Başbakan
Davutoğlu, "Bir daha gücünü milletten alan ve bu TBMM'de temsil edilen
milli iradenin yerine kimse başka bir güç ikame edemeyecek" dedi.
Başbakan
Ahmet Davutoğlu, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın
TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerinde Hükümet adına söz aldı.
Başbakan Davutoğlu, görüşmeler sırasında önerileri ve uyarılarıyla 2015
bütçesinin oluşumuna katkıda bulunan Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine,
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e, uzmanlar ve bütün milletvekillerine
teşekkür etti.
Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında, "Strateji, ufuk, vizyon yok" dediğini
dile getirerek, "Onun için stratejimiz, ufkumuz, vizyonumuz nedir, bunu
anlatmaya çalışacağım. Keşke kendisi bize strateji ve
vizyon çizebilseydi. Polemik, tartışma içine girmeden önce Meclisimizi,
yüce milletimizin huzurunda soğukkanlı şekilde, yüzyıl muhasebesi
yapmaya davet ediyorum. Sayın Bahçeli, yüzyıl muhasebesi yaptı ama çok
karamsar tablo çizdi. Vizyondan çok, çözülme ve imparatorluğun çözülme
süreçlerine atıfta bulunarak, karanlık tabloyla bizi baş başa bıraktı.
Ben ise size aydınlık bir tablo çizmek istiyorum. İmparatorluğumuzun
çözülmesiyle değil, Cumhuriyetimizin kurulmasıyla başlayan aydınlık bir
tablo çizeceğim" diye konuştu.
Başbakan
Davutoğlu, yüz yıl önce dünya insanlık tarihinin iki küresel olayıyla
karşı karşıya kaldıklarını anımsattı. Davutoğlu, birincisinin siyasi,
askeri alanda olduğunu dile getirerek, o zamana kadar savaşların sınırlı
alanlarda kalıp, belirli ülkeleri ilgilendirdiğini anlattı. Davutoğlu,
20. yüzyılda, ilk kez Birinci Dünya Savaşı ile savaşın etkisinde
kalmamış bir ülkenin, milletin olmadığı bir sürecin yaşandığını
vurgulayarak, ilk kez küresel anlamda büyük bir krizin 1929'da
yaşandığını anımsattı.
Davutoğlu, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla
geçerken, büyük devlet geleneğine, birbiriyle kenetlenmiş bir millete
sahip olduklarını vurgulayarak, üç kıtada milletin her ferdinin,
Trablusgarp'tan Balkanlar'a, Balkanlar'dan Yemen'e, Galiçya'ya,
Sarıkamış'a kadar kadim bir medeniyeti savunmak için omuz omuza
verdiğini anlattı. Davutoğlu, sağındakine solundakine, "hangi
millettensin, hangi mezheptensin, hangi etkin grup, bölgedensin"
denilmeden, omuz omuza verildiğini ifade ederek, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Çünkü kadim bir medeniyeti savunmak bilinciyle
hareket ediyorlardı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti nevzuhur bir devlet
değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet
çizgisi içinde, daha da öncesine giden, çok köklü bir medeniyetin son
halkasıdır. Bu medeniyet değerlerini savunmak, her bir siyasetçi için
bir onur vesilesidir. Ne oldu da biz bu kadim medeniyetin son devletini
kaybettik.
Üç vurguda bulunacağım. Bir, maalesef bu aidiyet
bilincini kıran yanlış uygulamalarla, millet fertleri arasında
ihtilaflar ortaya çıktı. İki, Halaskaran Zabitan gibi, devletin kurumsal
işleyişinde kendi içinde vesayet odaklarını oluşturan iç yapılar doğdu.
Üç, Düyun-u Umumiye ile ekonomi başkalarının idaresine verildi.
Dördüncü olarak, komşu halklar ve dünya üst siyaseti üzerindeki etkisi
gittikçe zayıflatıldı. Şimdi bir muhasebe yapalım, yüzyıl sonrasına yani
2001'e gidelim. 19. yüzyıldan 20. yüzyıla giderken bu dört gerekçeyle
sarsılan devletimizin 2001'de AK Parti iktidarı öncesindeki durumuna
bakalım. Aidiyet bilinci zayıflamıştı, devlet, millet aidiyet bağı
neredeyse çökmüştü, başörtülü kızlar kapıda bekliyor, tahkir ediliyor,
aşağılanıyorlardı. Bir istiklal harbini Kahramanmaraş'ta başlatılan o
gerekçe, tahkir ediliyordu. Kürt vatandaşlarımız dillerini konuşmak için
hapishaneye gittiklerinde, anneleriyle konuşurken anadilini
kullanamıyordu. Alevi vatandaşlarımızın haklarından bahsetmek bile
mümkün değildi, ilk kez bizim çalıştaylarla gündeme geldi."
"Grubunuza sahip çıkın"
Davutoğlu,
son sözlerine CHP sıralarından tepki gelmesi üzerine Kılıçdaroğlu'na,
"Sizin ikazınız üzerine ben grubuma bir mesaj gönderdim, bütün grup
sonuna kadar dinledi, lütfen grubunuza sahip çıkın. Söyleyecek çok
sözümüz var, şimdiden hiddetlenirseniz olmaz, biz dinledik" diye
seslendi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek de saygıyla milletvekillerinin birbirini dinlemesini istedi.
"Her gördüğümde dua ederdim"
Davutoğlu,
milletin 28 Şubat uygulamalarıyla tarumar edildiğini, vesayetin açık
şekilde ortada olduğunu, başbakanların belli görevlerinden bahsederken
sembolik dil kullanmak zorunda kaldığını, 2001 krizinden sonra
Düyun-u Umumiye benzeri IMF memurunun gelip, karşısında bakanların ceket
iliklediğini, iş dünyasının başbakanın değil, IMF memurunun ne dediğine
baktığını söyledi.
Bunun ızdırabını çok iyi bildiğini dile
getiren Davutoğlu, İstanbul Lisesi'nin, eski Düyun-u Umumiye binası
olduğunu, burada Düyun-u Umumiye kasasını her gördüğünde, "Allah bir
daha bu millete, devlete, bu zilleti yaşatmasın diye lise çağlarında dua
ederdim" dedi.
"Milli iradenin ekonomide hakimiyetinin kalktığı dönem"
2001'de gecede yüzde 5 bin, 6 binlere varan faizlerin olduğu,
reçetelerin dışarıdan beklendiği, bakanların ithal olarak geldiği, milli
iradenin ekonomi üzerindeki hakimiyetinin tümüyle kalktığı bir dönem
yaşandığını belirten Davutoğlu, bunun uluslararası, ulusal boyutlarının
da olduğunu ifade etti.
Davutoğlu, yüz yıl önce olduğu gibi 21.
yüzyıla, 11 Eylül ile birlikte Irak, Afganistan müdahaleleri ve 2008
krizi gibi iki büyük küresel ölçekli krizle girdiklerini
anımsattı. Davutoğlu, bu dönemlerde AK Parti iktidarının, siyasi basiret
ve liderlik göstererek, 1990'lı yıllarda genişleyen dünya ekonomisi
karşısında daralan Türkiye ekonomisi yerine, küresel krize rağmen
büyüyen Türk ekonomisi aldığını söyledi.
"Başka güç ikame edemeyecek"
Dört
ilkeyi öne çıkardıklarını ve bunu gerçekleştireceklerini vurgulayan
Davutoğlu, millet, devlet birliğini, beraberliğini, aidiyet bilincini
güçlendirdiklerini, güçlendireceklerini kaydetti. Davutoğlu, "İkinci
olarak, siyaset üzerindeki bütün vesayet odaklarını, ister darbe
geleneğinden gelen, isterse postmodern ya da başka adlarla, paralel
yapılarla gelen bütün vesayet odaklarını kaldırdık, kaldırmaya
kararlıyız. Bir daha gücünü milletten alan ve TBMM'de temsil edilen
milli iradenin yerine kimse, başka bir güç ikame edemeyecek. AK Parti
farkı bu" dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak değil G-20
Dönem Başkanı olarak konuştuğunu dile getiren Davutoğlu, ekonomilerini,
dünya ekonomisiyle yarışır hale getireceklerini bildirdi.
Kılıçdaroğlu'nun, "Eskiden de G-20 arasındaydık" dediğini ifade eden
Davutoğlu, iktidara geldiklerinde Türkiye'nin 26. sırada bulunduğunu
kaydetti.
"Çözüm süreci, çözülme süreci değil"
Milli aidiyeti nasıl güçlendirecekleri sorusunu yönelten Davutoğlu,
bu ağır sorumluluğu aldığında, bir taraftan Başbakanlık görevini ifa
etmek için Ankara'da ülke sorunlarıyla uğraşırken, diğer yandan AK Parti
Genel Başkanı olarak parti kongrelerine giderken bir şeyi ihmal
etmediğini anlattı.
Özellikle MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli'nin çok iyi idrak ettiğini düşündüğünü ve takdir
edeceğini umut ettiğini ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Görevi aldığımdan sonra, bu toprakları vatan yapan bütün ecdadın ve
manevi önderlerin huzuruna gittim. Önce Hacı Bayram-ı Veli Ankara; sonra
Şeyh Edebali Söğüt şenliklerinde birlikteydik, Ebu Eyyüb
El-Ensari İstanbul, Hazreti Mevlana Konya, Hacı Bektaş-ı
Veli Nevşehir, Seyyid Burhaneddin Veli Kayseri, Ahi Evran Kırşehir, Baba
Mansur Tunceli, Harakani Hazretleri Kars, Feqiye Teyran Van, hepsine.
Bunu niye yaptım biliyor musunuz, şunu göstermek için; bu topraklarda
yüz sene önceki devletimizi savunmak üzere Çanakkale Savaşı'nda yan yana
duran, Yemen'de birlikte ölen, şehit olan, Bakü'yü birlikte kurtaran o
ecdadın torunları arasına Kürt, Türk, Alevi, Sünni gibi bir ayrımı
sokmadık, sokulmasına da izin vermeyeceğiz. Bizim için Çözüm Süreci
çözülme süreci değil, aksine, milletin bütün fertlerinin kaynaşma
sürecidir ve bizim için Feqiye Teyran'ın güzel Kürtçesiyle Yunus
Emre'nin güzel Türkçesi arasında bir fark yoktur. Onun için bir taraftan
bize bu vatanı emanet eden o manevi öncüleri ziyaret ettim."
"Yeni bir tarihi yolculuk"
Sembolik
olarak bir şeyi daha yaptığını, İstiklal Harbi'nin önemli
mekanları Samsun, Erzurum, Amasya, Balıkesir'e gittiğini
anlatan Davutoğlu; "Erzurum'da, Erzurum Kongresi'ne katılan Dersimli
Abbas Necati'nin dünyası neyse, Balıkesir'de Kuvay-i Milliyeyi başlatan
Vehbi Efendi'nin dünyası aynıdır. Doğu ile batı, kuzey ile güneyin
ayrılmasına izin vermedik, hiçbir zaman da izin vermeyeceğiz. Onun için
mücadelemiz, yeniden Kuvay-i Milliye mücadelesidir. Mücadelemiz, bütün
bir milleti tekrar aşk, sevdayla yeni bir tarihi yolculuğa çıkarma
mücadelesidir" görüşünü dile getirdi.
"Kimseye elimizi öptürmeyiz"
Bütün muhalefet liderlerine ve partilerine çağrıda bulunan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Hepimiz mahallelerimizden çıkalım, kimse kendi mahallesinin
sığınağında rahat bir dünyada yaşamasın. Çıksın mahallesinden,
kasabasından, köyünden başka mahallelere girsin.
Sünni vatandaşlarıma sesleniyorum, Alevi kardeşlerinizle kucaklaşın. Hak
Muhammed Ali diyenler ile Hz. Muhammed'in yolunda olduğunu her fırsatta
zikredenler arasına kimse giremez. Kürt, Türk, Zaza, Arnavut, Boşnak
kardeşlerimize sesleniyorum; İstiklal Harbi'nde nasıl biraradaysak,
nasıl Balıkesir'de Kuvay-i Milliye aşkı yanarken, Van'da 120 genç,
Sarıkamış'a 14, 15 yaşlarında cephane taşırken şehit olmuşsa, Van ile
Balıkesir'i, Kars ile Kırklarelini'ni kimse ayıramaz. Ama bu yetmez,
Bahçeli'ye katılıyorum, hamasi nutuklarla olmaz, alana ineceğiz. Ben
indim, inmeye devam edeceğim.
Kongrelerimize ve seçim için
talimat verdim, bu süreç içinde gitmediğimiz ilimiz, al bayrağı ve AK
Parti bayrağını dalgalandırmadığımız yurdun hiçbir köşesi
kalmayacak. Çünkü AK Parti 81 ilin 71'inde birinci parti, 78'inde
milletvekili çıkarmışız. AK Parti demek, milletin ta kendisi demek. Onun
için biz çözüm demişsek hamaset yapmayız, etnik ve mezhebi arka planına
bakmadan, herkesin Anadolu ve Trakya'da terinin kokusunu yanağımızda
hissederiz. Gerekirse yaşına hürmeten herkesin elini öperiz ama kimseye
elimizi öptürmeyiz. CHP 33 ilden, MHP 47 ilden hiç milletvekili
çıkaramamış. Şimdi alın haritayı, bu bize lazım, bir iktidar partisi
olarak bundan memnun olmam lazım ama memnun değilim. Bize her yerde
konuşan muhalefet lazım ki muhalefette de bir birlik, beraberlik
olabilsin. Milletin buna ihtiyacı var."
"Kimsenin gücü yetmeyecek"
CHP'nin 16 il, MHP'nin 23 ilde yüzde 10 barajının altında kaldığını,
CHP'nin, Güneydoğu Anadolu'da yüzde 5, Doğu Anadolu'da yüzde 7'nin,
MHP'nin ise Güneydoğu Anadolu'da yüzde 5'in altında olduğunu söyleyen
Davutoğlu, "Nasıl temsil bu?" diye sordu.
Başbakan
Davutoğlu, "O zaman çözüm sürecinden bizim anladığımız şudur; bu
toprakların her rengi, her dili, her dağı, her şehri, her karesi bizim
için kutsaldır ve orada yaşayanların, kültürü, dili, kendi ananesi
neyse, onlar da aynı şekilde kutsaldır. Süphan Dağı'nı Uludağ'dan,
Ilgaz'ı Nemrut Dağı'ndan ayırmak nasıl mümkün değilse, farklı lehçeler,
diller konuşuyor diye bu milleti birbirinden ayırmak mümkün değildir,
olmayacaktır. HDP'ye aynı çağrıda bulunuyorum, artık Türkiyeli olun.
Türkiyeli partisi olmak meziyettir. Her yerde konuşalım, bir mahalle,
bir bölgede değil. Öncelikle çağrım bu. Aidiyet bilincini
güçlendiriyoruz, güçlendireceğiz. AK Parti kadrosu buradayken, AK Parti
tabelaları yurdun her yerindeyken bu milleti bölmeye de bu millet
arasına fitne sokmaya da kimsenin gücü yetmeyecektir" dedi.
"Siz reddedebilirsiniz ama yapılanlar ortada"
Dışişleri Bakanlığı döneminde yurtdışında bir konferansta, "Türkiye'nin
bu ekonomik başarısını neye borçlusunuz?" diye kendisine sorulduğunda
verdiği yanıtla ilgili şunları söyledi:
"İngiltere'de bir
toplantıda... Büyük doğalgaz kaynakları bulmadık, petrol kaynaklarımız
da yok, kimse bize Avrupa'daki krizlerde olduğu gibi bize milyarlarca,
yüz milyarlarca Avro para da vermedi. Biz bir sömürgeci devlet
olmadığımız için elimizde birikmiş sermaye de yoktu. Ama neyi keşfettik
biliyor musunuz dedim. İşte aramızdaki fark bu. İnsan odaklı siyaset
anlayışı bu... Biz insanımızdaki cevheri harekete geçirdik. Hiçbir
cevher insan cevherinden daha kıymetli değil. Sizler reddebilirsiniz
Sayın Kılıçdaroğlu ama binalar ortada, yapılanlar her şey ortada. Zaten
gittiğiniz her ilde görürsünüz. Son 12 yılda 100 yeni üniversite açtık.
76, 176 oldu. İlk ve orta öğretimde 234 bin derslik yapıldı. 73
şehrimizi doğalgaza kavuşturduk. Yakında doğalgazın ulaşmadığı şehir
kalmayacak. 757 yeni hastane inşa ettik. Bin 747 birinci basamak sağlık
tesisi inşa ettik. 276 barajın yapımını tamamladık, bin 330 spor tesisi
yaptık, 182 gençlik merkezi açtık, 632 bin 600 konut yaptık, 189 adalet
sarayı yaptık, 17 bin 591 kilometre bölünmüş yol yaptık. Bütün dünyanın
takdirle izlediği Marmaray'ı hizmete açtık. Asya'yı Avrupa'yı birbirine
bağladık. Bunları hep biz yaptık ve milletin helal kazançlarıyla
yaptık."
"Başbakanlığımı tartışmaya açıyorsunuz ama..."
Tarımsal
milli gelir 36 milyar liradan 116 milyar liraya çıkardıklarını, 759
enerji santrali yaptıklarını, 11 yılda 3 milyar 250 milyon fidan
diktiklerini anlatan Davutoğlu, "Tabii buradan Yalova'da kesilen asırlık
çınarları eksi olarak çıkarmak gerekecek. Ayrıca teşekkür ederim,
bilseydim bir gün daha beklerdim ama inşallah benim çağrıma kulak
vererek yapmamışsınızdır açıklamayı ama oradaki hassas şey şu: Yalova
Belediye Başkanı 'Genel Başkan'ın haberi vardı' diyor, siz 'yoktu'
diyorsunuz, üzüldüğünüzü söylüyorsunuz. Hani benim Başbakanlığımı
tartışmaya açıyorsunuz ama belediye başkanınız ile biraz daha iyi
koordinasyonunuz olursa, tavsiye ederim faydalıdır " dedi.
Davutoğlu, kendisine laf atan CHP'li milletvekillerine, "İnşallah
yakında her bir insan bireyi için bir ağaç dikmiş olacağız. 7 milyar
ağaç dikeceğiz bu ülkeye. Yemyeşil kılacağız her yeri. Çevre
duyarlılığımız da bu..." karşılığını verdi.
CHP'lilere "Daha çok ders alacaksınız"
Makro
ekonomik göstergelere işaret eden Davutoğlu, Türkiye ekonomisini 230
milyar dolarlık bir ekonomiden 822 milyar dolarlık ekonomi haline
getirdiklerini, ekonomiyi 3,5 kat büyüttüklerini söyledi. Davutoğlu,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu büyüme, bu rakam matematiksel
olarak bir rakam, hayalden söylenmiyor. Matematiği bilen aradaki farkı
görür. Şimdi 56 yılı 43 yılı dediniz, 1946'dan ama onu maruz görürüm
matematik hesaplama hatası olarak ama. Bu rakamları ne yapacaksınız,
nasıl izah edeceksiniz? 230 milyardan 822 milyara... Öyle bir kurnazlık
yapıyor ki Sayın Kılıçdaroğlu... Diyor ki '2009'da gayrisafi milli
hasıla şuydu, şimdi 10 bin 500, yükselmedi.' Peki 2009'da kim
iktidardı, oraya kim getirdi? Bizi bizimle karşılaştırıyor, başka
karşılaştıracak bir şey yok. Peki aynı dönemde küresel ekonomik kriz
yaşandı. Türkiye'de 2009'dan bu yana 100 olan milli gelir nispet olarak
120'ye çıktı. Aynı dönemde Avrupa'da 100'den 98'e geriledi, negatif
büyüme var. Bazı ülkelerde, ismini zikretmek istemem hepsi komşu
ülkelerimiz, hiçbirini rencide etmek istemem; bu rakamlar 70'e geriledi.
Küresel krizin olduğu bir dönemde biz ekonomiyi büyütmeye devam
ediyoruz ve her sene büyüyor ama tabii bizimle bizi karşılaştırdığı için
idrak etmek mümkün olmuyor. 2002 yılında 28 milyar döviz rezervimiz
vardı, 133 milyara çıktı. Bakın bu çarpıcıdır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun
ilginç bir demeci, sürekli tekrar ediyor bugünlerde, milletimiz de
dinliyor; diyor ki 'bana bir 4 yıl verin, sonrasını istemiyorum.' Şimdi
neden söylüyor, biliyor musunuz bu rakamları biliyor. Yani hazinemizin
dolu, rezervimizin bol olduğunu biliyor. 4 yıl gelecek, 4 yıl
harcayacak, sonra gidecek. Yok öyle ucuza mal. Bakın, 1991'de SSK Genel
Müdürlüğü'ne geldiniz. SSK o zaman kar yapıyordu. O zamanın parasıyla
128 bin lira. Az da olsa kar görünüyordu. 4 yıl sonra 1995'te 81 trilyon
335 milyon zarar yaptı. Keşke 4 yıl kalsaydınız, 8 yıl kalmışsınız 1
katrilyon 111 trilyon zarar yaptı SSK. Allah milletimizi korusun."
Davutoğlu, kendisine tepki gösteren CHP'lilere, "Dinleyin, ben
sinirlenmedim, orada güzelce dinledim, not aldım. Ne güzel, dinleyin.
Daha çok ders alacaksınız, dinleyin. sonra cevabı verirsiniz siz"
dedi.
OECD ülkeleri içinde gelir dağılımını en hızlı düzelten
ülkenin Türkiye olduğunu belirten Davutoğlu, "Devraldığımızda yoksulluk
sınırı 4,2 dolardı günde. Günde 4,2'nin altında Türkiye'de yüzde 30
yaşıyordu. Şu anda sadece yüzde 2,7 yaşıyor. Hepsi yoksulluk sınırının
üstünde orta gelir grubuna çıktılar. Orta sınıfın en güçlendiği
ülkelerden biriyiz. OECD rakamlarına göre de gelir dağılımını en hızlı
düzelten ülkeyiz" diye konuştu.
Yoksulluğu azalttıklarını,
günlük 15 doların altında yaşayan kimsenin kalmadığını belirten
Davutoğlu, 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatı 2013 yılında dört
katına çıkartarak 151,8 milyar dolara çıkardıklarını, yılın ilk 10
ayında ihracatı yüzde 5,6 oranında artırdıklarını, ithalatı yüzde 3,9
azalttıklarını, dış ticaret açığının yüzde 18,2 düştüğünü, Ekim sonu
itibarıyla 12 aylık ihracatın 158,8 milyar olduğunu söyledi. Merkezi
yönetim bütçe açığının milli gelire oranının 2002'de yüzde 11 iken bugün
yüzde 1 seviyesine düştüğünü, 2013 yılı sonu itibarıyla 28 AB üyesi
ülkeyle kıyaslandığında genel devlet bütçe dengesinin en iyi durumdaki
4. ülke konumunda olduklarını ifade eden Davutoğlu, "2002 yılında her
100 liralık verginin 86 lirası faiz ödemelerine gidiyordu, bugün sadece
15 lirası gidiyor, gelecek yıl bunu 13 liraya kadar düşüreceğiz. 2002
yılında toplam bütçe harcamalarının yüzde 43,2'sini faiz ödemeleri
oluşturuyordu, bugün faizin bütçedeki payını yüzde 12'ye düşürdük.
2002'de yüzde 74'e ulaşan kamu borcunun milli gelire oranını yüzde
33'lere kadar gerilettik. 25 AB üyesi ülkeden bu anlamda daha iyi
durumdayız. Avrupa standardının çok üzerindeyiz" dedi.
Davutoğlu, 2002 yılında Türkiye'ye sadece 1,1 milyar dolar olan doğrudan
yatırımın 2013 yılında 12,9 milyar dolara yükseldiğini belirterek,
1984-2002 döneminde gelen doğrudan yabancı yatırımın 14,6 milyar dolar
iken 2003 yılından bugüne kadar toplam 145 milyar olduğunu söyledi.
"Artık IMF'ye borçlu bir ülke yok"
Başbakan
Davutoğlu, "Yüzyılın muhasebesini yaptığımızda, artık Duyun-u Umumiye
benzeri, IMF'ye borçlu bir ülke yok. Kendi kendine kalkınabilen, dış
yardım almadan, IMF'ye el açmadan kalkınabilen bir ülke var. Bugün AK
Parti'nin 13. bütçesini sunuyorum. Bu vesileyle biraz önce saygı
sınırlarını aşarak Cumhurbaşkanımıza sarfedilen sözleri de şiddetle
kınayarak, geçmiş 12 bütçeyi sunan, 12 yıl bu millete hizmet etmiş,
bu başarılara imza atmış Cumhurbaşkanımıza buradan selamlarımı
ve saygılarımı sunuyorum. Eğer bugün başı dik, onurlu bir ülke varsa,
dünyada en çok temsil edilen 7. ülkeysek itibar budur. Eğer yolsuzuluk
sizin dönemdeki gibi olsaydı biz bu başarıları sağlayamazdık. 2001'i
unutmayın. Kimlerin Yüce Divan'da yargılandığını unutmayın" dedi.
Kendisine laf atılması üzerine Davutoğlu, "Müdahale ederseniz müdahale
görürsünüz. Biz öyle sataşmalardan falan çekinip susacak değiliz. Bu
ülkeye kimse borç vermedi. Biz maden de bulmadık. Tasarrufla,
yolsuzlukları engelleyerek ülkeyi bu hale getirdik" derken birleşimi
yöneten Meclis Başkanı Cemil Çiçek de "Böyle bir usul yok. Cevap vermek
gerekiyorsa verirsiniz, yapmayın lütfen. Şu ana kadar iyi götürdük,
şunun şurasında fazla bir şey kalmadı. Biraz daha sabırlı olalım" diye
uyardı.
Davutoğlu, 2015 yılı bütçesinin büyüklüğünün 473 milyar
lira olduğunu, eğitim için 87,5 milyar ve sağlığa ayrılan 80,9 milyar
lira toplandığında 168 milyarın sadece iki kaleme ayrıldığını, 2002
yılında bütün bütçenin ise 119 milyar lira olduğunu kaydetti. "Nereden
geldi bu para? Hortumları kestiğimiz, yolsuzlukları durdurduğumuz
için... Yolsuzluklara geleceğim, size söyleyecek sözüm var" diyen
Davutoğlu, sadece eğitime ve sağlığa ayrılan bütçenin 2002'deki toplam
bütçeden 60 milyar daha fazla olduğunu söyledi.
62. Hükümet olarak ilk bütçeyi sunduklarını belirten Davutoğlu, görevi
alır almaz hemen hükümet programını okuduklarını anımsattı.
Davutoğlu, "Bazı beklentiler muhtemelen şuydu: Hükümet, geride kalan
8-9 ayı kapsayan, seçime kadar, bir program yapar, geçici bir program
sunar. Hayır, arkadaşlarıma talimat verdim. Değil 8-9 aylık; 4 yıllık,
9 yıllık, 2023'e kadarki programın ana çerçevesini çizeceğiz. İkinci
atılım hamlesini ve yeni Türkiye'nin yükselişinin programını yapacağız"
dedi.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
"İleri demokrasi,
insani kalkınma, yaşanabilir mekanlar ve çevre, güçlü ekonomi, öncü
ülke. İşte, 2023 vizyonumuz bu. Biz bu vizyonu gerçekleştirmek için
çalışırken sizin hayalleriniz buna yetişemez sayın Kılıçdaroğlu. Bizde
strateji de var, ufuk da var, vizyon da var, sadece eleştirmek yok.
Hemen orta vadeli programı açıkladık. Şimdi, tabii, ekonomiyi statik
zannettikleri için şaşırıyorlar. 'Niye 12 yıldır yapısal dönüşüm
programları…' diyor. Dünya değişiyor, ekonomi dinamik, küresel krizden
çıkmışız. G-20 Toplantısı'nda herkes yapısal reform çabasından
bahsediyordu, sadece iki ülke yapısal reform paketi açıklayabildi:
Türkiye ve Meksika. Dünya ekonomilerinde şu anda 'yüzde 2 kalkınmayı
nasıl sağlayacağız? diye tartışıyor. Biz normal hedef olan yüzde 2
kalkınmanın dünya ortalamasının 2-3 mislini gerçekleştiriyoruz bu
şartlarda; bunu gerçekleştirmeye de devam edeceğiz. Yapısal, sektörel 25
alanda programı açıkladık, 9'unda detayları verdik, 1300 eylem planı
açıkladık ve inşallah bunları tek tek gerçekleştirdiğimizde de
Türkiye'de reel sektörün canlanması, ihracatın ithalatı karşılama
oranının en üst düzeye çıkması sağlanacak ve en önemlisi de
Ar-Ge alanında çok ciddi atılımlar yapacağız.
Geçen hafta
inovasyon toplantısında ki 'uygulamalı buluş' diye Türkçeleştirme
teklifinde bulundum, inovasyon haftasında zikrettik. Biz iktidara
geldiğimizde Gayrisafi Milli Hasıla'dan Ar-Ge'ye ayrılan pay sadece
yüzde 0,55'ti; şu anda 2 misline çıktı, yüzde 1. En kısa zamanda
gelişmiş ülkelerdeki nispetlere, yüzde 3'e doğru çıkacağız, hedefimiz
bu. Her yerde Ar-Ge çalışmalarını teşvik ediyoruz. Eğitim ve diğer
alanlarda bu çalışmaları sürdürmeye kararlıyız.
Kısaca, milli,
aidiyet bilincimiz güçlendiğinde, buna dayalı olarak milli irade tahkim
edildiğinde, demokrasi sağlam zeminlere oturduğunda, ekonomi sağlam,
ayakları üstünde durduğunda dünyada da itibarlı bir ülke haline
gelirsiniz."
"Kiminle sıkıntımız var biliyor musunuz sayın Kılıçdaroğlu"
"Yüz
sene önce bizi komşu halklardan kopardılar, milletimizi parçaladılar.
Biz dış politikamızı komşu halklarla bütünleşme üzerine kurduk" diyen
Davutoğlu, bir ay içinde Bağdat'a ve Erbil'e gittiğini, Abadi'nin de
Türkiye'ye geleceğini kaydetti. Davutoğlu, "Yüksek Düzeyli Stratejik
İşbirliği Konseyi'nde ortak kabine toplantısını tekrar başlatıyoruz,
size kara haber. Yunanistan'daydık, Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi
Toplantısı yaptık. Sayın Putin Ankara'ya geldi, Üst Düzey İşbirliği
Konseyi Toplantısı yaptık. Hani 'Komşularla sıkıntı var' deniyor ya,
bakın, başladık, hepsiyle yapıyoruz" dedi.
"Kiminle sıkıntımız
var biliyor musunuz sayın Kılıçdaroğlu?" diye soran Davutoğlu, "İşte, o
gördüğünüz küçücük Suriyeli kızı buraya gönderen Beşşar Esad'la
sıkıntımız var ve olacak. O bahsettiğiniz küçücük kız var ya, eğer sizin
sözünüzü dinleyip kapımızı onlara kapatsaydık şu anda yaşamıyor
olacaktı. Halep'in üzerine bombalar yağarken, Türkmenler Bayırbucak'ta
katledilirken, İdlip'te Kürtler, Türkmenler, Araplar katledilirken, siz
oraya heyet gönderdiniz. Bayırbucak Türkmenleri katledilirken heyet
gönderdiniz, elini sıktınız Beşşar Esad'ın. İşte, biz onlarla
problemliyiz. Bir daha ilan ediyorum, nerede zalim varsa onunla
problemliyiz, bu bize onurdur. Nerede mazlum varsa onunla kucak
kucağayız, bu da bize onurdur" diye konuştu.
"Darbeci" tartışması
Davutoğlu'nun,
"Bizim Mısır halkıyla bir problemimiz yok. Kılıçdaroğlu Kahire'ye hiç
gitmediği için… Bir giderseniz, bir taksiye binin, eminim Türk'sünüz
diye para almaz sizden, çünkü hepsi bizi bilir. Mısır halkıyla bizim
hiçbir problemimiz yok. Mısır, bizim aziz ve kadim dostumuzdur ama
darbecilerle problemimiz var, sizlerle problemimiz olduğu gibi, siz de
darbecisiniz" sözleri, Genel Kurul'da tartışma yarattı.
CHP Grup
Başkanvekilleri ayağa kalkarak Davutoğlu'nun bu sözlerine itiraz
etti. CHP'li milletvekilleri masalara vurmaya, AK Parti'ler de
alkışlamaya başladı. CHP'den ve AK Parti'den bazı milletvekilleri ön
sıralara doğru yöneldi ve karşılıklı sataşmalar yaşandı.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Böyle bir müzakere yapamayız, sayın Başbakan
ne dediğini açıklar. Tatmin olmazsanız İçtüzüğe göre işlem yaparız.
Sayın Başbakan ne kastediyorsunuz bununla, açıklar mısınız, bunu bir
tavzih edin" dedi.
"Hiddetlenmeyin, daha sorularınıza cevap
vereceğiz" karşılığını veren Davutoğlu, "Mısır halkını bizim düşman
yaptığımızı söylediniz. Ben de darbe döneminde, Mısır'da darbe olmuşken
oraya heyet gönderdiğiniz için sizi darbecilikle suçluyorum, tamam
mı? Siz bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na hakaret edeceksiniz,
hükümetine başka bir milletle problemli hale getirdin diyeceksiniz, en
ufak bir eleştiride tepki göstereceksiniz" diye konuştu.
İtirazların sürmesi üzerine TBMM Başkanı Çiçek, "Sayın Başbakan
konuşmasını tamamlar, görüşlerini açıklar, bir sataşma, itham varsa
cevap verirsiniz. Söz vermezsek o takdirde bu tür itirazlar yaparsınız.
Bırakın sayın Başbakan konuşmasına devam etsin" sözleriyle araya girdi.
CHP Grup Başkanvekili Hamzaçebi, yeniden ayağa kalkarak, Davutoğlu'ndan sözlerini geri almasını istedi.
Başbakan Davutoğlu, "Benim neyi kastettiğim çok açıktır. Biz, Mısır
halkıyla beraberiz, darbecilere karşıyız. Siz de darbenin yapıldığı
dönemde heyet gönderdiniz, kastettiğim budur" karşılığını verdi.
Davutoğlu'nun "Neden bu kadar ağır bir ifade kullanmak zorunda kaldım
biliyor musunuz sayın Kılıçdaroğlu?" sözleri üzerine, Çiçek yeniden
araya girerek, Başbakan Davutoğlu'nu, Genel Kurul'a hitap etmesini istedi.
"Ailemle ilgili bir şey söylersen cevabını alırsın"
"Bizim siyasetimizin esası ahlak, erdem, irfan olacaktır" diye sözlerini sürdüren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Siz şöyle döndünüz ve ben başta olmak üzere bütün Bakanlar Kurulu'na
'tabi sizin çocuklarınızın iş problemi yok' diyerek anonim bir suçlamada
bulundunuz. Kastettiğiniz şey şu: Bizim çocuklarımız haksız yere bir
yerlerde istihdam ediliyor, öyle mi? Peki. Bakın, benim çocuklarımla
akrabalarım hepsi meydanda, bakan arkadaşlarımın da... Yalnız size bir
belge göstereceğim. Sene 1997. Sayın Kılıçdaroğlu, o yıllarda müsteşar
yardımcısı ve SSK Genel Müdürü. Kılıçdaroğlu'nun oğlu ki ben siyaset ile
aileyi karıştırmaya ilkesel olarak karşıyım ama madem ki siz döndünüz
bizi, bütün bu heyeti anonim olarak suçladınız, şimdi duyacağınız
sözleri sabırla dinleyin. Kılıçdaroğlu'nun oğlu, 14 yaşında, ilköğretim
son sınıf öğrencisi, bir şirkette işe giriyor, 1 Mart 1997. İşten çıkış
tarihi 1 Mayıs 1997. O günlerde emeklilik yaşıyla ilgili bir düzenleme
var. 14 yaşındaki çocuğunuzu işe alıyorsunuz, sigortalı yapıyorsunuz,
çocuk okuldayken işte çalışıyor görünüyor sonra da çıkartıyorsunuz. 14
yaşında bir çocuğun nasıl sigortalı yapıldığını açıklayın. Bana dönüp
ailemle ilgili bir şey söylersen cevabını alırsın.
Aslı
Kılıçdaroğlu, doğum tarihi 1976, 19 yaşında, 1 Nisan 1995'te işe
giriyor, 30 Nisan'da işi bırakıyor. Sadece sigortalı olarak işe başlamış
olmak için yapılıyor bu işlem, sizin döneminizde. Zeynep
Kılıçdaroğlu, hepsinden özür diliyorum, çocuklarınızın bir kabahati yok,
kabahat size ait ama bunu söylemek zorunda bıraktınız."
Davutoğlu'nun sözlerinin bu kısmında HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve CHP'li milletvekilleri ayağa kalkarak itiraz etti.
TBMM Başkanı Çiçek de, "Sayın Başbakan, konuyu çok kişiselleştirmeden konuşalım lütfen" dedi.
Başbakan
Davutoğlu, sözlerini "Genel Başkan Yardımcınız bir takım iddialarda
bulundu. KPSS, birilerinin fısıldamasıyla, KPSS sınavını çalan bazı
çevrelerin... Sınavsız alım iddiası. Burada onlarca Kılıçdaroğlu ve
önceki soyismi Karabulut ve Gündüz ailelerinin isimleri var..." diye
sürdürdü.
TBMM Başkanı Çiçek yeniden araya girerek, "Sayın Başbakan konu yeterine anlaşıldı. Lütfen konuyu çok fazla kişiselleştirmeden Genel Kurul'a hitap edelim" diye konuştu.
Davutoğlu da, "Sayın Kılıçdaroğlu, bu dosyayı size yollarım. Sizin
imzanızla sizin hakkınızda teftiş kurulunun raporu var. Açık bir şekilde
söyleniyor ki ilave puanlarla kazanan sayısının artırıldığı. Eğer
siyasete seviye getireceksek ailelerimizi bunun dışında tutalım ama
dönüp anonim olarak hükümete bir ithamda bulunamazsınız. Buna izin
vermeyiz" ifadelerini kullandı.
"Şimdi Kılıçdaroğlu'nun takdir
edeceğim" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Ebu Zer'i biliyor, çok
önemli. Bir kaç gün önce din dersi bağlamında Ortaçağ karanlığı diye
sözler sarfettiniz. Bize 'Ortaçağ karanlığı' dediğiniz dönemin aydın
siyasetçisidir Ebu Zer. Biz, onun yolundayız. Hacı Bektaşi Veli'nin
dönemidir, Ehlibeyt'in dönemidir, 12 İmam'ın dönemidir. Ebu Zer'i
okuyun, daha başkalarını da okursanız, medeniyetimizin köküne vakıf olma
ihtimaliniz var'" dedi.
"Cumhurbaşkanımız ile ilişkimiz siyasetle başlamamıştır, siyasetle bitmez"
Kılıçdaroğlu'nun,
kurnazca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile kendisini karşı
karşıya getirme çabası içinde olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Bunu diğer
açıklamaları ile de yapıyor. Çünkü kendisi Sayın Baykal'la nasıl bir
serüven yaşadığını bildiği için bizim de öyle olduğumuzu zannediyor.
Sayın Baykal'ı ziyaretinizde 'Genel Başkan olmayacağım‘ dediniz, iki gün
sonra genel başkan adayı oldunuz. Bizim Cumhurbaşkanımız ile ilişkimiz
siyasetle başlamamıştır, siyasetle bitmez, ölümle de bitmez; dünya
ahiret kardeşimdir. Bizim siyasi kültürümüzün, ahlakımızın temel kavramı
da vefadır, onun için kongremize vefa kongresi dedik. Ama sizi aday
gösteren 900 küsur kongre delegesinden 200'ü size oy vermedi, aramızdaki
fark bu. Biz söz verdik mi mezara kadardır, mezara. Yeniliği
hazmedemediniz, bunu kabul edin. 'Çatı aday' dediniz, hepiniz biraraya
geldiniz, Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkımız kendisine 12 yıl hizmet
etmiş Başbakanımızı Cumhurbaşkanı yaptı, hala hazmedemiyorsunuz" dedi.
Başbakan
Davutoğlu, CHP sıralarından laf atılması üzerine, "Sessiz,
sakin kalacağımızı zannettiniz değil mi? Susacağımızı zannettiniz,
susmayız. Soru soran cevabını alır" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun, "Niye sarayla ilgili açıklama yapmadınız?" dediğini
anımsatan Davutoğlu, Başbakanlık'ın 6 Kasım'da talimatıyla açıklama
yaptığını söyledi.
Açıklamada, "Milletimizin oylarıyla bu
görevlere gelen devlet ricali, görevde kaldıkları süre içinde bu
imkanları devlete ve millete hizmet yolunda kullanacak, anayasal
çerçevede demokratik seçimlerle görevden ayrıldıklarında yerlerine
gelenlere emaneti teslim edeceklerdir. Tüm bu imkanların gerçek sahibi
sadece millettir. Emanetin kime verileceğine de yine sadece aziz
milletimiz karar verecektir" denildiğini anımsatan Davutoğlu, "Açıklama
yaptık anlamamışlar. Ne demek biliyor musunuz? 'İyi çalışın, halkın
kalbine girin, 5 sene sonra seçimlere girin, oraya gidin siz oturun.'
Bunun için Cumhurbaşkanlığı makamını, Cumhurbaşkanımızı tartışma konusu
yapmaya gerek yok. Bütün bu sorularınıza cevap verdiğimi düşünüyorum"
dedi.
Başbakan
Davutoğlu, 62. Hükümetin 2. atılım döneminin ilk bütçesi olan
bu bütçesinin, yeni atılım bütçesi ve bir anlamda yeni inşa döneminin
başlangıcı olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:
"Nasıl
Cumhuriyetimizin kuruluşundaki heyecanla yepyeni bir dönem başlamışsa,
inşallah 2023'de de yükselen küresel gücün ayak seslerini bütün
dünya her yerde hissedecek. Bunun için başta söylediğim dört temel
hususu takip etmeye de kararlıyız. Aidiyet bilincimizi güçlendireceğiz.
Türkiye'nin her bir köşesindeki vatandaşlarımızla, tarihdaşlarımızla,
kaderdaşlarımızla buluşacağız, kucaklaşacağız, onları bu ülkenin
ayrılmaz bir parçası yapacağız.