"duvarları yıkarız"
"O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR)
"duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni"
"Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe
"aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma
azsonra.blogspot.com
16 Ekim 2014 Perşembe
Türkiye bu coğrafyada tek masum ülkedir 16 Ekim 2014 AYDIN
Türkiye bu coğrafyada tek masum ülkedir
16 Ekim 2014 AYDIN
Ekonomi
Bakanı Zeybekci, "Kuzey Irak ve Suriye'de yaşanan ateş çemberinin
ortaya çıkmasında Türkiye, bu coğrafyada tek masum ülkedir" dedi.
Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekci, Kuzey Irak ve Suriye'de yaşanan ateş çemberinin ortaya
çıkmasında, bu coğrafyadaki tek masum ülkenin Türkiye olduğunu
belirterek, "Irak'ın bu hale gelmesinde zerre katkımız yoktur. Olumlu
anlamda ise çok katkımızı vardır. IŞİD'in ortaya çıkmasında, bunun
ortaya gelmesinde yaratıcılarının içerisinde hiçbir zaman Türkiye
olmamıştır, bunu ortaya çıkaranlar bellidir" dedi.
Adnan
Menderes Üniversitesi'nin, Atatürk Kongre Merkezi'nde düzenlenen
2014-2015 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde konuşan Zeybekci, eğitimli
genç nüfusun Türkiye'nin en büyük zenginlikleri arasında olduğunu
belirtti. Türkiye'deki genç nüfus oranının, Avrupa ve ABD'ye oranla daha
yukarıda olduğuna ve bunun büyük bir avantaj olduğunun bilinmesi
gerektiğine işaret eden Zeybekci, ülkenin muasır medeniyet seviyesine
ulaşmasında gençlere önemli görev düştüğünü bildirdi.
Türkiye'nin komşuları Irak ve Suriye'de bir savaşın, birilerinin
kavgasının sürdüğüne işaret eden Bakan Zeybekci, "Kuzey Irak ve
Suriye'de yaşanan ateş çemberinin ortaya çıkmasında Türkiye, bu
coğrafyada tek masum ülkedir. Irak'ın bu hale gelmesinde zerre katkımız
yoktur. Olumlu anlamda ise çok katkımızı vardır. IŞİD'in ortaya
çıkmasında, bunun ortaya gelmesinde yaratıcılarının içerisinde hiçbir
zaman Türkiye olmamıştır, bunu ortaya çıkaranlar bellidir" ifadelerini
kullandı.
Suriye'ye Türk askerinin gönderilmesi durumunda
ortaya çıkacak sonuçları halka izah edemeyeceklerini belirten Zeybekci,
şöyle devam etti:
"Danimarka, 'Türkiye etrafındaki ülkelerle
beraber Kobani'ye girsin' diyor. Sonra ne olsun söyle bana. 'Sonra biz
geliriz, hallederiz meseleyi' diyorlar. Senin evladın kıymetli karadan
girmiyorsun da, benim Mehmet'im kıymetli değil mi? Orada bir tane şehit
verdiğim zaman benim şehidimin anası bana sormayacak mı, 'Ne için gitti
benim evladım oraya?' diye. Ben bu millete anlatmak zorundayım ne için
gittiğimizi, gelecekle ilgili ne olacağını. O coğrafyada benim kadim
menfaatlerim var. Kadim menfaatlerimin ne olacağını görmek zorundayım,
bilmek zorundayım. Onu bilmeden, görmeden yok öyle artık. Bizim orayla
ilgili söylemiş olduğumuz kurallar, şartlar var."
"Yapmamız gereken her şeyi yaptık"
Ortadoğu'daki karışıklıkta Türkiye'nin payı olmamasına rağmen zarar
gören tüm insanlara kucak açtıklarını hatırlatan Zeybekci, gerek
Suriye'de, gerekse Kobani'de yapılması gereken her şeyin yapıldığını
ifade etti.
"Kobani'de yapmamız gereken insani her şeyi yaptık.
Kobani'de bir tane bile sivil vatandaş kalmadı. 200 bin Kürt kardeşimiz
bugün Türkiye'ye gelmiş, güvenlik içinde, sağlık içinde bakımını
yapıyoruz" diyen Bakan Zeybekci, Suriye'den yaklaşık 2 milyon kişinin
Türkiye'ye geldiğini, 4,5 milyar dolar civarında kaynağın buraya
harcandığını bildirdi.
Bakan Zeybekci, "Alman Ekonomi Bakanı'nın
aynen bana söylediği şu: Hayatımda gördüğüm en mükemmel mülteci kampı
bu. Daha iyisini göremedim, daha iyisi de olamazdı, biz de
yapamazdık... Peki ne istiyorsunuz? Evet, ne yaptığımızı gayet iyi
biliyoruz. Türkiye'nin geleceği ile ilgili neler yapacağımızı da çok iyi
biliyoruz. O coğrafyadaki Arap benim akrabamdır, Kürt benim akrabamdır,
Türkmen benim canımdır. Orada ne yapacağımı, ne edeceğimi, nasıl
hareket edeceğimizi kimseden öğrenecek değiliz. Orada ne yapılacağını
inşallah önümüzdeki süreçte göreceğiz. Toz, duman ortadan kalktığı zaman
çok daha farklı bir şekilde ortaya çıkacak" diye konuştu.
Öğrencinin sorusu
Bakan Zeybekci, konuşmasını tamamlamasının ardından bir kız öğrencinin,
"Şu anda Cumhurbaşkanlığı bütçesi yüzde 97 oranında arttırılırken bir
memurun gelirine yapılan zam neden yüzde 4 oranında? Sizce bunun
arasında bir uçurum yok mu? Türkiye madem bu kadar zenginleşiyor.
Zenginleşmesi gereken toplumken, neden başkası oluyor?" sorusu üzerine
şu yanıtı verdi:
"Bir cumhurbaşkanlığı bütçesinin yüzde 100
artması, onun da toplamda 500-600 milyon lira haline gelmiş olması bu
ülkede hiç kimseyi rahatsız etmemesi lazım. Neden? Hesabını verebildiğin
sürece. Onu milletin menfaatlerine harcayabildiğin sürece.
Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin başbakanı ve bakanları yerinde oturan
insanlar mı olacak? Cumhurbaşkanımız artık dünyanın bütün ülkelerine,
bütün bölgelerine, yanına yüzlerce iş adamını alarak, bilim insanını
alarak, siyasetçi ve bürokrat alarak gidebilmeli. Dünyanın her yerinde
bu ülkeyi hakkıyla temsil edebilir hale gelmeli. Ve maalesef bizim için
manevi değeri son derece yüksek Çankaya Köşkü'müz var. Çankaya Köşkü'nün
sadece kabul bölümünde bir bölüm son derece manevi anlamlar taşır. Ama
onun dışındaki bölümler son derece kullanışsız bölümlerdir. Onun için
Türkiye Cumhuriyeti artık bu devasa ülkenin Cumhurbaşkanlığının olması
gereken yerler farklı."
Türkiye'de siyaset kurumunun yıllarca
vesayet sistemi tarafından yıpratılmaya çalışıldığını, bu süreçte
kaynakların farklı amaçlarla kullanıldığı bilincinin aşılanma gayretinin
sergilendiğini kaydeden Zeybekci, gerek Cumhurbaşkanlığı makamına,
gerekse de hükümetlerine yönelik bu tür eleştirilerin, ülkenin ulaştığı
gelişmişlik noktasında haklı olmayacağını belirtti.
Zeybekci, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yıllarca bu ülkede şunu propaganda ettiler; siyaset en az güvenilen
kurum, siyasetçi en az güvenilen insandır. Ve bunu bilerek yaptılar.
İstediler ki bu ülkenin problemlerini demokrasi ve hukuk içerisinde,
siyaset vasıtasıyla bu millet çözmesin. Peki nasıl çözsün? Vesayetle
çözsün, atama ile çözsün. 1960 darbesiyle, 70 muhtırasıyla, 80
darbesiyle, 28 Şubat'la, 27 Nisan'la, 17 Aralık, 25 Aralık'la çözsün.
Hep bunu istediler. İstediler ki, hep siyasetten umut kesilsin.
İstediler ki hep siyaset sorgulansın. İstediler ki hep siyaset bu ülkede
ahlaki anlamda sorgulanır halde olsun. Siyasetten ümidimizi
kesmeyeceğiz. Siyasi partimiz ve siyasi görüşümüz ne olursa olsun.
Milletin iradesiyle iktidara getirilen siyaset mekanizmasından asla ve
asla soğumayacağız. Türkiye'de bütün kurumlar anayasal kurumlar
tarafından denetlenmektedir, bunu da merak etmeyin."
Öte yandan
konuşmasının ardından Zeybekci'ye ADÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa
Birincioğlu tarafından teşekkür plaketi takdim edildi.
Programın sonunda Zeybekci, akademisyen ve öğrencilerle birlikte hatıra fotoğrafı da çektirdi.