Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz. MarmaraYenikapı Ahsarla #etiket
Mesleği olmayan gazetecilerin ve diplomatların terörü 03 12 2010 EKONOMi POLiTiK 03 12.2010 Cemil Ertem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mesleği olmayan gazetecilerin ve diplomatların terörü 03 12 2010 EKONOMi POLiTiK 03 12.2010 Cemil Ertem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Aralık 2010 Cuma

Mesleği olmayan gazetecilerin ve diplomatların terörü 03 12 2010 EKONOMi POLiTiK 03 12.2010 Cemil Ertem

Mesleği olmayan gazetecilerin ve diplomatların terörü 03 12 2010 EKONOMi POLiTiK 03 12.2010 Cemil Ertem


Böyle bir yazıyı ne zamandır yazmak istiyordum ama gazeteci olmasam da, neredeyse bütün çevrem bu işle iştigal ettiği için, alınan olur diye yazamıyordum; WikiLeaks bu fırsatı verdi. Gazeteciliğin aslında bir meslek olmadığını, bir “iş” olduğunu öteden beri utangaçça savunur dururum. Bu konu gerçekten tartışılırdı şimdiye değin. Ama artık WikiLeaks’ten sonra bunun tartışılacak bir yanı da yok. Gazetecilik, diplomatlık gibi “işler” şimdiye değin, bir meslek sahibi olunmasa bile, bu işlerin, pratikte ve biraz da, belli disiplinlerden araklanarak, oluşturulan kuralları, öğretileri çerçevesinde yapılabildi.

Ama WikiLeaks hiçbir şey ortaya çıkarmadıysa, yeni bir medyanın –gecikmiş- temellerini ortaya attı. Bu medya düzeninde artık bir meslek sahibi olmadan iş tutmanız; yani gazetecilik denen “şeyi” yapmanız imkânsız. Aynı şey diplomatlık gibi icracı işler için de geçerli. Örneğin askerlik mesleğine sahipsiniz ama diplomatlık yapıyorsunuz ya da tıp doktorusunuz ve bir gazetenin sağlık sayfasının editörüsünüz. Artık böyle; kimse kusura bakmasın. Ben kendi mesleğimden biliyorum; bizim ekonomi basınında GSYİH ile GSMH’yı birbirine karıştıran ekonomi editörleri var. Google’a girmeden mesela altın standardını, Bretton-Woods’u, White Planı’nı yazacak, anlatacak ekonomi müdürü var mıdır; bilmiyorum. Tabii bu arkadaşların çoğu şu an yüz binlerce basan gazetelerin ekonomi sayfalarını yönetiyor ve bu sayfalarda altın çıktı; dolar düştü yorumlarına rastlıyorsunuz. Bu arkadaşları şimdiye kadar yuttuk; ama o yıl hangi ürünü ekeceğine dünya tahıl ve endüstriyel tarımsal ürün borsalarını takip ederek karar veren ve ürün fiyatları için devletin değil dünya piyasalarının fiyatları ile tüccarla pazarlık eden çiftçiler çoktan ekonomi sayfalarıyla dalgalarını geçiyorlar.
Artık ham habere internet üzerinden mezralar bile ulaşıyor. Önemli olan bu haberin nedenini ve olası sonuçlarını yazabilmek. Eğer bu haberle ilgili bir meslek sahibi değilseniz öyle cesur gazeteci ayakları falan da para etmez; rezil olursunuz. Bundan sonra sizden bu talep edilecek. Bu talebi de ancak meslek erbabı gazeteciler karşılar. Bu meslek sahibi olmayan gazetecilerden biri “WikiLeaks duymak istemiyorum” diye yazmış dün; e, tabii duymak istemezsin çünkü WikiLeaks sonrası yeni medya düzeninde ancak dedikodu yazarsın. Bakın mesleği olmayan şaşkın Amerikalı diplomatlar da aynen bunu yapmış. Neyi duyarsa tutup, Bekçi Murtaza gibi merkeze yollamışlar.

Şu birkaç gündür izliyorum; basında neoconcu diplomatlarla diğerlerinin yorumlarını ayrıştıran sonra bunları mesela Fuller’in, Brzezinski’nin kitaplarıyla, tezleriyle karşılaştırıp, o zamanki ABD tezlerinin neden-sonuçları ile tartışan var mı; sakın gazete sayfaları akademik hakemli dergi yeri değil demeyin; artık tam da öyle olması lazım yoksa size para vermezler. Çünkü diğerlerini, mesela taksi şoförleri aynı zamanda bilgisayar ekranına dönüşen navigasyon cihazından bulabilir. Yani ben şu gazetenin siyasi editörüyüm diye geçinen “gazeteciden” daha donanımlı taksici arkadaşlar cennetidir İstanbul şehrimiz.
Medya ilkönce bağımsız girişimcilerin oluşturduğu kamusal bir iş olarak ortaya çıktı. Haber alma özgürlüğü kapitalizmin serbest rekabeti ve demokrasiyi ortaya çıkardığı yıllarda bir özgürlük bayrağı gibi öne çıktı. “Daha sonra, gerek sanayi devriminin yarattığı ve farklı sektörlerin içi içe girdiği sermaye birikim düzeni, gerekse sömürgeci miras üzerine yükselen küreselleşme odaklı, aşırı kâr odaklılık, medyanın sermaye ve sahiplik yapılarını değiştirdi. Bilgi giderek ticari amaçlı bir silaha dönüştü. Endüstriyel medya ortaya çıktı ve medya sahipliği oligopollerin, büyük grupların eline geçerek tekelleşti. Bu gruplar medya dışında ciddi hacimli işlerle meşgul oldu ve medyayı medya uzantıları çıkarlarını korumanın, istedikleri siyasal yapıyı yaratmanın bir aracı kıldılar. “Kitle iletişim araçları” dediğimiz teknolojik sıçrama da bu düzeni sağlamlaştırdı ve etkisini arttırdı. Şimdi bu düzen yıkılıyor...” (Ö. Uçkan, 2010)

WikiLeaks’i ortaya çıkaran koşullar, 2008 krizini, Obama’yı, yeni Ortadoğu yapılanmasını, Türkiye’de asker ve yargı vesayetinin gerilemesini de ortaya çıkarmıştır ve WikiLeaks’i ortaya çıkaran koşullar yine Türkiye’de Ak Parti gibi muhafazakâr iktidarın bütün bu değişimi omuzlamasını sağlamıştır. Bu kapitalizmin en büyük ardışık Kondratieff dalgasının kıyıya vurduğu yerdir ve siber bir paylaşım - yeniden yapılanma savaşının başlangıç fiskesidir.
Yeni dünya düzeni, ulus-devletlerin ve onların diplomasisinin, istihbaratının, medyasının çözüldüğü, askerî-sanayi yapının, petro-kimya gibi geri kontrol sanayileriyle birlikte gerilediği bugünlerde başladı. Bundan sonra bu geri sanayilerin ve onları finanse eden zehirli banka sermayesinin marifetlerini öğreneceğiz.

Kapitalizm yeni bir dünya kuruyor; bu dünyada, geçmiş dünyada terörü ve onun karanlığını yayan “cahiliye devri” gazetecileri ve diplomatları olmayacak; WikiLeaks ilkönce onları tasfiye etti.

www.cemilertem.com

Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz.