Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz. MarmaraYenikapı Ahsarla #etiket
Din anlayışınızı çocuklara dayatmayın 1 Ramazan 1432 pazartesi 2011 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Din anlayışınızı çocuklara dayatmayın 1 Ramazan 1432 pazartesi 2011 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Temmuz 2011 Cumartesi

Din anlayışınızı çocuklara dayatmayın 1 Ramazan 1432 pazartesi 2011

Din anlayışınızı çocuklara dayatmayın.

ÖZGÜRLÜK SEÇİM YAPABİLMEKTİR

 KALIPLAR ÖZGÜRLEŞTİRMEZ


 ANLAYIŞINIZI BENİMSETMEYİN


‘Din anlayışınızı çocuklara dayatmayın’


ANKA - Istanbul - 07.10.2008


Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Şevki Aydın, anne-babaların kendi dindarlık



anlayışlarını çocuklarına empoze etmelerinin yanlış olduğunu belirterek


Bırakın çocuklar kendi özgür iradeleriyle dinlerini öğrensinler dedi.




Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Şevki Aydın, ezberci, empoze edilen ve kalıplara dayalı bir din anlayışı yerine, seçimlere dayanan, özgürlükçü


bir din eğitiminin verilmesi gerektiğini söyledi.


‘ANLAYIŞINIZI BENİMSETMEYİN’


 Aydın, Diyanet Dergisi’nin son sayısında yer alan makalesinde, anne-babalar ve din eğitimcileri olarak, çocuklardan, kendi


dindarlık anlayışlarını benimsemesini beklemenin yanlış olduğunu belirterek, böylesi bir yaklaşımın, çocukların-öğrencilerin


özgürleşmesi değil, tutsaklaşmasını doğuracağını öne sürdü.


‘ÖZGÜRLÜK SEÇİM YAPABİLMEKTİR’


 Aydın, yazısında ezberci, empoze edici, kalıplayıcı bir din eğitiminden geçen bireyin inanıp bağlanmasının, edilgen olacağını

söyleyerek “Onun bu bağlanışı, sorgusuz sualsiz, körü körüne bir boyun eğiş, bir itaat durumudur” dedi.


Aydın, yazısında şunları söyledi: 


“Bu bağlanma hali, onun adına başkaları tarafından seçilip dayatılmıştır;


onun kendi özgür iradesiyle seçip kararlaştırdığı bir bağlanma durumu söz konusu değildir.


O, otorite olarak gördüklerinin, kendinden beklentilerini yapmaktan başka bir şey düşünememektedir.




KALIPLAR ÖZGÜRLEŞTİRMEZ



Aydın, anne-babalar ve din eğitimcileri olarak, çocuklarının kendi inandıkları dine inanmasını, ona


bağlanmalarını arzu etmesinin doğal olduğunu belirttiği yazısında, şu görüşlere yer veredi: “Gönlümüz bunu ister.


Ancak, bu arzumuzu gerçekleştirmek amacıyla kendi inanç dünyamızı onlara


dayatmaya, empoze etmeye, buyurgan bir tavır takınmaya, bizim sunduklarımızı onların hiç sorgulamadan

kabullenmesini, bizi taklit etmesini istemeye kalkışmamız, asla hoş görülecek bir tutum değildir ve


 bundan asla olumlu sonuç alınamaz. Hele, kendi dindarlık anlayışımızı olduğu gibi benimsemelerini, aynen bizim


dindarlık kalıbımıza girmelerini beklememiz, hiç olacak iş değildir.


Din eğitimi adına böylesi bir yaklaşım, çocuklarımızın, öğrencilerimizin özgürleşmelerini değil tutsaklaşmalarını doğurur.


 Dolayısıyla onlar, kendi varlıklarının mimarı olma ve bu varoluş çabası


bağlamında kendi dindarlıklarını bizzat oluşturan birey olma imkânını kaybederler.


 Böyle bir durumda, onlar, o dindarlığın sahibi değildir; aksine bizim empoze ettiğimiz dindarlık onlara sahiptir.


 Anne-babalar ve din eğitimcileri olarak din eğitimi anlayış ile uygulamalarımızın, bireyi özgürleştirici nitelikte olup olmadığını


 sorgulamakla yükümlüyüz.



"eğer dünya tek bir devletten ibaret olsaydı,  Başşehri İstanbul olurdu." napolyon bonaparte
Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz.