Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz. MarmaraYenikapı Ahsarla #etiket
1 mayıs 1977 katliamı sonrası ilk gazete manşeti 08 04 2011 cuma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 mayıs 1977 katliamı sonrası ilk gazete manşeti 08 04 2011 cuma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Nisan 2011 Cuma

1 mayıs 1977 katliamı sonrası ilk gazete manşeti 08 04 2011 cuma

1 mayıs 1977 katliamı sonrası ilk gazete manşeti 08 04 2011 cuma 

1 mayıs marşını sazımızla ilk besteleyen Abûzer karakoç
http://www.zshare.net/audio/884418393e502125/

Yaşadığımız dünya'nın bir anlamda giderek küçüldüğü bir gerçek: sesler,görüntüler ve insanlar eskisinden daha hızlı hareket edebiliyor.
ama 'Kuş uçuşu' değil 80 günde, 8 günde turlanabilen bu dünya üzerine bilgimiz aynı oranda çeşitlenip genişleyebiliyor mu?
Yaşadığımız dünya'da olanları yeterli düzeyde izleyebiliyormuyuz.?
aktifsayfa.com hızla değişen dünyanın canlı ve güncel bilgisini haber algısını evinize cebinize  taşıyor.
Televizyondan izlenmeyen, gazeteden okunmayanları sunuyor.
Günümüz dünyasına ilişkin haberlere bir de onları yaratanların gözüyle bakmayı hedefliyor.
Dünya dönüyor!
Ve siz de üzerindesiniz... 







Bir Temel Hak Olarak
Vatandaşlık Gelirine Doğru
“Çalışmayana ekmek yok”... sorgusuz sualsiz kabul edilecek bir gündelik hikmet gibi geliyor kulağa. Kapitalist sistemin zihinlerde “doğallaştırdığı” bir kabul... Oysa biliyoruz ki, çalışacak iş bulabilmek, tercihe bağlı değil; dolayısıyla çalışmamanın “tembellik” ya da “asalaklıkla” hiç ilgisi olmayan nedenleri var. Ayrıca, çalışamayacak durumda olanların da var olduğu malûm. Bunları hatırlayınca, asıl hikmet şu soruyu sormakta: “Çalışmayan, çalışamayan, ölsün mü?” Toplumun, çalış(a)mayanlara ve yoksullara karşı bir sorumluluğu yok mu?

Thomas More’dan Thomas Paine’e, Charles Fourier’den John Stuart Mill ve Bertrand Russell’a dek birçok düşünürün, kapitalizme yönelttiği temel bir ahlâkî itirazın hareket noktası, bu yalın sorulardı. Ayşe Buğra ve Çağlar Keyder, derledikleri makalelerle, bu düşünsel mirasa da yaslanarak, temel gelir veya vatandaşlık geliri kavramını tartışmaya getiriyorlar: Her vatandaşa, sadece bu toplumun bir ferdi olmalarıyla hak ettikleri, koşulsuz bir asgari gelir...

Neoliberalizmin verimsizliği “değersiz hayat” addeden küstahlığının da, sosyal refah devletinin parlak zamanında iş gören korporatist anlayışın da, temel gelirin bir sosyal hak olarak kurumlaştırılmasını “palyatif tedbir” olarak küçümseyen radikal çehreli sinik yaklaşımların da dışında bir açılım bu. Emek piyasasına değil sosyal haklara dayalı çözümlere vurgu yapan, meseleyi teknokratik değil ahlâkî-politik olarak koyan bir açılım. Derlemedeki katkılar, farklı ülkelerdeki deneyimleri ve konunun değişik boyutlarını gündeme getiriyorlar.

Sosyal güvenlik sistemi nedir?
 İnsanlar hayatlarının bazı dönemlerinde sosyal-ekonomik nedenlerle ya da yaşlanma, sakatlanma gibi fiziksel nedenlerle geçici veya sürekli bir şekilde gelirlerini kaybedebilir ya da hastalanabilirler.
Karşılaştıkları bu olumsuz durumlarla bireysel olarak baş etmeleri mümkün olmayabilir. Sosyal güvenlik sistemlerinin temel amacı böyle zor dönemlerde insanları yoksulluk ve yoksunluk riskine karşı korumaktır.
 Bir diğer ifadeyle,

sosyal güvenlik sistemleri toplumun zor durumda olan bireylerine yardım etmeyi daha iyi durumda olan
 " kişilerin vicdanına bırakmayarak"

toplumsal dayanışmayı kurumsal hale getirir ve 


vatandaşlara sosyal güvenliği bir hak olarak sunar.

Toplumsal dayanışma birbirini belki de hiç tanımayan insanlar arasında gerçekleşir:
Sistem tarafından toplanan mali kaynaklar zenginden yoksula, çalışandan çalışamayana, gençlerden yaşlılara aktarılır.
Sizin verdiğiniz prim, hiç tanımadığınız bir kişiye sağlık hizmeti olarak gider.
Size de hiç tanımadığınız bir kişinin parasıyla emekli aylığı verilir.
Bu durum nesiller boyunca devam eder.
"iNSAN'ıN iKTiDARA KARşı SAVAşı HâFıZA'NıN UNUTMAYA KARşı SAVAşıdır " MiLAN KUNDERA
"vatanseverliğin de çok aşağılık,alçaltıcı biçimleri olabilir" OSCAR WiLDE 

Statüko; Sosyalgüvenliği bugüne kadar Askerlik, İslâm zırhına, kalkanına, bürünerek Sosyalgüvenliği tepelemişdir. ( bunların dışında İslâm değerlerini hor görmüş yok saymışdır.) bu tepelemede yol arakadaşları laikçi türkçü solcu islamcı kürtçü vesâir örgütlenmelerdir. SGK ssk değildir. çook dâhâ Fazlasıdır.


 
Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz.