"duvarları yıkarız"
"O duvar O duvarınız Vııızz gelir Bize Vııızzzz." Nâzım Hîkmet Ran (NHR)
"duyan da okur; duymak için kör olmak mı lâzım?" "kör olmada gör beni"
"Robin hood bugün yaşasaydı medyadaki tekelleşmeyi bir numaralı düşman olarak görürdü" 15 05 2010 cannes film festivali Russel Crowe
"aslında robin hood yok cesur yürek var Robin Hood does not actually have a brave heart" Mel Gibson 07 01 2011 cuma
azsonra.blogspot.com
18 Ağustos 2013 Pazar
İmkânsızın içindeki mümkünü görebilmek 18 08 2013 pazar
İmkânsızın içindeki mümkünü görebilmek…
Mısır'da
darbecilerin meydanlara müdahalesiyle birlikte Müslüman Kardeşler
mensuplarının 'merkezin dağıldığını, bundan sonra olacak olayları
kontrol edemeyeceklerini' açıklaması durumun daha tehlikeli bir boyuta
doğru ilerleyeceğini gösteriyor. Son birkaç gündür yaşananlar bunun
işareti.
Kaosun iç savaşa dönüşmemesi için 'aklıselimin' acilen
devreye girmesi gerekir. Cezayir, Afganistan, Irak ve Suriye örnekleri
ortada dururken; bugünkü karışıklıktan halkın bütünlüğünü sağlayacak bir
durumun oluşması zor gözüküyor.
Birkaç hafta önce İslamcı
liderlerden Saffet Hicazi Ruşen Çakır'la yaptığı söyleşide 'Başbakan
Erdoğan bir şeyler yapabilir mi' sorusuna karşılık: 'Evet yapabilir
çünkü Tayyip Erdoğan çok güçlü bir isim. Bir tür arabuluculuk yapabilir
ve askeri rejimi Mursi'nin dönmesine ve demokratik sistemin işlemesine
ikna edebilir' demişti.
Gösterilerin 50. gününe yaklaştığımız
dönemde Türkiye'nin darbe karşıtlığı tavrına rağmen devreye
girilmelidir. Evet, Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu konuda daha fazla
inisiyatif üstlenmeli. Zaman kaybetmeden girişimlere başlanılmalı.
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül Financal Times ve El Pais gazetelerine yazdığı makalede
Mısır'daki soruna çözüm bulunması ile ilgili 4 maddelik öneri sundu.
Öneriler özetle şunlardı:
Tüm unsurları kapsayıcı bir geçiş süreciyle demokrasiye bir an önce dönüş.
İlk genel seçime bütün siyasi grupların katılmasına izin verilmelidir.
Muhammed Mursi ve siyasetteki yol arkadaşlarının serbest bırakılması.
Daha fazla can kaybı yaşanmaması için herkes mutedil olmalıdır.
Elimizde böylesi bir teklif var ve desteklenmeli. Buna İslam dünyasında Türkiye'nin tecrübesini ve duruşunu da eklemek gerekir.
Ortadaki
durumu serinkanlı bir şekilde analiz edelim. Mısır'da halkın oylarıyla
seçilmiş bir yönetime yönelik gerekçesi ne olursa olsun bir darbe
yapılmıştır. Yeryüzünde hiçbir darbenin meşruiyeti yoktur. Şöyle de
söylemek mümkün hiçbir düşünce darbeyi meşru göremez.
Dolayısıyla Mısır'da yapılan darbenin de meşruiyeti yoktur. Buna karşı direnmek insanlık görevidir.
Mevcut
dünya ve liderlik anlayışı bu konuda ikiyüzlü davranıyorsa devreye
'aklıselim' girmeli ve bu kaostan bir çıkış yolu bulunmalı.
Mısır'da
gelinen duruma baktığımızda bir tarafta özgür iradesine sahip çıkmak
için ölüm korkusunu yenerek sokaklara çıkmış milyonlar, diğer tarafta
elinde silah gücü önemli oranda darbe sever halk desteği olan askerler
var.
Darbenin üzerinden neredeyse 50 gün geçmiş, gösterilere
müdahale sonucu binden fazla insan hayatını kaybetmiş ve binlercesi
yaralanmış. Halk arasında ayrışma her gün daha da derinleşiyor ve
trajedi büyüyor.
Şimdi bu tablodan yola çıkarak değerlendirmemizi yapalım.
Özgür
iradelerine karşı darbe yapılmış olan kitleler, bu saatten sonra
evlerine 'hadi yenildik' diyerek dönebilirler mi? En basit ifadesiyle bu
kadar akan kana karşı hane halklarına söyleyecekleri bir sözleri
olmalı. Evine dönenlerin tutuklanmayacaklarına ve gelecekte yapılan
seçime dâhil olacaklarına dair bir garantileri yok. Kısaca bu imkânsız
gözüküyor.
Ya darbeci askerler?
Askerler kışlalarına
döndüklerinde komutanlar askerini bir daha esas duruşa bile
geçiremeyeceklerini biliyorlar. Ayrıca darbenin başarısızlığı karşısında
kendilerine yargı yolunu açacağını, meşru bir hükümeti devirmenin,
silahsız ve savunmasız kitleleri katletmenin neticesinin idam olduğunu
da görüyorlar.
Böylesi bir atmosferde 'aklıselimin' hissiyata hâkim olması gerekir.
Demokrasi
halkın kendini yönetecekleri seçmesinin dışında; çatışmayı ve iç
savaşları engelleme gücü vardır. Çatışma veya iç savaş yenilgileri
kolayca içselleştirilemez. Özgür iradeyle yapılan seçimlerin sonucunda
ki yenilgi bir çatışma zemini oluşturmaz kolayca kabul edilir.
Buradan
yola çıkarak, Mısır'da tüm siyasi tutukluların buna Muhammed Mursi'de
dâhil serbest bırakılması, en kısa zamanda özgür seçime gidilmesi ve
sonucu halkın belirlemesi sağlanmalı. Doğrusu da budur. Buna hiç kimse
de itiraz edemez.
Merhum Selahaddin Şimşek'in bir özdeyişini nakletmeliyim 'Deha imkânsız sanılanın içinde mümkünü görmektir.' derdi.
Her gün binlerce insan öldürülüyor. Bugün devreye girilmezse yarın geç kalınacak.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan bölgesel ve uluslararası organizasyonların arabuluculuğunu beklemeksizin devreye girmelidirler.
Siyasetin de imkânsızın içindeki mümkünü görmesi gerekir.
***
'Ş.'
Sakarya
Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu'nun başarılı çalışmaları
sonucu şehrimiz iki büyük sanat galerisi kazandı. Şimdi de isim
araştırması yapılıyor.
Zeki Aydıntepe ve Cihat Zafer gibi birçok
arkadaşımız, sanat galerilerinden birinin adının Selahaddin Şimşek
olmasını önerdiler. Selahaddin Şimşek Sakarya'nın yetiştirdiği, genç
yaşta kaybettiğimiz sanatçı ve entelektüel bir dostumuzdu. Yazıları,
'Beyaz Leke Tiyatrosu', 'Ş' imzalı özdeyiş ve grafikleriyle sanata ve
kültür dünyamıza önemli katkılar sağlamıştır. Her bir özdeyişi bir kitap
niteliğindedir. Galerinin adı Selahaddin Şimşek veya özdeyişlerinde
kullandığı 'Ş' mahlası olması bir hatırşinaslık olur.
Bir 17
Ağustos'u daha geride bıraktık. Ah Yusuf Bağlar sensiz geçen bir gün
daha. Depremde kaybettiklerimizi Fatihalarla ve büyük bir özlemle yâd
ediyorum.