Öcalan'ın cezaevi değişikliği söz konusu değil
16 Ekim 2014 ANKARA
AK
Parti Genel Başkan Yardımcısı Atalay, "Öcalan'ın 'cezaevi, yeri
değişecek gibi bir söylenti var. Böyle bir şey söz konusu değil" dedi.
AK
Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir
Atalay, "Bugün ortalıkta öyle bir söylenti var, (Öcalan'ın) 'cezaevi,
yeri değişecek' gibi, böyle bir şey söz konusu değil, nereden çıktığını
bilmiyorum doğrusu" dedi.
Atalay, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Çözüm
sürecinin ilerleyen aşamalarında Öcalan'ın konumu ve şartlarının
değişebileceği yönünde tartışmalar var. Gündeminizde böyle bir konum
değişikliği söz konusu mu? Bursa ya da Sincan cezaevleri konuşuluyor
böyle bir cezaevi değişikliği var mı" sorularına karşılık Atalay,
"Bugün ortalıkta öyle bir söylenti var, 'cezaevi, yeri değişecek'
gibi, böyle bir şey söz konusu değil nereden çıktığını bilmiyorum
doğrusu" diye konuştu.
Akil insanlar heyetinin İmralı'ya
gitmesinin söz konusu olup olmadığı yönündeki soru üzerine ise Atalay,
ilerleyen günlerde çözüm süreciyle ilgili hareketliliğin görüleceğini
belirtti.
Atalay, "Ben, hükümet açıklamadan, oradaki yol
haritasının unsurlarına değinmek istemiyorum. Dolayısıyla önce
hükümetten somut sonuçları duyup, görüp ondan sonra değerlendirme
yapmamız daha uygun. Ama hükümetin dünkü toplantısında önümüzdeki
günlerde hem akil insanlar hem diğer kesimlerle diyalog görüşmeleri
önemli oranda yapılacak. Onu biliyorum" ifadelerini kullandı.
Atalay, olağanüstü hal dönemlerinde keyfi yönetimin olduğunu, AK Parti döneminde "olağanüstülükler"in olmayacağını belirtti.
Hukukun
üstünlüğünün daima olacağını ve özgürlük- güvenlik dengesinde sapmanın
söz konusu olmayacağını ifade eden Atalay, şöyle devam etti:
"Dün
Başbakanım, İçişleri Bakanlığındaki bilgilendirme sonrasında açıkladı;
'İç güvenlik reformu hazırlanıyor, orada yeni unsurlar olacak.'
Meclis'te 'Kolluk Gözetim Mekanizması' diye bir yasa tasarısı var, o da
bu çerçevede değerlendiriliyor. Bütün boyutlarıyla değerlendirilerek bir
reform paketi çıkacak. Vatandaşımızın hayatını kolaylaştıran ama
bireysel özgürlükleri garanti altına alan bir çalışmadır.
Biz,
AB ile müzakere eden bir ülkeyiz, bütün iç mevzuatımızı oluştururken
daima AB normlarını gözetiriz. AB müktesebatı bizim şu andaki bütün
düzenlemelerimizde gözönüne alınır. İster tarım alanında bir düzenleme
yapın, isterseniz güvenlik alanında hiç fark etmez. Her konuda
AB müktesebatını önemli kriterler olarak alırız."
"Yasalar Allah emri değildir"
Beşir Atalay, "İç Güvenlik Reformu" ile geriye gidişin söz konusu olmadığını vurguladı.
AK
Parti iktidarının 2004'te yaptığı düzenlemeye dönüldüğünü belirten
Atalay, sulh ceza hakimlerinin somut delil, ağır şüphe, makul şüphe
anlamında bir değerlendirmeyle karar verici hale getirildiğini ve
vatandaşın özgürlük alanını kısıtlayan bir düzenleme yapmayacaklarını
anlattı.
Atalay, Bingöl'de emniyet müdürü ve polislerin uğradığı silahlı saldırıyı anımsatarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Orada olduğu
gibi zorluklar yaşıyorsanız, önceden istihbarat alındığı halde
mahkemeden arama kararı çıkartamıyorsanız, sonra 2 polisinizi şehit
veriyorsanız, bunları her devlet düşünecek, oralarda makul uygulanabilir
tedbirler alınacak ama bunları fazla büyütenler var. Molotof kokteyli
uzun süredir tartışılıyor, patlayıcılar var yasada ama molotof kokteyli
anılmadığı için ceza görmüyor veya yüzüne maske takarak eylem yapıyor,
toplantıya gidiyor. Yüzüne maske takmak 'Ben suç işleyeceğim,
kimliğim bilinmesin' demektir. Yasalar donuk değildir ve Allah emri de
değildir. Yasalar toplumların ihtiyaçlarına göre her zaman
düzenlenebilir. Sıradan vatandaşımızı rahatsız edecek hiçbir uygulama ve
düzenleme kesinlikle söz konusu değildir, olamaz."
"AK Parti misyonunda bir değişiklik olmayacak"
Beşir
Atalay, yapılanların "demokrasiden büyük geri adım" gibi
değerlendirildiğine işaret ederek, "İnsaflı olmak lazım, herkes dikkatle
okusun. Orada 3-4 maddede farklı şeyler var. Noterlerle ilgili, yargı
mensuplarının maaş artışıyla ilgili hususlar ama Ceza Muhakemeleri
Usulü'ne de birkaç tane çok acil ihtiyaç olan hususlar eklenmiştir. Onun
dışında burada birşey söz konusu değil" diye konuştu.
Bazı kesimlerin bu konuda AK Parti aleyhine birşeyler çıkarabilme gayretine düştüğünü ifade eden Atalay, şu ifadeleri kullandı:
"İçeridekiler
pompalıyor, dışarıdakiler bunu kullanıyor, Türkiye aleyhine bunu nasıl
geliştirebiliriz diye. Hiç heveslenmesinler, AK Parti'nin temel
misyonunda bir değişiklik olmayacak, orada hepsi yanılacaklar. AK Parti,
Türkiye'yi normalleştirmek, sivilleştirmek, vesayet mekanizmalarını yok
etmek için geldi ve yoluna devam ediyor.
Sayın Kılıçdaroğlu,
değişik yerlerdeki konuşmalarında, 12 Eylül ile bugünleri mukayese
ediyor. İnsan utanır, bunu mukayese edenlere elin adamı sorar; 12
Eylül'ü hiç bilmiyor, hiç ilgilenmemiş, hiç yaşamamış. 12 Eylül ne
demek? 12 Eylül'de gözaltı süresi ne kadardı biliyor musunuz? 90 gündü,
ben 1 ay gözaltında kaldım. 12 Eylül ile bugünleri mukayese etmek
tutarsızlıktır."
"Millete tepeden bakma, otoriterlik, vatandaşa
güvenlik birimlerinin acımasızca tavırları söylendiğinde Türkiye'de
CHP dönemleri akla gelir" diyen Atalay, Anamuhalefet tarafından bu tür
şeylerin söylenmesinin yanlış olduğunu belirtti.
"CHP'nin
iktidarı eleştirme ve yıpratma politikalarıyla Türkiye'yi yıpratmayı çok
karıştırdığını" ifade eden Atalay, şunları kaydetti:
"Muhalefetsin,
anamuhalefetsin. Anamuhalefetin sorumluluğu büyüktür, yarı iktidardır,
iktidar adayıdır. Yüzde 50 sorumluluk taşır şekilde beyanatlarda
bulunması lazım. Ama bunlar marjinal, Türkiye'nin marjinal partisi gibi
davranıyor. Dışarıda Türkiye'yi yıpratma adına hangi olumsuz provokasyon
ve kampanya varsa hepsine CHP malzeme vermeye çalışıyor, içinde yer
almaya çalışıyor. Bu, Anamuhalefet'i iktidar yapmaz,
marjinalleştirir. Türkiye zarar görürse, kendisi de zarar görür.
Bizim
en önemli gücümüz milli iradeyi hakim kılmak, sandığı hakim kılmak
ve milli irade ne derse o olsun. Biz, CHP gibi vatandaşı hor gören,
tepeden bakan bir parti olmadık, olmayız. Onlardan CHP'nin tarihinde çok
vardır. Ciddiyetsiz bir ifadeyle, CHP'nin Sözcüsü, dün Başbakanımızla,
Genel Başkanımızla ilgili seviyesiz ifadeler kullanıyor. Kendisi de
seviyesizliğin farkında 'Bunlar suç değildir' diyor bir yerinde. Bunlar
çok zevzek ifadeler. Başbakanımızın otoritesini tartışıyor. Sen kim
oluyorsun?
Sen, Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı son kongrede ne
duruma düştü ona bak. Kendisini destekleyeceğim diyen 900 kusur
delegenin 250'si oy vermedi, öyle seçildi. Biz bunları hiç gündeme
taşımadık. Bizim Genel Başkanımız bin 388 delege, katılan bütün
delegelerin oyunu alarak genel başkan seçildi. Meclis'te bu kadar büyük
grubu bulunan bir partinin genel başkanı, insan biraz utanır."