"duvarları yıkarız"
"O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR)
"duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni"
"Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe
"aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma
azsonra.blogspot.com
13 Aralık 2014 Cumartesi
5. Din Şurası kararları açıklandı 13 Aralık 2014 ANKARA 5. Din Şurası'nda, din algısı konusunda çarpık anlayışların yaygınlaşmaması ve samimi dindarların zihinlerinin bulandırılmaması için çok yönlü bilgilendirme çalışmalarının yapılması kararlaştırıldı
5. Din Şurası'nda, din algısı konusunda çarpık anlayışların
yaygınlaşmaması ve samimi dindarların zihinlerinin bulandırılmaması için
çok yönlü bilgilendirme çalışmalarının yapılması kararlaştırıldı.
5.
Din Şurası'nda, din algısı konusunda çarpık anlayışların
yaygınlaşmaması ve samimi dindarların zihinlerinin bulandırılmaması için
çok yönlü bilgilendirme çalışmalarının yapılması kararlaştırıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, ''Günümüzde
Yeni Dini Anlayışlar; Dini Bilgi, Eğitim ve Din
Hizmetleri'' başlığıyla 8 Aralık Pazartesi günü Ankara'da toplanan
ve 3 gün süren 5. Din Şurası kararlarına yer verildi.
İslam’ın düşünce alanında sağladığı kültürel çeşitliliğin korunması ve
geliştirlerek sürdürülmesinin önemine dikkat çekilen Şura'da gelecek
kuşakların daha bilinçli hale gelmesi yönünde çalışmalar yapılması
gerektiği kaydedildi.
İnsan yetiştirme süreç ve mekanizmalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğinin altı çizilerek, şunlar kaydedildi:
''Çağımızda dini görünümlü baskı, şiddet ve vahşet üreten,
dini duyguları istismar eden, hakikati sadece kendinde gören, hedefine
ulaşmak için her yolu mübah sayan, dini hizmetleri güç devşirmeye ve
çıkar sağlamaya matuf bir araca dönüştüren, dini değerleri hiçe sayarak
pragmatist tutumu esas alan ve bütün Müslümanları derinden yaralayan bu
tutum ve davranışlara karşı toplumsal bir bilinç geliştirilmeli ve bunun
gereği olarak insan yetiştirme süreç ve mekanizmaları yeniden gözden
geçirilmelidir.''
Din algısı konusunda çarpık anlayışların
yaygınlaşmaması ve samimi dindarların zihinlerinin bulandırılmaması için
çok yönlü bilgilendirme çalışmalarının yapılması gerektiği vurgulandı.
Tasavvufi düşüncenin kurumsallaşmasıyla oluşan bazı yapıların istismara
yol açmaması için bilinç ve farkındalığın artırılması yönünde
çalışmaların yapılmasının önemine işaret edilen kararlarda, şu ifadelere
yer verildi:
''Bilhassa tasavvufi düşüncenin kurumsallaşmasıyla
oluşan bazı yapılar, zaman zaman etki alanlarını güçlendirme adına
pragmatizme kayabilmekte ve varlıklarının devamı için dünyevi kaygılarla
hareket edebilmekte, kurumsal güç ve çıkar güdüsü bireyin manevi
tezkiyesinin önüne geçebilmektedir. Bu bakımdan istismarların
önlenebilmesi için toplumsal bilinç ve farkındalığın artırılması yönünde
çalışmalar yapılmalıdır.''
''Her yola başvuran bir tavır İslam ile bağdaşmaz''
Toplumun ahengini bozan ve ferdin bireysel sorumluluğunu ortadan
kaldıran akımlara karşı toplumsal bilincin artırılması için daha etkin
sorumluluk üstlenilmesi gerektiği belirtilen kararlarda, şunlar
kaydedildi:
''Bütün dünyayı kurtarma iddiasıyla ortaya çıkan ve
mega idealler peşinde koşarak özel bir misyon edasıyla hareket eden
dini yapılar, modern zamanların ürettiği karakteristik yapılardır. Bu
tarz yapıların, özellikle sömürgecilik döneminden itibaren başlayan ve
günümüzde de yeni biçimlere evrilen, etkili kilise yapıları olduğu da
bilinen bir gerçektir. Başlangıçta dini karizmatik kişiler etrafında
şekillenen bu kabil hareketler, zamanla kendi içinde hiyerarşik bir
yapıya, bir söyleme ve misyona dönüşmektedir. Dini referansların ve
başta peygamberler olmak üzere tarihte temayüz etmiş dini şahsiyetlerin
anlatıları, bu tür yapılarda bağlılarını motive etmek için maniplasyon
aracı olarak kullanılmaktadır. Kendilerinin dışındaki hareket ve
oluşumlara karşı mücadelede her yolun mubah sayıldığı bu yapılar, her
türlü ortama uyum sağlamaya ve gizliliğe büyük önem vermektedir. Şahıs
merkezli bu hareketlerde körü körüne itaat kültürüyle iradeler teslim
alınabilmektedir. Bu konuda Din İşleri Yüksek Kurulu olmak üzere dini ve
ilmi merciler, daha etkin sorumluluk üstlenmelidir.''
İslam'ın
bir ideolojiye yahut sosyal mühendislik içeren bir politik projeye
indirgenemeyecek kadar yüce olduğuna vurgu yapılarak, ''Önüne İslam veya
İslami nitelemesi eklenerek de olsa pragmatist, makyavelist ve hedefe
varmak için her yola başvuran bir tavır İslam ile bağdaşmaz'' denildi.
"Güncel bir dille tebliğ ve irşad faaliyetlerine ağırlık verilmeli"
Modern zamanlarda demokrasi zemininde yeni birtakım siyasi, ideolojik
teori ve arayışların ortaya çıktığı belirtilerek, beşeri zaafları
bünyesinde barındıran siyasi programları İslam ile
özdeşleştirmenin, İslami hakikatlerin zedelenmesine ve yıpranmasına
neden olabileceği ifade edildi.
Kararlarda, ''Dolayısıyla
İslam'ın her zaman ve zeminde herkesi kuşatan ve herkese çok yönlü ilham
veren çağrısını ulaştırmak için anlaşılabilir güncel bir dille tebliğ
ve irşad faaliyetlerine ağırlık verilmelidir'' değerlendirilmesinde
bulunuldu.
''Bilgi yönetim merkezi kurulmalı''
İslam coğrafyasında çatışmaları durdurmak, barış ve sükuneti sağlamak,
''Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi'' gibi platformların kalıcı ve
etkin hale gelmesinin sağlanması gerektiği belirtilerek, İslamofobia ve
onun tetiklediği İslam karşıtı tutumların, bugün topyekün dünya barışına
ve selametine gölge düşürdüğüne dikkat çekildi.
İslam başta
olmak üzere dinlerin mukeddesatına yapılan hakaret, tezyif ve tahkir
girişimlerinin birer nefret suçu olarak nitelenmesi, bu hususta
çatışmayı değil çözümü esas alan çaba ve gayretlerin teşvik edilmesi
gerektiği belirtildi.
Din ve toplum kavramları ekseninde bir
bilgi yönetim merkezinin kurulması gerektiği ifade edilerek, ''Başta
İslam dünyası olmak üzere dünyanın belli başlı bölgelerinde cereyan eden
dini hadise ve oluşumları anlamak ve doğurdukları sonuçları sağlıklı
değerlendirebilmek için bilimsel bilgi üretimine duyulan ihtiyaç
aşikardır'' ifadesine yer verildi.
Kurulması kararlaştırılan bu
merkezin, genelde din, özelde İslam ve İslam'ın tarihi süreçte toplum
üzerindeki etkisiyle ilgili akademik ve bilimsel araştırmalar
yapacağı, yaptıracağı ve bu konularla ilgili bilgi ve dokümantasyon
merkezi oluşturacağı kaydedildi.
Bu merkezin gerek bölgede
gerekse dünyada dinle ilgili gerginlik ve kriz durumlarının analiz ve
değerlendirilmesi ile ilgili çalışmalar yürüteceği ifade edilerek,
''Ayrıca bu merkez Diyanet İşleri Başkanlığının bilgi eksenli
politikalarına veri hazırlamak ve bu veriler doğrultusunda hizmet
standartlarını yükseltmek, gelişen şartlara göre kurumun yenilenmesine
imkan sağlamak, kaynaklarını verimli kullanmak ve hizmetlerini etkin
kılmak için de stratejiler geliştirir'' bilgisine yer verildi.
''Uluslararası üniversite kurulmalı''
Şurada, Ankara'da uluslararası referans değeri olan ve bilgi merkezleri
ile irtibatlı bir kütüphane ve dökümantasyon merkezi kurulması da
kararlaştırıldı.
Açıklamada, ''Bu çerçevede akademisyen ve
araştırmacıların klasik İslami literatüre ve İslam medeniyetini var eden
temel kaynaklara ulaşmasını sağlamak, fakültelerin kütüphanelerini
zenginleştirmek ve elektronik ortamda zengin bir kaynak oluşturmak üzere
Diyanet İşleri Başkanlığınca bilgi altyapısını dünya standartlarına
taşıyacak tedbirler alınması elzemdir. Bu itibarla Ankara’da
uluslararası referans değeri olan ve bilgi merkezleri ile irtibatlı bir
kütüphane ve dökümantasyon merkezi kurulmalıdır'' ifadesine yer verildi.
Bilgiyi ''dini ve gayrı dini'' diyerek bölmeyen, insani ve toplumsal
gerçeklikleri dikkate alan, bilgi ve bilim üreten bir uluslararası
üniversite kurulmasının da kararlaştırıldığı belirtilerek, şunlar
kaydedildi:
''İslam medeniyetinin kadim temel yapı ve
özelliklerini bugünün dünyasında yeniden hayata geçirmek ve inanç, bilgi
ve hikmet alanındaki kayıpları telafi etmek üzere uluslararası düzeyde
dini yükseköğrenim vermek amacıyla kurulması düşünülen üniversitenin,
geleneksel ve modern bu kabil yapılanmaların zaaf ve eksikliklerini
aşacak biçimde planlanması önem arz etmektedir.''
Diyanet İşleri
Başkanlığı personelinin mesleki formasyon ve yeterliliğinin örgün
eğitim ve yükseköğretim programlarıyla sağlanması ve kazandırılması
gerektiğinin altı çizilerek, Dini Yüksek İhtisas Merkezlerinin akademik
standartlara kavuşturularak Diyanet İşleri Başkanlığının ihtiyaç duyduğu
hizmet alanlarına uygun biçimde mütehassıs yetiştirecek şekilde yeniden
düzenlenmesi gerektiği kararlaştırıldı. Dini Yüksek İhtisas
Merkezlerinin vaaz ve irşad hizmetleri, yurt dışı din hizmetleri, kıraat
ve dini musiki ve idari hizmetler gibi ihtisas alanlarına göre yeniden
yapılandırılmasına işaret edildi.
"İlahiyat uzaktan eğitim programlarının işlevselliği gözden geçirilmeli''
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri
Başkanlığı ve ilahiyat fakültelerinin program düzenleme ve
uygulamalarında eşgüdüm içerisinde olması gerektiği belirtilerek,
dini yükseköğretim yapan kurumların, Diyanet İşleri Başkanlığının
personel yeterliklerini ve istihdam alanlarını dikkate alarak yeniden
değerlendirilmesi gerektiğinin altı çizildi.
Dini yükseköğretim
yapan kurumların ve müfredatlarının, Diyanet İşleri Başkanlığının
personel yeterliklerini ve istihdam alanlarını dikkate alarak yeniden
değerlendirilmesinin, daha fazla ertelenemeyecek bir konu olduğu
vurgulanan Şura'da "İlahiyat fakültelerinin sayılarının hızla artması,
eğitim kadrolarının niteliği sorunu, birçok fakültede ikinci öğretimin
yapılması, yüksek din öğretimindeki eğitim kalitesini düşürmekte, bu da
söz konusu sorunlara dair çözümler üretilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu
çerçevede ilahiyat uzaktan eğitim programlarının işlevselliği, hedef ve
amaçları gözden geçirilmelidir'' kararı alındı.
"İlahiyat öğrencileri camilerde ve Kur'an kurslarında staj yapmalı"
İmam hatip liselerinin ve ilahiyat fakültelerinin müfredatları
oluşturulurken de Diyanet İşleri Başkanlığının ihtiyaçları ve personel
yeterliklerinin dikkate alınmasının kararlaştırıldığı Şura'da, bu
fakültelerde din hizmetleri, dini danışmanlık, manevi bakım gibi
alanlara dönük bilgi ve becerilerini geliştirecek sertifika
programlarının da düzenlenmesi de benimsendi. Diyanet İşleri
Başkanlığının, personel alım ve atamalarında bu sertifikaları dikkate
alması gerektiği belirtildi.
İlahiyat fakültesi öğrencilerinin
mesleki bilgi ve beceri geliştirmek amacıyla camilerde ve Kur’an
kurslarında din eğitimi ve hizmetleri ile ilgili staj çalışmaları
yapmaları ve yaz Kur’an kurslarında stajyer öğretici olarak
görevlendirilmelerinin sağlanması gerektiği belirtildi.
''Dinin toplumsal birliği sağlamadaki fonksiyonu göz ardı edilmemeli''
Diyanet İşleri Başkanlığının irşad ve yaygın din eğitimindeki
hedeflerini gözden geçirmesi gerekli olduğu ifade edilerek, yaygın din
eğitimi hizmetlerinin, Kur’an Kursu sisteminin yanında toplumun farklı
düzeydeki ihtiyaç ve taleplerini de dikkate alarak çeşitlendirilmesi
gerektiği vurgulandı.
Genç kuşakları anlayan, onlarla sağlıklı
iletişime girebilen bir kültürel atmosfer içerisinde gençlere dini
eğitim imkanlarını sunulmasına dikkat çekilerek, ''Bu bağlamda paydaş
kurumlarla ve sivil yapılarla Diyanet İşleri Başkanlığı, ortak projeler
üreterek din hizmetleri ve eğitiminin yanında başta uyuşturucu olmak
üzere kötü alışkanlıklara yönelik önleyici çalışmaların içerisinde
olunmalıdır'' denildi.
Yaygın din eğitimi kapsamında
değerlendirilen geleneksel dini eğitim veren yapıların, Diyanet İşleri
Başkanlığının himaye ve rehberliğinde varlığını sürdürmesinin
kararlaştırıldığı Şura'da, dini hizmetlerin toplumun tüm kesimlerini
içine alacak şekilde yeniden yapılandırılması da kararlaştırıldı.
Sadece ibadet ve cenaze hizmetlerini değil aynı zamanda çocuğuyla,
genciyle, kadınıyla, yaşlısıyla, zenginiyle, fakiriyle, hastasıyla,
mahkumuyla, sokağa terk edilenleriyle hayatın tamamını kuşatacak şekilde
sosyal ve kültürel içerikli din hizmetlerinin yaygınlaştırılması
yönünde düzenlenmesinin gerekliliğine dikkat çekilerek, ''Bu hizmetlerin
sosyal dokumuzu kuvvetlendirmede ve dinin toplumsal birliğimizi
sağlamadaki fonksiyonunu artıracağı göz ardı edilmemelidir'' vurgusu
yapıldı.
Camiye yönelik imar planları
Küresel ölçekte hizmet sunan Diyanet İşleri Başkanlığının televizyon,
radyo ve basılı yayınlar alanında değişik dünya dillerinde yayın
yapmasının kaçınılmaz olduğu ifade edilerek, ''Başkanlık hayata
geçirdiği radyo, televizyon yayınlarını daha da geliştirmekle yetinmeyip
yeni medya alanında da çağın gerektirdiği altyapıyı ivedilikle
oluşturmalıdır'' ifadesine yer verildi.
Tüm dünyadaki Müslüman
topluluklara sağlıklı ve etkin din hizmeti ulaştırmak amacıyla, ilgili
toplulukların dillerini, kültürlerini iyi bilen uzmanların
yetiştirilmesi gerektiği belirtildi.
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı ve belediyelerin camiye yönelik imar planlarının toplumun
din sosyal ihtiyaçları doğrultusunda yapılması gerektiği
vurgulanarak, cami ve müştemilatların bu ihtiyaçları karşılayacak
şekilde inşa edilmesi, böylece camilerin tarihsel işlevine uygun bir
şekilde hayatın merkezinde yer almalarının sağlanması
gerektiği kaydedildi.
Dini sosyal teşekküllerin sağlıklı zeminde
gelişmeleri için ehliyet ve liyakata uygun insan kaynağına ve bilgi
üreten mekanizmalara sahip olmalarının kaçınılmaz olduğu belirtilerek,
dini sosyal teşekküllerin Müslüman kimliğini oluşturmada ve
güçlendirmede, bu kimliğe süreklilik kazandırmada büyük rolü olduğu
ifade edildi.
"Diyanet İşleri Başkanlığının rehberliği"
İstismara kapı aralamaması ve istikrar için mali yapıların saydam,
şeffaf, hesap verebilir olmasının zorunluluğu vurgulanarak, "Bu bağlamda
dini-sosyal teşekküllerin sivil ve özgün yapılarını zedelemeden, proje
ve faaliyetlerine Diyanet İşleri Başkanlığının rehberlik yapabilmesi
büyük önem arz etmektedir. Bu şekilde din hizmetleri ve eğitimi
konusunda hizmet sunan sivil yapıların Diyanet İşleri Başkanlığıyla
koordinasyon ve işbirliği içerisinde olmaları temin edilmiş olacaktır.
Bu çerçevede kanunun Din İşleri Yüksek Kuruluna verdiği görevlerin aktif
hale gelmesi için gerekli ikincil mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır''
kararına varıldı.
''Kızılay ve Yeşilay ile organik işbirliği olmalı''
Diyanet İşleri Başkanlığı, hizmet standartları ve ilkeleri çerçevesinde
diğer Müslüman ülkelerin dini kurumları ile akreditasyona dayalı kalıcı
organik ilişkiler geliştirmesi gerektiği ifade edilerek, yurtdışında
Diyanet İşleri Başkanlığının son yıllarda gerçekleştirmiş olduğu
organizasyon ve yapıların tüzel kişiliği olan kurumlara dönüştürülmesi
için adımların atılması önerildi.
Uluslararası düzeyde
Müslüman azınlıkların sorunları, İslamofobiye yönelik ortak çalışma
platformları ve hak ihlallerini izleme komitelerinin oluşturulması
gerektiği ifade edilerek, dinisosyal içerikli kurulan vakıfların Diyanet
İşleri Başkanlığı ve din hizmetleri ile ilişkisinin yeniden düşünülmesi
gerektiği belirtildi.
Diyanet İşleri Başkanlığını daha etkin ve
verimli hale getirmek üzere Başkanlığın ilmi ve dini özerkliğini
güvence altına alan ve kamu tüzel kişiliği sağlayan bir düzenlemenin
yapılması gerektiği kaydedildi.
Şura
kararlarında, Başkanlığın yasal sorumluluğunun bir gereği olarak Kızılay
ve Yeşilay cemiyetleriyle daha yakın ve organik bir işbirliği içinde
olması gerektiğine de dikkat çekildi.