"duvarları yıkarız"
"O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR)
"duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni"
"Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe
"aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma
azsonra.blogspot.com
15 Aralık 2014 Pazartesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TÜRKSAT 6A ile kendi haberleşme uydusunu yapabilen 10 ülke arasına giriyoruz 15 Aralık 2014 İSTANBUL
Cumhurbaşkanı
Erdoğan, "Binlerce kilometre uzağa kaçıp oradan ihanet şebekesini idare
edenler var. Kurumlarda yaptığı ihanetin ortaya çıkacağı korkusuyla
soluğu yurt dışında alanlar var" dedi.
TÜBİTAK
Gebze Kampüsü'nde düzenlenen TÜRKSAT 6A Yerli Haberleşme Uydusu Projesi
İmza Töreni'nde yaptığı konuşmada, projede görev alan mühendis, bilim
insanı ve işçileri tebrik etti.
Törenden önce, 3 milyar dolar
bedelle tamamlanan, bu boyutuyla Türkiye'de bugüne kadar tek kalemde
yapılmış en büyük sanayi yatırımı olan TÜPRAŞ Dönüşüm Tesisi'ni açarak
büyük bir gururu yaşadıklarını, bu proje ile de iftihar ettiklerini
anlatan Erdoğan, "Büyüyen, güçlenen, gelişen yeni Türkiye'nin
yansımalarını, gurur tablolarını hep birlikte müşahede ediyoruz" dedi.
Erdoğan, bu yılın ocak ayında Japonya'da yapımı tamamlanan TÜRKSAT 4A
Uydusu'nu teslim aldıklarını, uydunun 15 Şubat'ta da Kazakistan'daki
Baykonur Uzay Üssü'nden başarıyla fırlatıldığını hatırlattı. Yazılımının
tamamı, donanımının yüzde 80'i yerli olan ilk keşif uydusu Göktürk
2'nin 2012 yılında Çin'den uzaya gönderildiğini anımsatan
Erdoğan, tasarımı ve üretimi Türkiye'de gerçekleştirilen ilk yer gözlem
uydusu olan RASAT'ın da 2011 yılında yörüngesine yerleştiğini
vurguladı.
Startı verilen TÜRKSAT 6A uydusunun bu uydulardan
çok daha farklı ve ileri bir proje olduğuna işaret eden Erdoğan,
"İktidarımız döneminde 4 tane önemli projeyi gerçekleştirmenin gururunu
yaşıyoruz. Hem ticari hem askeri amaçlı görevler üstlenecek olan TÜRKSAT
6A uydumuzda kullanılacak alt sistemler, yer istasyonu ve yazılımlar
tamamen milli imkanlarla gerçekleştirilecek. Bu proje kapsamında
geliştirilecek olan alt sistemler, daha sonra üretilecek milli
haberleşme uydularının da alt yapısını oluşturacak. Dolayısıyla proje,
sadece vereceği hizmetle değil aynı zamanda stratejik mahiyetiyle de
bizim için son derece önemli. Bunlar, bir sıçrayışın, bir özgüvenin
alametleridir. Türkiye'nin ileride bu kendi yaptığı uyduları uzaya
gönderebileceği gibi bu tür imkanlara sahip olacağına da ben yürekten
inanıyorum. Türkiye bugün hayalleri gerçeğe dönüştürüyor. İnşallah yakın
zamanda hayali dahi kurulamayanları da gerçekleştirmeyi mutlaka
başaracaktır" diye konuştu.
Araştırma ve geliştirme faaliyetlerini geliştirmenin, bilgiye giden
yolu açmanın mücadelesi içinde olduklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam
etti:
"Eğitime, özellikle mesleki eğitime, bilime, araştırmaya,
Ar-Ge'ye yaptığımız yatırımlarla Türkiye artık çok farklı bir kulvarda
ilerlemeye başladı. TÜBİTAK'ın koordinesinde 6 ayda bir yapmakta
olduğumuz, özellikle bu Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu toplantılarımızda
bir defa uzun yıllar yapılamayan, ertelenen adımları biz attık. Bütün bu
çalışmalarımızda neredeydik, nereye geldik, nereye gideceğiz? Hep
bunları planladık ve geldiğimizde Ar-Ge çalışmalarına devletin neredeyse
para ayırmadığı bütçeden bir dönemi şu anda yüzde 1'e yaklaşmış
durumdayız. Aslında hedefimiz yüzde 2. Şimdi artık yüzde 2 yetmez, belki
bu yüzde 3'e çıkarılması gerekecek. Bunu başarmamız halinde, özel
sektörün de Ar-Ge yatırımlarında rol almasıyla birlikte -ki özel sektör
de bu alanda artık rol almaya başladı- inanıyorum ki gelecek Türkiyemiz
için, milletimiz için çok daha farklı olacaktır. Savunma sanayi
projeleri başta olmak üzere pek çok konuyu şahsi himayemize alarak,
süratle mesafe kat edilmesini sağladık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
Türkiye'nin iktidarları döneminde bilim ve teknoloji alanında çok
önemli bir mesafe kat ettiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda başladığımız yerle geldiğimiz
nokta arasında gerçekten çok önemli bir fark olduğunu görüyoruz. Mesela
2002 yılında ülkemizde, belki garibinize gidecek, sadece 2 tane
teknopark vardı. Bugün, 41'i faal, 59 teknoparkımız bulunuyor. Bu
nereden nereye geldiğimizi göstermesi bakımdan çok önemli. Bu
teknoparklarda, 3 bin firmamız, 30 bin personeliyle araştırıyor,
üretiyor ve yılda 1 milyar 700 milyon dolar ihracat yapıyor. Hemen
yakınımızda kurmakta olduğumuz bilişim vadisi, Türkiye'de yeni bir
safhanın da inşallah başlaması anlamına geliyor. Bu da çok önemli.
Gerçekten çok büyük bir gurur tablosunu, dünyada parmakla gösterilecek
bir bilişim vadisini, Türkiye'de işte burada kazandırıyoruz. Marka ve
patent başvurularındaki muazzam artışlar, ülkemizin bu konuda doğru bir
istikamette ilerlediğine işaret ediyor. TÜBİTAK'ı asli işlevine, yani
bilim ve teknoloji alanında yenilikçi ve yönlendirici bir kurum haline
inşallah dönüştürüyoruz."
TÜBİTAK
bünyesinde faaliyet gösteren enstitüler ve araştırma
merkezlerinin takdire şayan başarılar ortaya koyarak kendilerini
gururlandırdığını aktaran Erdoğan, özel sektörün de bu konuda önemli bir
seviyeye ulaştığını ifade etti.
Geçen 12 yılda sadece TÜBİTAK
aracılığıyla, özel sektörün araştırma geliştirme faaliyetlerine
verdikleri desteğin 4,5 milyar lirayı bulduğunun altını
çizen Erdoğan, "Burada bir hususun özellikle üzerinde durmak isterim. 12
yıl boyunca başbakanlık vazifemizi ifa ederken Türkiye'de bilim,
teknoloji, özellikle de araştırma geliştirme çalışmalarının artması için
çok büyük bir gayret ve hassasiyet içinde olduk. TÜBİTAK'ı, böyle bir
hedef ve böyle bir hassasiyet içinde yeniden yapılandırdık, teşvik
ettik, çok güçlü şekilde destekledik" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün iyi niyetlerine, samimi gayretlerine rağmen
TÜBİTAK'ın içine yerleşen bir urun, kurumu içten içe çürütmeye, farklı
gayelere taşımaya başladığını gördüklerini dile getirerek, "Düşünün, siz
bilim diyorsunuz, araştırma geliştirme diyorsunuz ama birileri kurumun
içine bir kanser hücresi gibi sızıyor, sizin bu samimi gayretlerinizi
çürütmenin mücadelesini veriyor. TÜBİTAK'ın içine öyle bir ihanet
şebekesi yerleşiyor ki mesaisini, birikimini vatanı için, milleti için,
bayrağı için değil ihanet için kullanıyor. Bilim ve teknoloji değil,
örneğin üst düzey devlet görevlilerinin kriptolu telefonlarını dinlemek
için orada alçakça çalışmalar, alçakça faaliyetler yapıyorlar. Eğer
benim telefonumu, bana verilen kriptolu telefonu buradaki bu telefonu
verenler dinliyorsa, bunlara ben farklı bir yaklaşım bir defa asla
gösteremem. Bizim nasıl sırtımızın hançerlendiğimizin en büyük delili
maalesef TÜBİTAK'taki işte bu tiplerdir. İnsanı karşıdan vurdukları
zaman, 'Erkekçe vurdu' dersin ama arkadan vurdukları zaman bu kalleşçe,
alçakça vuruştur. Bunu görmemiz lazım" şeklinde konuştu.
Erdoğan, kuruma bilimsel çalışma yapması için alınan elemanların
dönemin cumhurbaşkanını, başbakanını, genelkurmay başkanını, kuvvet
komutanlarını, bakanlarını ve anayasa mahkemesini dinlediğini
belirterek, "Elde ettikleri bilgileri nerede kullandıkları, kimlere
servis ettikleri, kimlere sattıkları ya da peşkeş çektikleri şu anda
görüyorsunuz çok hassas şekilde soruşturuluyor" ifadesini kullandı.
Bu durumun soruşturulmadığını, soruşturulamadığını söyleyen Erdoğan, " TÜBİTAK içine sızmış bu hainler, maalesef yargı içine sızmış haşhaşiler tarafından korunuyordu. Hamdolsun şimdiTÜBİTAK bunlardan arındırılıyor. Tam temizlendi demiyorum. Tam temizlendiğinin veya temizleneceğinin umudu içindeyim" diye konuştu.
"Yargıyı da bu haşhaşi urun baskısından, şantajından, tehdidinden
temizleyeceğiz" diyen Erdoğan, "Çünkü oradaki yuvalanmaları da çok ileri
derecede" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, TÜBİTAK'ın da
birçok kurum gibi normalleştiğini, asli vazifesine döndüğünü anlatarak,
"Burada tabii çalışan tüm kardeşlerimin bize yardımcı olması lazım.
Kardeşlerim bu bizim ulusal güvenliğimizin çıkış noktasıdır. Bu
milletimizin çıkış noktasıdır. Bu bir milli meseledir. Bu bizim için bir
ahlaki meseledir. Bunu hep beraber çözeceğiz. Bilim insanları olarak
bilim bu tür birşeyi kabul etmez. Bunu temizlemeye mecburuz" ifadelerini
kullandı.
İstanbul merkezli "paralel yapı" operasyonuna değinen Erdoğan, şunları söyledi:
"Şimdi günlerdir bazılarının televizyonlarının ekranlarından,
gazetelerinin sayfalarından hüngür hüngür ağladıklarını görüyorsunuz.
Hayret! Bir gün, iki gün değil, üç gün, dört gün, bir haftadır
bakıyorsunuz 'Şu kadar kişi alındı, şu kadar kişi alınıyor' filan
falan... Haberler. Hani siz örgüt değildiniz? Bakın haberler nasıl
yayılıyor, görüyorsunuz değil mi? Ya siz örgüt olmasanız bunları nereden
bileceksiniz. Bunu bildikleri için bazıları evlerinde değil, gittiler
gazetelerinin içerisinde beklemeye başladılar. Niye orada beklemeye
başladılar? 'Buradan gelip bizi alamazlar' diye beklemeye başladılar.
Zannediyorum bir, ikisi herhalde kaçıverdi bu arada. Bunları yapıyorlar.
Eğer dürüstseniz, samimiyseniz, bir suçunuz yoksa o zaman durun,
çağrıldığınızda da gelin teslim olun. İşledikleri ihanet suçlarının ne
boyutta olduğunu çok iyi biliyorlar. Ondan dolayı da kendilerine göre
şov araçlarını da iyi kullanıyorlar. Başlarına gelecek olanı
biliyorlar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece TÜBİTAK
içindeki ihanetin dahi bu kişilerin ne kadar ülke ve millet düşmanı
olduklarının, hangi kirli odakların hizmetkarı olduklarının ispatı
olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bazı ülkelerden, bazı
medya kuruluşları, görüyorsunuz, bunların gözyaşlarını masum bir gözyaşı
gibi yansıtmanın derdi içindeler. Çünkü uluslararası odakların, hatta
belki de bazı istihbarat örgütlerinin kaynaklarını kesiyoruz bu
adımlarla. İhanetin üzerine giderek, maşaları tasfiye ederek, Türkiye
düşmanı çevrelerin kurgularını, tuzaklarını bozuyoruz. Bu o kadar
önemli. İşte onun için sadece içeride değil, dışarıda da feryat var.
Daha önce de söyledim. Paralel yapı tek başına bütün bu kurguyu kuracak,
idare edecek zekaya, birikime, beceriye sahip değildir. Bunları maşa
olarak kullanan bir üst akıl var demiştim. İşte o üst akıl, onlarla
birlikte yaygara koparıyor. Tabii bu üst aklın uzantıları da var. Hepsi
devreye giriyor."
Erdoğan, bir yıl boyunca yetkileri dahilinde paralel yapının "inlerine" girdiklerini kaydederek, "TÜBİTAK
bunların inlerinden biri haline getirilmişti, oraya girdik. Emniyet
gibi, TİB gibi, KOSGEB, üniversiteler gibi kurumlardaki kurgularını
bozduk. Ancak bütün delilleri ortaya koymamıza rağmen, yargı bu ihanetin
üzerine gitmiyor ya da gidemiyordu" dedi.
"1 yıl boyunca
azimle çalıştık. Yargıyı da bu tehdit ve şantajdan kurtardık" diyen
Erdoğan, "Yargı içindeki çeteleşmeyi de çökerttik. Şu anda yargı da bu
değişim dönüşümle birlikte inanıyorum ki bir normalleşme sürecinin
içerisine girecektir. Bir şekilde bu iddiaların üzerine gidecektir. Eski
Türkiye’de değiliz artık. Masumların cezalandırılıp suçluların
dolaştığı bir Türkiye yok. Masum ile suçlunun hassasiyetle birbirinden
ayrılacağı, hukuk ve demokrasinin en temiz şekilde işleyeceği bir
Türkiye var. Hiç kimse timsah gözyaşı dökmesin. Hiç kimse feryat figan
ortalığa dökülüp zavallılığını dünyaya sergilemesin" diye konuştu.
İstanbul merkezli "paralel yapı" operasyonunu başlatan sürece değinen
Erdoğan, "Tutturdular bir Molla Muhammed. İki gözü yüzde 90 görmüyor. Ve
onunla beraber 122 kişiyi içeri aldılar. Adamcağız 17 ay tutuklu kaldı.
Niye? Pensilvanya'ya aykırı ifadede bulundu, onun gibi düşünmedi, onun
gibi yaşamadı ve onları 17 aydan çıkıp açtıkları dava ile yaptıklar
müracaatla işte şimdi halkalar sökülmeye başladı" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, özellikle medyanın ve siyasetin bu hukuk süreci ve
süreçlerinde ulusal ve uluslararası algı operasyonlarından uzak
durmasının kaçınılmaz bir sorumluluk olduğuna dikkati çekerek, "Herkes
hukukun işleyişine yardımcı olacak. Ak ile karanın net bir şekilde
ortaya çıkacağı bu süreçte herkes sorumlu davranacak" dedi.
"Bu
ülkede 15 yıldır korkuyla yurt dışında yaşayıp uyuşturduğu takipçilerine
yasa dışı işler yaptıranlar var" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Gemiyi daha ilk rüzgarda terk edip binlerce kilometre uzağa kaçıp
oradan korkakça ihanet şebekesini idare edenler var. Kurumlarda yaptığı
ihanetin ortaya çıkacağı korkusuyla soluğu yurt dışında alanlar var.
İşlediği suçun boyutunu bildiği için korkup kaçanlar var. Bunların hepsi
tek tek ortaya çıkacak. Bunların hepsi yurt içinde olduğu gibi yurt
dışındaki inlerinde de takip edilecek."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra her kurumun sadece kendi işini yapacağını vurgulayarak, "TÜBİTAK
bu dönüşümü inşallah farklı bir şekilde gerçekleştirmenin neticelerini,
işte bugün attığımız imzalarla veriyor. İnşallah çok daha fazlasını hep
birlikte başaracağız" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin araştırma geliştirme projelerinde, savunma sanayisinde ayrı
ve özel bir yere sahip olduğunu söyleyen, Erdoğan, "Bana göre TÜBİTAK,
bu işin olmazsa olmazıdır. Savunma sanayinde artık biz her alanda kendi
ihtiyaçlarımızın projelerini burada gerçekleştirmek durumundayız. Benim
insanımın batıdakinden ne farkı var. Niye biz bunları burada
gerçekleştiremiyoruz. Biz bu projeleri burada niye halledemiyoruz.
Parmak ucu kadar bir şey yapıp dünyanın parasını kazananlar karşısında
biz bunları niye halledemiyoruz?" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüzlerce, binlerce gencin dünyanın değişik yerlerine gönderildiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Hala gönderiyoruz, göndereceğiz de ama bu merkezlerde artık bunları
yapmak durumundayız. Bu bir özgüven meselesidir. Buradaki hocalarımızdan
gençlerimize kadar, bu özgüveni doğrusu sizlerde görüyorum, görmek
zorundayım. Bir Cumhurbaşkanı olarak biz hocalarımıza, gençlerimize
güvenemezsek bir netice alamayız. Öyleyse burada hocalarımızın,
yöneticilerimizin de yanlarında çalışan gençlere güvenmeleri, gençlerin
de hocalarına güvenmeleri suretiyle yeni adımların atılması lazım. 'Biz
yaparız' bunu bir defa dememiz lazım. 'Yapacağız' dememiz lazım.
'Üreteceğiz' dememiz lazım."
Bütün araştırma, geliştirme
destekleriyle, devreye aldıkları projelerle, bu işler için tahsis
ettikleri kaynaklarla adeta bir savunma sanayi iş birliğini
başlattıklarını anlatan Erdoğan, "Hamdolsun verdiğimiz emeklerin,
yaptığımız fedakarlıkların karşılığını da almaya başladık. Bugün ülkemiz
savunma sanayi 5 milyar doları aşan üretim gücüne ve 1,5 milyar
dolarlık ihracat kapasitesine ulaştı. Bu alanda yılda 1 milyar dolar
Ar-Ge harcaması yapabilir hale geldik. Geçmişte ülkemiz ekonomisi için
ağır birer yük durumunda olan savunma sanayi harcamaları, bugün
ekonomimizin itici güçlerinden biri haline geldi. Kendi tankımız Altay,
kendi helikopterimiz Atak'ı, kendi insansız hava aracımız Anka'yı, kendi
savaş gemimiz Milgem'i üreterek bu alanda dünya çapında söz sahibi
ülkeler arasına girdik" ifadelerini kullandı.
"Savunma sanayimizin her alanında muazzam sonuçlar alıyoruz"
"Aynı şekilde bakıyorsunuz özel sektörde, işte Baykar da o da yine
insansız hava aracını şu anda üretmiş durumda" diyen Erdoğan, şöyle
devam etti:
"İşte bu bir cesaret ve artık 30 bin mili yakalamış
durumda buraya kadar çıkmış durumda. Bütün bu adımlar özgüvenin
neticesi. Bunları hem kendimiz için kullanacağız ve talepler başladı ve
bu taleplere de cevap vermeye çalışacağız. Havacılıkta aynı şekilde
süratle mesafe katediyoruz. Zırhlı araçlar, füzeler, roketler, milli
piyade tüfeğimiz başta olmak üzere savunma sanayimizin her alanında
muazzam sonuçlar alıyoruz. Artık biz 250 kilometre menzilli füze ile
övünemeyiz. Bu bize yeter diyemeyiz. Biz 750, bin 500, 2 bin 500 en az
menzilli füzelerimizi üretmek zorundayız. Bunu halletmek zorundayız.
Niye? Caydırıcı bir güç bunlar elinizde olacak. Bu olduğu anda o ülke
çok daha farklı bir konuma geçer. Bunu başarmaya muktedir miyiz? Evet
muktediriz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün ilk adımının
atılmasına şahitlik ettikleri TÜRKSAT 6A projesinin de Türkiye'yi uzay
sanayisinde yeni bir safhaya çıkartacağını vurgulayarak, "Ankara'da
kurduğumuz Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi ile Radar ve
Elektronik Harp Merkezi, bu konuda atılmış diğer önemli bir adımımız
oldu. Şimdi Sabiha Gökçen Havalimanı'nın yanında ağırlıklı olarak bu
doğrultuda faaliyet gösterecek ülkemizin en büyük teknoparkını
kuruyoruz. İnşallah cumhuriyetimizin 100. yıl dönümü olan 2023'te
özellikle de savunma sanayimizi dışa bağımlılıktan tümüyle kurtarmış
olacağımız bir kırılma noktası olacak. Bir kez daha atılan bu imzaların,
başlatılan projenin hayırlı olmasını Allah'tan temenni ediyorum. Şu ana
kadar emeği geçen tüm kardeşlerime ve bu aşamadan itibaren Türkiye'nin
bu iftihar tablosunda görev alacaklara başarılar diliyorum. Özgüveniniz
daim olsun" şeklinde konuştu.
TÜRKSAT AŞ Genel Müdürü Ensar Gül, "TÜRKSAT 6A ile kendi haberleşme
uydusunu yapabilen 10 ülke arasına giriyoruz. Sadece yapmak değil
fırlatmak da önemli. Şu anda ROKETSAN fırlatma yöntemleri üzerinde
çalışıyor" dedi.
TÜBİTAK
Gebze Kampüsü'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla
gerçekleştirilen TÜRKSAT 6A Yerli Haberleşme Uydusu Projesi İmza
Töreni'nde konuşan Gül, TÜRKSAT 6A uydusunun maliyetinin yaklaşık 550
milyon lira olduğunu, bunun 150 milyon
lirasının TÜRKSAT tarafından, geri kalan kısmının da Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nca karşılanacağını söyledi.
Uydunun satın alınması halinde daha ucuza mal olacağını ancak içinde
Ar-Ge olduğu için maliyetlerin biraz fazla olduğuna dikkati çeken Gül,
"Ama sonuçta kendi uydu platformumuzu elde etmiş olacağız ve bundan
sonra ki uydularda bunu kullanacağız. Ekstra maliyetimizi de bunun için
ödüyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin 1979 yılında yer istasyonu kurduğunu ve uydu üzerinden haberleşmeye başlandığını anlatan Gül, şöyle devam etti:
"1994 senesinde ise ilk uydumuza sahip olduk. Bundan sonra diğer
uydular hareket etti. 1C, 2A, 3A, 4A, 4B, 5A ve 6A uydularımız. Biz bu
uyduları yaptırırken, 3A yapılırken Fransa'ya, 4A yapılırken Japonya'ya
mühendislerimizi gönderdik. Mühendislerimiz bu işi öğrendiler ve şimdi
de 6A projesinde görev alacaklar. TÜBİTAK
UZAY tarafından BİLSAT uydusu, RASAT uydusu, Göktürk2 uydusu
geliştirildi. Aslında Türkiye şu ana kadar gözlem uydularını
geliştirebiliyordu ama haberleşme uydumuz yoktu. Şimdi de haberleşme
uydumuzu kendimiz geliştireceğiz."
Gül, TÜRKSAT 6A'nın uzaya
fırlatıldığında, Türkiye'nin kendi haberleşme uydusunu yapabilen 10 ülke
arasına gireceğini vurgulayan Gül, uyduyu sadece yapmanın değil
fırlatmanın da önemli olduğunu kaydetti.
Şu anda ROKETSAN'ın
fırlatma yöntemleri üzerinde çalıştığını vurgulayan Gül, "Biz bu
psikolojik sınırı aşmış olacağız. Çocuklarımız artık Türkiye'de kendi
uydusunu yapabiliyor, kendi uzay aracını yapabiliyor. Fırlatma işlemi
tamamlandığında da 'uzaya fırlatabiliyoruz' diyeceğiz. Bu çok önemli"
ifadelerini kullandı.
Gül, uydu platformunun, diğer uydularda da
kullanılacağını anlatarak, ayrıca Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı tarafından "Türkiye Uzay Ajansı Kanun" tasarısı
hazırlandığını, bu uzay ajansının da Türkiye'nin uzay konusundaki
projelerini koordine edeceğini ve yöneteceğini sözlerine ekledi.
Konuşmaların ardından, TÜBİTAK
Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü öncülüğünde, aralarında TAI ve
ASELSAN'ın da bulunduğu yerli sanayi kuruluşlarının desteğiyle
yapılacak olan TÜRKSAT 6A Haberleşme Uydusu Projesi, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlık Müsteşarı Feridun Bilgin, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak ve TÜRKSAT AŞ Genel Müdürü Gül tarafından imzalandı.
İmza törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu,
Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ve ilgili kurum
yetkilileri katıldı.