Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz. MarmaraYenikapı Ahsarla #etiket
WikiLeaks gizli belgelerinin yayınlanması kamu yararı 01 12 2010 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
WikiLeaks gizli belgelerinin yayınlanması kamu yararı 01 12 2010 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Aralık 2010 Çarşamba

WikiLeaks gizli belgelerinin yayınlanması kamu yararı 01 12 2010

WikiLeaks gizli belgelerinin yayınlanması kamu yararı 01 12 2010

ABD'nin gizli diplomatik yazışmalarını yayımlayan WikiLeaks sitesinin sözcüsü Kristinn Hrafnsson, yaptıkları çalışmanın yasalara aykırı olmadığını, İnsanların, Hükümetlerin nasıl çalıştığını bilme haklarının bulunduğunu, diplomatik yazışmaları açıklamalarının, ülkeler arasındaki ilişkilere zarar vereceğini sanmadıklarını
 ''eğer küresel istikrar, aldatma ve yalanlara dayalı ise, onun biraz sarsmak da gerekli''
olduğunu söylüyor;
Oxford Üniversitesi Tarih bölümünden Timothy Garton Ash' da Le Monde (2-12-2010) gazetesindeki yorumunda, bu belgelerin açıklanmasını kamu yararı olarak nitelendiriyor...


Bu tarihçinin hülyası, diplomatların da kabusu. İşte alın, dünya alemin gözleri önünde, bazen samimi, bazen parlak zekalardan çıktığı belli, amerikan diplomatlarının, dost, müttefik ve rakipler üzerine sırları. Önümüzdeki günlerde, haftalarda tüm dünya okurları olağanüstü bir şölen masasına oturacaklar; öyle bir şölen ki yemekleri tarih parçalarından oluşsun.

Bir tarihçinin, böyle bir hazineye ulaşabilmesi için en az otuz kırk sene beklemesi gerek. WikilLeaks belgelerinde ise bize en yakını yedi ay evveli. Ve ne muazzam bir istihbarat ! En az 250 000 belge ? The Guardian' ın internet sayfasında sunduğu bu belgelere daldığımda, herbirinin binden fazla kelimeden oluştuğunu gördüm. Eğer ilgilendigim belgeler temsili iseler, tûm belgeler 250 milyon kelime içermektedirler, belki de yarım milyar.

Arşivler üzerine çalışanlar bilirler; kaynak yelpazesi ne kadar geniş olursa, ilgilenilen konuyla olan bilgi bağlarımızın kalitesi de o denli büyük olur; bu bir romancının yazdığı mektuplar, bir bakanlığın kağıtları veya diplomatik yazışmaları olabilir; bu malzemeler çoğu zaman basit ve günlük kaygılar içerse bile. Malzemelere uzun bir dalma, incelenen konu veya şahsiyetin birçok önceliklerinin, karakter ve düşünme tarzının içten bir kavranmasını mümkün kılıyor.

WikiLeaks tarafindan ifşa edilen malzemelerin büyük çoğunluğunu, tüm dünyadan merkeze yollanan siyasi raporlar ve Washington' un verdiği talimatlardan oluşuyor. Bu malzeme yığını içerisinde, hiçbir ''çok gizli'' belge ( sadece Başkan' a, Dışişleri Bakanı' na veya misyon şefine hitab eden top-secret-Nodis, Roger, Exdis, Docklamp (ataşe militer ve Savunma ve İstihbarat Ajansı arasındaki yazışmalar), bulunmadığını da belirtmek gerek. Bununla beraber, elimizdeki malzemelerin ciddi bir şölen teşkil ettiğini de unutmayalım.

Dışişlerinin, cinayet çığlıkları atması şaşırtıcı değil. Halbuki, okuduğum kadarıyla, Amerikan Dışişleri sorumlularının kendilerini suçlayacakları hiçbir kusur da yok. Evet, bazı belgelerde, bilhassa Bush yıllarında ''terorizmle mücadele'' nin takibinde bazı şüpheli dümen ve dolapların varlığını gözlemliyoruz. Bazı açık soruların sorulması ve cevaplanması gerekli. Bu meyanda, diplomatların kendi görevlerini gerektiği gibi yaptıklarını görüyoruz: görevde bulundukları yerlerde ne olup bittiğini bilmek, ülkelerinin menfaatları ve hükümetlerinin politikası için çalışmak.

Esasını söylemem gerekirse, ABD Dışişleri ile ilgili kanım bundan böyle daha olumlu diyebilirim. Birkaç yıldır, amerikan diplomatik servislerinin faaliyetlerini, Pentagon ve Hazine' ye nazaran karmaşık, hayal kırıcı buluyordum. Bu belgelerde gördüğümüz, çok kaliteli bir diplomatik çalışmanın var olduğu.

En yüksek Amerikan diplomatlarından William Burns, Rusya'dan, bir Dağıstanlının evlenme düğününü ve düğünde davetli olarak bulunan Çeçen Başkanının ''blucininin arka cebinde altın kaplamalı otomatik tabancası ile'' nasıl acemice dans ettiğini tasvir eden raporunu yolluyor.

Burns' un Rus politikasıyla ilgili analizleri çok isabetli. Aynı isabeti Berlin, Paris ve Londra' daki meslekdaşlarında da gözlemliyoruz. 2008 yılında Berlin den yollanan bir telgrafta, Almanya yı yöneten, hiristiyan demokrat ve sosyal demokratları birleştiren koalisyon hükümeti ''birbirlerinden nefret eden çiftlerin, çocukların rahatı ve geleceği için beraber yaşamaya devam etmelerine'' benzetilmektedir. Paris ten, Fransa Cumhurbaşkanının ve karısının çılgınlıklarını okuyoruz. Biz İngilizlerin ise, bazı telgraflara göz atıldığında, ABD ile aramızda mevcut olduğunu nevrotik bir biçimde müdaafa ettiğimiz, o sözüm ona 'hususi ilişki'' hakkında cidden düşünmemiz gerektiği sonucuna varıyorum.

Bereket versin, bazı telgraflarda ise, Foreign Ofice' in bazı değerlerimize sadık kaldığını da okuyoruz. Diğer yandan Hillary Clinton imzası altında, büyükelçilerden, ancak casuslardan istenbilecek, örneğin bazı Birleşmiş Milletler sorumlularının kredi kart numaralarını veya parmak izlerini istemek bayağı şaşırtıcı. ABD Dışişleri Bakanlığının, bu şahıslarla ilgili istihbaratların neden ve kim için istendiğini açıklaması gerekiyor.

Daha geniş bir anlamda, tüm bu diplomatik yazışmalardan, ABD' nin, bu son on yıl esnasında terorizm tehtidi ve güvenlik sorunlarının ne denli etkisi altında olduğu ortaya çıkıyor. Ayrıca bu tehditlerin ne denli ciddi oldukları ve hiç de kontrol edilemediklerini öğreniyoruz. İran nükleeri hakkında yıkıcı detaylar okuyoruz; sadece İsraillilerin değil, bilhassa Arapların bu nükleer programdan ne denli korktukları, bir büyükelçiye göre Suudi Arabistan Kralının, Amerikalılara, ''yılanın başının ezilmesi'' nin şart olduğunu söylediği aktarılıyor; Pakistan nükleer stoklarının ne denli, islamcıların eline geçme tehlikesiyle karşı karşıya oldukları; Afganistan' da yolsuzluk ve anarşinin haddininin hesabının olmadığını ( yüksek bir siyasi sorumlunun milyonlarca dolar nakit parayı yurt dışına çıkarttığı söyleniyor ) ; Yemen' de El Kaide' nin cirit attığını; John Le Carré' nin casusluk romanlarına taş çıkaracak biçimde, Rus mafyasının gücünün gerçek hikâyesini okuyoruz.

Bütün bunları bilmek kamu menfaatidir. The Guardian, The New York Times, Le Monde, Der Spiegel ve El Pais gazeteleri, hiçbir kimsenin hayatını tehlikeye sokmamak için tüm tedbirleri almışlar. Hepimizin temennisi, WikiLeaks' ın da aynı titizliği göstermesi.

Fakat bir soru askıda kalıyor. Bu şartlar altında, hala, nasıl diplomasi faaliyeti gösterilebilir ? ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ''bu ifşaatlar diplomatlarımız ve müttefiklerimiz arasında gerginlik yaratacak'' derken çok haklı. ABD hükümetinin en büyük tedirginliği, yeni ifşaatların belirmesi. Bush yönetimi esnasında ABD Dışişlerinde çalışan bir meslekdaşım, bir gün, Amerikan politikasının Irak' ta karşılaştığı temel sorunlar üzerine bir rapor hazırlama teklifinde bulunur; ''Gereği yok, rüyasını bile görmeyin'', cevabını alır, zira yazıldığının ertesi günü o raporun The New York Times sayfalarında okunabileceği hatırlatılır.

Dünyanın nasıl işlediğini ve bizler adına nelerin yapıldığını bilmekte kamu yararı vardır. Diğer yandan dışişleri politikalarının da gizli kalmalarının kamu yararı yadsınamaz. Ve bu iki yarar birbirlerine karşıttırlar.

Fakat üzerine iddiaya girmeye hazır olduğum bir sorun var: Amerikan hükümeti, bir kütüphane dolusu diplomatik belgenin, korunması için, askeri bir bilgisayar sistemine teslim edilmesinden pişmanlık duyuyor olmalı; 22 yaşında bir asker, bu belgeleri garip bir kolaylıkla bir CD üzerine kayıd etmiş.

Timothy Garton Ash, Oxford Üniversitesinde tarih öğretim üyesi.

02-12-2010 tarihli Le Monde

Timothy Garton Ash web sayfası
http://www.timothygartonash.com


WikiLeaks web sayfası
http://wikileaks.org

Secret US Embassy Cables
http://cablegate.wikileaks.org

Portre: Julian Assange ( WikiLeaks ) 21. Yüzyıl kahramanı 


WikiLeaks gazeteciliği yeni bir olgu kurucusu Julian Assange ve WikiLeaks, Yeni Dünya' için çok faydalı bir çalışma yapıyor Sylvie Kauffmann  Le Monde  30 11 2010

WikiLeaks gazeteciliği yeni bir olgu; kurucusu Julian Assange ve WikiLeaks, 'Yeni Dünya' için çok faydalı bir çalışma yapıyor. Demokrasiler, kendi iç dinamikleri ve doğaları gereği giderek şeffaflaşmaktalar. Bu kaçınılmaz bir süreç; bu 'yenilik', elbette ki klasik gazetecilik kurallarını da sarsmakta, ve 'yeni' bir gazetecilik anlayışının yolunu da açmaktadır;  modern demokrasilerde gazeteciliğin 'yeni' Dünya sorumluluklarına nasıl hazırlandığına örnek olarak, Le Monde gazetesi ( 30-11-2010) S. Kauffmann imzalı editoryalını yayınlıyor.

Le Monde gazetesi, ikinci defa, evvela Pazar 28 Kasım' da lemonde.fr 'de, ve bugün 29 Kasım günkü baskısında, WikiLeaks tarafindan ifşa edilen gizli amerikan resmi belgelerini yayınlıyor. Wikileaks, 2006 yılında, entegral şeffaflıktan yana olan Avusturalyalı Julian Assange tarafindan kurulan nesnelliği olmayan sanal bir örgüt. Amacı, kamusal niteliği olmayan resmi belgeleri internet üzerinde kamuya mal etmek.

Ekim ayında üç büyük gazeteyle ortak hareket etmiştik; The New York Times (ABD ), The Guardian ( GB ) ve Der Spiegel ( Almanya ); bu gazeteler WikiLeaks' le , ABD'nin Afganistan üzerine askeri belgelerinin ifşasında işbirliği yapmışlardı. Temmuz ayında, biz de bu gazetelere katılarak, bu sefer WikiLeaks' e verilen Pentagon' un Irak'la ilgili gizli belgelerini uzmanlığımızın süzgecinden geçirdikten sonra yayına hazırlamışdık.

Geçen defalarda olduğu gibi, yukarıda adı geçen gazeteler ve İspanyol El Pais' in de katılımıyla yayınına hazırladığımız belgelerin çok değişik bir nitelikleri var, ve şimdiye kadar görülmemiş bir boyuta sahipler: söz konusu belgeler, 250 bin amerikan diplomatik telegrafindan oluşmaktadır; yani ABD Dişişleri Bakanlığı ile Büyük Elçilikleri arasındaki 2004 – 2010 yılları arasındaki yazışmalar.

bu belgeleri okurların dikkatine sunuyoruz

ABD Dışişleri Bakanlığı, son günlerde, birçok yabancı hükümetle ilişkiye geçerek, gazetelerde çıkacak olan ifşaatların haberini verdi, ve her türlü olumsuz gelişmeye yer vermemek için büyük diplomatik çabalar sarfetti. Amerikan yönetimi için, bu belgelerin WikiLeaks tarafindan yayınlanması ''yasa dışı'', ''birçok hayatı'' tehlikeye sokan, antiterörist çabaları tehdit eden ve ABD' nin müttefikleriyle ilişkilerini zedeleyen bir olaydı.

Demokratik ülkelerin birçogu, belirli bir süre içerisinde diplomatik yazışmalarını kamu malı haline sokar ve arşivlerini açar. WikiLeaks örneğinde ise, kamulaşma olgusu ani ve ilgili ülkenin iradesi dışında olmaktadır. Tabii ki, uluslararası konuların çoğunda ana rolü oynayan ABD gibi bir ülkenin, kamu malı olmasının en az otuz kırk seneyi bulması gereken diplomatik yazışmalarının ifşaası basit bir olay değildir; Le Monde olarak, WikiLeaks' ın eyleminin bu boyutunu elbette çok iyi ölçtük.

Fakat, bu yoğun belgelerin, yasa dışı olsa da, WikiLeaks' e ulaştırılıp, ve kamu malı olması kaçınılmaz hale geldikten sonra, Le Monde, bu belgelerden bilgi edinmeyi, kendi gazetecilik ve uzmanlık tahlilinden geçirip, okurlarına sunmayı başlıca misyonu olarak gördü.

Bununla beraber, haber vermek, sorumsuz olmakla da bağdaşmıyor. Şeffaflık ve iyiyi kötüyü ayırt etmek bağışıksız değildir; bunun ise, bizi, WikiLeaks' ı belirleyen tavırdan ayırdığının altını çizmek istiyoruz. Adı geçen beş gazete aynı işlenmemiş belgeler üzerinde çalıştılar, ve ilk cephede bulunan New York Times, ABD sorumlularını, kullanmayı tasarladığı belgelerden haberdar etti; ve güvenliği tehlikeye sokabilecek olanlarla ilgili önerilerini bildirmelerini istedi.

Beş gazete sorumluları, bu işlenmemiş belgeleri, bazı sorumluların hayatlarını tehlikeye sokabilecek isim ve ipuçlarını sildikten sonra yayınladılar. Le Monde gazetesi, konuyla ilgili kendi görüşlerini belirtebilmeleri için amerikalı sorumlulara sayfalarını açtı: bu sebepledir ki, ABD' nin Fransa Büyükelçisine Tartışma sayfamızda yer veriyoruz.

Nihayet, bu ifşaatların, Çin veya Rusya gibi ülkelerden değil de, teknolojik ileriliği tartışma götürmez ve aynı zamanda en şeffaf topluma sahip olan ABD' den gelmesinin bir tesadüf olmadığının da altını çizmek istiyoruz. Tabii ki, demokratik bir güç, açık toplum olma niteliğiyle, kapalı ve şeffaf olmayan bir toplumun aksine, her türlü dış müdahaleye de maruz kalabilmektedir. İnternet devrimi ABD' de başladı; sivil toplumun ''tehlike çanlarını çalanlar'' ı ''whistleblowers'' geleneği de orada yaşıyor. WikiLeaks' in bunu çok iyi bildiğini zannediyoruz.

Sylvie Kauffmann / Le Monde  ( editoryal )

30-11-2010 tarihli Le Monde
Azsonra Birazdan Şimdi Biz Türkiye'yiz.