PKK'nın Ergenekon kanadı AKiF BEKi 21 05 2011 cumartesi
Türkiye, içerideki Ergenekon çetesiyle hesaplaştı, sıra Ergenekon'un PKK
içindeki uzantılarına gelmedi mi hâlâ?
Şehit cenazelerindeki ajitasyonlardan çok çekti Türkiye. Ergenekon tayfası
intikam duygularını, imha ve inkâr mantığını yaşatmak için acılarımızı sonuna
kadar istismar etti.
Sivil siyaseti esir almak için sonuna kadar yararlandı asker cenazelerinden.
Cami avlularından tasfiye edilen o eski Ergenekon taktikleri, PKK tarafından
kullanılıyor bugün.
Kürt aydını Orhan Miroğlu, perşembe günkü Zaman gazetesinde şöyle diyordu:
“Devlet geçmişiyle yüzleşti, sıra PKK’da!”
Ben de soruyorum: Türkiye, içerideki Ergenekon çetesiyle hesaplaştı, sıra
Ergenekon’un PKK içindeki uzantılarına gelmedi mi hâlâ?
PKK’nın Ergenekon kanadı temizlenmeden sivil inisiyatifin önü açılabilir mi?
BDP, içindeki kirli savaş lobisi kalıntılarından arınmadan barışa imkân ve ihtimal
var mı?
Askeri operasyonların gerekçesini sorgulama ödevini yapmış biri olarak
soruyorum:
PKK’lı cenazeleri üzerinden seçim kampanyası yürütmek, ajitasyon yapmak,
istismara girişmek demokratik çözüm arayışlarına sığar mı?
BDP siyasetinin o cenaze gösterilerinden yararlanmadığını söylemesin kimse.
Kan ve can üzerinden siyaset olur mu peki, silah ve şiddet üzerinden demokratik
yarış olur mu, Ergenekon taktikleriyle sivil siyaset olur mu?
Abdullah Öcalan, PKK içindeki Ergenekoncu yapılanmayı 20 yıl sonra fark ettiğini
itiraf etmişti. 16 Aralık 2009 tarihli avukat görüşmesi notlarında açıkça yazıyor.
Örgütün Türkiye kanadının Ergenekon tarafından ele geçirildiğini, içeride
Ergenekon’la işbirliği yapanların, hatta doğrudan Ergenekon’a çalışanların var
olduğunu anlatmıştı.
Hiçbir yanlış anlamaya mahal bırakmamıştı üstelik.
Henüz ikna olmayanlara soruyorum:
PKK ile Ergenekon arasındaki kirli savaş ittifakının mevcudiyetine, Öcalan’ın
tanıklığından daha inandırıcı kanıt bulunabilir mi?
Barışın gelişmesine fırsat vermek, çatışmasızlığı bozmamak, PKK’yı misillemeye
zorlamamak adına eylemsizlik sürecinde yapılan askeri operasyonların mantığını
sorguluyoruz.
Tamam da, PKK’nın, askeri kendi üzerine kışkırtan taciz ve sızma eylemleri
sorgulanmayacak mı peki?
Seçim güvenliğini niye bozduğu, Kürt sivil siyasetinin sandık meşruiyetini neden
tehlikeye attığı, sokakları niçin sıkıştırdığı soruları sorulmayacak mı?
Demokratik yarışı, sivil siyaseti boğmak isteyenler sokağı tahrik ediyor.
Eskiden Ergenekon çetesi yapardı bu işi.
Onların gövdesi dışarıda olmadığına göre, savaşı kim kışkırtıyor, çatışmayı kim
kaşıyor şimdi?
Dağdakilerin arasına karışmış Ergenekon uzantıları olmasın bu işlerin arkasında?
Bu soruları sormaya hak doğdu çoktan.
Kürt sorununa samimi bir şekilde çözüm istiyorsak, cesurca tartışmanın vakti
geldi.
BDP, kendi içinde bu sorgulamayı başlatmalı, bu özeleştiriyi yapmalı artık.
Ortada Ergenekonvari bir komplo olduğu açık.
Seçime 3 hafta kala, Şırnak Uludere’de yaşananları başka neyle izah edebiliriz?
Çatışmasızlık ortamında, güya eylemsizlik halindeki PKK timinin sınır birliğine
sokulma gerekçesi başka ne olabilir?
Cevabını bilen beri gelsin.
Öldürülen PKK’lıların cesetleri, infial yaratmaktan başka hangi kasıtla sınırın öbür
tarafındaki açık araziye terk edilmiş olabilir?
Haklı kuşkulara davetiye çıkaran bir başka muamma da bu.
Asker, sınır birliklerine karşı artan taciz ve sızma eylemlerini önlemek için
müdahale ettiğini söylüyor.
PKK tarafı, seçim güvenliği ve sivil siyasete fırsat tanımak için eylemsizlik
halinde beklerken, askeri operasyonlara sebepsiz hedef olduğunu iddia ediyor. Bu
ikisinden biri doğru değil.
Savaştan beslenenler, gözü hâlâ cenaze istismarcılığında olanlar, ortalığı
karıştırmaktan medet umanlar, bu uğurda çıkar ve amaç birliği yapanlar her
tarafta bulunabilir.
İddialar ciddi ve araştırmaya değer.
Şimdi değilse ne zaman üzerine gidilecek?
Türkiye, içerideki Ergenekon çetesiyle hesaplaştı, sıra Ergenekon'un PKK
içindeki uzantılarına gelmedi mi hâlâ?
Şehit cenazelerindeki ajitasyonlardan çok çekti Türkiye. Ergenekon tayfası
intikam duygularını, imha ve inkâr mantığını yaşatmak için acılarımızı sonuna
kadar istismar etti.
Sivil siyaseti esir almak için sonuna kadar yararlandı asker cenazelerinden.
Cami avlularından tasfiye edilen o eski Ergenekon taktikleri, PKK tarafından
kullanılıyor bugün.
Kürt aydını Orhan Miroğlu, perşembe günkü Zaman gazetesinde şöyle diyordu:
“Devlet geçmişiyle yüzleşti, sıra PKK’da!”
Ben de soruyorum: Türkiye, içerideki Ergenekon çetesiyle hesaplaştı, sıra
Ergenekon’un PKK içindeki uzantılarına gelmedi mi hâlâ?
PKK’nın Ergenekon kanadı temizlenmeden sivil inisiyatifin önü açılabilir mi?
BDP, içindeki kirli savaş lobisi kalıntılarından arınmadan barışa imkân ve ihtimal
var mı?
Askeri operasyonların gerekçesini sorgulama ödevini yapmış biri olarak
soruyorum:
PKK’lı cenazeleri üzerinden seçim kampanyası yürütmek, ajitasyon yapmak,
istismara girişmek demokratik çözüm arayışlarına sığar mı?
BDP siyasetinin o cenaze gösterilerinden yararlanmadığını söylemesin kimse.
Kan ve can üzerinden siyaset olur mu peki, silah ve şiddet üzerinden demokratik
yarış olur mu, Ergenekon taktikleriyle sivil siyaset olur mu?
Abdullah Öcalan, PKK içindeki Ergenekoncu yapılanmayı 20 yıl sonra fark ettiğini
itiraf etmişti. 16 Aralık 2009 tarihli avukat görüşmesi notlarında açıkça yazıyor.
Örgütün Türkiye kanadının Ergenekon tarafından ele geçirildiğini, içeride
Ergenekon’la işbirliği yapanların, hatta doğrudan Ergenekon’a çalışanların var
olduğunu anlatmıştı.
Hiçbir yanlış anlamaya mahal bırakmamıştı üstelik.
Henüz ikna olmayanlara soruyorum:
PKK ile Ergenekon arasındaki kirli savaş ittifakının mevcudiyetine, Öcalan’ın
tanıklığından daha inandırıcı kanıt bulunabilir mi?
Barışın gelişmesine fırsat vermek, çatışmasızlığı bozmamak, PKK’yı misillemeye
zorlamamak adına eylemsizlik sürecinde yapılan askeri operasyonların mantığını
sorguluyoruz.
Tamam da, PKK’nın, askeri kendi üzerine kışkırtan taciz ve sızma eylemleri
sorgulanmayacak mı peki?
Seçim güvenliğini niye bozduğu, Kürt sivil siyasetinin sandık meşruiyetini neden
tehlikeye attığı, sokakları niçin sıkıştırdığı soruları sorulmayacak mı?
Demokratik yarışı, sivil siyaseti boğmak isteyenler sokağı tahrik ediyor.
Eskiden Ergenekon çetesi yapardı bu işi.
Onların gövdesi dışarıda olmadığına göre, savaşı kim kışkırtıyor, çatışmayı kim
kaşıyor şimdi?
Dağdakilerin arasına karışmış Ergenekon uzantıları olmasın bu işlerin arkasında?
Bu soruları sormaya hak doğdu çoktan.
Kürt sorununa samimi bir şekilde çözüm istiyorsak, cesurca tartışmanın vakti
geldi.
BDP, kendi içinde bu sorgulamayı başlatmalı, bu özeleştiriyi yapmalı artık.
Ortada Ergenekonvari bir komplo olduğu açık.
Seçime 3 hafta kala, Şırnak Uludere’de yaşananları başka neyle izah edebiliriz?
Çatışmasızlık ortamında, güya eylemsizlik halindeki PKK timinin sınır birliğine
sokulma gerekçesi başka ne olabilir?
Cevabını bilen beri gelsin.
Öldürülen PKK’lıların cesetleri, infial yaratmaktan başka hangi kasıtla sınırın öbür
tarafındaki açık araziye terk edilmiş olabilir?
Haklı kuşkulara davetiye çıkaran bir başka muamma da bu.
Asker, sınır birliklerine karşı artan taciz ve sızma eylemlerini önlemek için
müdahale ettiğini söylüyor.
PKK tarafı, seçim güvenliği ve sivil siyasete fırsat tanımak için eylemsizlik
halinde beklerken, askeri operasyonlara sebepsiz hedef olduğunu iddia ediyor. Bu
ikisinden biri doğru değil.
Savaştan beslenenler, gözü hâlâ cenaze istismarcılığında olanlar, ortalığı
karıştırmaktan medet umanlar, bu uğurda çıkar ve amaç birliği yapanlar her
tarafta bulunabilir.
İddialar ciddi ve araştırmaya değer.
Şimdi değilse ne zaman üzerine gidilecek?