Türkiye ABD’nin yerini aldı.
07/05/2008
çarşamba
SEMİR ATALLAH
Erdoğan, partisinin İslamcı kimliğine rağmen İsrail’le Suriye arasında arabuluculuğu üstlenerek Washington’dan rol çalıyor
Siyaset dünyası geçen hafta, İsrail’in Golan Tepeleri’nden çekilmesini öngören Türk arabuluculuğuna dair Ankara, Şam ve Tel Aviv’den gelen haberler ve resmi açıklamalar sonrası hayrete düştü.
Böyle bir ihtimal hakkında, 1967’den beri ilk defa resmi ve iyimser konuşmalar yapılıyor.
Suriye ve Türkiye’den yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere, açık bir aşama kat edildi.
Yoksa Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat niçin Suriye’nin tutumunu sunmak için bir Katar gazetesine konuşsun veya Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan arabuluculuğun vardığı boyutu teyit ederek Şam’a gitsin ki?
Bu noktada, bir İslamcı parti liderinin büyük Arap komşusuyla İsrail arasında arabuluculuk rolü oynadığına da dikkat etmek gerek.
Değişim derin: İslamcı bir partinin lideri, İsrail üzerinde onun ölüm kalım sorunlarının en önemlisiyle, yani Suriye’yle barış için arabuluculuk yapmasına olanak sağlayacak bir etkisinin olduğunu düşünüyor.
İsrail’in, Suriye’yle kendisine karşıt diğer güçleri ayrı kefeye koyduğu açık.
Eski Suriye Devlet Başkanı Hafız Esat Suriye’siz barış olmayacağını tekrarlardı.
Bu bir övünme değil, stratejik gerçek mahiyetindeydi. Kanıtsa, İsrail’in Mısır, Ürdün ve hatta Filistin Kurtuluş Örgütü’yle İsrail’in yaptığı anlaşmaların barış iklimine yol açmaması. Golan’ın işgalinden beri güneydeki cephe tutuşmuş halde kaldı.
Diğer yandan, Suriye-İsrail meselesi çözülmeye uygun görünürken Filistin’de çözümsüzlük artıyor. ABD’nin 60 yıldan beri müttefiki, NATO’daki esaslı ortağı ve Sovyetler Birliği’yle mücadeledeki köşe taşı Türkiye, Washington’a sırtını dönüyor ve beklenmedik bir sözle dönmek için doğrudan İsrail’e gidiyor.
Irak’ta tükenen, içeride ekonomik açıdan çöken ve Kaide’ye karşı gerçek başarı elde edemeyen yönetiminde son aylarını geçiren Bush, Filistin Yönetimi Başkanı Abbas’a, kendi görev süresi dolmadan önce ‘iki devletin’ kurulacağına dair vaadinden dolayı örtülü bir özürden başka bir şey sunmaya kadir değil.
Türkiye’nin tavrındaki derin stratejik dönüşümü görmeksizin tahmin yürütmek imkânsız. Zira yıllarca Suriye’ye düşman bir komşu olmuş Türkiye, müttefike dönüştü.
Öte yandan, Türkiye’yle İran arasında uzun zamandan beri net bir hassasiyet var. Sovyetler Birliği’nin çökmesi sonrası iki devlet çoğu Orta Asya cumhuriyetinde karşı karşıya kaldı. Irak’ta bazen işbirliği yapıyorlar bazen de temkinli davranıyorlar.
İran-Suriye bağı etkilenebilir
Herkesin aklındaki soru şu: Türkiye’yle Suriye arasındaki değişim, İran’la Suriye arasındaki organik koalisyonla çelişiyor mu? Yoksa Türk arabuluculuğu daha kapsamlı bir uluslararası çabanın başlangıcı mı?
Ya da üç taraf da önümüzdeki günlerde anlaşmazlık veya ayrılık noktasına varır mı?
Yarın neler olacağını tahmin etmek zor. Zira müzakereler henüz başlamadı.
Sorunlar da daima ayrıntılarda gizli. Fakat şu ana kadar tek değişmeyen şey, sürprizin arabulucuda olması. İslamcı Ankara, bir Arap devletiyle İsrail arasındaki müzakerelerde ABD’nin yerini aldı.
Türkiye, Yahudilik, İslam ve Hıristiyanlığın en çözümsüz sorunlarında arabuluculuk yapıyor.
(Lübnan gazetesi Nehar, 4 Mayıs 2008)
"duvarları yıkarız" "O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR) "duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni" "Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe "aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma azsonra.blogspot.com
Türkiye ABD’nin yerini aldı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkiye ABD’nin yerini aldı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
13 Kasım 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)