TÜRKİYE'NİN HALLERİ
05.04.2011
Murat Belge
Merkezî Sınav
İki gün önce de Ahmet Altan üniversiteye giriş sınavının prosedürü üstüne yazıyordu.
Bu ÖSYM geçen yıldan beri “şaibeli” hale geldi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin “şaibeli kurumlar” listesine girdi.
O liste zaten epey kalabalıktır. Yaklaşık bir milyon insanın geleceğini ilgilendiren bir şüphe daha yaratmış olduk.
Benim liseden mezun olup üniversite sınavına girmenin tarihi 1962’dir.
“Tarih” değil de “tarih-öncesi” olmaya doğru gidiyor.
O zaman bu “merkezî” sınav yoktu. Belki de ondan önceki son yıldı.
“Son” değilse bile ona yakındı; bir iki yıl içinde “merkezî”ye geçildi;
kapılarda biriken insan sayısı çoğaldıkça bu “merkezî sınav” dallandı, budaklandı; formalitesi, bürokrasisi arttıkça arttı. Şimdi devlet içinde küçük bir devlet olacak gibi büyüdü, şişti.
Ve son iki yıldır ciddi “yolsuzluk” şüpheleri ortaya çıktı.
1962’de her Fakülte (örneğin Hukuk Fakültesi, İktisat Fakültesi) ya da her Bölüm (örneğin Edebiyat Fakültesi içinde Felsefe, Alman Filolojisi ya da Antropoloji Bölümü) kendi giriş sınavını. (soru formunu) kendi hazırlar, sınavları kendi okur ve sonuçlandırırdı.
Bu, en iyi sistem miydi? “En iyi” diye bir saptama yapmak zaten imkânsızdır da, bence çok iyi değildi, ama şimdikinden iyiydi. Tabii böyle bir yargıdan sonra “neye göre?” sorusunu da cevaplandırmak gerek ya, o da uzun iş.
Bence böyle sınavlar her zaman iyi bir değerlendirme için yetersizdir.
Onun için “çok iyi değildi”
diyorum.
Diğer Murat Belge Makaleleri:
05.04.2011
Murat Belge
Merkezî Sınav
İki gün önce de Ahmet Altan üniversiteye giriş sınavının prosedürü üstüne yazıyordu.
Bu ÖSYM geçen yıldan beri “şaibeli” hale geldi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin “şaibeli kurumlar” listesine girdi.
O liste zaten epey kalabalıktır. Yaklaşık bir milyon insanın geleceğini ilgilendiren bir şüphe daha yaratmış olduk.
Benim liseden mezun olup üniversite sınavına girmenin tarihi 1962’dir.
“Tarih” değil de “tarih-öncesi” olmaya doğru gidiyor.
O zaman bu “merkezî” sınav yoktu. Belki de ondan önceki son yıldı.
“Son” değilse bile ona yakındı; bir iki yıl içinde “merkezî”ye geçildi;
kapılarda biriken insan sayısı çoğaldıkça bu “merkezî sınav” dallandı, budaklandı; formalitesi, bürokrasisi arttıkça arttı. Şimdi devlet içinde küçük bir devlet olacak gibi büyüdü, şişti.
Ve son iki yıldır ciddi “yolsuzluk” şüpheleri ortaya çıktı.
1962’de her Fakülte (örneğin Hukuk Fakültesi, İktisat Fakültesi) ya da her Bölüm (örneğin Edebiyat Fakültesi içinde Felsefe, Alman Filolojisi ya da Antropoloji Bölümü) kendi giriş sınavını. (soru formunu) kendi hazırlar, sınavları kendi okur ve sonuçlandırırdı.
Bu, en iyi sistem miydi? “En iyi” diye bir saptama yapmak zaten imkânsızdır da, bence çok iyi değildi, ama şimdikinden iyiydi. Tabii böyle bir yargıdan sonra “neye göre?” sorusunu da cevaplandırmak gerek ya, o da uzun iş.
Bence böyle sınavlar her zaman iyi bir değerlendirme için yetersizdir.
Onun için “çok iyi değildi”
diyorum.
Diğer Murat Belge Makaleleri:
- Merkezî Sınav - 05.04.2011 devamı
- “Uzlaşma” üstüne - 03.04.2011
- Yukarı mı? Aşağı mı? İleri mi? - 02.04.2011
- Yol fırtınalı - 01.04.2011
- Değiştirilemez madde - 29.03.2011
- Anlaşılmaz işler, iyi saatte olsunlar - 27.03.2011
- Libya girdabı - 26.03.2011
- Libya olgusu - 25.03.2011
- Bir Afrika Örgütü Kuralım - 22.03.2011
- Sudan’da modernleşmenin soruları - 20.03.2011
- Sudan’ın düşündürdükleri - 18.03.2011
- Sudan’dan - 15.03.2011
- Siyasetin geldiği yer - 13.03.2011
- Geleceğin ‘Devleti’ gençliğinden tanınır - 12.03.2011
- ‘Geleceğin Yönetimi’ konusu - 11.03.2011