İsrail bu alçaklığı durdurmalıdır
07 Kasım 2014 AŞKABAT
Cumhurbaşkanı
Erdoğan, Mescid-i Aksa'nın sadece Filistinlilerin değil, tüm dünya
Müslümanlarının kıblesi ve mabedi olduğunu belirterek, "İsrail yönetimi
bu alçaklığı durdurmak zorunda" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Mescid-i Aksa'nın sadece Filistinlilerin değil,
tüm dünya Müslümanlarının kıblesi ve mabedidir. İsrail yönetimi bu
alçaklığı, barbarlığı durdurmak zorundadır. Mescid-i Aksa'ya karşı
yapılan bu eylem, bu girişim asla affedilemez, bağışlanamaz" dedi.
Erdoğan, kendisine "fahri profesörlük" unvanı takdim
edilen Türkmenistan Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İlişkiler
Enstitüsünde yaptığı konuşmada, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya baskınına
ilişkin açıklamalarda bulundu.
Mescid-i Aksa'nın yakıldığını,
Kuran-ı Kerim'in yerlerde süründüğünü, mihrabın, minberin
kırıldığını dile getiren Erdoğan, "Mescid- Aksa, sadece
Filistinlilerin mabedi değil, tüm dünya müslümanlarının kıblesi,
mabedidir. Bu gidiş, doğru bir gidiş değil. Acaba sinagoglara karşı
böyle bir barbarlık yapılsa, böyle bir alçaklık yapılsa buna Birleşmiş
Milletler ne der?" diye konuştu.
Türkiye'de bu tür şeylere bu güne kadar hiçbir zaman fırsat verilmediğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Zaman zaman bazı istenilmeyen olaylar olmuştur. Her zaman karşısında
biz dik durduk. Bugün de olsa dik dururuz, yarın da olsa dik dururuz.
Çünkü, bizim medeniyetimizin, bizim dini değerlerimizin gereği budur.
Bizim İsrail halkına karşı bir tavrımız yok. Bizim tavrımız
İsrail yönetimine karşıdır. İsrail yönetimi bu alçaklığı, bu barbarlığı
durdurmak zorundadır. Çünkü, Mescid-i Aksa'ya karşı yapılan bu eylem, bu
girişim asla affedilemez, asla bağışlanamaz."
"Mescid-i Aksa'ya postalla girmek Müslümanların inancına saldırmaktır"
Suriye'de Esed'in hiçbir ayrım yapmadan kimyasal ve konvansiyonel
silahlarla, varil bombalarıyla her gün çocukları katlettiğini ifade eden
Erdoğan, aynı şekilde İsrail'in de yaptıklarından dolayı hiçbir
müeyyide ile karşılaşmadığı için cinayetlerini bir adım öteye
taşıdığını, bütün Müslümanlar hatta Hristiyan ve Museviler için mukaddes
olan mabedin saygısızca içine girdiğini söyledi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Mescid-i Aksa'ya postalla girmek doğrudan Müslümanların inancına
kutsalına saldırmaktır. Mescid-i Aksa'ya postalla girmek, tüm
Müslümanların mahremine girmektir. Mescid-i Aksa'ya el uzatmak, -hiç
abartmadan söylüyorum- Kabe-i Muazzama'ya el uzatmak kadar canicedir,
alçakçadır, bir o kadar da tehlikelidir.
Eğer dünya, eğer
Birleşmiş Milletler, çocuklara, camilere ibadet yerlerine saldıran
canileri durdurmayacaksa, o zaman niye var? AB, çocukların hayat
hakkını, ibadethaneleri savunmayacaksa niye var? Acaba, bu şımarıklık ve
vurdumduymazlık daha ne kadar devam edecek?"
"BM Güvenlik Konseyi'nin yapısı kesinlikle reforme edilmelidir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Neresinden bakarsanız bakın çocukları öldüren
veya çocukların ölümüne göz yuman bir dünya sistemi ne yazık ki ahlaki,
vicdani, insani değerlerden soyutlanmış bir sistemdir" dedi.
Birleşmiş Milletler'in (BM) Suriye krizinde hiçbir adım atmadığını, atamadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) siyasi ya da iktisadi çıkarlar uğruna çocukların ölümüne göz yumduğunu ifade etti.
Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyi'nin yapısı kesinlikle reforme
edilmelidir, değişmelidir. BMGK'nın daimi üyeleri diye ifade edilen beş
ülke hiç değişmiyor. Bunlardan bir tanesi 'hayır' dese siz oradan karar
çıkaramazsınız. Bütün dünya bir tane ülkeye mahkum. Böyle bir adalet
sistemi olabilir mi, böyle bir uluslararası siyasi ilişki olabilir
mi? Bütün dünya bir kişinin dudakları arasına mahkum. Dünya artık
Birinci Dünya Savaşı'nın şartlarını yaşamıyor ki onlar geride kaldı.
Artık dünyanın yeniden reforme edilmek suretiyle BMGK'nın masaya
yatırılması lazım" değerlendirmesinde bulundu.
"Tüm kıtaların temsilcisi var mı? Yok. Farklı dinlerin temsilcisi var
mı? O da yok. O zaman bu işi nasıl çözeceğiz. Bunun değişmesi gerekiyor.
Şu anda BM 196 ülkeden oluşuyor, 196 ülke bir tane ülkeye mahkum. Ben
de diyorum ki; dünya 5’ten büyüktür. Biraz daha ileri gidiyorum, dünya
birden büyüktür. Çünkü bire mahkum. Böyle bir şey olmaz. BM dahil hiçbir
uluslararası organizasyon hiçbir ülke İsrail'in çocuk katletme
politikasına karşı çıkmıyor, çocukların ölümünün önüne geçecek hiçbir
tedbiri almıyor."
Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da ya da dünyanın neresinde olursa olsun
zulme rızanın zulüm anlamına geldiğini belirten Erdoğan, "Zulme rıza
göstermek, zalime göz yummak akan kana ortak olmaktır" dedi. Türkiye dış
politikasının Yunus Emre, Mahdum Kulu, Ahmed Yesevi ve Mevlana'da
alınan ilham üzerine inşa edildiğini kaydeden Erdoğan, bölgedeki ve
dünyadaki hiçbir meseleye çıkar odaklı, etnik köken, din ve inanç odaklı
bakılmadığını söyledi.
Türkiye'nin Filistin, Suriye ve Irak'ta sadece adaletin yanında olduğuna vurgu yapan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Zalime sırf mensubu olduğu dininden dolayı arka çıkmak insani
değildir, adil değildir, hem İslami hem imani hiç değildir. Çocuk
katillerine sırf mensubu olduğu cemiyetin mezhebinden dolayı göz yummak
asla ve asla vicdani değildir. Aynı durum terör örgütleri için de söz
konusudur. Türkiye yaklaşık 30 yıldır bölücü ve eli kanlı bir terör
örgütüyle her sahada mücadele veriyor. Bazı ülkeler, bazı çevreler sırf
Türkiye'ye zarar verdiği için bu terör örgütüne göz yumdular, müsamaha
gösterdiler, faaliyetlerine izin verdiler. Kendilerine yönelik bir terör
saldırısını ya da terörist faaliyeti zararlı görenler, başkalarına
saldıran terör örgütlerini adeta faydalı gördüler. Şu anda da buna
benzer çok ama çok vahim bir hata yapılıyor. Terör örgütleri arasında
'seküler terör örgütü', 'seküler olmayan terör örgütü' gibi son derece
yanlış, son derece sinsi ayrımların yapıldığını görüyoruz. İki terör
örgütü karşı karşıya geldiğinde her ikisine de karşı çıkmak yerine
seküler olanla seküler olmadığını iddia eden arasında korkunç bir seçim
yapılıyor. Hatta seküler olana destek veriliyor. Şu anda hem Türkiye'de
hem de bazı uluslararası medya kuruluşları nezdinde bu vahim hatanın, bu
korkunç tercihin yapıldığını görüyoruz.
PKK terör örgütüyle
DAİŞ (IŞİD) denilen terör örgütü şu anda Ayn el-Arap eski adıyla
Kobani'de karşı karşı geldiler ve çok ağır çatışmalar yaşanıyor. DAİŞ
terör örgütüne son derece tabii, ilkeli bir biçimde biz de karşı
çıkıyoruz, bütün dünya da karşı çıkıyor. Ancak enteresan olan şu DAİŞ
karşısındaki PKK terör örgütüne de tabii biçimde, ilkeli biçimde karşı
çıkması gerekenler bu örgüt seküler olduğunu iddia ettiği için taraf
tutabiliyorlar. Katil katildir. Katiller, caniler arasında ayrım yapmak,
taraf tutmak tüm o katliamların, tüm cinayetlerin ortağı olmaktır. PKK
terör örgütüne seküler olduğu iddiasıyla sempati duyanlar hatta destek
verenler yetmiyor Türkiye'yi de DAİŞ terör örgütüne destek veriyor gibi
gösterip, ayrı bir canilik yapıyorlar. Herkes bilsin ki cinayetlerini
hangi dine, mezhebe, ideolojiye dayandırırsa dayandırsın bütün terör
örgütleri bizim nezdimizde aynıdır, aynı derecede katildir, aynı
derecede canidir. Bakın ben IŞİD demiyorum ben DAİŞ de demiyorum, niye?
Çünkü Irak, Şam İslam Devleti, hayır. İçinde İslam kelimesi olan böyle
bir kelimeyi terörle yanyana koyamayız. DAİŞ de demiyorum, niye? Çünkü
orada da yine Irak, Şam İslam Devleti ifadesi var, onun için ne diyorum?
Irak Şam Devleti. Çünkü İslam, terörü asla kabul etmez."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslamın Arapça barış anlamına gelen "sin" kelimesinden
türediğini anımsatarak, manası barış olan İslam dininin teröre müsaade
etmeyeceğini, "bir insanı öldürmeyi tüm insanlığı öldürmek" olarak
tanımlayan bir dinin teröre izin vermeyeceğini kaydetti.
PKK terör örgütünün Türkiye'de 40 bini aşkın insanı öldürdüğünü
söyleyen Erdoğan, "Daha geçen gün maalesef 40 kişiyi öldürdüler.
Yaktılar, yıktılar. Kürtlük uğruna diyor Kürt vatandaşlarımın araçlarını
yakıyorlar. Devletin bütün binalarını, otobüslerini yaktılar, yıktılar.
Bunların barışla, özgürlükle yakından uzaktan alakası yok" ifadelerini
kullandı.
AK Parti iktidarı döneminde o bölgelere görülmemiş
yatırımlar yapıldığını anlatan Erdoğan, okulların ve hastanelerin
yakıldığını, böyle bir şeyin akılla izah edilemeyeceğini belirtti. Cumhurbaşkanı
Erdoğan, "Bizi, Türkiye'yi herhangi bir terör örgütüne destek vermekle
itham eden o gazeteler, o televizyonlar aslında bunu yaparak bize zarar
veremiyor ama bazı terör örgütlerine oksijen sağlıyorlar. Bunların hepsi
algı operasyonudur ama Türkiye, bu algı operasyonlarıyla istikametini
değiştirmez" değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, Türkiye'ye
yönelik saldırılara karşı tüm dost ve kardeş ülkelerin yanlarında
olduklarını bildiğini belirterek, "Başta Türkmenistan olmak üzere
o köklü çınarın kardeş dallarının bizimle olduklarını biliyor, bunun
emniyeti, huzuru içinde geleceğe kararlılıkla yürüyoruz" dedi.
"Aşkabat ilişkilerin seviyesinin sembolü"
Türkiye'nin Türkmenistan'ı, bağımsızlık ilanının hemen ardından ilk
tanıyan ülke olduğuna, hızlı şekilde diplomatik ilişkilerin kurulduğuna
işaret eden Erdoğan, Türkmenistan'ın 23 yılda iftihar edilen bir
seviyeye ulaştığını, Türkiye'nin de bu yolda her zaman Türkmenistan'ın
ve kardeş Türkmen halkının yanında olacağını belirtti. İki kardeş ülke
arasındaki ilişkilerde geride kalan 23 yılda büyük mesafe katedildiğini
anlatan Erdoğan, siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel alanlardaki
işbirliğinin her geçen daha da geliştiğine işaret etti.
Bölgenin en güzel başkentleri arasında yer alan Aşkabat'ın ilişkilerde
erişilen seviyenin sembolü haline geldiğini, kentin silüetinin ortaya
çıkmasına Türk şirketlerin katkı verdiğini kaydeden Erdoğan, iki ülke
arasındaki yıllık ticaret hacminin 4 milyar doları aştığını, Türk
şirketlerin Türkmenistan'daki projelerinin değerinin de 42 milyar dolara
ulaştığını aktardı.
Erdoğan, ilişkilerin özel nitelikte
olmasının sebeplerine değinerek, ortak tarih ve kültürün iki ülkeyi
ortak paydada buluşturduğunu ifade etti. "Ecdadımız Ertuğrul Gazi,
Tuğrul ve Çağrı Beylerin, Alparslan'ın, Sultan Sencer'in bir zamanlar
şaha kaldırdığı bu topraklar uzunca bir aradan sonra yeniden özgürlük ve
bağımsızlık meşalesiyle medeniyet mücadelesinde yerini aldı. Türkmen
illeri, her zaman birliğin, dirliğin ve kardeşliğin simgeleştiği birer
vatan oldular. İnşallah da hep öyle kalacaklar" diyen Erdoğan,
Türkmenistan'ın elde ettiği başarının Türkiye için de iftihar ve övünç
kaynağı olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz Orta Asya'da büyüyen ve bugün tüm dünyaya yayılan ulu bir
çınarın kollarıyız. Kökümüz de özümüz de, tarihimiz ve inşallah
istikbalimiz de bir" diye konuştu.
TÜRKSOY tarafından 2014
yılının "Mahtumkulu Yılı" ilan edildiğini, bu kapsamda Türkiye'de de çok
sayıda etkinlik yapıldığını dile getiren Erdoğan, şairin "Gönüller,
yürekler bir bolup başlar / Tartsa yığın, erer topraklar, taşlar / Bir
sofrada tayyar kılınsa aşlar / Göteriler ol ikbali Türkmenin" dizelerini
okudu ve Türkçe "Gönüller, yürekler bir olup başlar / Tartsa yığın erir
topraklar, taşlar / Bir sofrada hazır edilse aşlar / Yükselir ikbali
Türkmen'in" anlamına geldiğini söyledi.
Erdoğan, "Mahtumkulu'nun üç asır önce söylediği gibi gönüllerimiz bir
olacak, başlar aynı istikamete bakacak, sofrada aşımız bir olacak ve
inşallah o zaman Türk'ün ve Türkmen'in ikbali daha da yükselecek" dedi.
"Enerji koridorları stratejik öncelik"
Küresel enerji görünümünde dünyada büyük çaplı değişimler yaşandığına
işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin enerji güvenliği bakımından önem
taşıyan üç havzanın ortasında, stratejik bir konumda bulunduğunu dile
getirdi.
"Türkmenistan'ın da dahil olduğu bu bölgelerin enerji koridorlarıyla birbirine bağlanması temel stratejik önceliğimiz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Türkiye'nin sadece bir enerji geçiş ülkesi değil
bir doğalgaz, petrol dağıtım merkezi haline dönüştürülmesi için uzun
vadeli planlar uygulandığını söyledi. Bu çerçevede Türkmen doğalgazının
Türkiye'ye ve ardından Avrupa'ya sevkinin, gerek Türkiye'nin ve
Avrupa'nın enerji arz güvenliği gerek Türkmenistan'ın enerji talep
güvenliği bakımından büyük önem taşıdığını belirten Erdoğan, Azerbaycan
ile imzalanan TANAP'ın önemine işaret etti. Erdoğan, "TANAP Azeri gazı
için olduğu kadar Türkmen gazının da önümüzdeki dönemde Batı'ya
güvenilir yollardan sevk edilmesi için çok önemli bir imkan sunuyor"
diye konuştu.
Tarihi İpek Yolu'nun modern ulaşım ağlarıyla
yeniden canlandırılması için büyük projeler gerçekleştirildiğine dikkati
çeken Erdoğan, Marmaray'ın tamamlandığını, Bakü-Tiflis-Kars
Demiryolu'nun da bitmesiyle birlikte modern İpek Yolu'nun yeniden ihya
edileceğini vurguladı.
Doğu-Batı koridorundaki ulaştırma
ağlarının 21'inci yüzyılın ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlanmasında
Türkmenistan ile çalışmaların devam edeceğini dile getiren Erdoğan,
sözlerini şöyle tamamladı:
"Önümüzde çok önemli fırsatlar
var, bu fırsatları birlikte gerçekleştirmek için tarihi birikimimiz var.
Türkmenistan ile daha yakın çalışarak, daha yoğun bir işbirliği içinde
olarak bölgenin çehresini değiştirebileceğimize, bölgemize daha
fazla refah ve emniyet taşıyacağımıza yürekten inanıyorum."
Erdoğan'a "fahri profesörlük" unvanı verildi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Türkmenistan Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Enstitüsünde "fahri profesörlük" unvanı verildi.
Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ı, enstitüye gelişlerinde Türkmen folklor ekibi danslarla karşıladı.
Türkiye ve Türkmenistan bayrakları taşıyan gençleri selamlayan Erdoğan
ve eşi Emine Erdoğan, Türkmenistan'a özgü el işlerinden oluşan sergiyi
gezdi, Türkmen milli saz ekibinin sunumunu izledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli kıyafetli sanatçılarla fotoğraf çektirdi.
Daha sonra enstitünün konferans salonunda düzenlenen törenle, Cumhurbaşkanı
Erdoğan'a "fahri profesörlük" unvanı verildi. Akademisyenler ve
öğrencilerin alkışları eşliğinde Türkmen milli kıyafeti giyen Erdoğan,
kalpak da taktı. Tören sırasında salonda bulunanlar "Yaşasın Türk
Türkmen Dostluğu" sözleri ve alkışlarla tempo tuttu. Profesörlük
cübbesi de giyen Erdoğan'a, Türkmen halısı hediye edildi.
Törene, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da katıldı.
Öte yandan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, Aşkabat'taki programı çerçevesinde, Saparmurat
Türkmenbaşı'nın Anıtmezarı'na ve Bağımsızlık Anıtı'na çelenk
koydu, Kıpçak Camisi'ni ziyaret etti. Ziyaretler, basına kapalı
gerçekleşti.