Kapitalizm de tam istihdam mümkün mü?
İslam yasaları altında konan zekât yöntemlerine üstünkörü bir gözgezdirmeyle bile görülecektir ki zekât, modern kapitalist ülkelerde
bunalım ve işsizliği yenmek için uygulanmış türden, güç bayındırlık işleri politikasını saran senmeyeyi oluşturur.
Gerçekten öyle gibidir ama bir farkla.
İyice bilindiği gibi, kapitalist ekonomi, doğasında bulunan servetin gittikçe daha az ellerde toplanması ve bu yapı içinde, ekonomik gelişmeyi
çekinceye sokan gelirlerin sürekli eşitsizliği ile karakterize edilmişdir.
Bu, sistemin derinliklerine gömülmüş bir tohumdur ve ortaya çıkması, şaşırtıcı bir hastalık yayması doğal gribdir.
Öteki şeyler arasında, ekonomik bir sistemin sağladığı doğrudan doğruya yatırım sürecine dayanır.
Gittikçe yükselen gelirlerin yalnızca birazı onların çok yükseği için potansiyel artırım hacmi oluşturur.
ama yüksek düzeyde bir ekonomik akım yaratmak ve sistemi yatay tutmak için milli gelirin artırılan bölümü yatırım kapısından sisteme geri dönmüş olmak zorundadır.
David Lyncy, amerikalı profesör Hansen'i izleyerek şunları yazıyor:
"Kapitalist bireysellik sistemimizde, kitlesel üretimle kişi başına gelir, eşit olmayan dagıtım ve yoğunlaşmış gelirlerle biz, gelişmiş bir yüksek artırım ekonomisine sahibiz.
Bu, hiç hesapta olmayan sorunlar ve yatırım sermayesini bürdürme fırsatı bulmaya ivedi ihtiyaç aratıyor.
Bu, geçen yirmili yıllarda başa çıkılamayan ekonomik yıkımın -başka sözcüklerle planlanmamış, hazırlıksız ve beklenmedik istifçiliğin- temel nedeniydi."
Böylece herkesin kabül ettiği gibi kapitalizm, yatırım akımını özlenen çizgilerde sürdürmeyi başarmakta ve sağlıksız vurgunculuğu yok etmekte birkaç keziflasa uğradı.
Sonuç olarak, düşük yatırımla eşleşmiş yüksek birikim, daha düşük gelir, işsizlik, yoksulluk ve azalan harcama gücü kısır döngüsünü yaratarak
yıkım ifâde eder.
Toplumsal koşullar, malların bu istenmeyen durumunu izleyerek durağan birikimlere çok bol faiz biçiminde geri dönüşün tadını çıkaran birkaç yüksek
etkili biriktiricinin mutlululuk halkasının tersine, yazık ki, acımasız değilse bile çirkindir.
Böyle koşullarda devletin tam istihdam politikası çarklarının kamu borçlanması ve kamu yatırımlarından geçerek, özel yatırım görevinin tamalanmasını üstlenmesi dilenmiştir.
Ama böyle bir politika her zaman göreve denk olur mu?
Öyle olduğunu, politikanın en ateşli savunucusu Lord keynes bile söyleyemezdi.
Pakistan'lı Profesör M.Reyhan Şerif
Akabe yayınları 1989
"duvarları yıkarız" "O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR) "duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni" "Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe "aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma azsonra.blogspot.com
Kapitalizm de tam istihdam mümkün mü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kapitalizm de tam istihdam mümkün mü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
27 Kasım 2010 Cumartesi
15 Kasım 2010 Pazartesi
Kapitalizm de tam istihdam mümkün mü
Kapitalizm de tam istihdam mümkün mü?
Kapitalizm de tam istihdam mümkün mü?
İslam yasaları altında konan zekât yöntemlerine üstünkörü bir gözgezdirmeyle bile görülecektir ki zekât, modern kapitalist ülkelerde
bunalım ve işsizliği yenmek için uşgulanmış türden, güç bayındırlık işleri politikasını saran senmeyeyi oluşturur.
Gerçekten öyle gibidir ama bir farkla.
İyice bilindiği gibi, kapitalist ekonomi, doğasında bulunan servetin gittikçe daha az ellerde toplanması ve bu yapı içinde, ekonomik gelişmeyi
çekinceye sokan gelirlerin sürekli eşitsizliği ile karakterize edilmişdir.
Bu, sistemin derinliklerine gömülmüş bir tohumdur ve ortaya çıkması, şaşırtıcı bir hastalık yayması doğal gribdir.
Öteki şeyler arasında, ekonomik bir sistemin sağladığı doğrudan doğruya yatırım sürecine dayanır.
Gittikçe yükselen gelirlerin yalnızca birazı onların çok yükseği için potansiyel artırım hacmi oluşturur.
ama yüksek düzeyde bir ekonomik akım yaratmak ve sistemi yatay tutmak için milli gelirin artırılan bölümü yatırım kapısından sisteme geri dönmüş olmak zorundadır.
David Lyncy, amerikalı profesör Hansen'i izleyerek şunları yazıyor:
"Kapitalist bireysellik sistemimizde, kitlesel üretimle kişi başına gelir, eşit olmayan dagıtım ve yoğunlaşmış gelirlerle biz, gelişmiş bir yüksek artırım ekonomisine sahibiz.
Bu, hiç hesapta olmayan sorunlar ve yatırım sermayesini bürdürme fırsatı bulmaya ivedi ihtiyaç aratıyor.
Bu, geçen yirmili yıllarda başa çıkılamayan ekonomik yıkımın -başka sözcüklerle planlanmamış, hazırlıksız ve beklenmedik istifçiliğin- temel nedeniydi."
Böylece herkesin kabül ettiği gibi kapitalizm, yatırım akımını özlenen çizgilerde sürdürmeyi başarmakta ve sağlıksız vurgunculuğu yok etmekte birkaç keziflasa uğradı.
Sonuç olarak, düşük yatırımla eşleşmiş yüksek birikim, daha düşük gelir, işsizlik, yoksulluk ve azalan harcama gücü kısır döngüsünü yaratarak
yıkım ifâde ederb
Toplumsal koşullar, malların bu istenmeyen durumunu izleyerek durağan birikimlere çok bol faiz biçiminde geri dönüşün tadını çıkaran birkaç yüksek
etkili biriktiricinin mutlululuk halkasının tersine, yazık ki, acımasız değilse bile çirkindir.
Böyle koşullarda devletin tam istihdam politikası çarklarının kamu borçlanması ve kamu yatırımlarından geçerek, özel yatırım görevinin tamalanmasını üstlenmesi dilenmiştir.
Ama böyle bir politika her zaman göreve denk olur mu?
Öyle olduğunu, politikanın en ateşli savunucusu Lord keynes bile söyleyemezdi.
Pakistan'lı Profesör M.Reyhan Şerif
Akabe yayınları 1989
Kapitalizm de tam istihdam mümkün mü?
İslam yasaları altında konan zekât yöntemlerine üstünkörü bir gözgezdirmeyle bile görülecektir ki zekât, modern kapitalist ülkelerde
bunalım ve işsizliği yenmek için uşgulanmış türden, güç bayındırlık işleri politikasını saran senmeyeyi oluşturur.
Gerçekten öyle gibidir ama bir farkla.
İyice bilindiği gibi, kapitalist ekonomi, doğasında bulunan servetin gittikçe daha az ellerde toplanması ve bu yapı içinde, ekonomik gelişmeyi
çekinceye sokan gelirlerin sürekli eşitsizliği ile karakterize edilmişdir.
Bu, sistemin derinliklerine gömülmüş bir tohumdur ve ortaya çıkması, şaşırtıcı bir hastalık yayması doğal gribdir.
Öteki şeyler arasında, ekonomik bir sistemin sağladığı doğrudan doğruya yatırım sürecine dayanır.
Gittikçe yükselen gelirlerin yalnızca birazı onların çok yükseği için potansiyel artırım hacmi oluşturur.
ama yüksek düzeyde bir ekonomik akım yaratmak ve sistemi yatay tutmak için milli gelirin artırılan bölümü yatırım kapısından sisteme geri dönmüş olmak zorundadır.
David Lyncy, amerikalı profesör Hansen'i izleyerek şunları yazıyor:
"Kapitalist bireysellik sistemimizde, kitlesel üretimle kişi başına gelir, eşit olmayan dagıtım ve yoğunlaşmış gelirlerle biz, gelişmiş bir yüksek artırım ekonomisine sahibiz.
Bu, hiç hesapta olmayan sorunlar ve yatırım sermayesini bürdürme fırsatı bulmaya ivedi ihtiyaç aratıyor.
Bu, geçen yirmili yıllarda başa çıkılamayan ekonomik yıkımın -başka sözcüklerle planlanmamış, hazırlıksız ve beklenmedik istifçiliğin- temel nedeniydi."
Böylece herkesin kabül ettiği gibi kapitalizm, yatırım akımını özlenen çizgilerde sürdürmeyi başarmakta ve sağlıksız vurgunculuğu yok etmekte birkaç keziflasa uğradı.
Sonuç olarak, düşük yatırımla eşleşmiş yüksek birikim, daha düşük gelir, işsizlik, yoksulluk ve azalan harcama gücü kısır döngüsünü yaratarak
yıkım ifâde ederb
Toplumsal koşullar, malların bu istenmeyen durumunu izleyerek durağan birikimlere çok bol faiz biçiminde geri dönüşün tadını çıkaran birkaç yüksek
etkili biriktiricinin mutlululuk halkasının tersine, yazık ki, acımasız değilse bile çirkindir.
Böyle koşullarda devletin tam istihdam politikası çarklarının kamu borçlanması ve kamu yatırımlarından geçerek, özel yatırım görevinin tamalanmasını üstlenmesi dilenmiştir.
Ama böyle bir politika her zaman göreve denk olur mu?
Öyle olduğunu, politikanın en ateşli savunucusu Lord keynes bile söyleyemezdi.
Pakistan'lı Profesör M.Reyhan Şerif
Akabe yayınları 1989
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)