Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye yönelik son 1,5 yıldaki operasyonların hedefinin şahsından öte Yeni Türkiye olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve 365 oda ve
borsa başkanı ile istişare toplantısında bir araya geldi. Toplantıda
konuşan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, TOBB üyelerine Türkiye'nin büyümesine, kalkınmasına, refahın
ve demokrasinin standartlarının artmasına verdikleri katkı için teşekkür
etti.
Cumhurbaşkanlığında yeni bir teşkilatlanma yapısına gidildiğini ifade
eden Erdoğan, "Mevcut teşkilatlanma yapısını farklı bir Türkiye için
yeterli bulmadığımızdan dolayı yeni teşkilatlanma yapısıyla birlikte çok
daha farklı bir adıma atalım istiyoruz. Ekonomiyi yakından takip
edecek, ekonominin tüm taraflarıyla istişarelerimizi eskisi gibi
sürdürecek, dertlerinizi, şikayetlerinizi, öneri ve tavsiyelerinizi yine
dinleyecek, bunları istişare edecek, bunlara birlikte çözüm üreteceğiz"
diye konuştu.
Özel sektör ile sadece ekonomik konularda değil
demokratikleşme konusunda da birlikte çalıştıklarını, Çözüm Süreci'nin
her aşamasını özel sektörle de istişare ettiklerini ve süreci birlikte
bu noktaya getirdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Gerektiğinde Güneydoğu Anadolu’ya gittik, orada toplantılar yaptık,
Doğu Anadolu’da sizlerle birlikte toplantılar yaptık, bütün bunlar o
süreci güçlü bir şekilde işletebilmek içindi. Dış politikada her zaman
görüşlerinizi, önerilerinizi, sorunlarınızı aldık, dinledik.
Uluslararası yaptığımız ziyaretlerde sizlerle birlikte olduk, oralarda
karşılıklı gittiğimiz ülkelerin işadamlarıyla bir araya gelme
imkanlarını araştırdık. Aynı şekilde işbirliğimiz ve istişarelerimiz
inşallah kesintisiz şekilde devam edecek. İki sihirli kelime diye 12
yıldır hep gündemde tuttuğum ‘güven ve istikrarın’ bundan sonra da aynı
kararlılıkla devam etmesi gerekir.
Türkiye’yi binlerce değişik
parçadan teşekkül etmiş bir makine gibi düşünün, 12 yıl öncesine kadar
bu makinenin bazı çarkları dönüyor, bazıları dönmüyordu, bazı bölümleri
işlerken bazı bölümleri paslanmaya yüz tutmuştu. Makinenin bölümleri,
çarkları arasındaki uyum kaybolmuş, harmoni yitirilmiş, senkron diye bir
şey kalmamıştı. Her yerinden ses gelen, gürültüyle çalışan ne kadar
çalışırsa çalışsın verimli olmayan bir makine vardı. Ülkenin bir bölgesi
hızla kalkınırken diğer bölgeler hızla geriye gidiyordu, bir şehirde
insanlar mutlu, mesut yaşarken diğerinde kan akıyor, gözyaşı
akıtılıyordu. Belli kısımlar, kesimler, belli seçkin zümreler
servetlerine servet katarken ülkenin geri kalanı yoksulluk altında
eziliyordu. Haklar, özgürlükler belli zümreler için alabildiğine
genişletilirken ülkenin geri kalan kesiminden bu hak ve özgürlükler
esirgeniyordu. Ekonomi bir yıl bir adım ileriye gitse ertesi yıl yüksek
faizle, enflasyonla daralmaya ekonomik krizlerle 10 adım geriye
gidiyordu.
Bizim 12 yıllık süreçte yaptığımız en başta bu
makinenin parçaları arasındaki uyumu sağlamak oldu. Bunun son derece
önemli, değerli olduğunu sizler de biliyorsunuz. Makinenin her bir
parçasının uyum içinde, harmoni içinde aynı hedef ve idealler için
çalışması, üstelik güvenli bir zeminde çalışması verimi de artırdı,
kaliteyi de artırdı, huzuru istikrarı da artırdı. Bu uyumun bozulmasına
hep birlikte asla ve asla müsaade etmemeliyiz, etmeyeceğiz. Eski
Türkiye’de olduğu gibi makinenin tek bir parçasının daha arıza yapması,
bu arızanın ihmal edilmesi ilerde makinenin tamamına zarar verecek, daha
büyük sorunlara yol açacaktır. Buna mahal, imkan, fırsat vermeyeceğiz.
İçeriden ya da dışarıdan ekonominin çarklarına yönelik saldırıları çok
çok iyi görecek, anlayacak, iyi analiz edecek ve bu saldırılara karşı
hep birlikte mücadele edeceğiz."
Cumhurbaşkanı
Erdoğan, son 1,5 yıldır Türkiye'nin içeriden ve dışarıdan belli
operasyonlarla, girişimlerle hedef alındığına işaret ederek, "Sanmayın
ki bunlar şahsıma yönelik operasyonlardır, sanmayın ki bu operasyonlar,
girişimler hükümete ya da belli bir partiye yöneliktir. Bu operasyonun
veya operasyonların tamamı Türkiye’ye, Türkiye’nin varlığına birliğine,
huzur ve istikrarına en önemlisi de Türkiye ekonomisine ve Türkiye’nin
bağımsızlığına yönelik operasyonlardır" dedi.
Daha önce yapılan
operasyonların arkasından ‘Bütün bu atılan adımların arkasında bir üst
akıl var’ dediğini anımsatan Erdoğan, "Sordular bana ‘üst akıl kim?’
Dedim ki ‘onu siz araştıracaksınız. Ne olduğunu, kim olduğunu
biliyorsunuz. Bunları siz inceleyeceksiniz, siz araştıracaksınız’. Bu
operasyonları yapanların, bu operasyonlarda taşeron olarak
kullanılanların hedefi şahsımdan öte yeni Türkiye’dir, güçlü
Türkiye’dir, büyüyen Türkiye’dir. Şahsımı değil, sizleri hedef
alıyorlar. Sizlerin atölyelerini, fabrikalarını, emeğinizi, ekmeğinizi
hedef alıyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, içeride
ve dışarıda bu operasyonları yapanlar için eski Türkiye'nin son derece
elverişli bir ülke olduğunu, bu kesimlerin yüksek faizden, yüksek
enflasyondan çok iyi kazandığını anlatarak, "Bizim ihracatımızın
düşüklüğü sayesinde dünya pazarından daha fazla pay alıyorlardı.
Türkiye’nin müteahhitleriyle rekabet etmek zorunda kalmıyorlardı,
yatırım yeri olarak Türkiye’yi bir rakip olarak görmüyorlardı. Bunların
isteği, içine kapanık, burnunun ucunu dahi göremeyen, hiçbir ideali,
iddiası olmayan, hedefi olmayan bir Türkiye" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan, 12 yıl önce devletin borçlanma faizinin yüzde 63, enflasyonun
da yüzde 30'larda olduğunu, büyük mücadeleler, kavga ve gürültüyle bu
rakamları tek hanelere indirdiklerine işaret ederek, şu
değerlendirmelerde bulundu:
"Peki şu andaki rakamlar gerek faiz,
gerek enflasyon, bunlar bizim için yeterli mi? Asla yeterli değil.
Bunun daha da düşmesi lazım. Çünkü, eğer ülkemde yatırımlar artarsa
bizim için huzur var. Eğer biz bu yatırımları artıramazsak, üretim
sağlayamazsak, istihdamı artıramazsak vay halimize. Başbakanlığım
döneminde, dünya krizi yaşarken araştırın, inceleyin biz yatırımlara
asla ‘dur’ demedik, yatırımlarımıza aynen devam ettik. Niye? Çünkü o
kriz döneminde siz yatırımları durduracak olursanız orada bitersiniz. Şu
anda Türkiye, asla yatırımlarına ‘dur’ demeyecek. ‘Dur’ dememesi çin
yüksek faizin olmaması gerekir. Yatırımcı, girişimci ancak düşük faizle
kredi alacak ki yatırımını yapsın, üretimini yapsın. Çünkü biz ihracata
dayalı bir ekonomiyi baştan itibaren benimsedik. Onu benimsediğimiz
içindir ki göreve geldiğimizde 36 milyar dolar olan ihracatımız, şu anda
157 – 158 milyar dolara geldi. Yeterli mi? Yeterli değil, bunun daha da
artması lazım. Bizim yatırımlarımızın asla durmaması lazım. Bu
yatırımlarla beraber o zaman üretim, istihdam bütün bunlar artacak ve
bütün bunların artmasının yanında bir defa girdi maliyetleri de ciddi
manada düşmüş olacak. Bunları göremiyorsak vay halimize yandık. Bunu
görmemiz lazım.
Bizi sıkıntılı dönemlerde biz yapan şu olmuştur;
inşaat sektörüne biz asla ‘dur’ demedik, inşaat sektörüne biz ‘yürüyün’
dedik. Bunun başını da TOKİ çekti, ama özel sektörde inşaat sektöründe
yoğun bir hareketlenme oldu. Ancak acaba inşaat sektörüyle sanayi de
ileri teknoloji arasında bir fark olmalı mı? Hayır, o da ilerlesin, ama
inşaat sektörü de ilerlesin. İnşaat sektörüne ‘dur’, sanayiye ‘ilerle’
derseniz, orada çöküntü başlar. Bizim için emek yoğun olan sektör inşaat
sektörüdür. Buna dikkat etmemiz lazım. Türkiye’nin kentsel dönüşümlerle
birlikte çok farklı bir şekilde bu sektörü ayakta tutması gerekir.
Kimse kalkıp sanayiyi ‘durdurun’ demiyor ki. İleri teknoloji bizim için
olmazsa olmaz. Ama birine ‘dur’ birine ‘git’ dersen olmaz, bunlar at
başı yürümesi lazım."