizin bellirlendiği Boşnak milletinin hayata
kalma mücadelesini verdiği dönemdeki liderimizdi. Bilge adam,
yardımsever, cesur ve korkmaz bir mücadeleciydi. Bosna Hersek'e yönelik
sürdürülen en yoğun saldırılar esnasında bile demokrasi yanlısıydı. Bu
unsurlardan dolayı hem Doğu hem de Batı Aliya'ya saygı duyardı'' diye
konuştu.
Aliya İzzetbegoviç'in Bosna Hersek'in yanı sıra
Türkiye'de de çok sevildiğini anımsatan Caferoviç, ''Aliya'ya Türkiye'de
'Bilge Kral' diyorlar. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
Aliya'nın misyonunu, insan onuru ve inanılmaz cesaret misyonu olarak
nitelendiriyor. İşte böylesi değerli unsurlar, Aliya'nın tarihin içinde
bırtaktığı önemli izinin göstergesidir'' ifadesini kullandı.
Saraybosna'ya tatil için gelen Bursalı Nazmiye Yedikardeş, Aliya'nın
ölüm yıldönümünde mezarını ziyaret etmenin çok anlamlı olduğunu
belirterek, ''Aliya, ölüm yıldönümünde Bursa'da da anılacak fakat burada
bulunmak, mezarı başında bulunmak çok farklı duygular uyandırıyor''
dedi.
Aliya İzzetbegoviç
Bosna-Hersek'in kuzeybatısındaki Bosanski Şamats şehrinde 1925'te
dünyaya gelen ve babaannesi Üsküdarlı bir Türk olan Aliya İzzetbegoviç,
II. Dünya Savaşı boyunca faşist ve çetnik ideolojiye, daha sonra ise
komünist ideoloji ve uygulamalarına karşı çıkarak Mladi Müslümani (Genç
Müslümanlar) isimli, kolej ve üniversite öğrencilerinden oluşan, Bosnalı
Müslümanları İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan soykırımdan kurtarma
amacını taşıyan teşkilatın kurucusu oldu.
Halkı için verdiği
mücadele sırasında tutuklanan ve hapis hayatını zor koşullarda sürdüren
İzzetbegoviç, 1988 yılının sonunda Yugoslavya hükümetinin "sözlü
muhalefet sebebiyle cezalandırılanlara tanınan aftan" yararlanarak
serbest kaldı.
''Bilge Kral'', Bosnalı Müslümanların silahsız
bir şekilde savaşla yüzleştikleri İkinci Dünya Savaşı'nda tecrübe edilen
durumun tekrarını önlemek için 27 Mart 1990'da bugün de politik
yaşamını sürdüren Demokratik Eylem Partisi'ni (SDA) kurdu. Bosna'da
1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşta da halkına önderlik etti.
Bosna-Hersek halkı, Aliya İzzetbegoviç
önderliğinde 21 Kasım 1995 tarihinde imzalanan Dayton Antlaşması ile
bağımsız devleti devam ettirmeyi başardı. Halkına uluslararası arenada
tanınan bir devlet ve bayrak bırakan Aliya İzzetbegoviç, dünya güçleri
tarafından imzalanan bu anlaşma ile bir kez daha Bosna-Hersek'in siyasi
sınırlarını korudu.
İzzetbegoviç, vefatının 11'inci yıl dönümünde ülkesinde özlemle anılıyor
Hayatı boyunca karşılaştığı tüm zorluklara rağmen Bosna Hersek'i
bağımsız bir devlet yapmayı başaran, en zor dönemlerde dahi halkın bir
baba gibi etrafında kenetlendiği "Bilge Kral" Aliya İzzetbegoviç,
vefatının 11'inci yıl dönümünde ülkesinde özlemle anılıyor.
Bosna Hersek'in Bosanski Şamats şehrinde 1925 yılında dünyaya gelen
Aliya, İkinci Dünya Savaşı boyunca faşist ideolojiye, sonrasında
ise komünist ideoloji ve uygulamalarına karşı verdiği mücadele ile
ismini duyurmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Boşnaklar'ı
yaşanan biyolojik ve manevi soykırımdan korumak için Mladi Müslümani
(Genç Müslümanlar) isimli, kolej ve üniversite öğrencilerinden oluşan
teşkilatta görev aldı.
İzzetbegoviç, 1946 yılında tutuklandıktan
sonra 1949 yılına kadar hapiste kaldı. 1970 yılında kaleme aldığı
"İslam Deklarasyonu" isimli bildiriyle dikkatleri üzerine çeken Boşnak
lider, öncelikli olarak özgürlük, İslami düşüncenin çağımızda yeniden
canlandırılması ve yaygınlaştırılması, günümüz Müslümanlarının vahim
durumunun iyileştirilmesi, Batı ile İslam dünyasının ilişkisi, yeni bir
medeniyetin nasıl inşa edileceği gibi konuları bu bildirgesinde
derinlemesine işledi.
"İslam Deklarasyonu" nedeniyle "bölücülük
ve İslam devleti kurma" suçlarından beraberindeki 12 Bosnalı aydınla
1983 yılında yargılanan İzzetbegoviç, 14 yıl hapse mahkum
edildi. Aliya, 1988 yılı sonunda Yugoslavya hükümetinin "sözlü muhalefet
sebebiyle cezalandırılan bütün mahkumların serbest bırakılması"
kararının ardından hapisten çıktı ve siyasete ilk adımını attı.
Boşnaklar'ı kendi öz vatanlarında aşağılık duygusundan kurtarmayı,
siyasi arenada etkili olmalarını sağlamayı ve ülkedeki diğer etnik
unsurlarla birlikte bir arada yaşamın en güzel örneğini
göstermeyi amaçlayan Aliya, 27 Mart 1990'da Demokratik Eylem Partisi'ni
(SDA) kurdu.
Eski Yugoslavya'yı oluşturan altı cumhuriyetten
biri olan Bosna Hersek'te, 18 Kasım 1990 tarihinde yapılan ilk çok
partili seçimlerde İzzetbegoviç'in genel başkanlığını yaptığı SDA,
parlamentodaki 240 milletvekilliğinden 86'sını kazanarak, seçimlerden
güçlü çıktı.
Aliya, önce Slovenya'nın, ardından Hırvatistan'ın
Yugoslavya'dan bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, ya bağımsızlığı
tercih edip bir bedel ödeyecek ya da o zamanki Yuoslavya'nın devlet
başkanı olan Slobodan Miloşeviç'in ırkçı yönetimi altında
kalacaktı. İzzetbegoviç, bu zor durumu her zaman büyük saygı duyduğu
halkının tercihine bıraktı. 29 Şubat ile 1 Mart 1992 tarihlerinde ülkede
referandum yapıldı. Halkın yüzde 64'ü referanduma katıldı ve yüzde
99,44'ü bağımsızlık yönünde ''evet'' oyu kullandı. Sırplar referanduma
katılmadı. Referandumun ardından AB, 6 Nisan'da, ABD ise 7 Nisan 1992'de
Bosna-Hersek'in bağımsızlığını tanıdı.
Referandumun ardından,
halen Lahey'de yargılanması devam eden dönemin savaş dönemindeki Bosnalı
Sırplar'ın siyasi lideri Radovan Karaciç ve yargılanması devam ederken
2006 yılında hayatını kaybeden Slobodan Miloşeviç, Bosna Hersek'e karşı
etnik temizlik başlattı.
Kısa sürede organize olan Boşnaklar,
merhum Aliya İzzetbegoviç'in etrafında kenetlerek, onunla birlikte
bağımsızlığın ağır bedelini ödemeye başladı. Savaş boyunca evler,
camiler, tarihi eserler yıkılıp insanlar toplama kamplarında işkenceye
tabi tutulurken, kadınlar sistematik tecavüzlere maruz kaldı.
Birleşmiş Milletler'in (BM) koruması altındaki Srebrenita'da 1995
yılında soykırım işlenirken Aliya, direncini kaybetmedi, halkına sabır
ve direnmekten başka bir şeyin sözünü dünyanın ilgisizliğinden dolayı
veremedi.
Avrupa'nın en büyük dördüncü silahlı gücü
olan Yugoslavya Ordusu'nun üç yılda dize getiremediği Boşnaklar, savaşın
lehlerine dönmeye başlaması üzerine uluslararası toplumun bakısıyla 1
Kasım 1995 tarihinde imzalanan Dayton Antlaşması ile Bosna Hersek'in
sınırlarını korumayı başardı. Halkına uluslararası arenada tanınan bir
devlet ve bayrak bırakan Aliya, sağlık durumu kötü olmasına rağmen,
savaştan sonraki dört yıl boyunca da savaşın yaralarının sarılmasına ve
ülkenin kalkınmasına önemli katkılarda bulundu.
Aliya, şehitlerin arasında yatıyor
Rahatsızlığı nedeniyle 2000 yılı ekim ayında devlet başkanlığı
görevinden çekilen Aliya İzzetbegoviç, 19 Ekim 2003 taritinde saat
14.25'te hayata gözlerini yumdu.
Son günlerinde kendisi için
büyük bir anıt mezar yapıldığını öğrenen Aliya, devlet yetkililerini bu
projelerinden vazgeçirterek, şehitler arasında mütevazi bir mezarda
gömülmek istediğini iletti. Talebi üzerine Aliya, Saraybosna'daki Kovaçi
Şehitliği'nde kendisi için hazırlanan mezara defnedildi. Merhum
Aliya'nın, "Her şeye kadir olan Allah'a yemin ederim ki köle
olmayacağız" şeklinde mezar taşında yazan sözü ise hayatı mücadele ile
geçen liderin Boşnak halkına bıraktığı en önemli tavsiyelerinden biri
olarak gösteriliyor.
Aliya'dan halkına tavsiyeler
"Doğu-Batı Arasında İslam", "İslam Deklarasyonu", "İslami Yeniden
Doğuşun Sorunları", "Özgürlüğe Kaçışım", "Tarihe Tanıklığım" gibi
eserleriyle Türkiye'de de büyük bir okur kitlesi bulunan Aliya
İzzetbegoviç, eserlerinden derlenen önemli sözlerinin bir kısmı şöyle:
"Ben Avrupa'ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk,
kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa,
onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı'nın gözü önünde; Batı
medeniyeti adına..."
"Nefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna
için nefret çıkmaz sokaktır. Nefret sadece bizim ruhlarımızı
zedelemiyor, Bosna'nın özünü de zedeliyor.''
"Bize yapılan
soykırımı unutursak bunu bir daha yaşamaya mecburuz, size asla intikam
peşinden koşun demiyorum, ama yapılanları da asla unutmayın."
"Bizler insan olmaya ve insan kalmaya çalıştık ve başarılı olduk. Ancak
bunu onlardan (Sırplardan) dolayı yapmadığımızın altını çizmeliyim.
Kendimizden dolayı insan kalmaya çalıştık, onlardan dolayı değil. Onlara
hiçbir şey borçlu değiliz. İnsan olmak ve insan kalmak, Allah'a ve
kendimize karşı sorumluluğumuzdur. Onlara karşı değil."
"Hiç
kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalıdır. Çünkü
intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişi unutmayın
ama onunla da yaşamayın."
"Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için
gökyüzünün öğrencisi olmak lazım. Hukuk benim için sadece meslek değil
inancım, yaşam tercihim ve hayat felsefem. Geleceğimizi geçmişimizde
aramayacağız. Kin ve intikam peşinde koşmayacağız."
"İlerlemiş
yaşıma rağmen, ümit ediyorum ki, halkımın özgürlüğe ve kurtuluşa
ulaştığını görecek kadar yaşayacağım. 70 yaşındayım ve önümüzde daha
uzunca bir yol var. Kişiler ölür, halklar yaşar. Mücadelemiz bana bağlı
değildir. Önemli olan da bu, sancağı binlerce insan taşıyor..."
"Ben bir Müslümanım ve öyle kalacağım. Kendimi dünyadaki İslam davasının
bir neferi olarak telakki ediyorum ve son günüme kadar da böyle
hissedeceğim. Çünkü İslam benim için güzel ve asil olan her şeyin diğer
adı; dünyadaki Müslüman halklar için daha iyi bir gelecek vaadinin ya da
umudunun, onlar için onurlu ve özgür bir hayatın, kısacası benim
inancıma göre uğrunda yaşamaya değer olan her şeyin adıdır."
"Kur'an edebiyat değil, hayattır. Dolayısıyla O'na bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakılmalıdır."
"İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli
olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın,
güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz
iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce
milletin ve nihayet Allah'ın önüne hesap verecektir."
"Bir
kelimeyi hiç aklınızdan çıkarmayın: Devlet. Devletin ne kadar önemli
olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer,
rüzgarda savrulup gider."
"Bu günleri gösteren yüce Allah'a hamd
ediyorum. Tarihimizi kanımızla yazdık. Evlerimiz yakılıp yıkıldı.
Düşmanlarımız mert değildi, alçakça katliamlar yaptılar. Yapılan
katliamları dünya şimdilerde ortaya çıkartılan toplu mezarlardan
anlamaktadır. Bu gerçekleri haykırmıştık, duyan olmamıştı. Tüm acılara
rağmen çok şükür ayaktayız. Yıkılan ev ve camilerimizi yeniden inşa
ettik. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Onlarla inşallah cennette
buluşacağız, onları Allah'ın ve meleklerinin huzurunda şanlı
direnişlerinden dolayı kutlayacağız. Gelinen noktada herşey bitmiş
değil, yeni başlıyoruz. Başlattığımız mücadelede eksiklikler olmasına
rağmen bir yerlere geldik. Bundan sonra görev sizlerindir. İlerleyen
yaşım ve sıhhatim nedeniyle aktif siyaseti bırakıyor, bir nefer olarak
ömrümü halkıma hizmet etmek isteyen siyasilere destekle yaşayacağım.
Allah'a hamd ediyorum ki bugün elimdeki dalgalanan bayrağı teslim
edeceğim inanmış yüzbinler var. Artık Bosna Hersek
hür ve bayrağımız kendi topraklarımızda dalgalanıyor. Selam sana ey
halkım. İmanınıza, bayrağınıza ve devletinize sımsıkı sarılın."
Aliya İzzetbegoviç'i ve bilinmeyen yönlerini, oğlu Bakir İzzetbegoviç,
yakın dostu ve dava arkadaşı Hasan Çengiç, torunu Emina
Berberoviç, savaş döneminde Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi'nin
Sırp üyesi Tatyana Lyuiç-Miyatoviç ve İzzetbegoviç'in savaş yıllarında
dublörlüğünü yapan Habib İdrizoviç anlattı.
Merhum İzzetbegoviç'in oğlu ve Bosna Hersek
Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi'nin Boşnak üyeliğine geçtiğimiz hafta
yapılan seçimlerde tekrar seçilen Bakir İzzetbegoviç, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, babasının Boşnak halkının sınırsız güvenine sahip
olan bir lider olduğunu söyledi.
Oğul İzzetbegoviç, her büyük
liderin ölümünün ardından olduğu gibi, "Bilge Kral"ın vefatından sonra
da çoğu insanın şoke olduğunu kaydetti.
Boşnaklar'ın Aliya
İzzetbegoviç'in çizdiği yolda yürümeye devam etmek için çok çaba
gösterdiğini belirten oğul İzzetbegoviç, şöyle konuştu:
"Aliya
İzzetbegoviç'in, Boşnaklar'ı kendi öz vatanlarında aşağılık duygusundan
kurtarmak ve siyasi arenada etkili olmalarını sağlamak amacıyla 27 Mart
1990 tarihinde kurduğu Demokratik Eylem Partisi (SDA) yöneticileri ile
tüm Boşnaklar ve vatanseverler, Bilge Kral'ın yolunda ilerlemek için
çalıştı. Çok iyi hatırlıyorum, Aliya İzzetbegoviç'e 'Boşnakların neden
milli planı yok' diye sorduklarında, Aliya, böyle bir planın
varolduğunu ve planın üç kelimeyle özetlenebileceğini söylemişti. Bu
kelimeleri ise 'Bosna Hersek Devleti' diye özetlemişti."
Babasının, sıradan vatandaşların hayatlarını kolaylaştırmak, yaralarını
iyileştirmek, ekonomiyi düzelterek halklar arasındaki barışa yönelik
adımlar atmak arzusuyla dolu olduğunu söyleyen İzzetbegoviç, sözlerine
şöyle devam etti:
"Biz de bugün kanunlarımızı ve kurumlarımızı
güçlendirerek devletimizi güçlendirmek için çalışıyoruz. Bence Aliya
İzzetbegoviç hayatta olsa bizden çok farklı bir şekilde çalışmazdı. Aynı
yolda yürüyor olurduk. Ama belki o zaman bu yolu daha hızlı bir şekilde
katederdik. Çünkü insanlar Aliya'ya güveniyordu. Onun ölümünden sonra,
çok sayıda siyasi yetkili milletin güvendiği bir lider olma yönünde
çalıştı ve bu, bazı süreç ve reformların gecikmesine neden oldu. Bosna
Hersek'te yapılan son seçimlerde ise bu liderliğin geri döndüğünü
görüyoruz. SDA tekrar başrolde ve şimdi daha hızlı bir ilerleme
kaydedeceğimizi düşünüyorum. Önümüzdeki 4 yılda, inşallah, Aliya'nın da
hayatta olsa gurur duyacağı bir devlet, ülke ve toplum inşa edeceğiz."
Aliya, Bosna Hersek'in bağımsızlığında kilit rol oynadı
Aliya İzzetbegoviç, "İslam Deklarasyonu" kitabının yayınlanmasının
ardından, "bölücülük ve İslam devleti kurma" suçlarından, beraberindeki
12 Bosnalı aydınla 1983 yılında yargılanarak, 14 yıl hapse mahkum
edilmişti.
Merhum Aliya İzzetbegoviç'le birlikte 1983 yılındaki
Saraybosna davasında yargılanan 12 sanıktan biri olan, "Bilge Kral"la
birlikte 5 yıl hapis yatan eski Bosna Hersek Federasyonu Savunma Bakanı
Hasan Çengiç, merhum İzzetbegoviç'in hapis cezasını cesur bir şekilde
çektiğini söyledi.
Bilge Kral'ın diğer suçlular arasında çok popüler olduğunu belirten Çengiç, "Aliya İzzetbegoviç
cesurca ve sabırla hapis cezasına dayandı. Hapishanedeki insanlarla iyi
ilişkiler kurmuştu, avukat olduğundan dolayı sık sık onların şikayet ve
itirazlarını hazırlıyordu. Diğer taraftan da birlikte yargılandığı 12
sanıkla, hapisten çıktıktan sonra neler yapılabileceğini ve hangi
adımların atılması gerektiğini konuşuyordu. Özellikle Yugoslavya
Devleti'ndeki gelişmeler ile Bosna Hersek'in bu gelişmelere karşı tavrı
konularına büyük ilgi gösteriyordu" diye konuştu.
Çengiç, Bosna
Hersek'in bağımsızlığında Aliya İzzetbegoviç'in kilit rol oynadığını ve
uluslararası toplumun ülke bağımsızlığını desteklemesi için çok çaba
gösterdiğini kaydetti.
Bosna Hersek bağımsızlığının tarihi bir süreç olduğunu ifade eden Çengiç, " Aliya İzzetbegoviç Bosna Hersek'in uluslararası platformda tanınması için gerçekleştirilen tüm süreçlerin lideriydi. SonundaBosna Hersek
bağımsız ve kendi ayakları üzerinde duran bir ülke haline geldi. Bu
süreç kolay olmamasına rağmen, gayet başarılı bir şekilde sonuçlandı.
Mesela Kosova, Batı ülkelerinin tüm desteğine rağmen, hala Birleşmiş
Milletler üyesi değil. Bosna Hersek
ile Kosova'nın bağımsızlık süreçleri karşılaştırıldığında, Aliya'nın
buradaki rolü daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor" şeklinde
konuştu.
Alçakgönüllü büyük insan
Aliya İzzetbegoviç'in torunu Emina Berberoviç ise Bilge Kral'ın bilinmeyen yönlerinden bahsetti.
Berberoviç, aile ortamında Aliya'nın "sadece sıradan bir dede"
olduğunu, torunlarıyla konuşurken onlara tavsiyelerde bulunduğunu
söyledi.
Merhum İzzetbegoviç'in vefat ettiği 2003 yılında 16
yaşında olduğunu belirten Berberoviç, "O zaman lisede eğitim görüyordum.
Aliya ile ilgili çok hatıram var ve kendisini alçakgönüllü büyük bir
insan olarak hatırlıyorum. Aliya, evde 'sessiz' otoriteydi ama ondan
korktuğumuzdan değil, ona karşı olan saygımızdan dolayı. Onu görünce
bilge, iyi ve sakin bir insan olduğunu anlayabiliyordunuz, çünkü
Aliya'nın ruhu çok sayıda insanda bulunamayacak bir ruhtu. Herkes ona
cumhurbaşkanı gözüyle bakarken, ben bunu anlamıyordum çünkü o benim
dedemdi ve torunlarına karşı dede gibi davranıyordu. Bizlerle konuşup,
tavsiyelerde bulunurdu" diye konuştu.
Merhum Aliya'nın "ailenin
direği" olduğunu vurgulayan Berberoviç, Bilge Kral'ın güçlü ve sakin,
ama her şeye rağmen alçakgönüllü olduğunu ifade etti.
Siyasette yetki sahibi ve güçlü insanların da aslında "normal" ve
"sıradan" bir hayat yaşaması gerektiğine dikkati çeken Berberoviç,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aliya İzzetbegoviç'in görkeminin
bizim hayatımız olmasına izin vermedik. Her zaman aile değerlerine sahip
çıktık. Dedem hayattayken haftada bir gün onu ziyaret ederdik ya da
birlikte pikniğe çıkardık. Sıradan aileler ne yapıyorsa, biz de aynı o
şekilde yaşıyoruz. Ancak Aliya'nın en büyük zaferi, iş alanındaki bi
rçok başarısının yanı sıra, kendi çocuklarını kaliteli ve iyi insanlar
olarak yetiştirmek. Ayrıca, bir ülkenin ilk cumhurbaşkanı olmanın
popüleritesi, ne kendisini ne de çocuklarını bozdu. Hepimiz normal
insanlar olarak yetiştirildik, ayrıcalıksız. Aliya'nın yaptığı ve
başardığı her şeyi görünce, benim için gurur duymamak mümkün değil."
Asla ani kararlar getirmiyordu
Savaş döneminde Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi'nin Sırp üyesi
olan Tatyana Lyuiç-Miyatoviç ise merhum Aliya'nın ani ve hızlı kararlar
almadığını kaydetti.
Aliya'nın Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı
olarak karar getirmek için her zaman sakinleşmek için beklediğini
belirten Lyuiç-Miyatoviç, Saraybosna'nın kuşatma altında olduğunu, bu
süre boyunca da getirilen tüm önemli kararların doğru kararlar olması
gerektiğini vurguladı.
Lyuiç-Miyatoviç, Bosna Hersek'teki savaş
sırasında yemeksiz ve susuz çalışmanın yanı sıra, her gün kendilerine
ulaşan insan kayıpları haberlerinden dolayı da çok zor şartlar altında
çalıştıklarını aktardı.
Aliya ile bazen anlaşmazlıklar yaşasa
da, kendisinin yakın ortaklarına karşı çok sabırlı olduğunu
belirten Lyuiç-Miyatoviç, "İnatçı bir kişiliğe sahibim. Aliya ile
anlaşamadığımızda, bana sadece 'Tamam Tanya' derdi ve konuşma burada
biterdi. Bazı durumlarda ise bir şey olduktan sonra, ertesi gün beni
arayıp 'haklıydın' ya da 'biraz ileri gittim' derdi. İnsanlarla çalışma
yeteneği ve sabrı vardı Aliya'da, hiçbir zaman ani karar vermez, her
zaman diğer tarafı da dinleyip öyle karar verirdi" dedi.
Aliya'nın çok bilinmeyen yönlerinden bahseden Lyuiç-Miyatoviç, çoğu
kişinin merhum cumhurbaşkanının sert ve ciddi olduğunu düşünmesine
rağmen, kendisinin, zor şartlara rağmen, aslında espirili bir insan
olduğunu açıkladı.
Aliya için ölümü seve seve göze aldım
Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı merhum İzzetbegoviç'in savaş
yıllarında dublörlüğünü yapan Habib İdrizoviç de Bilge Kral için ölümü
göze alan insanlardan biri olarak, "Aliya olmasaydı, Bosna da olmazdı"
dedi.
Bosna Hersek
ordusunun savaş zamanında bir dönem komutanlığını da yapan İdrizoviç,
fiziki olarak çok benzemesi dolayasıyla Aliya İzzetbegoviç'i suikast ve
benzer tehlikelerden korumak için "Aliya'nın dublorü" olma teklifi
geldiğinde bir an bile düşünmediğini, onun için ölümü seve seve göze
aldığını ifade etti.
Kendisine sunulan teklifi büyük bir
istekle kabul ettiğini belirten İdrizoviç, Aliya'nın benzeri olmaktan ve
onun yerine tehlikelere göğüs germekten hiçbir zaman korkmadığını
vurguladı.
Merhum İzzetbegoviç'in iyi, zeki ve bilge bir
siyasetçi olduğunu belirten İdrizoviç, "Aliya savaş çıkmasını
istemiyordu. Savaş başladığında da her zaman 'İyi düşünün. Düşmanımız
bile olsa, kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkasına
yapmayın. Bir masum insanı öldürmek, tüm dünyayı öldürmek gibidir'
diyordu. Bosna Hersek, Aliya'nın sayesinde ayakta kaldı. O cesur, bilge
ve gururlu bir liderdi, hem Bosna'da savaş veriyordu, hem de
uluslararası toplumla. Aliya İzzetbegoviç için Fatiha okumadığım tek bir gün yok" diye konuştu.